Hem kitap basım adetlerinin düşmesi hem bandrol sayılarındaki negatif trend düşünülünce, bu büyümenin gerçek bir büyümeye karşılık gelmediği ve satış fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığı ortaya çıkıyor.
Türkiye’de yayıncılığın, bilhassa kültür yayıncılığının hangi zor şartlar altında yapıldığı, yayıncıların kitap basmaktan vazgeçmemek ve ayakta durabilmek için ne tür maddi ve manevi güçlüklere katlandığı, konuya vakıf olanların malumudur. Yıldan yıla kapanan yayınevleri, küçülmeye giden ve masrafları azaltmaya çalışan yayıncılar, ağır enflasyonist ortam, sürekli artan baskı maliyetleri, nitelikli okuyucu sayısındaki düşüş, kitap fiyatlarından sürekli şikâyet eden okuyucular… Bu şartlar altında hala kitap yayınlamaya, memleketin kültür hayatına kendi ölçeğinde katkı sağlamaya çalışan tüm yayıncılar saygı ve takdiri hak ediyor.
Hemen her yayıncının ortak sorunları bunlar. Nitekim Türkiye Yayıncılar Birliği’nin geçtiğimiz günlerde açıklanan 2024 Yılı Kitap Pazarı Raporu (1) da istatistikler üzerinden bu kanaatleri doğruluyor. Söz konusu rapora ve Türkiye’deki okuma dinamiklerine biraz daha yakından bakmak, yayıncılığın geldiği aşama açısından okuyucuya bir perspektif verebilir.
Artan maliyetler, artmayan üretim
Katmanlı maliyet artışları yayıncıların elini kolunu bağlayan en önemli dışsal dinamik durumunda. 2023 Eylül’de yine Türkiye Yayıncılar Birliği’nin yaptığı bir araştırma, kitap maliyetlerinin döviz bazında %84 arttığını ancak önerilen perakende satış fiyatlarının %15 düzeyinde azaldığını gösteriyor. Yani maliyetler artarken, bu maliyetleri kitap satış fiyatlarına olması gereken ölçüde yansıtmamaya, okuyucuyu kitaptan daha da soğutmamaya çalışıyor yayıncılar genel olarak.
Bir yayıncı olarak bunun ne anlam ifade ettiğini şöyle söyleyeyim: Okuyucunun enflasyonist ortamda gelirinin yeterince artmadığı mevcut durumda, acil tüketim maddesi olarak görülmeyen kitabın zaten az olan okuyucusunu kaybetmemek için, zorunlu da olsa zam yapmamaya gayret ediyor yayıncılar. Bunun kaçınılmaz sonucu da çarkı çevirmek için düşük, hatta yok mertebesindeki kar oranlarıyla yayıncıların ayakta kalmaya çalışması söz konusu; bir süre sonra bunun sürdürülemezliği karşısında da yayıncıların kepenk indirmesi mukadder oluyor maalesef.
Kitap bandrol sayıları 2018’den beri yerinde sayıyor
Raporda yer verilen en önemli istatistiklerin başında yıllık bandrol sayıları geliyor. 2024 yılında toplam 413,8 milyon kitap üretimi yapılmış, bu demek ki ülkede kişi başına sadece 8,2 kitap üretiliyor. Bu rakama ders kitapları da dâhil. Yayınlanmış 413 milyon kitabın yanı sıra yaklaşık 183 milyon kitap da Milli Eğitim Bakanlığı’nca (MEB) üretilip öğrencilere dağıtılıyor.
Basit bir hesapla, tek çocuklu bir ailede okula giden öğrencinin zaten 8-10 ders kitabının tarafından ücretsiz öğrenciye ulaştırıldığını ve bu kitapların da kişi başına 8,2 ortalamaya dahil olduğunu düşününce tablonun vahameti daha da ortaya çıkıyor. Kültür kitaplarına olan talep yıldan yıla düşüş gösteriyor. Nitekim yayıncılar tarafından alınan kitap bandrollerini ülke nüfusuna bölünce (413,8 milyon / 85,3 milyon), kişi başı toplam kitap üretimi 4,8 kitap oluyor.
Yani bu ülkede fert başına bir senede 5 kitap bile üretilmiyor! Bunun bir arz sorunu olmadığını, talepten kaynaklı daha büyük bir soruna ve eğitim/kültür hayatındaki eksikliklere işaret ettiğini bilmek için çok büyük bir sosyolog veya yayıncı olmaya gerek yok. Hâlbuki UNESCO’ya göre bir ülkede yayımlanan toplam kitap sayısı o ülkenin yaşam kalitesi, eğitim düzeyi ve ülke insanının öz farkındalığının önemli bir göstergesi kabul ediliyor.
Bu noktada daha büyük bir sorun ise, yayıncıların aldığı kitap bandrol sayılarının yılda yıla düşüş göstermesi. 2024’teki bandrol sayısının 2018 yılı verilerine ancak ulaşabilmesinin de işaret ettiği bu sorun, yalnızca ve tek başına enflasyonist ortamdan ve azalan gelir seviyesinden, yani toplumun genel olarak fakirleşmesinden kaynaklanmıyor olabilir. Bu sorunun toplumsal ve ekonomik kaynaklarına başka bir yazıda temas etmeyi planlıyorum.
2024’te pek parlak olmayan kitap bandrol sayılarının 2025’te daha iyi olacağına dair umut ise çok fazla değil. Yine YAYFED verilerine göre, 2024’ün ilk üç ayında 92,4 milyon bandrol alınmışken, 2025 yılının aynı döneminde 81,7 milyon bandrol alınmış. Yani bu yılın Ocak-Mart dönemindeki kitap basım adedi, geçtiğimiz yıla göre %12 oranında düşüş göstermiş. Yılın geri kalanında kitap üretiminin 2024’ün gerisinde kalıp kalmayacağını şahsen yakından takip edeceğim.
Çocuk kitaplarına gösterilen ilgi önemli ölçüde artıyor; yetişkin kurgu – edebiyat kitaplarındaki bin adet civarındaki ortalama ilk baskı adetleri, çocuk kitaplarında 3-4 bin bandında seyrediyor. Başka parametreler de var elbette, ama anne-babalar kendileri kitap alıp okumakta zorlansa da çocuklarına kitap almayı ihmal etmiyor. İlköğretim okullarında tavsiye edilen çocuk kitaplarının da bu tablonun oluşmasında rolü bulunduğu kuşkusuz.
Kültür yayıncılığı arzu edilen seviyenin altında
Rapordaki dikkat çekici istatistiklerden biri de üretilen kitapların dağılımındaki dengesizlik. 2024’te üretilen kitapların %46,5’i eğitim yayınlarından oluşuyor. Nitelikli okuyucunun tercihlerini yansıtan kategorilerden; yetişkin kültür yayınları %11,9’unu oluştururken, yetişkin kurgu kitapları %13,6 seviyesinde. İnanç temalı kitaplar ise yayınlanmış tüm kitapların %8,8’ini teşkil ediyor. Son üç yılın verilerine bakıldığında, yetişkin kültür kitapları ve yetişkin kurgu-edebiyat yayınlarında genel bir gerileme, çocuk kitapları ve eğitim yayınlarında ise önemli oranda bir artış dikkati çekiyor.
Yine nitelikli okuyucuya işaret eden akademik kitaplarda da benzer bir olumsuz tablo var. Korsan yayıncılık ve dijital paylaşımların yanında, üniversitelerde ders kitabı tavsiye verilmesine getirilen sınırlamalar nedeniyle, önceki yıllarda 2 bin adet olan ortalama akademik kitap baskı tirajları, günümüzde 772’ye düşmüş durumda. Keza önceki yıllarda 2-3 bin bandında yapılan yetişkin kurgu – edebiyat kitaplarının tirajları da ortalama 1.195 adede kadar düştü. Yayıncılar haklı olarak satılmadan depoda kalacak kitaplar için birkaç binlik baskı adetlerinden kaçınmak durumundalar.
En büyük kitap yayıncısı Milli Eğitim Bakanlığı
Ancak raporda genel trendin aksine iki gelişme de dikkat çekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ülkenin en büyük yayıncısına dönüşmüş durumda, 2024-25 eğitim-öğretim yılında bakanlık tarafından 183 milyona yakın kitap yayınlanıp öğrencilere dağıtılmış. Öğrencilere ücretsiz dağıtılan bu kitaplar için bakanlığın 8,7 milyar TL ödeme yaptığı kaydediliyor.
Öte yandan, çocuk kitaplarına gösterilen ilgi önemli ölçüde artıyor; yetişkin kurgu – edebiyat kitaplarındaki bin adet civarındaki ortalama ilk baskı adetleri, çocuk kitaplarında 3-4 bin bandında seyrediyor. Başka parametreler de var elbette, ama anne-babalar kendileri kitap alıp okumakta zorlansa da çocuklarına kitap almayı ihmal etmiyor. İlköğretim okullarında tavsiye edilen çocuk kitaplarının da bu tablonun oluşmasında rolü bulunduğu kuşkusuz.
Kitap pazarı gerçekten büyüyor mu?
Bandrol alınan kitap sayısındaki yıldan yıla düşüşe yukarıdaki tabloda yer veriliyor, 2018 yılı rakamlarının gerisinde olduğumuz da keza açıkça görülüyor. Ancak kitap satışlarında nominal olarak 2023 yılına göre %67’lik bir büyüme görülüyor. Raporda bunun TÜİK tarafından açıklanan %58’lik enflasyon göz önünde bulundurulunca, yaklaşık %9,51’lik bir büyümeye tekabül ettiği kaydediliyor. Ancak hem kitap basım adetlerinin düşmesi hem bandrol sayılarındaki negatif trend düşünülünce, bu büyümenin gerçek bir büyümeye karşılık gelmediği ve satış fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığı ortaya çıkıyor.
***
Yazıyı bitirirken, okuyucunun zihninde bir mukayese yapabilmesini teminen, Türkiye’deki yayıncılık sektörünün büyüklüğünün ne anlam ifade ettiğini somut bir örnekle ifade etmeye çalışayım. Türkiye’deki bütün yayıncıların ve yayıncılık sektörünün toplam büyüklüğü, TÜİK verilerine göre günümüzde kabaca 1,7 milyar dolar seviyesinde.
Londra merkezli Macmillan Yayın Grubu’nun bugün yaklaşık 3 milyar dolar seviyesinde bir büyüklüğü olduğunu düşününce, Türkiye’deki bütün yayıncılık sektörü sadece Macmillan’ın yarısı büyüklüğünde! (2)
--------------
1. Raporun tam metni için bkz: https://turkyaybir.org.tr/2024-yili-turkiye-kitap-pazari-raporu/?fbclid=PAZXh0bgNhZW0CMTEAAaeOZTewWGIGjjYWJG9dTnyuFKFabkstTjkUszDJxSGFQ1aiaIEsrOxVok7nvQ_aem_COEag4AyszUROgugfT_6QA
2. Bu karşılaştırmaya ve yayıncılık sektörünün genel sorunlarına dair bir değerlendirme için bkz. Mehmet Akif Koç (2024). “Türkiye’de yayıncılık sektörü: Milyar dolarlık yayınevlerimiz neden yok?”, Yeni Arayış, 26 Haziran 2024, https://www.yeniarayis.com/yazi/turkiyede-yayincilik-sektoru-milyar-dolarlik-yayinevlerimiz-neden-yok-310

Yorum Yazın