MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Döviz kuru ile enflasyonun dansı

ANA SAYFAEKONOMİDöviz kuru ile enflasyonun dansı
Döviz kuru ile enflasyonun dansı

Döviz kuru ile enflasyonun dansı

18 Mayıs, 2024, Cumartesi 21:50
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Ekonomi dünyasında, döviz kuru ve enflasyon arasındaki ilişki, adeta iki yetenekli dansçının sahnede tango yapmasına benzer. Partnerlerden biri (döviz kuru), diğerine (enflasyon) uyum sağlamalı, ama aynı zamanda kendi adımlarını da kontrol altında tutmalıdır. Türkiye, bu zorlu tangoda dengede kalmaya çalışırken, adımlarını dikkatli atmak zorunda. Aksi takdirde, sahnede tökezlemek ve seyircilerin (piyasaların) güvenini kaybetmek kaçınılmaz olabilir.Modern Türkiye’nin tarihinde 105 yıl önce bugün yeni bir başlangıcın, kurtuluşun ve özgürlük mücadelesinin adımı atılıyordu. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün o gün yaktığı ateş kısa zamanda bütün Anadolu’yu kaplayacaktı. Bu ateş, bu mücadele azmi Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomi alanındaki savaşında da devam etti. Kısa zamanda sanayiden. tarımdan, üniversiteye kadar birçok alanda önemli reformlar yapıldı. Ancak bugün çok üzülerek, Ata’mızın Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiği gençlerin hızlı bir biçimde geleceklerini başka ülkelerde aradıklarını görüyoruz. Özellikle iyi yetişmiş gençlerimiz başka ülkelere göç ederken, daha niteliksiz bir düzensiz göçmen akımına maruz kalıyoruz. Ülkemiz en değerli sermayesi olan yetişmiş insan kaynağın bir taraftan kaybederken diğer taraftan demografik yapısı da değişiyor. Elbette gençlerimizin geleceklerini ülke dışında arama nedenlerinin başında ekonomik şartlar geliyor. Refah artışı, gelir dağılımı, kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme alanlarında yapılması gereken çok şey var. Ekonomi yönetiminin masasında çözülmesi gereken çok sorun duruyor.Ancak ekonomi yönetiminde, enflasyonun kontrol altına alınması kadar önemli bir başka konu bulmak zor. Bu mücadelede, Türkiye'nin son zamanlarda benimsediği bir taktik var: döviz kurunun TÜFE oranının üzerinde artmasına izin vermemek. Kulağa karmaşık gelen bu strateji, aslında maliyet enflasyonunu kontrol etmek için bir yol arayışı. Peki, bu yaklaşımın artıları ve eksileri neler olabilir? Ve daha da önemlisi, başarılı olması için nelere dikkat etmek gerekiyor? Gelin, döviz kuru dansının detaylarına birlikte bakalım.

Artılar: 

  1. Fiyat İstikrarı: Döviz kurunun kontrol altında tutulması, ithal ürünlerin fiyatlarında ani artışların önüne geçer. Bu, enflasyonun dalgalanmalarını minimize ederek piyasalara güven verir.
  2. İthalat Maliyetlerinin Azalması: Döviz kurunun stabil kalması, özellikle enerji ve ham madde gibi ithalat bağımlılığı yüksek kalemlerde maliyetlerin artmasını engeller. Bu da genel fiyat seviyesini kontrol altında tutar. Bizim ülkemizin üretim yapısı ara malı ve enerji ithalatına bağımlı. Bundan dolayı bizde döviz kurunun enflasyona geçişkenliği de yüksek.
  3. Yatırımcı Güveni: Döviz kuru dalgalanmalarının sınırlanması, yabancı yatırımcıların Türkiye piyasasına olan güvenini artırır. İstikrarlı bir ekonomi, yatırımcılar için her zaman caziptir.
Döviz kuru kontrolü için merkez bankasının yeterli miktarda döviz rezervine sahip olması şarttır. Mutlaka ama mutlaka dış kaynak girişi olmalı. Bir süre sonra değerli olan TL ithalatı cazip kılar ve cari dengede sorun yaratır. Bu da döviz rezervinin yeterli olmasını zorunlu kılar. Aksi takdirde, kısa vadede döviz rezervlerinin tükenmesi riskiyle karşı karşıya kalınabilir.

MUTLAKA DIŞ KAYNAK GİRİŞ OLMALI

Eksiler: 

  1. Merkez Bankası Üzerindeki Baskı: Döviz kuru kontrolü, Merkez Bankası’nın sürekli olarak piyasaya müdahale etmesini gerektirir. Bu da bankanın elindeki döviz rezervlerinin hızla tükenmesine yol açabilir.
  2. Esneklik Kaybı: Döviz kurunu sabit tutma çabası, para politikalarında esneklik kaybına neden olabilir. Merkez Bankası, döviz kurunu savunmak için faiz oranlarını yüksek tutmak zorunda kalabilir, bu da ekonomiyi uzun vadede durgunluğa soktuğu için büyüme ve işsizlik gibi alanlarda olumsuz etkiler.
  3. Kara Borsa Riski: Resmi döviz kuru piyasa koşullarını yansıtmazsa, paralel piyasalarda kara borsanın oluşması riski vardır. Bu da ekonomide şeffaflığı ve güveni zedeler. Sabit döviz kuru uygulamadığımız ve şu anda dövizden TL’ye geçiş hızlanmış durumda olduğu için böyle bir risk söz konusu değil.
Başarılı Olmak İçin Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
  1. Güçlü Döviz Rezervleri: Döviz kuru kontrolü için merkez bankasının yeterli miktarda döviz rezervine sahip olması şarttır. Mutlaka ama mutlaka dış kaynak girişi olmalı. Bir süre sonra değerli olan TL ithalatı cazip kılar ve cari dengede sorun yaratır. Bu da döviz rezervinin yeterli olmasını zorunlu kılar. Aksi takdirde, kısa vadede döviz rezervlerinin tükenmesi riskiyle karşı karşıya kalınabilir.
  2. Ekonomik Yapısal Reformlar: Sadece döviz kurunu kontrol etmek yeterli değildir. Ekonominin genel sağlığını iyileştirmek için yapısal reformlar da gereklidir. Özellikle üretim kapasitesini artıracak, ihracatı teşvik edecek ve ithalat bağımlılığını azaltacak politikalar önemli.
  3. Güven ve Şeffaflık: Ekonomik politikalarda şeffaflık ve güvenin sağlanması, hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için hayati öneme sahiptir. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı bu noktada kritik rol oynar.
Ekonomi dünyasında, döviz kuru ve enflasyon arasındaki ilişki, adeta iki yetenekli dansçının sahnede tango yapmasına benzer. Partnerlerden biri (döviz kuru), diğerine (enflasyon) uyum sağlamalı, ama aynı zamanda kendi adımlarını da kontrol altında tutmalıdır. Türkiye, bu zorlu tangoda dengede kalmaya çalışırken, adımlarını dikkatli atmak zorunda. Aksi takdirde, sahnede tökezlemek ve seyircilerin (piyasaların) güvenini kaybetmek kaçınılmaz olabilir.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yeni çözüm süreci komisyonuna dair
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Şakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye
    Seda Aktaş
    Seda Aktaş Kapitalizmin “Gaslighting” Stratejisi: Yapısal eşitsizliklerin görünmez kılınması
    Zeynep Gizem Özpınar
    Zeynep Gizem Özpınar Batı Trakya Türk Azınlık Okulları neden kapatılıyor?
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Şimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Gerçek diplomalar, sahte akademi
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Sevr’den dersler çıkartmak
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Çok yaşa Kralım!
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı “Yeter söz milletindir” sloganı üzerine (1)
    Mehmet Akif Koç
    Mehmet Akif Koç Zengezur Koridoru ya da “Turan Yolu”ndan “Trump Yolu”na
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu De te fabula narratur!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Yol haritasını kim belirleyecek?
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Atı alan bir kez daha Üsküdar’ı geçer mi?
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Tarikatlar ve İktidar
    Deniz Nas
    Deniz Nas Yeni Sol: Bireyin kimliğinin politiğe taşınması
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Ahlaki ve yapısal krizlerin aşındırdığı toplumsal güven
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı