MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Yerel seçim sadece bir yerel seçim midir?

Ana SayfaKöşe YazilariYerel seçim sadece bir yerel seçim midir?
Yerel seçim sadece bir yerel seçim midir?

Yerel seçim sadece bir yerel seçim midir?

18 Mart, 2024, Pazartesi 21:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yüzüncü yılın siyasi eliti tuhaf bir elit! Sanki "yerel seçimler" yalnızca "yerel seçimmiş" gibi varsaymayı yeğliyor. Üstelik de çarpıklığın bini bir parayken! Alın bir tanesini!: Bir Cumhurbaşkanı, yani "cumhur"un, yani "halk"ın başkanı, kendi partisinin belediye başkanlarının seçilmesi için yapılan mitinglere "devletin", yani "halkın vergileriyle alınmış" uçaklarla ve yüzlerce otomobille desteklemeye gidiyor.Türkiye toplumu ne demokrasiyi, ne kapitalizmi, ne de moderniteyi anlamış bir toplum gibi durmuyor. Kuruluşta "kurucu babalar" kozmopolit bir imparatorluk olarak Osmanlı yerine adı Türkiye Cumhuriyeti olan bir ulus-devlet kurmaya kalktıklarında var olan sermayenin de kozmopolit olduğunu gördüler. Onlara önceleri ilişmediler. Aksine birlikte yürüdüler. Mesela 1929’da çok sayıda şirkette yönetim kurulu üyeliği yapan kişiler arasında o dönemin devlet ve işadamları arasında Mahmut Celal Bayar, Edip Servet bey, İsmail Hakkı Bey, Sarıcazade Şakir Bey, Necmettin Molla, Reşit Saffet, Mahmut Soydan, Mehmet Münir, Salih Cimcoz, Aynizade Hasan Tahsin Bey, Hasan Ali Bey gibi isimler en öndeydi. Kimlerle mi yönetim kurulu üyeliği yapmışlardı? Yazalım: A.Biliotti, A.Piyos, E.Salem, P. Motet, Norberto Schorr, Ernest Weyl, Brazzofolli gibi Avrupalı şirket sahibi ve yöneticileriyle. Bu insanlar ülkedeki birçok şirketin yönetim kurulunda birlikte çalışmışlardı. Ta 1936’lara kadar. Sonrası malum. Faşizmin rüzgarları buralara kadar gelince bu şirketlere ya el konuldu, ya da satın alındı ve bu dönem böylece bitti.Bunlara neden mi girdim?Çünkü bu ülkenin sorunlarının neler olduğu ve nasıl çözülmesi gerektiği gibi konularda toplum olarak kafa yormamışız da ondan. Bizim dışımızdaki etkilerin estirdiği rüzgarlarla sağa sola savrulup durmuşuz. Üstelik bu yalnızca devlet erkanını değil özel sektör sermayemizi bile ilgilendirmemiş. Varsa yoksa kendi çıkarlarının peşinde koşmak tek şiarları olmuş. Gerçekten de altı yüz yıllık imparatorluğun varisleri de ilk günlerde yabancı sermayeyle iç içe geçmiş ama bir toplu iğneye dahi muhtaç olma durumundan kurtaramamıştı ülkeyi. Yüz yıl geçti. Durumun görece olarak değiştiği de pek söylenemez.  
Şimdi "yerel" bir seçime gidiyoruz. İnsan bu seçim yarışını gözlerken hala tarihten ders almadığımızı görüp üzülüyor. Hala seçim alanlarında atılan abuk sabuk sloganlara ve "O ne verirse ben iki katını vereceğim" mantığıyla ilan edilen projelere bakınca bunu anlıyor.

PEKİ AMA ŞİMDİ NEREDEYİZ? 

Şimdi "yerel" bir seçime gidiyoruz. İnsan bu seçim yarışını gözlerken hala tarihten ders almadığımızı görüp üzülüyor. Hala seçim alanlarında atılan abuk sabuk sloganlara ve "O ne verirse ben iki katını vereceğim" mantığıyla ilan edilen projelere bakınca bunu anlıyor. Demokrasi mi? Hani ne derler "Bu pilav daha çok su kaldırır!" diye işte öyle bence. Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi denilen sistemin en önemli özelliği kararları merkezileştirmesidir. Sistemi yönetmek için zorunlu olan 50+1 ise bir yandan "tek adam" üreten bir yandan da farklı siyasi partiler arasında "ittifaklar" kurmayı zorlayan bir sistemdir. Peki 2018’den bu yana uygulaması nasıl oldu? "Bir" adam zaten vardı o şimdi "tek" adam oldu. Bütün kararlar ona bağlandı. Peki ya ittifaklara ne oldu? Onlar da oldu. Bir yandan Cumhur İttifakı, bir yandan Millet İttifakı, bir yandan da Emek ve Özgürlük İttifakı kuruldu. Altılı masa kuruldu, masadan kalkıldı, tekrar oturuldu, gizli protokoller yapıldı derken 14 Mayıs’da seçim kaybedildi ve sonunda muhalefet ittifakları yerle yeksan oldu!Geldik "Yerel Seçime"! Yüzüncü yılın siyasi eliti tuhaf bir elit! Sanki "yerel seçimler" yalnızca "yerel seçimmiş" gibi varsaymayı yeğliyor. Üstelik de çarpıklığın bini bir parayken! Alın bir tanesini!: Bir Cumhurbaşkanı, yani "cumhur"un, yani "halk"ın başkanı, kendi partisinin belediye başkanlarının seçilmesi için yapılan mitinglere "devletin", yani "halkın vergileriyle alınmış" uçaklarla ve yüzlerce otomobille desteklemeye gidiyor. Bir de bu ülkede "özgür" ve "serbest" seçimler olduğunu söylüyor. Siz buna şaşırmıyor musunuz? (Hele hele bu "asrın lideri" aynı zamanda bir "Müslüman"! Peki böyle bir adaletsizlik Müslümanlığa sığar mı? Bu tuhaflığı açıklayabilecek bir Müslüman varsa lütfen yazımı okuduktan sonra sosyal medyada bana bir cevap yazarsa çok mutlu olacağım). 
Belli ki "yerel seçim" kavramı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle birlikte değişmiş. Orada da "ittifaklar" gerekiyor. Ama ne gezer! Gerçekten de insan üzülüyor da sokaklarda bir takım insanlar kaç oy alacakları bilinmez ama seçileyemecekleri gün gibi ortada olduğu halde koşturup duruyorlar.

'YEREL SEÇİM' KAVRAMI DEĞİŞMİŞ

Belli ki "yerel seçim" kavramı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle birlikte değişmiş. Orada da "ittifaklar" gerekiyor. Ama ne gezer! Gerçekten de insan üzülüyor da sokaklarda bir takım insanlar kaç oy alacakları bilinmez ama seçilemeyecekleri gün gibi ortada olduğu halde koşturup duruyorlar. Afişlerini asıyorlar, minibüslere doluşup hoparlör ile halkımıza sesleniyorlar "Beni seçin!", "Beni seçin!" diye, "Kadıköy, Üsküdar, Sarıyer benimle ….. olacak" diye. Peki ama bu bir saçmalık değil mi? İttifakları zorunlu kılmış bir seçim sisteminde ittifaklara tavır almak kimse kusura bakmasın ama ahmaklığın ta kendisi değilse nedir ki?Peki bunca kalabalık sayılabilecek siyasi elitimiz bu saçmalığı görmüyor mu dersiniz? Görmüyor diyemeyeceğim ama görse bile aldırmıyor. Çünkü bu ülkedeki motto belli: "Rabbena hep bana!". Bugün değilse belki yarın! Ya da böylelikle biraz tanınırım sonrası Allah Kerim!". Hikayemiz bu. Yine de umalım ki bu seçim bu tür tuhaf seçimlerin sonuncusu olsun. Toplum, ekmeğini ve özgürlüğünü konuşabileceği yeni bir seçim sistemi için bir işaret fişeği atsın. Bu siyasi eliti tarihin çöplüğüne göndersin. Biz dileyelim. Kim bilir belki bir duyan olur.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hasan Bülent Kahraman
    Hasan Bülent Kahraman 27 Mayıs 1960 Darbesine Yeni Bakışlar (1)
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Erdoğan’ın uğradığı en büyük hezimet
    Adnan Ekinci
    Adnan Ekinci Anayasa Günlüğü - İlk Gün
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Ey CHP: Titre ve Kendine Dön
    Tuğba Muslu
    Tuğba Muslu Düşünmeyen nesiller projesi
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beyaz Saray’da aşk başkadır!
    Osman Erden
    Osman Erden “Führer’e İtaat”
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı