Türkiye ekonomisinin yapısal ve davranışsal dinamiklerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan enflasyon sorununun çözümü için yüksek faiz politikası tek başına enflasyon sorununu çözmek için yeterli değildir.
Ancak bu politika, doğru bir makroekonomik çerçeve ve kurumsal güven ile desteklenirse önemli bir bileşen olabilir.
Kısa vadede: Yüksek faiz, kredi maliyetini artırır → tüketim ve yatırım talebi düşer → toplam talep azalır → fiyat artış hızı yavaşlar, bu nedenle merkez bankaları “fiyat istikrarı” hedefi doğrultusunda faiz artırır.
Orta–uzun vadede: Eğer yüksek faiz politikası beklentileri istikrara kavuşturur ve kurda oynaklık azaltılırsa, maliyet enflasyonu da yavaşlar, ama bunun olabilmesi için:
- Para politikası tutarlı olmalı (faiz–likidite–rezerv yönetimi uyumlu olmalı)
- M2 para arzında artış olmamalı
- Siyasi müdahaleler minimumda olmalı
En önemlisi de, enflasyonun ana kaynağı “talep” değilse (örneğin arz şokları, döviz kuru, enerji maliyeti vb.), faiz politikası çözüm olamaz. Bu bağlamda Türkiye’de enflasyonun nedenlerine bakmakta fayda var;
Türkiye’de Enflasyonun Temel Nedenleri
Türkiye’de enflasyonun çok boyutlu olduğunu unutmamak gerekiyor:
Enflasyon Kaynağı | Açıklama | Faiz Artışı Etkili mi? |
Döviz kuru geçişkenliği | TL’nin değer kaybı, ithal malların fiyatını artırmaktadır. | Kısmen — eğer faiz artışı TL’ye güven kazandırırsa |
Kamu maliyesi genişlemesi | Seçim dönemlerinde artan kamu harcamaları enflasyonu tetiklemektedir. | Hayır — mali disiplin gereklidir |
Enerji ve gıda fiyatları | Arz şoklarına bağlı (pandemi,kuraklık, savaş, ithalat maliyeti) maliyet enflasyonu artmaktadır. | Hayır — arz yönlü politika gerekir |
Beklentiler ve fiyatlama davranışı | Firmalar “önlem olarak” fiyat artırıyor. | Evet — güvenilir para politikasıyla azaltılabilir |
Dış finansman kırılganlığı | Rezerv zayıflığı, sermaye çıkışı baskısı | Evet, ancak kalıcı çözüm için güven gerekir |
Kalıcı Çözüm İçin Gerekli Yapısal Adımlar
Yüksek faiz, yangını söndürür, ama yangının nedenini ortadan kaldırmaz. Kalıcı bir çözüm için şu tamamlayıcı politikalar gerekir:
1. Mali disiplin
Kamu harcamaları ve bütçe açıkları enflasyonu körüklemektedir. Bu nedenle, Gereksiz teşviklerin azaltılması, Kamu ihale ve yatırım süreçlerinde verimlilik, Hedefli sosyal desteklerle talep yönetimi gereklidir.
2. Bağımsız ve öngörülebilir Merkez Bankası
Faiz kararlarının siyasi baskıdan bağımsız olması güveni artırır. Beklentiler ancak “kurumsal güven” varsa kalıcı şekilde düzelir.
3. Kur istikrarı ve rezerv yönetimi
Döviz kuru oynaklığı enflasyonu doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle; Gerçekçi kur politikası, Güçlü rezerv tamponu, Sermaye girişini teşvik eden güven ortamı önemlidir.
4. Üretim ve arz yönlü reformlar
Tarımda verimliliğin artırılması, Enerji bağımlılığının azaltılması ve Sanayi politikası ile ithal girdiye bağımlılığın düşürülmesi.
5. Güven ve beklenti yönetimi
Ekonomik aktörler “fiyat artacak” beklentisindeyse, faiz ne kadar yüksek olursa olsun fiyatlama davranışı değişmez. Bu nedenle iletişim politikası, öngörülebilirlik ve istikrar çok önemlidir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin enflasyon sorununu kalıcı biçimde çözmek için yüksek faiz politikası tek başına yeterli değildir. Faiz artışı kısa vadede talebi daraltarak fiyat artış hızını yavaşlatabilir, ancak enflasyonun temel nedenleri olan döviz kuru oynaklığı, mali disiplin eksikliği, arz yönlü kısıtlar ve beklenti bozulması devam ettiği sürece bu etki geçici kalır. Kalıcı fiyat istikrarı için para politikasının maliye politikasıyla uyum içinde yürütülmesi, Merkez Bankası’nın güvenilir ve bağımsız bir çerçevede hareket etmesi, üretim ve verimlilik artırıcı yapısal reformların hayata geçirilmesi gerekir. Böyle bir bütüncül yaklaşım olmadan yüksek faiz, sadece enflasyonun etkilerini bastıran ama nedenlerini ortadan kaldırmayan bir araç olarak kalacaktır.

Yorum Yazın