MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Bir babanın sessiz çığlığı

Ana SayfaSi̇yasetBir babanın sessiz çığlığı
Bir babanın sessiz çığlığı

Şimdi belki kabrinin başında rüzgâr esiyor. Belki oğlu olanları anlamıyor bile. Belki bir gün soracak: Babam nerede?

21 Nisan, 2025, Pazartesi 02:03
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Sedef Erken
Sedef Erken

Şimdi belki kabrinin başında rüzgâr esiyor. Belki oğlu olanları anlamıyor bile. Belki bir gün soracak: Babam nerede? Biz de işte o zaman, bu ülkenin vicdanına dönüp soracağız; Devletin suskunluğu karşısında, biz hangi cevapla teselli edeceğiz bu çocukları?

Geçtiğimiz günlerde, sadece sosyal medya üzerinden tanıdığım ama yıllardır aynı mücadelenin dilini paylaştığım bir babanın ölüm haberini aldım.

Paylaşım şöyleydi:

“Canım amcam Hüseyin Atılgan’nın cenazesi 24 Şubat Pazartesi günü ikindi namazına müteakip Yenifoça Yeni Camiinden kaldırılacaktır. Tüm eş dost akrabalara duyurulur.”

Kısa, sade, geleneksel bir ilan. Ama ardındaki hikâye öyle değil.

O satırların ardında yıllardır devletin görmediği, duymadığı, anlamadığı bir acının taşıyıcısı bir aile, bir baba vardı.

Hüseyin Atılgan, otizmli bir oğul babasıydı. Ömür boyu süren bir eşlikçiliğin, bir koruyuculuğun ama en çok da bir isyanın, bir çığlığın sahibiydi. Yıllar önce sosyal medyada tanıştık. Gerçek hayatta yüz yüze hiç gelemedik. Hepimiz hayatımızı zorunlu olduğumuz çabalarla geçirdiğimiz için çoğu arkadaşımızla ancak sosyal medyada görüşebiliyoruz. Ama biz birbirimizi çok iyi anlardık. O gün her zaman onun mesajlarını görmeye alıştığım sayfasında bu paylaşım vardı.

Onunla ortak bir yanımız vardı, çoğunluk ‘yardım’dan, ‘destek’ten söz ederken biz ‘hak’tan, ‘adalet’ten, ‘eşitlik’ten konuşuyorduk.” Sayfamda yaptığım paylaşımlara uzun paragraflarla yorumlar yapar işini yapmayan yetkilileri sert eleştirir, hiçbirinden de umutlu olmadığını söylerdi.

Hüseyin Bey yıllardır sosyal medyada kendi çığlığını yazıya dökerdi. Haksızlığa tahammülü yoktu. Sadece kendi çocuğu için değil, tüm otizmli çocuklar, yetişkinler, anneler, babalar için isyan ederdi. Yazıları öfkeliydi, evet. Ama haklı bir öfkenin içinden taşardı satırları. Adaletsizliğe maruz kalan bir baba için başka türlüsü mümkün değildi.

Hüseyin Atılgan artık yok. Bir baba daha, bu dünyadan, içi dolu dolu, gözleri arkada kalacak şekilde gitti. Son nefesinde belki de en çok aklında kalan soru oğlum ne olacak kadar basit bir soruydu.

Bu soruları bizler her gece uyumadan önce kendi kendimize soruyoruz zaten. Ama cevabı olmayan sorular bunlar. Çünkü yıllar geçti, sözler verildi, binlerce toplantı yapıldı ama hâlâ bir sistem inşa edilmedi.  Çünkü “engelli bireylerin yaşam hakları” sadece 3 Aralık’larda süslenip vitrinlere kondu.

Oysa Hüseyin Bey bu ülkenin vatandaşıydı. Vergisini veriyor, çocuğunu korumaya çalışıyor, hakkını arıyordu. Ama her yazısında şunu vurgulardı: “Kime anlatıyoruz ki biz?”

Birbirimize anlatıyorduk. Hüseyin Atılgan ile biz hep birbirimize anlatıyorduk. O sosyal medya duvarına yazdığı her kelimeyle benzer dertleri taşıyan onlarca insana ulaşmıştı. O yüzden tanımadan tanıdık onu. Yüzünü bilmesek de yüreğini biliyorduk.

Biliyoruz ki Hüseyin Atılgan gibi babaların ölümüyle birlikte, bir mücadele hafızası da toprağa giriyor. Kimsenin yazıya dökmediği nice detay, yaşanmışlıklar, tanıklıklar yok oluyor.

Bu yüzden bu yazı bir veda değil sadece; aynı zamanda bir kayıt, bir tanıklık, bir adalet çağrısı. Hatta Hüseyin abiye bir borç. Ondan yıllar önce yitirdiğimiz Erdal abiye de…

O  ve onun gibi babaların bize bıraktığı en büyük miras, susmamaktır. Yazmaktır. Anlatmaktır. Yılmamaktır. Haykırmaktır. Hep birlikte “bu böyle gitmez” demektir.

Bugün onu tanıyan tanımayan herkes için bir çağrıdır bu yazı: Eğer bir ülke, engelli bireylerin yaşam hakkını gerçekten önemsiyorsa, onların ailelerinin “ben öldükten sonra çocuğuma ne olacak?” sorusuna somut bir cevap vermek zorundadır.

Aksi halde her vefat haberi, bir kayıptan daha fazlası olur. Her baba, her anne yalnızca bir insan değil, bir sistemin çürümüşlüğüne sessiz bir isyana dönüşür.

Şimdi belki kabrinin başında rüzgâr esiyor. Belki oğlu olanları anlamıyor bile. Belki bir gün soracak: Babam nerede?

Biz de işte o zaman, bu ülkenin vicdanına dönüp soracağız;

Devletin suskunluğu karşısında, biz hangi cevapla teselli edeceğiz bu çocukları?

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Hüseyin AtılganOtizm

Yorumlar

yorum avatar

Allah rahmet eylesin. işimiz zor. ölünce de çözülmüyor. dertler bitmiyor. geride buraktığımız yavrular sahipsiz kalacak.

nazifyetiş

22-04-2025 00:31

yorum avatar

Yıllardır kime neyi anlatıyoruz.. sahiden biz kimden medet umuyoruz? Bizi sessizliğe gömen yetkisini bile kullanamayan,yetkili dediğimiz yetkililere mi?

Fatih ÖZTÜRK

21-04-2025 20:07

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Sedef Erken
    Sedef Erken

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Rabia Karakaya Polat
    Rabia Karakaya Polat İmamoğlu’nun X hesabının kapatılmasının ardından: Özgürlük veya denetim alanı olarak Sosyal Medya
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bildirinin sosyalist pasajları: Türkiye siyasetinde yeni bir raf düzeni
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk PKK kendini feshetti: Peki şimdi ne olacak?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Anneme, tüm kadınlara: Bir kadınlık mirası üzerine
    Beril Esra Atahan
    Beril Esra Atahan Sevgi, çocuklukla pazarlık yapmaktır
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ahmet Türk’e demokrasi,  İmamoğlu’na Silivri olmaz/olamaz 
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Hayırlı olsun!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy ‘Terörsüz Türkiye’den ‘Demokratik Türkiye’ye
    Ahmet T. Kuru
    Ahmet T. Kuru Batı’dan Müslüman ülkelere: Liberalizmin küresel krizi 
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Paşaların barışması
    Ayşe Övür
    Ayşe Övür Beyoğlu Kültürü 
    Ersin Kalaycıoğlu
    Ersin Kalaycıoğlu Terörsüz Türkiye, Demokrasi ve Hukuk Devleti
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Turbun büyüğü: Yerine getirilmeyen 6 maddede
    İlter Turan
    İlter Turan Vergi gelirlerini arttırmak muhtemelen mümkün olmayacaktır 
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Hakikat bir gizli sırdır
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Sopadan havuca geçer miyiz?
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı