MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Laiklik Üzerine

Ana SayfaSi̇yasetLaiklik Üzerine
Laiklik Üzerine

Türkiye, eğer yirmi birinci yüzyılda gerçekten bir güç olmak, gelişmiş ülkeler arasına katılmak istiyorsa gereksiz laiklik tartışmalarını bir kenara bırakıp, çocuklarını bilime yönlendirmek ve devlet işlerinde dini referans almaktan vaz geçmek zorundadır.

19 Kasım, 2024, Salı 12:25
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Mahfi Eğilmez
Mahfi Eğilmez

Devlet yönetiminde dinin referans olarak alınmamasını, devletin inançlar ve inançsızlıklar karşısında tarafsız olmasını savunan yaklaşım anlamına gelen laik sözcüğünün günümüze uzanan yolculuğunun başlangıcı Yunanca’da halka ait, ruhban olmayan anlamına gelen laikos’a kadar gidiyor. Roma İmparatorluğu’nda din adamlarına ‘clerici, din adamı olmayanlara da ‘laici’ adı veriliyordu. Yunanca’dan Latince’ye ‘laicus’ olarak geçmiş olan sözcük Fransızca’ya ‘laicite’ olarak yansımış. Laisizmin İngilizce’deki karşılığı ‘secularism’dir. Türkçe’de laik de seküler de kullanılmakla birlikte yaygın olarak kullanılanı laik sözcüğüdür. Her iki ifade de din ve devlet işlerinin ayrılması anlamına geliyor. 

Ortaçağ tarihi uzmanı Joseph Strayer, kilisenin, kamusal yetki ya da görevleri bulunmayan bir özel topluluk olarak kabul edilmesinin, laik yönetim tarzının temel çıkış noktası olduğunu vurguluyor.[*] Strayer’e göre bir toplum, laik yönetim tarzına geçtiğinde, siyasal yönetimde kilisenin etkisi tümüyle ortadan kalkacak demektir. Bu anlamda kilise, devlet yönetiminin bir parçası olmaktan çıkarak herhangi bir dernek gibi kamusal yetki kullanamayan bir topluluk haline dönüşür. Kimse buraya üye olmak ve önerdiği kurallara uymak zorunda değildir. Bizde Diyanet İşleri Başkanlığı, devlet yönetiminin bir parçası olmaya devam ettiği için laiklik, Strayer’in öngördüğü çerçeveye oturmamaktadır. 

Laikliği benimsemiş bir toplumda, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması siyasal rejimin bir unsuru olarak da benimsendiği için hangi eğilimdeki siyasal parti iktidarda olursa olsun, din ve devlet işleri ayrımının tehdide uğramaması gerekir. Aksi oluyorsa o toplumda laiklik tam olarak yerleşmemiş demektir.

Laiklik, öyle herkesin kendisine göre tanımlayabileceği bir kavram değil. Yüzyıllardır, belki de üzerine en fazla mutabakat sağlanmış çok açık bir tanımı olan bir kavram: Devlet yönetiminde dinin yeri olmayacak. “Benim laiklik anlayışım şöyledir” diye yola çıkmak laiklik kavramının gerçek anlamını bilmemekle eşdeğer bir girişim.

Avrupa ulusları on üçüncü yüzyılda başlayan mücadeleyi bir kaç yüz yıl süren bir süreç içinde laiklik aşamasına ulaştırmayı başardılar. Bu oluşumda burjuvazinin önemli rolü oldu. Parasal birikim, burjuvaziyi kilisenin önüne çıkarıp, daha güçlü kılınca, burjuvazi, toplum yönetiminde kiliseden daha fazla söz sahibi konuma geldi. Bizde ise burjuva sanılanların çoğu büyük esnaf düzeyinde kaldığı, devletten iş almayı esas iş olarak sürdürdükleri için devleti yönetenlerin yönlendirdiği biçimde din, hep önde durmaya ve laiklik de kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm oldu.

Zaman içinde kilise bazı çıkışlar yaparak, eski gücünü kabul ettirmeye uğraştı, en azından bazı konularda kiliseden izin alınması için ciddi mücadeleler verdi. Siyaseti etkilemeyi ve kendi konumunu sarsan bilimsel araştırmaları kısıtlamayı denedi. Ne var ki kilise, bu tür girişimlerinin çoğunda yenilgiye uğrayarak destek kaybetti. Örneğin İngiltere kralı Sekizinci Henry’nin karısından boşanmasına izin vermemekte direnerek güç gösterisine girişen Katolik kilisesi, Henry’nin, Anglikan kilisesini kurup kendisini de kilisenin başı ilan edivermesiyle İngiltere’yi kaybetti. Galileo Galilei’ye, dünyanın dönmediğini söylettirdi, Darwin’i ve Marks’ı lanetledi. Başlarda bu yaklaşımlarına destek de sağladı ama zamanla o desteği yitirdi. Çünkü bilimsel ilerlemeyi önlemek, gerçekleri sonsuza dek saklamak mümkün değil. Kim üstünü örterse örtsün, gerçek, sonunta ortaya çıkıyor. Nitekim Katolik kilisesi önce Galilei’yi sonra da yakın zamanda Darwin ve Marx’ı onaylamak zorunda kaldı.

Laiklik, öyle herkesin kendisine göre tanımlayabileceği bir kavram değil. Yüzyıllardır, belki de üzerine en fazla mutabakat sağlanmış çok açık bir tanımı olan bir kavram: Devlet yönetiminde dinin yeri olmayacak. “Benim laiklik anlayışım şöyledir” diye yola çıkmak laiklik kavramının gerçek anlamını bilmemekle eşdeğer bir girişim.

Türkiye, eğer yirmi birinci yüzyılda gerçekten bir güç olmak, gelişmiş ülkeler arasına katılmak istiyorsa gereksiz laiklik tartışmalarını bir kenara bırakıp, çocuklarını bilime yönlendirmek ve devlet işlerinde dini referans almaktan vaz geçmek zorundadır.

Not: Bu yazı 26 Temmuz 1998 tarihinde Yeni Yüzyıl ve 27 Eylül2022 tarihinde bu blogda yayınlanmış Laik başlıklı yazılarımın güncellenmiş halidir.

[*] Joseph Strayer, Modern Devletin Kökenleri (çeviren: Eraslan Candan), Say Yayınları, 2020.

---

Bu yazı, yazarın izniyle https://www.mahfiegilmez.com/ adresinden alınmıştır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Laiklik

Yorum Yazın

Mahfi Eğilmez
    Mahfi Eğilmez

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Herkül Millas
    Herkül Millas Türkiye gelişmedi mi, yoksa geri mi kaldı?
    Onur Tuğrul Karabıçak
    Onur Tuğrul Karabıçak 5 Soruda AKP iktidarına karşı nasıl direneceğiz: Toplumsal müzakere, yurtdışından örnekler ve iktidar pratikleri
    Bora Şahin
    Bora Şahin Kadıköy’de üç milyarder
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy The Piano: Yönetmeni kadın olan en iyi film
    Gülşah Eker
    Gülşah Eker Kent, Mekân, Geçicilik (2)
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Kadın ve aile tartışmasının arkaplanı
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’siz yeni sürecin imkansızlığı  
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin Disiplin, ölüm ve sessizlik
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Yıkımın adı Jarhanpur, acının adı Filistin
    Deniz Nas
    Deniz Nas Sosyal Demokrasi ve Sol Liberalizm: Modern siyaset felsefesinde özgürlük ve eşitlik açıklaması
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Tersine dönen modernleşme
    Gönen Orhan
    Gönen Orhan Belediyeler “rayiç” yerine taş mı yesinler? 
    Akın Özçer
    Akın Özçer Süreç ya da Çözüm Komisyonu
    Yavuz Saltık
    Yavuz Saltık Üretimin ve emeğin sessiz tanıkları: Türkiye’de emeklilik, yaşlılık ve toplumsal adalet
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Komisyonda MHP+CHP+DEM Parti+muhalefet birlikte hareket edebilir mi?
    Özgür Çoban
    Özgür Çoban Almanya'da demokrasinin sessiz intiharı
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Öğrenci konuşmalarının eğitimdeki yeri ve TED-Ed
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Bilgisiz inanç mı, yoksa bilginin değişken inancı mı?
    İlter Turan
    İlter Turan Türkiye’yi Lübnanlaştırma hevesleri yersizdir
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Alevi Açılımı
    Osman Erden
    Osman Erden Almanya- İsrail ilişkileri ve kültür sanat alanında ifade özgürlüğü (1)
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Unutmanın teolojisi: Kronos, Antigone ve küller arasında zamanın bedenini aramak
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı