MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Barış, oyun, oynaş ve oyalama değildir, çünkü barış ciddi iştir!

ANA SAYFASİYASETBarış, oyun, oynaş ve oyalama değildir, çünkü barış ciddi iştir!
Barış, oyun, oynaş ve oyalama değildir, çünkü barış ciddi iştir!
19 Ekim, 2024, Cumartesi 07:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilal Sambur
Bilal Sambur
yazı içi reklam

Hiç kimsenin inandırıcı ve samimi bulmadığı tiyatrovari jestler, insanları barış için ciddi, sahici ve dolu dolu şeyler yapıldığına ikna etmemektedir. Barışın oyun, oynaş ve oyalamaca olduğunun farkına varmak, barış konusunda daha olgun ve verimli girişimlerde bulunmak için olmazsa olmazdır, çünkü barış ciddi ve zor bir iştir.

Özgürlük, hukuk ve barış değerlerine dayanmayan otoriter, totaliter ve despotik kültürlerde militarizm, milliyetçilik, teokratik despotizm ve devlet tanrısına tapıcılık egemendir. Otoriter ve totaliter kültürlerin despotları, liderleri ve siyasetçileri, Tanrı gibi istedikleri zaman savaş, istedikleri zaman barış yapma gücüne sahip oldukları vehmi içindedirler. İktidarlarını korumak, güçlendirmek ve sürekli hale getirmek  için toplumu  kamplaştırmak ve çatıştırmak için her türlü hileyi, oyunu, yalanı ve zorbalığı yaptıkları gibi, işlerine  geldiğinde istedikleri zamanda ve şartlarda   yeni bir iktidar oyunu olarak  barış adı altında kendilerine uygun  davranışlar ve politikalar ortaya koymaya başlarlar.

Otoriter, milliyetçi, güce tapıcı ve militarist liderlerin ve  anlayışlarının  anlamadığı şey, barış, onların elinde olan bir değer, ideal ve durum değildir. Çok değerli, yüce ve muktedir olarak gördükleri ellerinin hareketiyle barış gerçekleşmemekte ve elleri birer barış gücüne dönüşmemektedir. Elleri savaş, çatışma, ayrıştırma ve nefret gücüne dönüşmüş olanların ellerinin hareketleriyle barışın önünün açılacağını vehmetmek, tehlikeli bir yanılsamadır.

Üstenci, buyurgan ve yok sayıcı bir dille ve anlayışla barışın olması mümkün olmadığı gibi, üstün ve ayrıcalıklı bir ırka mensup olma duygusu ve düşüncesine sahip olanların da barışa öncülük etmeleri imkansızdır. Barış için insanların üstünlük, ayrıcalık, ırkçılık ve kabilecilik gibi kirlerden ve karanlıklardan maksimum düzeyde arınmaları, ontolojik olarak kendi dünyalarında sınırlı da olsa barışa yer açmaları lazımdır.

Ontolojik olarak bütün varlıkları ırkçılıkla, kabilecilikle ve güce tapma ile dolan kişiler, kurumlar ve gruplar, barışı daha fazla iktidar, servet ve şöhret elde etmek için araçsallaştırırlar. Irkçılıkla, kabilecilikle ve nefretle varoluşsal olarak kirlenen ve kararan kişiler ve kurumlar, barışı maske olarak kullanarak   barışın, özgürlüğün ve hukukun bizzat kendisine çok tehlikeli ölümcül tuzaklar kurabilirler ve bu tuzaklarını pratik diye uygulamaya sokmaya kalkabilirler.

Barışı yaparsa ancak bu yapar denilebilecek tek bir lider veya halk önderi olarak barış yapabilecek tek irade diye bir şey yoktur. Barış, olağanüstü sanılan kişilerin güçleriyle veya iradeleriyle gerçekleşmez.

BARIŞ YAPABİLECEK TEK İRADE DİYE BİR ŞEY YOKTUR

Barış, karizmatik, güçlü ve tartışılmaz gibi sanılan birkaç kişinin merhametiyle veya girişimiyle gerçekleşemez. Barışı yaparsa ancak bu yapar denilebilecek tek bir lider veya halk önderi olarak barış yapabilecek tek irade diye bir şey yoktur. Barış, olağanüstü sanılan kişilerin güçleriyle veya iradeleriyle gerçekleşmez. Barış, bütün toplumun psikolojik, sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal açılardan seferber olmasıyla mümkün olur. Bu sorunu çözerse ancak bu çözebilir veya halkın tek iradesi budur gibi anlayışlar, aslında barışın toplumsallaşmasına engel olmak, kendisini güçlü lider ve irade olarak görenlerin, kendi aralarında kotardığı iktidar mücadelesi hamlelerinden öteye geçmemektedir.

Barışın gerçekleşmesi için sabırla barışa yatırım yapmaya ihtiyaç vardır. Emek harcamadan ve yatırım yapmadan barışın gerçekleşmesi mümkün değildir. Barış, tutmayacağını bilsek dahi göle maya çalmaya devam etmektir. Silaha, topa, uçağa, militarizme, fanatizme ve milliyetçiliğe bütün imkanlarınızı ve enerjinizi yatırdıktan sonra içeride ve dışarıda barış adına söyleyeceğiniz hiçbir şeyin, heyecan, hareketlilik, motivasyon ve ilgi yaratması mümkün değildir. Dünyanın her tarafında barışın birinci öncelik ve ihtiyaç haline geldiği  mevcut  insani durumda,  barış için sahici yatırımlarda bulunmak lazımdır.

Barış için uygun bir psikolojinin oluşması gerekmektedir. Barış adına umudun ve ümidin tükendiği bir iklimde jestlerden öteye geçmeyen tiyatrovari gösterilerle barış için gerekli olan uygun psikolojik iklim oluşturulamaz. Barış, tiyatro değildir. Barış, hayatı ve insanı tahkim etmektir. İnsan psikolojisi umutla ve ümitle tahkim edildiği zaman insanların barışın gerçekleşebileceğine dair umutları ve ümitleri yeşerebilir. Hiçkimsenin inandırıcı ve samimi bulmadığı tiyatrovari jestler, insanları barış için ciddi, sahici ve dolu dolu şeyler yapıldığına ikna etmemektedir. Barışın oyun, oynaş ve oyalamaca olduğunun farkına varmak, barış konusunda daha olgun ve verimli girişimlerde bulunmak için olmazsa olmazdır, çünkü barış ciddi ve zor bir iştir.

  • Otoriteryanizm ve ataerkillik bir bütündür! Otoriteryanizm ve ataerkillik bir bütündür!
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Barış SüreciÖzgürlükHukukBarış

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Bilal Sambur
    Bilal Sambur

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı