MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Biraz da demokrasi cephesini tahkim etsek

ANA SAYFASİYASETBiraz da demokrasi cephesini tahkim etsek
Biraz da demokrasi cephesini tahkim etsek

“Barış ve demokratik toplum çağrısı”na olumlu yatırımı olan beni bu söylemin rahatsız ettiğini söylemeliyim ya da benim gibi sol/sosyalist duyarlıklı demokrat çevreyi rahatsız etmiş olmalı.

22 Haziran, 2025, Pazar 07:10
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Halûk Sunat
Halûk Sunat

İktidarın ileri sürdüğü kaygı uyarınca “iç cepheyi tahkim”e asker yazılmak yerine, neden söz konusu toplum sözleşmesine doğru muhalif-demokrat güçlerin ve demokrasi için direniş cephesinin tahkimatı önerilmiyor? Kendini fesih kararı vermiş örgütün tek yanlı silah bırakmışlığının hâlâ saldırı altında oluşu neden sorgulanmıyor? 

Selahattin Demirtaş, Ortadoğu’daki İsrail hegemonyasının İsrail’in İran’a saldırısına vardığı ve iktidarın, İsrail’in Türkiye’yi de sıraya koyduğu kaygısını paylaştığı şu günlerde, “Hamaset değil, cesaret zamanıdır” başlıklı bir açıklama kaleme aldı. Bölgede ilkesel olarak barış için mücadele, ülke içinde ise, “birlik ve beraberliği sağlamakta daha hızlı ve cesur hareket etme[k]” gereğine işaret etti. Bu çerçevede -mealen-  şunları öne çıkardı; 1. PKK’nin fesih kararı salimen karşılık bulmalı, fesihle birlikte atılması gereken adımlar atılmalı; 2. İç cepheyi güçlendirmek için “siyasi görünümlü yargı tacizlerine” kesinlikle son verilmeli, tarafsız ve adil yargılanma hakkı sağlanmalı; 3. Kimse [durumdan istifadeyle] küçük hesaplarla maceracı, riskli ve sonu felaketle sonuçlanacak hamleleri aklından bile geçirmemelidir. Zira, emperyalizm bin kazanmadan bir vermeyecektir. Ve en hassas cümle: “[O]lası risklere, saldırılara, provokasyonlara karşı gerektiğinde Edirne’den Hakkâri’ye kadar 86 milyonluk bir halk ordusuna dönüşeceğiz; ortak vatanımızı canımız pahasına savunacağız.” Ezberci, öfkeli, intikamcı ve kindar değil, cesur ve samimi olunmalı; ortak politika hattının belirlenmesi için tüm siyasi parti başkanlarıyla TBMM’de çalışma toplantısı gerçekleştirilmeliydi. Muhalefete de sesleniyor ve belirttiği hususların “nezakete dayalı demokratik muhalefetin ve iktidarın denetlenmesinin, eleştirilmesinin önünde engel” olmadığını ifade ediyor; birlik ve beraberliğin iktidar çevresinde değil, Türkiye’nin etrafında olacağını vurguluyor; “Soyadımız Türkiye”nin etrafında birleşme sorumluluğuna davet ediyordu. Bir gün kasırga (hangi kasırga?) dinecek, kadim halklar özgür ve eşit yaşayacaktı. 

“Barış ve demokratik toplum çağrısı”na olumlu yatırımı olan beni bu söylemin rahatsız ettiğini söylemeliyim ya da benim gibi sol/sosyalist duyarlıklı demokrat çevreyi rahatsız etmiş olmalı. Diyelim; toplumsal barışa doğru yol alırken (ya da o yola niyetlenmişken) ayrımsız toplumsallığa, birliğe tutunmanın ‘politik’ dilini kurmak kaygısıyla böyle bir söylem tutturulmuş olsun; lakin, biraz ölçü kaçmıyor mu? Öcalan’ın ( o da, diyelim aynı derde deva niyetine, bin yıllık Türk-Kürt ittifakından, söz konusu ittifaka iki yüz yıldır göz dikmiş kapitalist moderniteden, ezeli kardeşlikten, vs. söz etmişse de) “Çağrı” metni, öncelikle silahlı örgütün feshi iradesini yansıtmış, 12. Kongre’de örgüt fesih kararını vermiş ve sürecin salimen ilerlemesi ve barışın toplumsallaşması için hukuki-siyasi zeminin inşası esas alınmışken ve dahi, İsrail’in Türkiye’ye saldırması, hiçbir jeo-stratejik/politik akılla bağdaşır bir ihtimal değil ve iktidarın/devletin kendi sıkışmışlığı içinde öne çıkardığı “milli” bir kaygı iken, Edirne’den Hakkâri’ye 86 milyonluk halk ordusuna dönüşme azmi, ortaklaşılmamış ortak vatanı canlarımız pahasına savunmaya hazır olma aşkı niye? Demirtaş’ın, fırsattan istifade “Bağımsız birleşik Kürdistan” sevdamıza niye dönmeyelim havasındaki (‘maceracı, riskli ve sonu felakete varacak hamlelere akıl yoran’) Kürt milliyetçilerini uyarmasını anlıyorum ama mukabil açılım, kurgusal milli kaygıların seferberlik çağrısına peşinen ve gönüllü yazılmak mıdır? Vatanı ortak kılanın, tüm farklılıkların özgürlük ve eşitlik ilkesi içinde yaşamasını güvencelendiren bir toplum sözleşmesi olduğu gerçeğini bu denli gözden çıkarmak niye? Kürt siyasi hareketi, inisiyatifi olarak silahlı mücadele örgütünü feshetmiş, barışın kapısını aralamışken, bitmek tükenmek bilmeyen devleti/iktidarı ikna mesaisi nereye kadar? İktidarın ileri sürdüğü kaygı uyarınca “iç cepheyi tahkim”e asker yazılmak yerine, neden söz konusu toplum sözleşmesine doğru muhalif-demokrat güçlerin ve demokrasi için direniş cephesinin tahkimatı önerilmiyor? Kendini fesih kararı vermiş örgütün tek yanlı silah bırakmışlığının hâlâ saldırı altında oluşu neden sorgulanmıyor? 

“Ortada bir suç isnadı varsa” deyip (“siyasi görünümlü yargı tacizi”nde bulunan) mevcut ‘rejim’e, “tarafsızlığı ve bağımsızlığı sorgulanmayacak başsavcılar, savcılar ve yargıçlar eliyle yürütülmesi için gerekli adımlar atılmalı” tavsiyesinde bulunulması ya da sol/demokrat muhalefete, otoriterliğin bir üst mertebeye evrildiği siyasi ahvalde, ‘iktidarın denetlenmesi ve eleştirilmesi’ için (“hamaset değil, cesaret çağrısı”nın) “nezakete dayalı demokratik muhalefet”in önünde bir engel olmadığının hatırlatılması artık aşılması gereken (naiflik demeye dilim varmasa da) fazladan bir nahiflik değil midir? Demokrasi için direniş cephesinin kurulması gereken yerde, ‘denetleme, eleştirme, nezakete dayalı demokratik muhalefet’ ne menem bir şeydir?

  • Dalından koparılmak, Selahattin Demirtaş ve Kürt siyaseti Dalından koparılmak, Selahattin Demirtaş ve Kürt siyaseti
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
İktidarSiyasetSelahattin DemirtaşOrtadoğuİranİsrail

Yorum Yazın

Halûk Sunat
    Halûk Sunat

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yargının siyaset kıskacı ve Yeni Çözüm Süreci dengeleri
    Yavuz Saltık
    Yavuz Saltık Kültür ve sanat yoksunluğu: Görünmeyen uçurum
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Görünüşün gücü ve hakikatin çürüme ile imtihanı
    Ahmet Ziya Gökalp
    Ahmet Ziya Gökalp Gerçek, Anlatının Gölgesinde Kayboluyor
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Finans Alla Turca
    Fatih Öztürk
    Fatih Öztürk Türkiye Cumhuriyeti Demokrasisi’ni kurtarmak (3): Temsilcilerin azli
    İlter Turan
    İlter Turan Önceliklerimizi yeniden gözden geçirmek gerekiyor
    Sema Erder
    Sema Erder Dost/Düşman siyaseti ve yer değiştiren kimlikler
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Çerçioğlu'nun transferi ya da siyasetin 'sıfır'lanması
    Erdem Bağcı
    Erdem Bağcı Türkiye'nin makroekonomik görünümü
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Zengezur kavşağı: İki lider, tek kader
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Teknoloji, pedagoji ve içeriğin kesişiminde ‘etkili öğretim’
    Ece Uğuz
    Ece Uğuz CHP ne yapıyor, ne yapmalı?
    Ali Arslan
    Ali Arslan Araştırma Üniversitesi yerine araştırma yapan akademisyen destek programına geçilmelidir
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Müzayede
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Yapay zeka, robotlar ve insanlık
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı