MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Noah Harari ve Siyonizmin ırkçılığı ve meşruiyeti meselesi 

Ana SayfaDiş Poli̇ti̇kaNoah Harari ve Siyonizmin ırkçılığı ve meşruiyeti meselesi 
Noah Harari ve Siyonizmin ırkçılığı ve meşruiyeti meselesi 

Noah Harari ve Siyonizmin ırkçılığı ve meşruiyeti meselesi 

17 Mayıs, 2024, Cuma 21:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Noah Harari’nin görüşleri her ne kadar Netanyahu karşıtı olması ve iki devletli çözümü kabul etmesi göreceli olarak daha ılımlıymış gibi görünse de gerek 7 Ekim olaylarından sonra başlatılan operasyonları ve soykırımı desteklemesi gerekse İsrail’in militarist yapısına en küçük bir itiraz geliştirmemiş olması, onun pozisyonunu tartışmalı hale getirmektedir. Saphiens, Homo Deus ve "Unstoppable us" adlı kitaplarıyla ün yapmış İsrailli Yazar Noah Harari, geçenlerde Washington Post gazetesine Siyonizmle ilgili bir yazı yazdı. Nispeten temkinli bir şekilde kaleme alınmış yazı, çok doğru bilgi ve saptamaları içerdiği gibi bir o kadar da yanlış savlamalara dayanıyor. Belirsiz bir Siyonizm tanımına yaslanan ve Siyonizmi, benzer özellikler üzerinden başka herhangi bir milliyetçilikle özdeşleştiren Harari, incelikli bir bakış açısı ve derinlikten uzak genellemelerle sonuca varmaya ve buradan da Siyonizmin ve dolayısıyla da İsrail’in beka meselesini ele almaya çalışıyor.  

HARARİ’YE GÖRE SİYONİZM, FRANSIZ, TÜRK, İNGİLİZ MİLLİYETÇİLİĞİ KADAR MEŞRUDUR

Harari’nin en önemli öncülü, Siyonizmin bölgede yayılan Fransız Devrimi’nden etkilenmiş diğer milliyetçilikler ve ulusçuluk akımlarından biri olduğu tezi. Buna göre, Siyonizm de Fransız, Türk, İngiliz milliyetçiliği kadar meşrudur ve tam da bu nedenle "kutsal topraklar"da Siyonizmi resmi ideoloji olarak benimseyen bir devletin inşa edilmesi de makbul ve makuldür.  Ulus-devletlerin ve milliyetçiliklerin otantik mi yoksa kurgusal mı olduğuna ilişkin tartışmalar, özellikle 20. yüzyılın sonlarından itibaren sosyal bilimlerde önemli bir yer tutmakta. Bu çalışmalar, ulus-devletlerin ve milliyetçiliklerin tarihsel ve sosyal olarak inşa edilmiş kurgular olduğuna işaretle otantiklik sorunu yaşadıklarına dikkat çekmiştir. Örneğin Benedict Anderson, ulusların aslında hayali cemaatler olduğunu savunur. Ona göre, ulusun üyeleri, birbirlerini tanımadıkları halde ortak bir aidiyet hissiyle bağlanırlar. Bu aidiyet, basılı medyanın yaygınlaşması ve ulusal dillerin standardizasyonu ile güçlenmiştir. Ernest Gellnerise, milliyetçiliğin modern sanayi toplumlarının bir ürünü olduğunu ileri sürer. Ona göre, sanayi devrimi ve modernleşme süreçleri, standart bir dil ve kültüre sahip, merkezi bir eğitim sistemiyle desteklenen ulus-devletlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Öte yandan birçok ulusal geleneğin aslında modern dönemde icat edildiğini ve geçmişe dayandırılmaya çalışıldığını dile getiren Hobsbawm, bu süreçte, ulus-devletlerin kendilerini meşrulaştırmak için tarihsel mitler ve semboller yarattığını kaydeder. Şunu da söylemek gerekir ki milliyetçilikler aslında salt kurgusal yapılar değildir, tarih boyunca belirli kimlik unsurlarını korumuş olan etnik topluluklar bazen modern dönemin ötesine gider. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, bu kimliklerin de sosyal ve tarihsel süreçlerde yeniden şekillenmiş olduğudur. Ayrıca milliyetçiliğin ve ulus-devletin Batı merkezli bir kurgusal yapı olduğunu ve sömürgecilik döneminde diğer halklara zorla empoze edildiğini ileri süren Frantz Fanon ve Edward Said gibi düşünürler, ulus-devletlerin ve milliyetçiliğin sömürgecilik sonrası toplumlarda nasıl yeniden üretildiğini ele almışlardır. 
Siyonizm de diğer milliyetçilikler gibi birtakım mitler içerir ancak Siyonizmin Yahudiliğin bir ulus olduğuna ilişkin tezleri bu mitlerin de ötesine geçmekte, bir taraftan tarihi verilerle çelişirken öte yandan da uluslararası hukuku ve insan haklarını hiçe sayan bir noktaya gelip dayanmaktadır.

SİYONİZM, İNSAN HAKLARINI HİÇE SAYAN BİR NOKTAYA GELİP DAYANMAKTADIR

Bunun yanında ulus-devletlerin ve milliyetçiliklerin aynı zamanda belirli tarihsel ve maddi koşulların ürünü olduklarını da belirtmek gerekir.  Zira ulus-devletlerin ortaya çıkışı ve milliyetçilik, kapitalizmin gelişimi, savaşlar ve siyasi değişimler gibi somut olgularla yakından ilişkilidir. Bu anlamda Siyonizm de diğer milliyetçilikler gibi birtakım mitler içerir ancak Siyonizmin Yahudiliğin bir ulus olduğuna ilişkin tezleri bu mitlerin de ötesine geçmekte, bir taraftan tarihi verilerle çelişirken öte yandan da uluslararası hukuku ve insan haklarını hiçe sayan bir noktaya gelip dayanmaktadır. Siyonizmin en büyük sorunu, Yahudi halkının 2 bin yıl önce yaşadığı bir toprak parçasından hareketle bir meşruiyet devşirmeye çalışmasıdır. Ayrıca yapılan bütün kazılar Siyonizmin Yahudi mabedinin yeri ve inşa süreci, Süleyman Heykeli’nin mevcudiyeti iddialarını çürütmektedir. İşgal altındaki Filistin topraklarını arkeolojik kazı mekanına çeviren İsrail, ne Süleyman Heykelini bulabilmiş ne de tarihsel iddialarını temellendirebilmiştir. Tam tersine arkeolojik kazıların önemli bir bölümü Siyonizmin iddialarını çürütür niteliktedir.Harari, Siyonizme a priori bir meşruiyet kazandırarak iddialarını kendince temellendirdikten sonra Siyonizme ve İsrail devletinin varlığına karşı olmanın Yahudi aleyhtarlığı, dolayısıyla ırkçılık ve suç olduğunu ileri süren şu satırlarla karşımıza çıkıyor: "Siyonizmin ırkçılıkla eş tutulması - 1991 tarihli Birleşmiş Milletler kararının bu yöndeki önceki bir kararı iptal etmesinden çok sonra bile devam eden bir iddia - bu nedenle sadece yanlış değil, aynı zamanda ırkçılıkla lekelenmiştir. Siyonizmi yasaklamak, diğer tüm halkların aksine Yahudilerin meşru ulusal istekleri olamayacağını ima etmektedir. Columbia Üniversitesi'ndeki son protestoların liderlerinden biri "Siyonistlerin yaşamayı hak etmediğini" iddia ettiğinde, aslında ulusal istekleri olan Yahudilerin sistematik olarak öldürülmesi gerektiğini savunuyordu. Diğer protestocular "Burada Siyonist istemiyoruz" gibi sloganlar attıklarında, belki ırkçılığa karşı düşmanlık ifade ettiklerini düşünüyorlardı ama aslında ulusal duygulara sahip tüm Yahudilerin taciz edilmesi ve sınır dışı edilmesi çağrısında bulunuyorlardı. Elbette bazı Siyonistler - diğer tüm ulusal hareketlerin taraftarları gibi - ırkçı ya da bağnaz olabilirler. Uluslar arasındaki ilişkiler, özellikle de çatışan toprak talepleri olduğunda, genellikle gerginlikler, nefretler ve hatta zulümlerle doludur. Tarihteki hemen her ulusal hareket, maksimalist taleplerde bulunan sertlik yanlılarını ve uzlaşmaya istekli ılımlıları içermiştir. Siyonizm de bir istisna değildir."Siyonizm'in 19 ve 20. yy.'da ortaya çıkan diğer ulusal ve milliyetçi hareketlerle karşılaştırılabileceği yönündeki iddiası, oldukça tartışmalıdır. İlk olarak Siyonizm, bir etnik kökene aidiyet hisseden insanları değil bir din mensubu olan insanları uluslaştırmaya çalışmıştır. Tıpkı Müslümanlık ve Hıristiyanlık gibi Yahudilik etnik bir köken değil bir dindir. Elbette dini ya da mezhebi aidiyet zamanla bir etnisiteye dönüşebilir, ya da etnik bir aidiyetle tanımlanabilir. Ancak bunun kendi toplumsal ve tarihsel doğallığında gerçekleşmesi gerekir. Bu mantığın doğal sonucu, Filistin’de doğan büyüyen bir çocuğun o topraklarda yaşama hakkı sorgulanırken Brooklyn’de doğan bir Yahudi’nin doğal İsrail vatandaşı sayılması, Filistin topraklarında yaşama hakkına otomatik sahip olmasıdır. 
Filistin halkının üzerinde yaşadığı toprakları sadece gasp etmekle kalmayıp aynı zamanda bu toprakların Tanrı’nın kendisine tahsis ettiği özel bir hediye olduğunu ileri süren Siyonizmi, Yahudi halkının masum bir devlet kurma iddiasından ibaret bir dünya görüşü olarak göremiyoruz maalesef.

SİYONİZM, FİLİSTİN TOPRAKLARININ TANRI’NIN KENDİSİNE HEDİYESİ OLDUĞUNU İLERİ SÜRER

Öte yandan Siyonizm, ilk başta belirlediği bazı kurgusal hedefleri uzun süre tartıştıktan sonra Filistin toprakları üzerinde karar kılmıştır. Bu kararla birlikte Yahudi halkının sadece çok küçük bir kısmının azınlık olarak yaşadığı, üzerinde yüzbinlerce insanın barındığı toprakları, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecini fırsat bilerek ele geçirme arzusu, Siyonizmi diğer milliyetçiliklerden tamamen ayırmış, meşru taleplerin çok daha ilerisine geçen bir ideoloji olarak damgalanmasına yol açmıştır. Bunun yanında I. Dünya Savaşı'ndan sonra, Arap dünyası üzerindeki İngiliz sömürge yönetiminin yanında yer alan Siyonizm, İngiltere mandasıyla küçük birtakım çatışmalar yaşansa da özünde İngiliz sömürgeciliğiyle büyük bir uyum içinde ve onun desteğiyle var oldu. Bunun doğal sonucu olarak II. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Yahudi Devleti, ABD'nin bölgeyi yeniden dizayn etme noktasında kullandığı stratejik bir aparat olmuştur. Kuruluş aşamasında Batılı emperyal güçlere tamamen bağımlı olan İsrail, hayatiyetini de büyük ölçüde yine aynı güçlerin desteği sayesinde sürdürmüştür. Bu nedenlerle, Filistin halkının üzerinde yaşadığı toprakları sadece gasp etmekle kalmayıp aynı zamanda bu toprakların Tanrı’nın kendisine tahsis ettiği özel bir hediye olduğunu ileri süren Siyonizmi, Yahudi halkının masum bir devlet kurma iddiasından ibaret bir dünya görüşü olarak göremiyoruz maalesef. Tarihin ve gerçeklerin tamamen manipüle edilmiş bir biçimini bize sunarak Siyonizm’in hedef ve taleplerini meşru imiş gibi bize aktaran Noah Harari’nin görüşleri her ne kadar Netanyahu karşıtı olması ve iki devletli çözümü kabul etmesi göreceli olarak daha ılımlıymış gibi görünse de gerek 7 Ekim olaylarından sonra başlatılan operasyonları ve soykırımı desteklemesi gerekse İsrail’in militarist yapısına en küçük bir itiraz geliştirmemiş olması, onun pozisyonunu tartışmalı hale getirmektedir.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Fatih Altaylı’dan bağımsız medyaya 
    Özgür Çoban
    Özgür Çoban İsrail–Almanya ilişkileri: Pragmatik ya da duygusal 
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Astana Zirvesi ve Çin’in Sessiz Yürüyüşü
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Çöl Gezegeni’nden Ortadoğu’ya: Dune’un zamansız mesajı
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Günde sadece iki saat eğitim
    Erdem Bağcı
    Erdem Bağcı TCMB Temmuz itibariyle faizleri düşürmeli mi?
    Eda Çağlayan Ertok
    Eda Çağlayan Ertok Toplumsala bakışta görünenle dijitalin savaşı 
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı Güçlendirilmiş iç cephe üzerine
    Onur Tuğrul Karabıçak
    Onur Tuğrul Karabıçak İç cepheyi sıkı tutmak: Siyasal iktidarın yeni bir sahne yaratması için yıllardır kullandığı söylem
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Muharrem İnce ve Baba Ocağı
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Eşekler ve eşitlikçi bir dünya hayali
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Taç ve gövde
    Beril Esra Atahan
    Beril Esra Atahan Sevgi yetmiyor: İnsanların asıl savaşı sürdürmekle
    Sema Erder
    Sema Erder Yeni iletişim çağında otoriter popülizm 
    Akın Özçer
    Akın Özçer Özgür Özel CHP’de neyi değiştirdi?
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Soyadlarımız farklı ama adımız Türkiye!
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz “Barış için savaşın kahramanlarına ihtiyaç duymadan toplum olmak”
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar CHP: Baba evi
    M. Coşkun Cangöz
    M. Coşkun Cangöz Mutluluk Endeksinin Gör Dediği ile Görmedikleri: Küresel Oyun Parkındaki Salıncak Kavgası
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Gaokao vs. YKS: Aynı sınav, farklı sonuç
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı