MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Eros ve Piroz: Türkiye ve İran'da ölümleriyle insanları birleştiren hayvanlar

Ana SayfaKöşe YazilariEros ve Piroz: Türkiye ve İran'da ölümleriyle insanları birleştiren hayvanlar
Eros ve Piroz: Türkiye ve İran'da ölümleriyle insanları birleştiren hayvanlar

Eros ve Piroz: Türkiye ve İran'da ölümleriyle insanları birleştiren hayvanlar

15 Mart, 2024, Cuma 21:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Tıpkı Eros’un katledilmesinden sonra Türkiye’de oluşan tepki gibi, Piroz’un ölmesi de İran halkında büyük bir tepki ve öfke seline dönüştü. Ülkeler farklı olsa da; iki hayvanın ölümü aynı tepkilere sebep oldu ve farklı kesimlerden insanları birleştirdi.Neredeyse her gün ülkenin farklı bir yerinden hayvanların katledildiği haberleri geliyor ve önümüze düşen görüntülerle bizler yine başkalarının adına utanmaya devam ediyoruz. İnsanlıktan nasibini almamış kişilerin kedileri, köpekleri, kuşları öldürüp kendi içlerinde çocukluklarından bu yana biriktirdikleri hastalıklı hali savunmasız hayvanlara işkence yaparak ve cinsel istismarda bulunarak dışa kustuğunu görüyoruz.
İstanbul Başakşehir’de “Eros” isimli kediyi tekmeleyerek katleden İbrahim Keloğlan isimli failin yaptıkları çok büyük bir infiale neden oldu. Hayvan hakları bilinci bağlamında gerçekten de umut veren bir tepki seli ortaya çıktı.

TÜRKİYE’DE EROS İÇİN TEPKİ SELİ

İstanbul Başakşehir’de “Eros” isimli kediyi tekmeleyerek katleden İbrahim Keloğlan isimli failin yaptıkları çok büyük bir infiale neden oldu. Özellikle sosyal medya üzerinden örgütlenen binlerce kişi bu katilin peşini bırakmadı, ifşa etti, resimlerini şehrin farklı yerlerine astı ve kendisinden yargı önünde hesap sorulması için elinden geleni yaptı. Hayvan hakları bilinci bağlamında gerçekten de umut veren bir tepki seli ortaya çıktı.Geçtiğimiz gün İbrahim Keloğlan hakkında ikinci kez karar verildi. Keloğlan, 'iyi hal' indirimi uygulanarak 'Kasten hayvan öldürme' suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. İbrahim Keloğlan hakkında yurt dışı çıkış yasağı getirildi. Kendisi ifadesinde "Ben ve eşim insan içine çıkamayacak hale geldik. Ben bir suç makinesi değilim. Yaşadığım bir anlık psikolojik çöküntüden dolayı öfke ve cinnet haliyle hayatım boyunca unutamayacağım bir hata yaptım. Olaydan sonra dağlarda ve barınaklarda hayvanlara yardım ettim" dedi. Duruşmayı takip eden hayvan severler verilen karara ıslık ve alkışlarla tepki gösterdi ve verilen cezanın yetersiz olduğunu vurguladı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise "Verilen ceza, Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında bugüne kadarki en yüksek cezadır" dedi. 
Hayvanları öldürme suçunda İbrahim Keloğlan’a verilen ceza 4 yıl olan üst sınırdan uygulanmadığı için Keloğlan da serbest kaldı ve yaptığı yanına kâr kaldı. Yasal bazı mevzuat olsa da, Türkiye’de yargı erkinin hayvan haklarıyla ilgili caydırıcı biçimde bir yaptırımı yok.

TÜRKİYE’DE HAYVAN HAKLARIYLA İLGİLİ CAYDIRICI YAPTIRIM YOK

Hayvanlara tecavüz suçunda cezanın üst sınırı kanunda 3 yıl olarak belirlendiği için failler serbest kalıyorlar. Hayvanları öldürme suçunda ise İbrahim Keloğlan’a verilen ceza 4 yıl olan üst sınırdan uygulanmadığı için Keloğlan da serbest kaldı ve yaptığı yanına kâr kaldı. Şunu net olarak söylemek lazım; yasal bazı mevzuat olsa da, Türkiye’de yargı erkinin hayvan haklarıyla ilgili caydırıcı biçimde bir yaptırımı yok. Hayvanlar bir can olarak değil, sahiplenilen bir eşya gibi algılanıyor hala ve hayvanların canları pek de umursanmıyor. Toplumsal baskı olmasa kıllarını bile kıpırdatmazlar! Öte taraftan; Meclis’in de görevini yapmadığını ve hayvanları korumak ve hayvan haklarını desteklemek için caydırıcı önlemleri içeren yasaların çıkması için adım atmadığını görüyoruz.Hayvanları korumak ve haklarına sahip çıkmak “insanların insafına” bırakılmamalı çünkü bu toplumda herkes hayvanlara karşı insaflı olmayabiliyor. Caydırıcı önlemlerin ve cezaların olduğu yasal mevzuatın oluşması ve insanların hayvanlarla birlikte yaşadığı gerçeğini idrak edebilmeleri için kültürlerini geliştirme faaliyetleri elzem. Şunu unutmamak gerekir; bugün hayvanlara tecavüz edip işkenceyle öldüren failler yarın mutlaka insanlara da bulaşıp aynı emellerini tekrar edecekler! Yani; hayvanlara uygulanan şiddet ve tecavüzü hafife almamak, düşük hapis cezaları vermemek, cezaları ertelememek ve para cezasına çevirmemek hayvanları koruduğu kadar insanları da koruyacaktır.Türkiye’de Eros’un katledilmesinden sonra ortaya çıkan tepki seli sadece bir kedinin katledilmesine verilen bir tepkiye indirgenmemeli. Eğer bir kedinin vahşice katledilmesi pek çok kesimden insanı bir araya getiriyorsa ve onları davanın yeminli ve öfkeli takipçileri haline getiriyorsa bu durum bir toplumsal kırılmanın ve biriken bir öfke patlamasının yaşanmakta olduğunu gösteriyor. Aslında insanlar; hayvanları korumayan devlete karşı, caydırıcı yasaları çıkarmayan Meclis’e karşı, faillere gerekli cezayı vermeyen yargıya karşı, serbest kalan hayvan katillerinin bir gün insanları da tehdit etmesini önlemeyen mekanizmaya karşı tepkilerini ortaya koyuyorlar. Yani böylesi toplumsal patlamalara sadece duygusal bir tepkiden öte, olgusal boyutta da bakılması gerekenler var. 
İran’da Turan Milli Parkın’da iki kardeşiyle birlikte doğan ve hayatta kalmayı başaran Piroz, İran’da mücadelenin bir sembolü haline geldi çünkü ilk günlerde hayatını kaybeden iki kardeşinin aksine Piroz hayatta kalmak için büyük bir çaba vermişti ve başarmıştı. İran halkı tarafından rejime bir hayli toplumsal baskı uygulanmış ve halk an be an Piroz’un hayatını ve gelişim sürecini takip etmişti

 İRAN HALKI, PİROZ İÇİN REJİME BASKI UYGULADI

Buna benzer bir durum İran’da yaşandı ve olayın kahramanı “Piroz” adında bir çita yavrusuydu. İran’da Turan Milli Parkın’da iki kardeşiyle birlikte doğan ve hayatta kalmayı başaran Piroz, İran’da mücadelenin bir sembolü haline geldi çünkü ilk günlerde hayatını kaybeden iki kardeşinin aksine Piroz hayatta kalmak için büyük bir çaba vermişti ve başarmıştı. Piroz’un korunması ve hayatına devam edebilmesi için İran halkı tarafından rejime bir hayli toplumsal baskı uygulanmış ve halk an be an Piroz’un hayatını ve gelişim sürecini takip etmişti ve Asya Çitası’nı koruma projesi Piroz’la can bulmuştu.Bu durum özellikle İran’ın muhalif kesimleri arasında benimsenmiş ve Piroz sembolik olarak sahiplenilmişti. İran’da 2022’de Mahsa Amini’nin Ahlak Polisi tarafından öldürülmesinden sonra başlayan geniş protestolarda da Piroz’un mücadelesinin verdiği ilham alanlarda kendine yer bulmuştu. Piroz’un hayatta kalma mücadelesi muhalif söylemelere, marşlara, şiirlere konu olmuştu ve dünyaca ünlenen “Baraye” şarkısında da Piroz vardı. Peki, sonra Piroz’un başına ne geldi dersiniz? Aynı tanıdık kader onu da buldu; kendisine yanlış bir ilaç enjekte edildiği için öldü! İran rejimi Piroz’a bile katlanamadı, umursamadı, ilgilenmedi çünkü halkın ilgisine mazhar olan ve muhalif bir simgeye dönüşen şey yavru bir çita bile olsa affedilmiyor ve yaşam hakkı tanınmıyor!Tıpkı Eros’un katledilmesinden sonra Türkiye’de oluşan tepki gibi, Piroz’un ölmesi de İran halkında büyük bir tepki ve öfke seline dönüştü. Ülkeler farklı olsa da; iki hayvanın ölümü aynı tepkilere sebep oldu ve farklı kesimlerden insanları birleştirdi. Otoriter ve totaliter rejimlerde böylesi öfke ve tepki sellerini sadece hayvanların ölümünden kaynaklı bir üzüntüye indirgemeden okuma yapıldığında aslında insanların toplumsal olarak kendi hayatlarında yaşadıkları adaletsizliğe ve ülke olarak devletler eliyle düşürüldükleri duruma isyan ettikleri görülecektir. Son tahlilde; hayvanların güvenliğine sahip çıkmak aslında insanların kendi hayatlarının güvenliğine sahip çıkmaları demektir.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı