MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Kobani kararının kısa analizi

Ana SayfaKöşe YazilariKobani kararının kısa analizi
Kobani kararının kısa analizi

Kobani kararının kısa analizi

22 Mayıs, 2024, Çarşamba 21:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Toplumsal barışın bir başka bahara ertelendiği, yeni nefretin tohumlarının ekildiği bu karardan sonra, Kürt sorununun barışçıl çözümü konusunda talebi olan tüm kitlelerin seslerini yükseltmesi, her durumda şiddeti savunmaksızın barış çağrısını yinelemesi gerekir.Ceza yağdırdılar, büyük iş başardılar, bravo(!) Kürt sorununun barışçıl çözümü üzerine dev bir AKP-MHP katkısı bu, elbette tersinden…Boşuna senelerdir söylemiyoruz, Türkiye’de iktidar değişmeden huzur gelebilmesine imkân yok diye. İktidarın elinde oyuncak olup iyice pespaye hale gelen yargının son şahikası olan bu karar, Ceza hukuku bakımından bir komedi metni gibi adeta. TCK m.302’den ceza verildiği karardan anlaşılıyor, lakin suçun unsurlarını bulabilene aşk olsun!Konunun uzmanı olmayanlar için kısaca açıklayalım: Türk Ceza Kanunu’nun 302.maddesi, devletin ülkesine, egemenliğine ve birliğine karşı cürümlerden en ağırını cezalandırır: Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma Suçu. Maddeye göre “Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”Bu suçun en önemli noktası, sanıkların ortaya koydukları fiilleri olmalıdır. Bu suçtan yargılama yapıyorsanız öyle fiiller söz konusu olmalıdır ki, kararı okuyanlar “vay arkadaş, bunu da mı yapmışlar” demeliler. Çağdaş hukuk sistemlerinde verilecek en ağır cezayı veriyorsanız, mahkemede yaptığınız yargılamanın ve savcılığın ortaya koyduğu fiillerin de son derece ciddi olması beklenir. Öyle mi olmuş peki?
Ceza alanların tümünün bu fiile “yardım”dan ötürü ceza aldıklarını görüyorsunuz. Peki, asli maddi fail kim? Yani esas bu fiilleri işleyen biri var olmalı ki, ona yardım edilmiş olsun. Dosyada bu yok, kim olduğu belli değil! Mesela Abdullah Öcalan mı, Murat Karayılan mı? Mahkemeye göre, kim o asli fail? Hiçbir tespit yok. Dosyada yargılanan sanıklarla nasıl ilişkilendirildi? Belli değil.

DOSYADA ASLİ MADDİ FAİL YOK

Karara baktığınızda, ceza alanların tümünün bu fiile “yardım”dan ötürü ceza aldıklarını görüyorsunuz. Peki, asli maddi fail kim? Yani esas bu fiilleri işleyen biri var olmalı ki, ona yardım edilmiş olsun. Dosyada bu yok, kim olduğu belli değil! Mesela Abdullah Öcalan mı, Murat Karayılan mı? Mahkemeye göre, kim o asli fail? Hiçbir tespit yok. Dosyada yargılanan sanıklarla nasıl ilişkilendirildi? Belli değil. Asli maddi fail olmadan yardım söz konusu olur mu? Olmaz. Burada oluvermiş.Daha da önemlisi, aslında ortada 302’yi gerektirecek bir fiil yok. Tüm dosya kapsamını didik didik edin, bulduğunuz şey atılan bir tweet! Tweet atarak 302’ye yardım olur mu? Teorik olarak belki olabilir ama pratikte mümkün değil. Yani öyle bir twit atacağım ki, koskoca Türkiye Cumhuriyeti orta yerinden çaat diye çatlayıp bölünecek, bu olabilir mi? Elbette olmaz öyle saçmalık. Olmuş.Bir adım daha gidelim, atılan tweet de suç değil. Suç olmadığı da AİHM kararıyla kesinleşmiş durumda, zira AİHM, Demirtaş/Türkiye kararında son derece açık bir şekilde atılan o twitin suç oluşturmayacağını belirtiyor.İster istemez, benzer kararlarla bir karşılaştırma yapmak istiyorsunuz, ancak daha karanlık bir tablo çıkıyor karşınıza. Yargıda istikrar çoktan ölmüş durumda; mesela Gezi davasına ve Osman Kavala’nın aldığı cezaya bakın. Kavala, davada hiç tartışılmayan, daha doğrusu var olmayan fiilinden ötürü müebbet hapis cezası aldı bilindiği üzere. Fiilsiz suç olmaz ilkesine adeta istisna getirildi o kararla. Bu karar da aynı paterni izliyor, ortaya bir fiil konulmadan en ağır cezalar veriliyor. Bari oranlı olsa, yürek yanmaz; aslında yine yanar da hiç değilse tutarlı hareket etmişler deriz. Kavala, hiçbir şey yapmadan daha çok ceza aldı bu durumda.
Havuz medyası, bu davanın açıldığı ilk günden itibaren, Yasin Börü ve diğer ölümlerin HDP’li siyasetçilerin propagandası sunucunda yaşandığı yalanını pompalamıştı. Meğer hiç öyle bir durum yokmuş, mahkemeye göre tüm sanıklar bu isnatlardan ötürü beraat ettiler.

MEĞER HİÇ ÖYLE BİR DURUM YOKMUŞ

Kararın belki de en dikkat çekici tarafı, yargılanan sanıkların tümünün şiddet ve öldürmelerden beraat etmiş olmaları. Havuz medyası, bu davanın açıldığı ilk günden itibaren, Yasin Börü ve diğer ölümlerin HDP’li siyasetçilerin propagandası sunucunda yaşandığı yalanını pompalamıştı. Meğer hiç öyle bir durum yokmuş, mahkemeye göre tüm sanıklar bu isnatlardan ötürü beraat ettiler. Durmuş saat, burada doğruyu göstermiş, sevinmeli miyiz buna? Hani 6-8 Ekim olaylarında büyük bir şiddet sarmalı tetiklenmiş, tüm sorumluluk da sırf muhalefet ediyorlar diye HDP’lilere yüklenmişti?O halde, ortada bir şiddet çağrısı, şiddet propagandası ya da daveti söz konusu değil. Ölümlerin sorumluları da yakalanmamış ve yargılanmamış durumdalar, ama siyasetçilere ceza yağdırmakta bir tereddüt yok. Nasıl oluyor? Peki, nasıl olacak da bu şartlarda toplumsal barış nasıl sağlanacak? Bence memleketteki barış yanlılarının bu karardan sonra, seslerini her zamankinden daha çok çıkarmaları gerekiyor; insan haklarını, demokrasiyi ve liberal ilkeleri savunan herkese, hepimize görev düşüyor.Kararın üzerinde günlerce çalışıldığı uzman gözlerden kaçmıyor. Bununla birlikte Yargıtay’a muhtemel bozma için birden fazla gerekçe sağlanmış görünüyor. Bu Yargıtay, hukuki hatalara işaret edip evrensel hukuka göre mutlaka bozulması gereken bu kararı bozar mı, onu bekleyip göreceğiz.Akla gelen bazı olasılıklara da yanıt vermeye çalışalım. Mesela sayın Ahmet Türk gibi, 31 Mart seçimlerinde Belediye Başkanı olarak seçilen siyasetçilere kayyım gelecek mi? Görünen o ki, kararlar kesinleşinceye kadar kayyım yok, gelmeyecek. Kararlar kesinleşirse, ancak o zaman kayyım atanacak. “Strateji” böyle tespit edilmiş. Aslında anayasal “suçsuzluk karinesi”nin doğal bir yansıması olan bu durumu neredeyse lütuf kabul edecek noktaya gelmiş durumdayız.
Ben bu karardan sonra AKP yargısının yerini önce yavaştan, sonra hızlanarak MHP yargısına terk ettiğini düşünüyorum. Bugün itibariyle MHP, bürokrasiyi, emniyeti, Silahlı Kuvvetleri ve özellikle de yargıyı öylesine domine etmiş bir durumda ki, AKP yargısının artık esamisi okunmuyor.

AKP YARGISI YERİNİ MHP YARGISINA TERK ETTİ

Yeni Anayasa Mahkemesi kompozisyonu da dikkate alınarak, AYM önünde bekleyen HDP kapatma davasının akıbeti ne olacak? Orada da aynı yanıt verilebilir, kararın kesinleşmesi beklenecek, kesinleşmeye kadar kapatma da yok! Zira hem tüm sanıklar şiddet eylemlerinden beraat etmiş durumdalar, hem de karar henüz kesinleşmemiş durumda. Buna rağmen, sayın Devlet Bahçeli dün, “HDP’nin kapatılması davasında AYM’nin elini tutan kalmamıştır” deyivermiş. Savaş hali dahil istisnası olmayan suçsuzluk karinesini bir defa uygulamamaya başlayınca gerisi geliveriyor demek ki! Yani, hukuku bir defa delmekle pek çok şey oluyor.Ben bu karardan sonra AKP yargısının yerini önce yavaştan, sonra hızlanarak MHP yargısına terk ettiğini düşünüyorum. Bugün itibariyle MHP, bürokrasiyi, emniyeti, Silahlı Kuvvetleri ve özellikle de yargıyı öylesine domine etmiş bir durumda ki, AKP yargısının artık esamisi okunmuyor. Siyaseten olsa bile, fiilen AKP diye bir parti olup olmadığı da tartışılabilir. Artık AKP’nin siyasi etkisinin giderek silindiği, MHP’nin bütünüyle egemenliğini ilan ettiği bir düzene geçilmiş durumda gibi görünüyor.Toplumsal barışın bir başka bahara ertelendiği, yeni nefretin tohumlarının ekildiği bu karardan sonra, Kürt sorununun barışçıl çözümü konusunda talebi olan tüm kitlelerin seslerini yükseltmesi, her durumda şiddeti savunmaksızın barış çağrısını yinelemesi gerekir. Siyasal İslam/ırkçılık ittifakının dayanamayacağı tek şey, geniş halk kitlelerinin “inadına” barış ve kardeşlikten yana tavır almaları olur.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Sema Erder
    Sema Erder Yeni iletişim çağında otoriter popülizm 
    Akın Özçer
    Akın Özçer Özgür Özel CHP’de neyi değiştirdi?
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Soyadlarımız farklı ama adımız Türkiye!
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz “Barış için savaşın kahramanlarına ihtiyaç duymadan toplum olmak”
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Kıbrıs’ta son söz Kıbrıslılarda olmalı
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar CHP: Baba evi
    M. Coşkun Cangöz
    M. Coşkun Cangöz Mutluluk Endeksinin Gör Dediği ile Görmedikleri: Küresel Oyun Parkındaki Salıncak Kavgası
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Gaokao vs. YKS: Aynı sınav, farklı sonuç
    Hasan Bülent Kahraman
    Hasan Bülent Kahraman 27 Mayıs 1960 Darbesine Yeni Bakışlar (2)
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Zihinsel prangalardan kurtulmak…
    İlter Turan
    İlter Turan Daha gidilecek çok yol var 
    Fatih Öztürk
    Fatih Öztürk Yeni anayasa için yol haritası: Kanada
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Savaş bir yandan,  faiz bir yandan!
    Ersin Kalaycıoğlu
    Ersin Kalaycıoğlu Bir muhafazakâr fantezi: Devleti şirket gibi yönetmek
    Halûk Sunat
    Halûk Sunat Biraz da demokrasi cephesini tahkim etsek
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İç cephenin tahkiminde muhalefetin önemi
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Hayali bir tehdit üzerinden dokunulmazlık arayışı mı?
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İran-İsrail Savaşı gölgesinde Şii ekseni ve yeni Sünni ittifak arayışları
    Ayça Tekin-Koru
    Ayça Tekin-Koru Doğal zeka mı, yapay zeka mı?
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Batı ve onun değerleri
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Kırık ayna
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı