MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Mostar’ın öteki tarihi

ANA SAYFAGEZİMostar’ın öteki tarihi
Mostar’ın öteki tarihi

Mostar’ın öteki tarihi

25 Ocak, 2024, Perşembe 21:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Mostar Köprüsü, yıkıldıktan onbir sene sonra aslına birebir uygun şekilde ihya edildi. İşte bugün üstünden geçtiğimiz, hatta bazı maceraperestlerin en yüksek noktasından kendilerini suya bıraktıkları köprü aslında hepi topu birkaç on senelik maziye sahip. Çarşısında yer alan küçük dükkânları, daracık sokakları, geçmişi bugüne taşıyan köprüleriyle güzel bir yer Mostar.Eğri Köprü’den geçip dillere destan Mostar Köprüsü’nün karşısında bir yer bulalım da oturalım, konuşacak çok konu var.Mostar’a gelirken yol boyunca her yerde dalgalanan Hırvat bayraklarından ve Franjo Tucman’ın adı verilen köprüden söz etmiştim; ilginç bir tesadüf, tam da benim Mostar’a geldiğim gün Avrupa Parlamentosu’ndaki Hırvat milletvekillerinden birinin Mostar Köprüsü’nün “Hırvat Kültür Mirası” içinde yer alması gerektiğine dair konuşma yapacağının haberini gördüm.Mostar Köprüsü’nün “Hırvat Kültür Mirası” ile ne alakası var?Ben size söyleyeyim, hiçbir alakası yok.Ama bu köprünün tarihinde Hırvatların çok büyük bir yeri var, hatta belki de köprüyü 1566’da inşa eden Sinan’ın talebesi Mimar Hayreddin’den bile büyük yeri var çünkü bugünkü haline getiren 1993’teki savaşta tanklarla köprüyü hedef alıp yıkan Hırvat güçleridir.Mostar’da Soykırım Müzesi’ne gittim, müzenin ikinci katında 1993 senesinin 9 Kasım günü çekilen bir film yayınlanıyor.Bu filmde Hırvat güçleri tank ateşine tuttukları köprünün her isabet alışını büyük zafer naralarıyla kutluyor, adeta kendilerinden geçiyorlar.Savaşlarda köprü uçurmak stratejik bir hedeftir, pek çok köprü de havaya uçurulmuştur, Rimagen Köprüsü için filmler bile çekildi ama Mostar’ın ne gibi bir stratejik özelliği olabilir ki?Birkaç metre ilerde Mostar’a benzer başka köprüler de var, geçecek ordu onların birinden de geçer.Ama buradaki hedef başka: Özellikle Mostar Köprüsü’nü hedef alıyorlar ki tarihi miras kaybolsun, unutulsun.Ha de ki başardın de ki Mostar Köprüsü’nü geri gelmeyecesine yok ettin, peki Gündüz Vassaf’ın Mostari’sini ne yapacaksın?Vişegrad’daki Drina Köprüsü’nü uçurdun diyelim, Andric’in romanını ne yapacaksın?Burada amaçlanan askeri bir başarı elde etmek değil, dosdoğrudan kültüre bir saldırı.Mostar Köprüsü’nün Osmanlı eseri olup olmaması ikincil bir öneme sahip, bu köprü yüzlerce yıldır “insanlığın ortak kültürünün” bir parçası ve böyle olması onu daha da değerli kılıyor.Ama biri çıkıp da “Hırvat Kültür Mirası” arasında göstermek isteyince asabım bozuluyor.Mostar Köprüsü, yıkıldıktan on bir sene sonra aslına birebir uygun şekilde ihya edildi.İşte bugün üstünden geçtiğimiz, hatta bazı maceraperestlerin en yüksek noktasından kendilerini suya bıraktıkları köprü aslında hepi topu birkaç on senelik maziye sahip.
Soykırımın mimarlarından Radovan Karaciç’in adı Lahey’de savaş suçlusu bulunmasının hemen ardından bir öğrenci yurduna verildi. Hem de Pale’de, Saraybosna’nın az ötesinde, Republika Srpska hakimiyetindeki Bosna toprağında.
Çarşısında yer alan küçük dükkânları, daracık sokakları, geçmişi bugüne taşıyan köprüleriyle güzel bir yer Mostar.Ama bu coğrafyanın hikâyesi doğal veya mimari güzelliklerinin anlatılmasından ibaret değil maalesef.Şimdi yeniden Soykırım Müzesi’ne dönüp, size doksanların başında yaşananların ne anlama geldiğini mükemmelen gösteren iki insan hikâyesi anlatmak istiyorum.Hasan Tüfekçiç, Vişegradlı Boşnak: “İkinci Dünya Savaşı esnasında Drazo Mihajloviç komutasındaki Çetnikler, eşini ve beşi kız beşi oğlan on çocuğunu öldürmüştü. Hasan hayatta kaldı ve savaştan sonra yeniden evlendi. Beş çocuğu daha oldu. 1992 senesinde, bu kez Milan Lukic komutasındaki Çetnikler ikisi kız üç çocuğunu öldürdü. İki savaşta Hasan’ın onüç çocuğu öldürüldü.”Seval Tabakoviç, Vişegradlı Boşnak: “Drazo Mihajlovic komutasındaki Çetnikler Seval Tabakoviç’i -Drina Köprüsü diye bildiğimiz- Vişegrad’daki Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü’ne getirip gırtlağını kestiler ve Drina nehrine attılar. Bir şekilde hayatta kalmayı başardıysa da 1992’de Republika Srpska ordusu Seval Tabakoviç’i aynı köprüye yeniden sürükledi, yeniden gırtlağını kesti ve yeniden nehre attı. Yalnız bu sefer işlerini sağlama alıp kurtulamasın diye Seval’i bir iple bağlamışlardı.”Saraybosna kuşatması sırasında Boşnakların kapatıldığı dört toplama kampının minyatürünü yapmışlar.Duvarlarda işkence âletleri.Sırp güçlerinin üniforması giydirilip ellerine tahta tüfekler verilerek ölüme gönderilen Boşnak mahpusları…Saraybosna kuşatması, Srebrenica soykırımıyla neticelenmişti.Soykırımın mimarlarından Radovan Karaciç’in adı Lahey’de savaş suçlusu bulunmasının hemen ardından bir öğrenci yurduna verildi.Hem de Pale’de, Saraybosna’nın az ötesinde, Republika Srpska hakimiyetindeki Bosna toprağında.Öte yandan, şu küçücük Mostar’ın iki futbol takımı var: Biri Boşnakların biri Hırvatların.Amblemlerine bakınca, bunların birer milli takımcık olduğu hissine kapılıyorsunuz.Balkanlar zorlu bir coğrafya, sorunlar bitmedi, çözülmedi, sürekli ekilen nefret tohumlarının cayır cayır bir yangına dönüşmesi için bir kibrit çakımı yeterli olur.Bosna-Hersek yazıları serisinin altıncı yazısını okumak için lütfen tıklayınız…
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Özgür Öğütcen
    Özgür Öğütcen “Liyakat”: Sahte bir kavram
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yeni çözüm Süreci için üç parti imkânsızı başarabilmeli
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Ekonomik gelişme, demokratikleşme ve Kürt Sorunu
    Emir Berke Yaşar
    Emir Berke Yaşar Manifest düşmanlığı kadın düşmanlığıdır
    Hasan Bülent Kahraman
    Hasan Bülent Kahraman Sol dönüşüm ve kültür
    Akın Özçer
    Akın Özçer Seyfettin Çilesiz’in çilesi
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş İhale kanununun iki, üç maddesi Türkiye’yi bitirdi
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 17 Ağustos’tan alınması gereken hisse
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Program tıkır tıkır Maşallah!
    Cengiz Kapmaz
    Cengiz Kapmaz Rojava süreci bozar mı?
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Büyük Dil Modellerinin Ateşi Çıkarsa
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı “Yeter söz milletindir” sloganı üzerine (2)
    Murat Paker
    Murat Paker Psikoterapi nedir?
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Kamuoyu desteğinin süresi var mıdır?
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy İnan Güney ya da nöbetleşe mağduriyet
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Dezenflasyon masalı, yoksulluk gerçeği
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı