Son dönemde İçişleri Bakanlığı’nın çeşitli mafya örgütlerine yönelik operasyonları ile güne başlıyor ve bu yapıların ne zaman organize olup, bu kadar büyüdüklerine şaşırıyoruz.
Mesela en son kırmızı bülten ile aranan iki mafya liderinin yurt dışından getirildiğini öğrendik.
Yine hafta içi Sinan Ateş Davası’ndan bir süre tutuklu kalan avukatın, yurt dışındaki bir çeteden verilen talimatla öldürüldüğünü öğrendik.
Dahası eskiden kurucusunun adı ya da soyadı ile anılan bu grupların şimdi zamane uygun isimler (Casper, Daltonlar, Redkitler...) aldıklarını da biliyoruz.
Bütün bunlara çok kabaca “mafya”tik çeteler, yapılar demek yanlış olmaz.
En genel tanımı ile “mafya”, yasadışı faaliyetlerde bulunan, çıkar ve güç için organize olmuş yasa dışı faaliyet gösteren suç yapılardır.
Bu yapıların ilgi alanları, faaliyet gösterdikleri coğrafi alanlar vs var. Ve aralarındaki çatışmaların nedeni de bu alanların kesişmesi.
Özetle karşımızda Osmanlı’da yerelde mahallerde kabadayılıkla başlayan, bugün ulusal ve uluslararası düzeye ulaşmış bir güç mücadelesinin öznesi haline dönüşmüş yapılar var.
Elbette yasa dışı olmaları bu yapılar, gerek ulusal gerekse uluslararası hukukun ilgi alanına girerler.
SUSURLUK KAZASI: DEVLET-SİYASET-MAFYA
Türkiye’de bu tür yapılanmaların tarihi 1950’lerin başın kadar götürmek mümkündür. Şehirleşme ile başlayan süreçte kumar, uyuşturucu gibi suçlar işleyen bu yapılar, zaman gelişti ve büyüdü.
Türkiye’nin bu yapıyla en sarih halde tanışması 3 Kasım 1996’da Susurluk’ta meydana gelen trafik kazası ile oldu.
Bir kamyona arkadan çarpan Mersedes’te bir milletvekili, bir emniyet genel müdür yardımcısı ve bir de devletin aradığı ama sahte kimlik taşıyan birisi vardı.
Yani devlet-siyaset-mafya Mersedes’te bir aradaydı.
Onun öncesinde mafya olarak bilinen isimler/gruplar daha çok uyuşturucu ve silah kaçakçılığı başta olmak üzere faaliyet gösteriyordu.
Ancak Susurluk ile birlikte mafyanın bir ucunun da devlette olduğu, en azından devlet içinde bazı kişi ve gruplar tarafından korunduğunu daha geçmişte de kullanılmış olduğunu da öğrenmiş olduk.
Peki bir devlet, sahip olduğu onca güce rağmen neden yasa dışı yapı/ları kullanmak ister ve kullanır?
Elbette buna, bu ilişkilerin ortaya çıktığı siyasi iklimde cevap aramak gerekir.
1990’lar güvenlik güçlerinin PKK başta olmak üzere ideolojik sol grup ve yapılarla mücadele içinde olduğu bir dönemdi. Bu dönemde devletin resmi güvenlik güçleri ile yürüttüğü mücadele yanında, bu tür yasa dışı yapılardan gayri-resmi olarak destek almış olma olasılığı vardır. Eğer bu olduysa, hukuk devletinde kabul edilebilir değildir.
Peki bu yapılar neden, kendilerine karşı hukuki mücadele yürüten devlete yardıma hazırdırlar?
Bunun tek bir nedeni var, onlar için devlete “yardım”ın iki rasyoneli vardır. İlki korunma ikincisi de çoğunlukla kendilerini ideolojik olarak devlete yakın bulmalarıdır.
TOPLUMSAL RIZA ÜRETME ARACI OLARAK MAFYA
Bu yapılar sadece devletin yasa dışı silahlı ve ideolojik örgütlere karşı mücadelesinde değil, devletin ihtiyaç duyduğı toplumsal rıza üretme konusunda da sahneye çıkmışlardır.
Devlet-toplum ilişkisinin asimetrisinin artıp, devletin güçlenip toplumun zayıfladığı, devletin siyaset eliyle siyaset ve demokrasinin alanının daralttığı dönemlerde ortaya çıkan toplumsal taleplerin, kamusal itirazların bastırılması için bu yapılar birden devlere girmişlerdir.
Çok uzak olmayan bir zamanda Sedat Peker‘in tahliye olduğu dönemde gerçekleşecek 2017 Anayasa Referandumu öncesinde mitingler yaparak, iktidara destek istemiş ve Barış Akademisyenlerini tehdit etmiştir.
Bu gönüllü desteklerinin karşılığı sahip oldukları belli imtiyazlarını korumak ve sürdürmektir.
Oysa hukuk devleti için yasa dışı her örgüt, hem güvenlik hem de hukuk yoluyla mücadele edilmesi gereken yapılardır. Aksi her durum toplumsal çürümeye katkı sunar.
Toplumsal çürüme, bu tür yapıları ülkenin içinde olduğu koşullar nedeniyle insan kaynağı bağlamında büyütür. Nitekim diziler, dizi kahramanlarına öykünme ile başlayan sınıf atlama hedefi, bu yapıların parçası olmayı ya da bağımsız bir yapı kurmanın da vesilesi olur.

Yorum Yazın