MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

BM’de yankılanan sessiz çığlık: Alevi kadınların vakur isyanı

ANA SAYFASİYASETBM’de yankılanan sessiz çığlık: Alevi kadınların vakur isyanı
BM’de yankılanan sessiz çığlık: Alevi kadınların vakur isyanı

Suriye’deki trajedi, Batı’nın körlüğü, Birleşmiş Milletler’in sessizliği ve Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesi süreci devam ederken, Cenevre’de tarihe bir not daha düşüldü: Kadınların sessiz çığlığı, geleceğin fırtınasını haber veriyor olabilir.

05 Nisan, 2025, Cumartesi 02:51
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Ali Kılıç
Ali Kılıç
yazı içi reklam

Suriye’deki trajedi, Batı’nın körlüğü, Birleşmiş Milletler’in sessizliği ve Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesi süreci devam ederken, Cenevre’de tarihe bir not daha düşüldü: Kadınların sessiz çığlığı, geleceğin fırtınasını haber veriyor olabilir. Ve bu çığlık, belki bir gün; yıkım yerine umudu, parçalanma yerine birliği, savaş yerine barışı getirecek yeni bir haritanın ilk satırlarını yazacaktır

Uluslararası siyasetin puslu koridorlarında, kadınların sessiz çığlığı bu kez Cenevre’den yükseldi. Bu çığlık; Ortadoğu’da bitmeyen savaşların, emperyalist hesaplaşmaların ve insan haklarının sistematik ihlallerinin yankısıydı. Suriye’de yaşanan trajedinin sessiz tanıkları, dünya kamuoyuna bir kez daha “uyanma” çağrısı yaptı.

Sessizlik, fırtınanın ayak sesi midir?

İsviçre’nin Cenevre kentindeki Birleşmiş Milletler Temsilciliği önünde bir araya gelen kadınlar; Fransız, İsviçreli, Türk, Alevi, Boşnak, İngiliz, Suriyeli, Ermeni, Kürt, Yezidi ve Alman kimlikleriyle ortak bir mesaj verdiler: Sessizlik, en derin ve en asil çığlıktır. Eğer bu sessizlik ileride bir “fırtınaya” dönüşmezse, insanlık çok daha büyük felaketlere gebedir.

Etkinlik, Suriye İnsan Hakları İnisiyatifi’nin çağrısıyla gerçekleşti. Bin yılın Türküsü’nün mimarı Necati Şahin’in koordinasyonuyla düzenlenen buluşma, gülbanglarla, dualarla ve çok dilli konuşmalarla bir matem havasında gerçekleştirildi. Alkış yoktu, slogan yoktu. Katılımcılar siyah kıyafetleriyle yaslarını sessizce taşıdı.

Ancak bu sessizlik, teslimiyet değil; bilakis vakur bir isyandı.

Suriye’de bir soykırım sessizce sürerken

Arap Baharı’nın zincirleme etkileriyle Ortadoğu haritası yeniden çizilirken, emperyalist projelerin yeni adresi Suriye oldu. Batılı güçlerin, bir dönem terörist olarak tanımladıkları yapılarla bugün açıkça ittifak kurmaları, çelişkiler ve tehlikelerle dolu dış politikalarının en güncel örneklerinden biri.

Birleşmiş Milletler’de yapılan görüşmelerde, Suriye’deki Alevi, Yezidi, Hristiyan ve laik Müslümanlara karşı uygulanan sistematik soykırımın altı çizildi. Kadınlar, Batı’nın HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) bağlantılı gruplara dolaylı ya da doğrudan verdiği maddi desteğe son vermesi çağrısında bulundu.

Bosna Savaşı’nın canlı tanıklarından, Srebrenica katliamı mağduru Advija İbrahimovic’in Suriye Arap Alevilerine yazdığı mektup, Balkanlar ile Ortadoğu’daki acılar arasında kurulan trajik bağı gözler önüne serdi. Sahne aynıydı, aktörler farklı.

Uluslararası sessizlik: Batı’nın çifte standardı

Birleşmiş Milletler koridorlarında güneş gözlükleriyle dolaşan bazı diplomatlar, sadece ışığı değil, vicdanları da görmezden geliyor gibi. Bosna’da yaşanan soykırımı görmezden gelen Batı, bugün Suriye’de benzer bir senaryoya yine seyirci kalıyor. Sözde “insan hakları savunucusu” olan kurumlar, yaşanan trajedileri görmezden gelmekle kalmıyor, çoğu zaman dolaylı şekilde bu trajedilerin ortağı oluyor.

Etkinlikte, Türkiye’de demokrasiye yönelik baskılar da unutulmadı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarının gözaltına alınmaları, uluslararası kamuoyuna Türkiye’deki antidemokratik gidişatın da bir göstergesi olarak sunuldu.

Suriye’den sonra sıra kimde?

Ortadoğu, uzun yıllardır “böl, parçala, yönet” politikalarının laboratuvarı olarak kullanılıyor. Irak’tan Libya’ya, Yemen’den Suriye’ye uzanan zincirleme yıkımlar dizisi; emperyal çıkarların, demokrasi maskesi altında nasıl kanla beslendiğini açıkça ortaya koyuyor. Bugün Suriye’yi hedef alan güçlerin yarın hangi ülkeye yöneleceği meçhul.

Bu çerçevede, Lozan Barış Antlaşması’nın imzalandığı  tarihi saray’a  yalnızca 55 km uzaklıkta yer alan Cenevre, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu vizyonunun aksine, şeriatçı yapılarla şekillenen bir Suriye gerçeğine tanıklık ediyor.

Atatürk’ün bir asır önce laik ve bağımsız bir Türkiye için attığı adımların değerini hatırlamak ve onu geleceğe taşımak, sadece Türkiye için değil, bölge barışı için de tarihi bir sorumluluktur.

Umut, sessizliğin içinde yeşerir

Acıyı bal eylemek… Anadolu’nun derin kültüründe sıkça karşılık bulan bu deyiş, Cenevre’de bir araya gelen kadınların duruşunda ete kemiğe büründü. Onlar acıyı asilce yaşadılar. Vakur bir duruşla dünyaya, insan onurunun hâlâ ayakta olduğunu hatırlattılar.

Suriye’deki trajedi, Batı’nın körlüğü, Birleşmiş Milletler’in sessizliği ve Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesi süreci devam ederken, Cenevre’de tarihe bir not daha düşüldü: Kadınların sessiz çığlığı, geleceğin fırtınasını haber veriyor olabilir.

Ve bu çığlık, belki bir gün; yıkım yerine umudu, parçalanma yerine birliği, savaş yerine barışı getirecek yeni bir haritanın ilk satırlarını yazacaktır

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
AlevilikKadınSuriyeSuriye İnsan Hakları İnisiyatifi

Yorumlar

yorum avatar

Bütün ezilen sınıfların ve kültürlerin dili ve sesi olmak herkesin görevi olmalıdır

Ali Yüce

06-04-2025 12:21

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Ali Kılıç
Ali Kılıç

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Sema Erder
Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
Eser Karakaş
Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
Akın Özçer
Akın Özçer Yanlışta ısrar
Yüksel Işık
Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
Reha Çamuroğlu
Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
Murat Aksoy
Murat Aksoy İhtiyaç olan tek şey: Samimi bir görüşme
Fahri Bakırcı
Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
Tunay Şendal
Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
Mustafa Ergen
Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
Herkül Millas
Herkül Millas Milli açıklamaların yetersizliği
Deniz Nas
Deniz Nas Dönüşen CHP, sol popülizm ve Özgür Özel
Bilal Sambur
Bilal Sambur Hakimiyet saplantısı, hassasiyet değildir
Semih Çoban
Semih Çoban Bir öğle arası: Stephansplatz’da 20 dakika
Aydan Bakan
Aydan Bakan Pijamalı balon
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı