Her şeye rağmen böyle bir komisyonun kurulmasında fayda görenlerdenim. Onun için bu süreci destekliyorum. Ama benim muhalefet vekillerinden ricam en azından, kurulacak komisyonun görüşmelerinin Meclis TV’de canlı yayınlamasını sağlamalarıdır. Hiç olmazsa toplum kimin neyi kim için söylüyor ve savunuyor görsün! Çok mu zordur? Görelim!
Çomak sokmak değil niyetim. Ama çözüm süreciyle ilgili kurulacak komisyonun bugüne dek açıklanan özelliklerinden anladığım bu komisyon birçok kişinin umudunu bağladığı “Kürt sorununu” demokratik bir biçimde çözecek, ülkeye “barış” getirecek bir komisyon olmayacak. Olmayacak çünkü Meclis’te partilerin oy oranlarına göre seçilecek kişilerden oluşacak bir komisyondan muhalefetin isteyebileceği hiçbir öneri ya da düzeltmenin kabul görmeyeceği çok açık. Beş yıl “Plan ve Bütçe Komisyonu” üyeliği yapmış biri olarak söyleyebilirim ki, beş yıl boyunca muhalefet vekilleri olarak komisyon gündemine getirdiğimiz hiçbir öneri ve hiçbir düzeltme kabul görmedi. Öyle ki biraz abartarak söyleyecek olursam, gelen yasa önerilerinin noktasını ya da virgülünü bile değiştiremedik. Benzer bir biçimde kurulacak olan bu komisyon “Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan” neden farklı olsun ki?
Doğrusu anlaşılan iktidar açısından bu komisyon sadece “teknik” bir komisyon olacak! Ne demek “teknik bir komisyon”? Teknik komisyon sadece “silah bırakma” sürecinin ayrıntılarını belirleyecek, bu çerçevede gerekli düzenlemeleri yapacak bir komisyon olacak. O kadar!
Peki de “çözüm, çözüm” dediğimiz, “barış, barış” dediğimiz bu mesele yalnızca silahlardan mı ibaretti? “Kürt sorunu”, cumhuriyetin kuruluşunda fiili olarak var ama hukuki olarak yokmuş gibi yapılan bir halkın güneşin altında yerini istemesi, kendi gelenek, dil ve kültür taleplerinin kabulü edilmesi mücadelesinin yarattığı bir “sorun” değil miydi? Eğer öyle idiyse bu komisyon daha başka türlü kurulmamalı mıydı? Denebilir ki “Tamam! Haklısın. Böyle bir komisyona da ihtiyaç var ama önce şu silahlar!”. Böyle bir açıklama bile insanı rahatlatan bir açıklama olurdu. Ama ne yazık ki İktidardan ne böyle bir açıklama ne de böyle bir sinyal gelmiş değil.
Ben eminim ki bu işi yöneten kişiler “çatışma çözümleri” konusunda dünyadaki örnekleri de biliyorlardır. O nedenle de biliyorlardır ki bu işi samimi olarak çözmek isteyen bir “akıl” hemen her şeyden önce “ötekileştirilmiş” bir halkın desteğini almış ve uzun zaman “şiddet” içeren bir mücadele ortaya koymuş kişi ve kişiler hakkında “temiz bir dil” kullanmak barış için en elzem yaklaşımlardan biridir. Ama bizde böyle bir yaklaşım ne gezer! Özellikle medyada düşmanlıkları kaşıyan ve dilleri de kötülük dolu konuşmalar hala devam ediyor.
Ben geçen yazılarımdan birinde “Yüzleşme ve Hakikatler Komisyonu” gibi bir komisyon önermiştim. Tabii bu öneri bana özgü bir öneri değil bütün çatışma çözümleri konusunda öyle ya da böyle olması gereken bir adımdır bu ama o yazıda da belirttiğim gibi mevcut iktidar yaklaşımında bunun olması hemen hemen hiç mümkün değil.
Dedim ya Kürt sorunu sadece “silahların bırakılmasıyla” çözülebilecek bir sorun değildir. Toplumun her iki tarafında da “ruhları yaralı” insanlar var. Öncelikli olarak onlara bu işin tarihsel bir yanlışın yol açtığı bir durum olduğunu ve artık biteceğini müjdeleyecek yaklaşımlara ihtiyaç var. Bu her iki toplum için de elzem!
Geçenlerde Tayyip Erdoğan’ın yaptığı önemli konuşmada söyledikleri üzerine Kürtlerin dışındaki her bireyin kafa yorması, üzerine düşünmesi çok gerekli. Erdoğan dedi ki “Faili meçhuller, Beyaz Toroslar, yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan aileler yanlış uygulamalardı”. Peki kim yaptı bu uygulamaları? Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler yaptı. Yani kendilerini “meşru”, Kürtleri “gayri meşru” görenler yaptı. Kafalarının arkasındaki şiar “ Ya sev! Ya terket!” olanlar yaptı. Ya Türk olursun ya da çekip başka ülkelere gidersin diyenler yaptı.
Kendilerinin Türk olduklarını düşünenlere soruyorum size de Türklerin Kürtlere yaptıklarını yapan bir Kürt devletinde yaşıyor olsaydınız siz ne yapardınız? Herkes bu soruyu kendi içinde kendine sorsun, bakalım ne cevap verecekler?
Yanlış da anlaşılmasın! Ben her şeye rağmen böyle bir komisyonun kurulmasında fayda görenlerdenim. Onun için bu süreci destekliyorum. Ama benim muhalefet vekillerinden ricam en azından, kurulacak komisyonun görüşmelerinin Meclis TV’de canlı yayınlamasını sağlamalarıdır. Hiç olmazsa toplum kimin neyi kim için söylüyor ve savunuyor görsün!
Çok mu zordur?
Görelim!

Yorum Yazın