Geçtiğimiz günlerde Selahattin Demirtaş, “terörsüz Türkiye” sürecinin ilk yılını değerlendirdiği yazısı toplumun tüm kesimlerinden olumlu/olumsuz tepki aldı.
Hatta Demirtaş, bu tepkiler üzerinde yayınladığı yazılı ek mesajında, kendisini bir anlamda “kar küreme aracına” benzeterek konumunu, tıkanan süreci açmak olduğunu taraf etti. Açık biçimde bu çıkış, Demirtaş’ın bundan sonrası için de kendisine biçtiği bir siyasi rol talebidir.
İlginç bir tesadüf olarak cezaevinde 9 yılını doldurduğu 3 Kasım’da AİHM, 8 Ekim’de Adalet Bakanlığı’nın tahliye kararına itirazını reddetti. Bu karar ile, Demirtaş’ın tahliyesinin yolu açılmış oldu.
Karar üzerine Demirtaş’ın avukatları bu sabah, Ankara Bölge İstinaf Mahkemesi’ne başvurarak, müvekkillerinin tahliye edilmesi için başvuru yaptı.
Bakalım önümüzdeki günlerde Demirtaş tahliye edilecek mi?
***
Ama hemen şunu ifade edelim ki, Demirtaş’ın tahliyesi, iktidar bloku tarafından başlatılan “terörsüz Türkiye” sürecinin ilerlemesi açısından olumlu gelişme olacağı da açıktır.
Bunun açık biçimde farkında olan Bahçeli’dir. Nitekim MHP lideri Bahçeli Grup Toplantısı sonrasında kendisine Demirtaş ile sorulan soru üzerine; “Sayın Selahattin Demirtaş, hukuki yollardan sonuca ulaşmıştır. Tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır.” açıklaması yaptı.
Bahçeli’in bu soruya cevap vermeden önce Meclis’teki Grup Toplantısı’nda Demirtaş’ın adının şu satırlarda andı.
“İmralı ile Edirne ihtilafı çıkarmanın, “Terörsüz Türkiye” hedefini baltalamanın arayış ve anlayışında olan bazı medya kuruluşlarının, sipariş ve sivri görüşleri seslendiren sözde uzmanların nereye hizmet ettiklerini çok iyi biliyoruz.
Hem Öcalan’ın hem de Demirtaş’ın arasına mayın döşemek suretiyle Terörsüz Türkiye adımlarını kösteklemeye çalışanların potansiyel hazımsızlıklarını görüyor, hiç kimsenin de bu oyuna gelmeyeceğini değerlendiriyoruz.”
Kabul edelim ki, Bahçeli’nin bu çıkışı siyasi bir pozisyon değişikliğini ima etmektedir.
Nasıl mı?
Hatırlayalım; Bahçeli 22 Ekim 2024’deki konuşmasınıda şu cümleleri kurdu;
“Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.
Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.”
Bahçeli süreç başlarken Demirtaş’ın adını dahi anmazken, bugün onun önemini kavramış ve tahliye olmasının, “Türkiye için hayırlara vesile olacaktır” dedi.
Şüphesiz bu değişim hem olumludur hem de önemlidir.
Kuşkusuz bu değişimin temelinde, “terörsüz Türkiye” sürecinin Bahçeli’inin hedeflediği hızla gitmemesinin payı büyüktür.
Bunun nedeni de, MHP’den ziyade Erdoğan ve yakın çevresinin süreç konusunda Bahçeli’ye göre temkinli olması vardır.
Bu yüzden olsa gerek, Bahçeli ve hukuktan sorumlu yardımcısı sıklıkla “hukuka dönüş”, “demokratikleşme” yönünde çıkışlar ve çağrılar yapsa da, buna iktidar katında fazla karşılık bulamadılar.
***
Bana kalırsa Bahçeli, bugüne kadar sürdürdüğü konuda daha ileri bir adım daha atarak; Öcalan’ın örgüt üzerinde olan gücünün kullandığı gibi; bu kez de, Demirtaş’ın Dem Parti tabanı dışında onun farklı toplumsal kesimleri etkileyebilme gücünü kullanmak istiyor.
Bu süreç açısında siyaseten atılmış doğru bir adımdır.
Gerçekten de Demirtaş’ın sadece Kürt mahallesinde değil Türk mahallesinde de etkisi yadsınamaz bir gerçekliktir.
Ancak hemen ekleyelim ki iktidar blokunun başlattığı sürecin başarısının bir şartı PKK’nın silah bırakması ise ikinci şartı demokratikleşme ve hukuka dönüş konusunda adımların atılmasıdır. Bu adımların atılması sadece ertelenebilir ana vazgeçilmezdir.
Çünkü oluşacak barış ikliminin kalıcı hale gelmesi ancak böyle mümkündür.
Demirtaş’ın tahliyesi sadece sürecin değil demokrasinin ve siyasi alanın genişlemesi için de bir şanstır. Bu şansıza kendisi siyaseten Demirtaş'ın gücünü ve toplumsal meşruiyetini arttıracağı açıktır.
Ve sadece bu olasılık nedeniyle tahliyesi siyasi olarak yıllardır ertelenmektedir.





























Yorum Yazın