Eylül’ün 2. Haftasından itibaren 4 ve belki de 5 farklı iddianame gelecek. Kim ne derse desin, bu iddianamenin içeriğinden bağımsız olarak içerdekiler için iyi haber. Çünkü artık geriye saymaya başlayacaklar. Ve geriye saymak demek, sayılı günün çabuk geçmesi ve her hafta, her gün, her saat, her dakika ve her saniye özgürlüğe, sevdiklerine kavuşmak anlamına geliyor.
Nedeninden bağımsız olarak cezaevine düştüğünüzde ileri doğru saymaya başlıyorsunuz; 1., 2., 3., 4., ….., 100. ….
Belki duvarlara çektik atmıyorsunuz ama yatağınızın yanındaki gri metal dolaba yapıştırdığınız dolaba ya da notlar aldığınız deftere not düşüyorsunuz. Ya da size dağıtılmış olan Diyanetin –benim zamanımda oydu- yıllık takvimine not düşüyorsunuz.
Bunları yaptım.
Ve 100. Ya da 102.’ci günden sonra ileri doğru saymayı bırakıp, bedenen olduğum Silivri’ye zihnen de yerleşmeye karar verdim. Bedenen olduğun yere zihnen yerleşme, orada olmayı kabullenme ve kısa sürede tahliye olma umudunu bir süre ertelemek demek. Sonuçta suçsuz olduğuna, yazılarında, konuşmalarında suç işlemeyeceğine olan inancın her an tahliye olma umudu taşımasına yol açıyor insanın.
Ülkedeki hukuk pratiğini bilsen de bu umutlu olma hali değişmiyor.
Çünkü içerdeysen, her zaman dışardakilerden daha fazla umutlu oluyorsun. Ve bazen seni ziyarete gelenlere moral vermek durumunda kalıyorsun. Belki de mapusluğu dayanılır kılan da bu umut.
Kendi özel hikayemde 138. günde açıklanan iddianame ile günleri sayma yeniden başladı. Ama bir farkla. Tutuklandığın zaman ileri saydığım günleri bu kez, iddianamenin kabulü sonrası verilen duruşma gününe göre geriye saymaya başladım. Genelde 7-8 hafta ileri tarihe verilen günden başlayarak geriye saymaya başlıyorsun; 56., 55., 54., 53., …. 5., 4., 3., 2. ve 1gün.
Ve o son gece uykusuz geçiyor heyecandan.
Hakimin karşısına çıkma, suçsuzluğunu savunman ve en önemlisi de sevdiklerini görecek olmanın heyecanı.
Her duruşmaya çıkarken tahliye umudu taşıyorsun ama olmuyorsa sonraki duruşma gününden başlayarak yeniden geriye saymaya başlıyorsun; 49., 48., 47., …. şeklinde.
Ama ilk tutuklandığında daha çok umutlusun çünkü belirsizlik ortadan kalkmış ve her duruşma bir biçimde tahliye umudu ile karşılaşabilirsin.
***
Bütün bunları bana düşündürten AKP eski milletvekili paylaştığı bir sosyal medya mesajı oldu. Tayyar, İBB soruşturmaları ile ilgili iddianamelerin eylülden itibaren mahkemelere sunulacağı müjdesini verdi. Buna ek olarak 1 değil, 4 iddianame olduğunu da paylaştı.
Kuşkusuz bu bilgiyi anlamlı kılıp, haber olmasını sağlayan şey söylenenden çok söyleyenin iktidar çemberinin içinde yani kaynağa yakın olduğuna olan inançtan geliyor.
Tıpkı Cem Küçük’ün paylaşımlarına atfedilen değer gibi.
Açıkçası siyasetin bu kadar kutuplaştığı siyasi iklimde; muhalefet tarafı iktidar bağlamındaki tartışmaları o çeperde referans olabilecek insanları takip ederek; iktidar tarafı da benzer şeyi muhalefete yakın olan isimlerin yazılarına, paylaşımlarına, konuşmaların bakarak çıkarmaya çalışıyor.
İtiraf edelim ki bu hayli sorunlu ama ülkenin içinde olduğu polarizasyonu düşündüğümüzde de normal.
Tayyar’ın iddianameler konusunda verdiği bilginin tarihi 23 Ağustos.
Oysa aynı bilgileri ve fazlasını ben 8 Ağustos’ta MedyascobeTV’de Ruşen Çakır ile yaptığımız programdaifade etmiştim.
Bu bilgileri elbette tahmin ile değil bilgi ve siyasi okumalarla yapmıştım.
Evet, Eylül’ün 2. haftasından itibaren 4 ve belki de 5 farklı iddianame gelecek.
Ve iddianamelerin kabul edilmesini takip eden 7-8. Hafta sonra da ilk duruşma gerçekleşecek.
Kim ne derse desin, bu iddianamenin içeriğinden bağımsız olarak içerdekiler için iyi haber.
Çünkü artık geriye saymaya başlayacaklar.
Ve geriye saymak demek, sayılı günün çabuk geçmesi ve her hafta, her gün, her saat, her dakika ve her saniye özgürlüğe, sevdiklerine kavuşmak anlamına geliyor.

Yorum Yazın