MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Gezi’deki projeyi kim yaptıysa saklanmasın, çıksın ortaya 

Ana SayfaSi̇yasetGezi’deki projeyi kim yaptıysa saklanmasın, çıksın ortaya 
Gezi’deki projeyi kim yaptıysa saklanmasın, çıksın ortaya 

Gezi’deki itirazlara konu olan proje ilk defa Nurettin Sözen zamanında ortaya çıktı. Taksim meydanını otoyol kavşağına çevirmeyi amaçlayan proje her dönem tekrarlandı. Tartışmaya açıldıkça geri çekildi.

30 Mayıs, 2025, Cuma 06:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş

Uygulama disiplin gerektirir, bir şantiye işleyişinde. Zamana, bütçeye, ama her şeyden önce de bir projeye bağlıdır. Kurgulamanın yöntemleri uygulamadan çok farklıdır, alternatifler geliştirilebilir, hayaller kurulabilir, fikirler tartışılabilir. 

İşte size hiç sorulmayan bir soru:

Bundan 12 yıl önce, 28 Mayıs sabahı Gezi’de kepçe operatörü kimin projesine göre ağaçları sökmeye çalışılıyordu?

Bu soru cevaplandırılmış olsa, inanıyorum ki birçok şey açıklığa kavuşacak.

Bu proje yüzünden bir dolu insan öldü, yaralandı, sakat kaldı. Birçok kişi hala hapiste.

Sahi kim yaptı bu projeyi? Kim yaptıysa siyasetçilerin arkasına saklanmasın, çıksın ortaya.

Projeyi yapanı bilmeye hakkımız yok mu?

Bu projeyi yapan kimse kendi evini dekore etmek için çalışmıyordu. Bizim kaynaklarımızı kullanarak,  müşterek alanımıza müdahale etti.

Öyle değil mi? Sormaya da, bilmeye de hakkımız yok mu? Elbette ki var. 

Taksim’i (ve şehrin bütün meydanlarını) otoyol kavşağına dönüştürmeyi, tüneller ve AVM yapmayı siyasetçiler mi akıl ettiler? Hiç şüphesiz ki hayır. 

Soruyorum: Sahi kimin fikriydi, bu proje? 

Biliyorum saklanacak ve cevap vermeyecek. “Bu benim projemdi” demeyecek.

Kendi projesini savunamayacak.

Çünkü biliyorum ki bu soru cevaplandığında projeler karşımıza uygulama olarak çıkmayacak, kurgu oldukları anlaşılacak. 

Şiddetsiz bir fikir ortamı olacak, düşünce üretimi özgürleşecek. 

Kurmaca olanları karşımıza uygulama olarak çıkaranlar, şiddetten ve çatışmalardan beslenenler kamu gücünün, imtiyazlarının arkasına saklanarak tekelci konumlarını muhafaza edemeyecekler.

Bu yüzden tekrar soruyorum:

Sahi kimin fikriydi, Taksim’i (ve şehrin meydanlarını) otoyol kavşağına dönüştürmek?

Saklanmasın, çıksın ortaya.

Gezi'de ağaçlar neden yerinden sökülüyordu?

İşi alan müteahhit durup dururken ağaçları sökmeye kalkışmadı. Projede öyle öngörüldüğü için yolu genişletmeye kalkıştı.

Projede Park ile Divan Oteli arasında kalan Asker Ocağı Caddesi dalış rampasına dönüştürülüyordu. 

Projede rampanın nihayetinde bir “dönüş kurbu” yer alıyordu. Bu düzenleme de projde de görüldüğü gibi mevcut boşluğa sığmıyordu. Uygulamanın yapılabilmesi için de yolun genişletilmesi, sağındaki ve solundaki kaldırımların parka doğru kaydırılması gerekiyordu. 

Yol parka doğru taşıyordu. Orada da ağaçlar vardı ve sökülmeleri gerekiyordu. 

Bu bir şey değil. 

Asıl siz bir de projedeki Sıraselviler, Gümüşsuyu caddelerindeki dalış rampalarını ve kavşak düzenlemelerini görseydiniz. Yalnızca ağaçlar değil, tarihi yapılar, kaldırımları kullanan insanlar da tehdit altındaydı

Binaların önünde kaldırım kalmadığı gibi, önlerinde devasa çukurlar açılıyor, yayalara yürüyecek kaldırım bırakılmıyordu. 

Şöyle bir düşünün: Gümüşsuyu’ndaki bir binadan, ya da Sıraselviler’deki bir büfeden çıkıyorsunuz, karşınızdaki kaldırımla aranızda derin bir uçurum ve on metrelik istinat duvarı. Dibinden vızır vızır arabalar geçiyor. 

Yalnızca Asker Ocağı caddesinin değil, Gümüşsuyu ve Sıraselviler’in ne hale geleceğini bir hayal edin.

İşin trajikomik tarafı bu projenin tekrar tekrar her dönem şehir yönetiminin önüne konmasıydı. 

Taksim Platformu olarak her defasında “ne yaptığınızın farkında mısınız, neden başka bir düzenleme olmasın” diye sorduğumuzda, bize “ulaşım bilimsel bir konudur, tartışılmaz” diye cevap veriyorlardı. 

Üstelik her dönem “bilim adına” şehrin Eminönü, Beyazıt, Beşiktaş, Mecidiyeköy gibi neredeyse bütün meydanlarını da aynı şekilde, otoyol kavşağına dönüştürmek için bizim kaynaklarımızı, kamu imkanlarını kullanarak uygulama projeleri hazırlıyorlardı. 

Ayrıca müteahhitlerle kol kola bir dolu ulaşım, restorasyon, meydan düzenleme, v.s. projeleri de.  

Siyasetçilerin bu projeleri okuma kabiliyetleri yoktu, ne olduğunun onlar da farkında değillerdi. Eleştiriler geldiğinde ya da Kabataş ya da Sütlüce’deki gibi dolgu alanlarında karşılarına uygulama aşamasında büyük bütçeler çıktığında bir parça ne olduğunu fark eder gibi oluyorlardı. Yönetimdekiler değişse bile yöntem değişmiyordu. Yöneticiler projeleri önlerinde buluyorlardı. 

Örneğin Gezi’deki itirazlara konu olan proje ilk defa Nurettin Sözen zamanında ortaya çıktı. Taksim meydanını otoyol kavşağına çevirmeyi amaçlayan proje her dönem tekrarlandı. Tartışmaya açıldıkça geri çekildi.

Çok iyi hatırlıyorum: Projeyi okunur kılmak için bir maket bile yapmıştık. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Sözen kendi oturduğu semtin, Ayazpaşa’nın caddelerinin ne hale geleceğini maket üzerinden görünce şok geçirmişti. 

Bugüne kadar belediyelere projeler yapan bu imtiyazlı zümre bu ilişki biçiminden hiçbir zaman vazgeçmedi. Bu kapalı ilişkiler sorgulandığında “bilim adına bu koltuğa oturuyoruz” diye cevap veriyorlardı. Projeler kamu kurumlarının kimliği altında hazırlanıyor. Sütlüce, Yenikapı, Sulukule, Süleymaniye gibi berbat uygulamalar böyle ortaya çıktı. 

Bugün de “bilim adına” şehri kapalı bir zihin dünyasına mahkum eden bu imtiyazlı kişiler korumacılık, mimarlık alanındaki sivil toplum kuruluşlarını da ele geçirmiş oldukları için kimsenin sesi çıkamıyor. Siyasetçiler de onlara daha fazla iş vermek zorunda kalıyorlar. 

Her alanda, her konuda… Elbette ki istedikleri hayalleri kurabilirler. 

Ama sürekli siyasetçilerin saklanıyorlar ve projeler karşımıza kurgu olarak değil uygulama olarak çıkıyor. Kapalı ilişkilerle kendilerine imtiyazlar sağlamak için şehrin zihin dünyasını felç ediyorlar.

Uygulama disiplin gerektirir, bir şantiye işleyişinde. Zamana, bütçeye, ama her şeyden önce de bir projeye bağlıdır. Kurgulamanın yöntemleri uygulamadan çok farklıdır, alternatifler geliştirilebilir, hayaller kurulabilir, fikirler tartışılabilir. 

Ama kurmaca olan uygulamanın arkasında saklı kaldığı sürece şiddet hakim olur.

İşte bu nedenle, her yıl dönümünde “Gezi’deki projeyi kim yaptıysa saklanmasın, çıksın ortaya”diyorum.

  • Parası olana bahar, ülkeye kara kış! Parası olana bahar, ülkeye kara kış!
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Gezi ParkıTopçu Kışlası ProjesiTaksim Platformu

Yorum Yazın

Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Aziz Çelik
    Aziz Çelik Kamu İşçileri Toplu İş Sözleşmesi Çerçeve Protokolü görüşmeleri üzerine (erken) bir değerlendirme
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Yusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Güle güle Altan Abi
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Altan Abi’yi uğurlarken…
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Maneviyet olarak hukuk
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Güneşi depola Türkiye için!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Kamusal alandan sonra sıra vatandaşlık tanımında mı?
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Koçgiri ile başlayan ve Ümmete uzanan ilginç bir siyasal yolculuk
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Kalkınmayı vergisiz düşünmek: Bir hayalin peşinde Türkiye
    Yavuz Saltık
    Yavuz Saltık Yemekle gelen yoksulluk: Türkiye’nin sessiz salgını
    Nilden Bayazıt
    Nilden Bayazıt Necati Özkan’dan bir tane var
    Tuğba Yıldırım
    Tuğba Yıldırım Genç bir gazeteci gözünden duayene veda
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Ani Katedrali’ni "Fethiye Camii" olarak adlandırmak ne anlama geliyor?
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Türk-Kürt-Arap birliği modelinin Türkiye için riskleri
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Zakintos’un plajları ve restoranları
    Herkül Millas
    Herkül Millas Taner Timur ve Modernleşme
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Kötülüğün sıradanlığı üzerinden Türkiye’ye bakmak
    Onur Tuğrul Karabıçak
    Onur Tuğrul Karabıçak Altun’un ardından: Boğaziçi, İletişim Başkanlığı, iktidar ve kültürel hegemonya
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Bir hafıza ve direniş ritüeli olarak Fatih Altaylı’nın koltuğu
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy Zamanı Ölçmek - Takvimin Doğuşu (1)
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Dağın öteki yüzü
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Batı Karadeniz’in ruhunda pedal çevirmek
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı