MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Dünyanın bütün köpekleri ısırın

ANA SAYFAKÜLTÜR SANATDünyanın bütün köpekleri ısırın
Dünyanın bütün köpekleri ısırın
26 Ekim, 2024, Cumartesi 07:17
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Ümit Akçay’ın Krizin Gölgesinde En Uzun 5 Yıl kitabı bana ilham sağlamaya devam ediyor. Bu defa bir sinema filmini Türkiye Kapitalizminin eşitsizlik eşiklerini zorlayan halini tarif ederken buldum. Gerçek köpeklerin kurbana dönüştüğü bu “hal”de köpek kavramıyla simgelenen aç gözlülükler sıradanlaşıyor. Matteo Garrone’nin 2018 yapımı Dogman’ını kapitalizmin yapıp ettiklerinin bir sergisi olarak okuyabilirsiniz.
---

Eşitsizliğin sonsuza kadar var olacağı düşüncesini motto yapmış bir sistemin merkezinden çeperlerine ilerledikçe karşımıza çıkan güçlünün zayıfı ezmesinin normalleşmesi olacaktır.

Toplum yaşamında giderek yeri azalan diğerlerinin yanında köpekler ayrıcalığını hala koruyan ender canlılardır.

Köpek artık insan için çalışmaktan çok insan için yaşar hale gelmiştir.

Dünya’da Kuzey/Güney ayrışmasının en belirgin kırılma noktalarından biri de köpeklerle kurulan ilişkide gizlidir.

İstisnalar saklı tutulmak kaydıyla kuzey kutup dairesinden güneye inildikçe sokaklarda başıboş köpeklere rastlamak olası hale gelmekte, tersinde ise köpek adeta bir aile bireyine dönüşmekte, her köpek iyi kötü bir çatı bulabilmektedir.

Kapitalizmin başarısı sokaklardan köpekleri silmeye yetmiştir.

Kapitalizmin bu başarısı tüm alanlarda başarılı olduğu anlamına gelmez. İtalya’nın zihnimizde çağrıştırdığı Amalfi’den, Napolitenlerden, Pizza’dan çok daha kötü şeylerin bolca resmedildiği Dogman filminde ortada ciddi bir başarısızlık olduğuna dair önemli karineler var aslında. 

Kötülüğün insan suretine girmiş hali olan Simon sadece cüretine, kaba gücüne ve nefsinin hiç doymayan ihtiyaçlarına göre sürdürdüğü hayatını devam ettirmekte hemen hiç zorlanmaz.

Çok az köpeğin ya da sadece kudurmuş köpeklerin olabileceği kadar saldırgan hayatını devam ettirirken sırtını kapitalizmin çeperlerde tamamen kaybettiği sosyal adalet duygusu yokluğuna dayıyor.

Eşitsizliğin sonsuza kadar var olacağı düşüncesini motto yapmış bir sistemin merkezinden çeperlerine ilerledikçe karşımıza çıkan güçlünün zayıfı ezmesinin normalleşmesi olacaktır.

Kötüyü yok etmenin yolu ondan daha da kötü olmaktan geçer. Kötüyü yok edene kadar olabildiğince kötü olmaya mecbur kalırsınız. Kötüyü yok etmek için yaptığınız kötülükle değil, kötünün yok olmasının iyiliğiyle anılmak istersiniz.

Kapitalizmin merkezinde güç iktisadi kaynaklara hükmetmekle mümkün olurken çeperde bu daha bulanık bir hal almaktadır. Neredeyse modern öncesi zamanların hatta daha da eskilerin güçlü vahşi hayvanları gibi kol gücüne dayanan bir hükmetme hali karşımıza çıkmaktadır.

Toplumsal kuralları umursamayan ve sadece kendi arzularını gerçekleştirmeye odaklanan bu hükümranca duruşun canı istediğine bağıran, canı istediğini ısıran bir köpekle benzeşen pek çok yanı vardır.

Bu güç gösterisinin sistemin daha zayıf halkaları için anlamı ne olacaktır. Onlar bu güçlü köpekler kendilerini ısırmasın diye neler yapacaktır.

Dogman’ın Cannes ödüllü başrol oyuncusu Marcello için zaten köpeklere bakarak geçirilen bir hayat Simonla ilişkinin nasıl kurulacağına dair güçlü ipuçları içermektedir.

Okşa, sev, suyuna git, yemeğini ver, birlikte gez vs. Peki daha karanlık sulara gitmek gerekirse ne olacak?

Kötülükten kaçamayıp onun akışında bulabilirsiniz kendinizi. Siz ne kadar iyi olursanız olun ve kötülük yapmak sizin için olasılık dışı görünse de kırılma noktası aşıldığında artık sizin için de geriye dönmek imkansız hale gelir.

Kötüyü yok etmenin yolu ondan daha da kötü olmaktan geçer. Kötüyü yok edene kadar olabildiğince kötü olmaya mecbur kalırsınız. Kötüyü yok etmek için yaptığınız kötülükle değil, kötünün yok olmasının iyiliğiyle anılmak istersiniz.

Bu karmaşayla dolu insana/köpeğe ve onların ortaklaşan doğasına dair hikayeyi izledikten sonra hissedeceğiniz en yoğun duygu isyan olacaktır.

Hiç hak etmediği bir kötülüğün parçası, kurbanı ve uygulayıcısı olan Marcello bu duruma nasıl düşer?

Sistemin ortalamasının altında kalan herkes için risk tam da budur. Çünkü sistem için ortalamayı tutturmak kafidir.

Burada en büyük zoka ise ortalamanın standardının ne denli saptığını göz ardı etmektir.

Kapitalizmin ancak ekstrem bir gelir eşitsizliği ile var olduğu gerçeği; kenarları itmekte, biçmekte ve ayar vermektedir.

Düzen var oluşunu borçlu olduğu bu yapının yan etkileriyle ilgilenmez. Toplumun genelinde ya da zahirde yani görünende çok sorun yoksa geri kalan herkes başının çaresine bakmalıdır.

Dogman - Köpek Adam ya da KöpeklerinAdamı filminin sinematografik detayına dair söz söyleyecek sinema bilgim yok ama neredeyse siyah beyazı andıran görselliği ile yeni gerçekçi ustalara çakılan selamları algılayabiliyorum.

Yine de modern öncesi ve modern dönemin kesişiminden çok sonrasına dair bu hikayeningünümüz iktisat düzenini sorgulayarak kurduğu hikayeyi önemsiyorum.

Köpekler evlere sokulurken, insanlar köpeklerin artık gör-e-mediğimiz o doğalarında içkin şiddetini sırtlarına giyiyor.

Kapitalist dünya ise ön yüzünde bir köpek güzellik yarışması arkasında ise güçlünün zayıfı yediği bir madalyon olarak tepemizde sallanmaya devam ediyor. 

  • Bebekleri öldüren piyasa Bebekleri öldüren piyasa
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
DogmanKöpek AdamÜmit AkçayKrizin Gölgesinde En UzunMatteo Garrone

Yorum Yazın

Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Ekrem İmamoğlu
Ekrem İmamoğlu Türkiye’de iç barış ve dış itibar nasıl sağlanır?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş İstanbul’da ilk rasathane nasıl kuruldu?
Bahar Akpınar
Bahar Akpınar Homo Criminalis: Suçun Kurduğu Düzen
Bilal Sambur
Bilal Sambur Sahte diploma, sahte insandır
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Jane Austen hayatımı mahvetti: Aşkın ve anlamın yolculuğu
Emir Berke Yaşar
Emir Berke Yaşar Hayat Hanım’ı yeniden okumak
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Yeni çözüm sürecinde Meclis’te ilk güçlü adım
Ahmet Öztopkara
Ahmet Öztopkara Arendt ve fikri mülkiyet: Yaratıcı eylemin sınırları
Gönen Orhan
Gönen Orhan Tüketiyorum, o halde VARIM!
Bora Şahin
Bora Şahin Makyajla yazılan manifesto
Bilgehan Uçak
Bilgehan Uçak Simi’den
Yavuz Saltık
Yavuz Saltık Diploma var, gelecek yok
Mustafa Akın Özerdem
Mustafa Akın Özerdem Otorite yerel demokrasiye karşı
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Silah teknolojisinden “Siyaset teknolojisine” geçiş: SİHA’sal Hareket
Erdem Bağcı
Erdem Bağcı Türkiye'de 2025 yazı itibariyle dezenflasyon süreci ve uygulanması gereken politikalar
Ali Kılıç
Ali Kılıç Akdeniz’in yeni parametreleri: İstanbul Zirvesi ve çok katmanlı strateji
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Üniversite tercihi yaparken sadece bugünü değil, geleceği de düşünün
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı