Çin örneği, dünya genelindeki eğitim sistemlerine şu soruyu sormaktadır: “Geleceğin dünyasında başarılı bireyleri nasıl tanımlarız ve onları nasıl yetiştiririz?” Bu soru üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken bir sorudur. Çünkü bazen bizi ileri taşıyan şey, doğru cevaptan çok, doğru soruyu cesaretle sorabilmektir.
Çin’de Yapay Zekâ Destekli Eğitim Uygulamaları, Programın Detayları
Çin Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen Yapay Zekâ Destekli Eğitim Reformu, yalnızca genel hedefler ortaya koymakla kalmamış; bu hedeflere ulaşmak için çok boyutlu ve sistematik uygulama eksenleri belirlemiştir. Reform süreci, dijitalleşme, bireyselleştirilmiş öğrenme, öğretmen eğitimi ve deneyim temelli öğretim ortamlarının geliştirilmesi gibi temel alanlarda ilerlemektedir.
1. Akıllı Eğitim Platformları: Çin genelinde yapay zekâ destekli dijital öğrenme platformları kurulmuştur. Bu platformlar, öğrencilerin performansına göre kişiselleştirilmiş içerikler sunmakta ve öğretmenlere gerçek zamanlı veri analizi sağlamaktadır. Smart Education of China platformu aracılığıyla, 2025 yılı itibarıyla 70 milyondan fazla öğrenciye ulaşılmış ve her öğrencinin bireysel öğrenme rotası sistem üzerinden izlenebilir hale getirilmiştir. Platform, 25.000’den fazla farklı ders modülü sunarak farklı bölge ve seviyelerdeki öğrencilere uyarlanabilir bir öğrenme deneyimi sağlamaktadır.
2. Yapay Zekâ Destekli Değerlendirme Sistemleri: Çin’de geliştirilen yapay zekâ temelli değerlendirme sistemleri; ödevlerin otomatik kontrolü, sınav analizleri ve öğrencilerin öğrenme davranışlarına dayalı bireyselleştirilmiş geri bildirimler sunmaktadır. Bu sistemler sayesinde öğretmenlerin iş yükü önemli ölçüde hafiflemekte, aynı zamanda ölçme-değerlendirme süreçlerinde nesnellik, hız ve bireysel gelişim takibi sağlanmaktadır. 2025 verilerine göre, sınavların ve ödevlerin yaklaşık %75’i yapay zekâ destekli sistemler üzerinden değerlendirilmektedir.
3. Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik (AR) Tabanlı Uygulamalar: Çin'de, özellikle fen bilimleri, mühendislik ve tıp gibi alanlarda sanal ve artırılmış gerçeklik teknolojileri eğitim ortamlarına entegre edilmiştir. Bu uygulamalar sayesinde öğrenciler, sanal laboratuvar deneyimlerine katılarak soyut kavramları somutlaştırmakta ve deneyim temelli öğrenme imkânı bulmaktadır. 2025 yılı itibarıyla, pilot bölgelerdeki fen laboratuvarlarının %50’sinde VR destekli deneyim setleri aktif olarak kullanılmaktadır.
4. Öğretmen Eğitim Programları: Çin, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin etkin kullanımını sınıf ortamına taşıyabilecek öğretmenler yetiştirmeyi öncelikli bir hedef olarak belirlemiştir. 2023 yılında başlatılan reformun ilk aşamasında, 2025 yılına kadar 10 milyon öğretmenin dijital yeterliliklerinin artırılması hedeflenmiş olup, bu hedef doğrultusunda yürütülen çalışmalar devam etmektedir. Öğretmen eğitim programları;
● Veri okuryazarlığı,
● Yapay zekâ araçlarının pedagojik entegrasyonu,
● Dijital etik gibi alanlarda sürekli gelişimi desteklemektedir.
Bu sayede, öğretmenlerin teknolojiyi etkin kullanarak bireyselleştirilmiş ve çağdaş eğitim ortamları oluşturmaları amaçlanmaktadır. Yaklaşık 9 milyon öğretmen, dijital dönüşüm ve yapay zekâ araçları kullanımı konusunda resmi sertifikasyon programlarını tamamlamıştır.
5. Türkiye’nin Mevcut Durumu ve Farklar: Türkiye ile Çin karşılaştırıldığında, bu eksenlerin her birinde Çin ile aramızda belirgin farklar ve gelişmeye açık alanlarımız olduğu görülmektedir.
Akıllı Eğitim Platformları açısından Türkiye, EBA (Eğitim Bilişim Ağı) gibi önemli bir altyapıya sahip olmakla birlikte, bu platform daha çok içerik sunumu ve video paylaşımı düzeyinde işlemektedir. Çin’in “Smart Education of China” platformunda olduğu gibi öğrencilerin bireysel performanslarını analiz eden, öğrenme rotalarını kişiselleştiren ve öğretmenlere anlık veri sunan bir sistem henüz Türkiye’de mevcut değildir. Bu nedenle Türkiye’nin dijital platformları daha çok merkezi içerik deposu işlevi görmekte; öğrenme analitiği, uyarlanabilir içerik ve yapay zekâ destekli rehberlik gibi ileri uygulamalardan yoksundur.
Yapay zekâ destekli değerlendirme sistemleri bakımından da benzer bir tablo söz konusudur. Türkiye’de ödev ve sınav değerlendirmeleri ağırlıklı olarak öğretmenlerin bireysel çabalarıyla yürütülmekte, dijital sistemlerin desteği sınırlı kalmaktadır. Ölçme ve değerlendirme sistemlerinde objektifliği artıracak yapay zekâ destekli analiz ve geri bildirim araçlarının yaygınlaşması, Türkiye’de henüz stratejik bir gündem olarak ele alınmamıştır.
VR ve AR tabanlı uygulamalar ise Türkiye’de genellikle özel okullar ya da TÜBİTAK projeleri gibi kısıtlı çevrelerde deneyimlenmekte; devlet okullarında yaygın ve sürdürülebilir bir teknoloji altyapısı bulunmamaktadır. Bu da fen ve mühendislik eğitiminin deneyimsel boyutunu zayıflatmakta, öğrencilerin soyut bilgileri somutlaştırma fırsatını sınırlamaktadır.
Öğretmen eğitim programları konusunda ise Türkiye’de gerek hizmet öncesi gerekse hizmet içi öğretmen yetiştirme süreçleri, dijital okuryazarlık ve teknoloji pedagojisi açısından gelişmeye açık durumdadır. Çin'in yürüttüğü, öğretmeni dijital dönüşüme hazırlama planına benzer bir plan henüz Türkiye'de ulusal bir stratejiye dönüştürülmemiştir. Millî Eğitim Bakanlığı'nın mesleki gelişim eğitimleri çoğunlukla seminer ve sunumlara dayalı olup, yapay zekâ araçlarının sınıf içi entegrasyonuna yönelik uygulamalı eğitimlerin oranı oldukça düşüktür.
Türkiye’nin mevcut durumu daha çok potansiyele dayalı ve sınırlı bir dijital kapasiteyle ilerlemektedir; güçlü bir vizyon belgesi ve bu vizyona bağlı kapsamlı bir dijital dönüşüm stratejisi oluşturulmadığı takdirde, Çin ile aramızdaki farkın giderek açılması muhtemeldir.
Çin örneği, dünya genelindeki eğitim sistemlerine şu soruyu sormaktadır: “Geleceğin dünyasında başarılı bireyleri nasıl tanımlarız ve onları nasıl yetiştiririz?” Bu soru üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken bir sorudur. Çünkü bazen bizi ileri taşıyan şey, doğru cevaptan çok, doğru soruyu cesaretle sorabilmektir.
Bir Sonraki Yazıda...
Çin'in eğitim reformunda yapay zekâyı nasıl doğrudan öğrenmenin, öğretimin ve eğitim yönetiminin merkezine yerleştirdiğini inceleyeceğiz. Öğrenci, öğretmen ve sistem düzeyinde gerçekleştirilen bu kapsamlı yapay zekâ entegrasyonu, eğitim süreçlerini nasıl yeniden tanımlıyor? Türkiye’de yapay zekâ destekli eğitim neden henüz sınırlı kalıyor? Tüm bu soruların yanıtlarını “Yapay Zekânın Eğitime Entegrasyonu, Sistemi Yeniden Tanımlamak” başlıklı üçüncü yazıda bulacaksınız.

Yorum Yazın