MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Kemal Kılıçdaroğlu Davası ya da muhalefeti daha da karıştırma

Ana SayfaSi̇yasetKemal Kılıçdaroğlu Davası ya da muhalefeti daha da karıştırma
Kemal Kılıçdaroğlu Davası ya da muhalefeti daha da karıştırma

Ben Kılıçdaroğlu’nun mahkemede yaptığı ‘savunmayı’ çok gereksiz, komplo teorileri ile dolu ve birbirinden alakasız birçok farklı parçanın bir araya getirildiği bir kakofoni olarak gördüm.

24 Kasım, 2024, Pazar 07:55
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Ahmet Erdi Öztürk
Ahmet Erdi Öztürk

Kemal Kılıçdaroğlu davasının diğer birçok amacın ötesinde siyasi ömrünü çoktan tamamlamış bir aktörü yeniden diriltmeye çalışmak olduğunu görebiliriz. Elbette Kılıçdaroğlu’nu muhalefetin egemen gücü yapmanın çok mümkünatı yok. Ama onun hayaletinin dolaşması bile onun olduğu grubun zayıflamasına neden olabilir.

Tecrübeli gazeteci Murat Yetkin kendi YouTube kanalında Kemal Kılıçdaroğlu davasının olası iki sonucu olabileceğini dile getirdi. Yetkin’e göre Kılıçdaroğlu herhangi bir ceza almadan dava sonuçlanırsa bu durum Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlarında yeni bir içtihat oluşturabilir ve birçok dava düşebilir ya da aksi olur da ceza alırsa bu Türkiye’de rejimin ayrı bir seviyeye geçtiğinin açık göstergesi olabilir. Ben Yetkin’in dediklerinin yanlış olduğunu düşünmüyorum ama bu iki ihtimalin dışında bir ihtimal daha var o da davanın uzatılması ve sürekli gündem de tutulması. Bu bağlamda da Yetkin’in dediklerinin olmayacağını düşünüyorum. Zira dediğim olur dava gereksiz yere uzatılırsa iktidar muhalefetteki bölünme ateşine bir odun daha atmış olur. Belki doğrudan çoklu aday tartışmalarına bir etkisi olmasa da Cumhuriyet Halk Partisi içerisindeki güç merkezlerinden birisini her zaman canlı tutarak günden güne tartışmaların hayatta kalmasını sağlayabilir ki bu olası seçimlerde iktidar bloğunun işine gelecektir.

2023 seçimleri öncesinde Profesör Hakan Yavuz ile Kemal Kılıçdaroğlu kitabı yazdım. Çok eleştirildim ve eleştirilmeye de devam ediyorum. Kimi meslektaşlarım eleştirilerini sosyal medyadan kimileri ise yüzüme karşı yaptılar. Yüzüme karşı yapanlara ağzımı açmadım, zira buna tenezzül etmedim. Sonuçta Türkiye akademisi ne yazık ki doğrudan kalite üzerinden değil haset üzerinden ilerleyen bir yer halini aldı. İnsanların çoklu iktidar hırslarını saygı duymamam karsın anlıyorum. Daha şu ana kadar akademik negatif yönlü bir eleştiri yazısı yazılmadı ve yazılacağını da sanmıyorum, zira sosyal medya kimi ‘meslektaşlarım’ için daha konforlu bir alan. Burada yapılan eleştirilerden birisi ile uğraşmak durumunda kaldım ne yazık ki. O da azili bir sahsın karalama ve iftira dolu seviyesiz bir saldırısıydı. 24 saat kafamı taktım, sonra da kendi konfor alanıma huzurla dondum. Sonuç olarak, ben insanların farklı düşünebileceğine inanıyorum ve dahası akademinin seslerin yükselmediği bir yer olması gerektiğini düşünüyorum.

Ancak kimi yerlerde söylediğimi bir kere daha söyleyeyim. Kemal Kılıçdaroğlu 13 yıllık genel başkanlığında hataları ve başarıları ile yani bir Cumhuriyet Halk Partisi yaratmıştır. Hataları derken, bugün Selahattin Demirtaş’ın kızlarını görememesinde günahı çoktur ama eğer bugün Ekrem İmamoğlu gibi bir siyasi figürden bahsedebiliyorsak ya da Mersin’de bir Vahap Seçer efsanesi var ise bunlar da Kemal Kılıçdaroğlu’nun onların önünü açması sayesindedir. Elbette bunlar onun hatalarını, çok önemli fırsatları değerlendirememesine bahane olamaz. Ancak kuşkusuz en büyük hatası 2023 seçimindeki ısrarıdır. Bunun için onun kitabını yazarken de aday olmaması gerekliliğini savunan akademisyenler bildirisine imza attım, zira yeni sistemde parti genel başkanlığı ile Cumhurbaşkanı adaylığının ayrı değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu benim kafa karışıklığım ile alakalı değil. Bu içinde yasabildiğimiz ucube sistemin bir sonucu.

Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’de 5 yıl kaybettirdi söylemini de saf ve naifçe buluyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan ve onun iktidar blogundan Türkiye gibi bir devlet yapısının kontrolunu sadece aday değişikliği ile alınılabileceğini düşünmek, çok çocukça. Kim ne kazandı ne kaybetti bunu sonradan anlayacağız. Alternatif tarih okuması sadece maceracı bir edebiyat turu olarak keyifli. Gerisinin taraftar toplamaktan öteye gecen bir karı yok. Zira, partilerden öteye kişiler ve onların çoklu koalisyon yapıları bu sistemde belirleyici aktörler. 

Ancak, 2023 seçimleri Türkiye’ye ne kazandırdı kaybettirdi tartışmasının dışında Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir siyaset emeklisine çevirdiğini söyleyebilirim. Ancak o bir bilen olmak yerine Cumhuriyet Halk Partisi kurultayındaki ısrarcı tavrı sebebiyle bence siyasesten emekli olmuştur. Sonrasında ise doğrudan kendi partisini ve de onun önde gelenlerini hedef alır şekilde açıklamalar yapması, ofis açıp bir çekim merkezi haline gelmesi ise neresinden bakarsanız bakın iktidarın hoşuna gidebilecek davranışlar oldu.

Ben Kılıçdaroğlu’nun mahkemede yaptığı ‘savunmayı’ çok gereksiz, komplo teorileri ile dolu ve birbirinden alakasız birçok farklı parçanın bir araya getirildiği bir kakofoni olarak gördüm.

ALAKASIZ PARÇALARIN BİR ARAYA GETİRİLDİĞİ BİR KAKOFONİ

Son zamanlarda anket firmaları kararsızların çok fazla olduğundan Cumhuriyet Halk Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oylarının at başı olduğundan bahsediyorlar. Hatta Türkiye’nin en büyük partisinin kararsızlar partisi olduğunu söyleyenlerde var. Bence bu iki durumunda, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içerisinde hiçbir önemi yok. Sonuçta adaylar, adayların kendi isimleri altında oluşturacakları siyasal ve toplumsal koalisyonların yarışı önemli. Bu noktada elbette Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden aday olacağını düşünmüyorum ya da böyle bir anlamsızlığı zihnimde canlandıramıyorum diyeyim ancak kendisi gündemde kaldıkça muhalefet bloğu içerisinde etkisi tartışmalı da olsa bir güç merkezi haline gelecektir.

Ben Kılıçdaroğlu’nun mahkemede yaptığı ‘savunmayı’ çok gereksiz, komplo teorileri ile dolu ve birbirinden alakasız birçok farklı parçanın bir araya getirildiği bir kakofoni olarak gördüm. Ancak bu konuşma sonrasında komplo teorilerine meftun kimi Cumhuriyet Halk Parti’si mensuplarının da Kılıçdaroğlu’nu yeniden efsaneleştirmeye çalıştıklarına da şahitlik sosyal medya üzerinden şahitlik ettim. Sanıyorum iktidarında hedeflediği şey tam da bu. Dahası dava sürecinde gerçek olmayan olayların da gerçekmiş gibi sunulması ve hali hazırda yanan ateşe odunlar atılması durumu ile de karşı karşıyayız. Misal başka vesileler ile çok önceden tarihlerinin belli olduğun bildiğim Ekrem İmamoğlu’nun Almanya gezisi dahil olmak üzere birçok konuda ortaya bilgiler şimdiden atılmaya başlandı bile.

Sonuç olarak, siyasetin ve kurumların iyi işlediği, siyasi aktörlerin yerlerini, durumlarını ve de potansiyellerini doğru analiz edebildikleri bir ülkede Kemal Kılıçdaroğlu’nun emekliliğini doya doya yaşaması gerekir. Ancak Türkiye istisnai haller cenneti olduğu için yarın neyin ne olacağını, hangi durumun neler için kullanılabileceğini ve yaşanan olayların ne gibi sonuçlar doğurabileceğini öngörebilmek imkânsız. Bu noktada da Kemal Kılıçdaroğlu davasının diğer birçok amacın ötesinde siyasi ömrünü çoktan tamamlamış bir aktörü yeniden diriltmeye çalışmak olduğunu görebiliriz. Elbette Kılıçdaroğlu’nu muhalefetin egemen gücü yapmanın çok mümkünatı yok. Ama onun hayaletinin dolaşması bile onun olduğu grubun zayıflamasına neden olabilir.

Karl Marx’ın Komünist Manifesto’ya nasıl başladığını hatırlayalım; Avrupa'da bir hayalet dolaşıyor — Komünizm hayaleti. Eski Avrupa'nın bütün güçleri bu hayaleti defetmek üzere kutsal bir ittifak içine girdiler: Papa ile çar, Metternich ile Guizot, Fransız radikalleri ile Alman polis ajanları. Bu durumun tam tersini Kılıçdaroğlu için seslendirsek içinden geçtiğimiz süreci anlatmış olmaz mıyız?

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Kemal KılıçdaroğluKemal Kılıçdaroğlu Davası

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Ahmet Erdi Öztürk
    Ahmet Erdi Öztürk

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı