MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Akdeniz’in yeni parametreleri: İstanbul Zirvesi ve çok katmanlı strateji

ANA SAYFADIŞ POLİTİKAAkdeniz’in yeni parametreleri: İstanbul Zirvesi ve çok katmanlı strateji
Akdeniz’in yeni parametreleri: İstanbul Zirvesi ve çok katmanlı strateji

Türkiye, içeride “terörsüz bir gelecek” için kararlı adımlar atarken; dışarıda “Mavi Vatan” vizyonuyla yalnızca denizlerde değil, diplomasinin haritasında da sınırları yeniden çiziyor.

07 Ağustos, 2025, Perşembe 02:15
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Ali Kılıç
Ali Kılıç

Türkiye, içeride “terörsüz bir gelecek” için kararlı adımlar atarken; dışarıda “Mavi Vatan” vizyonuyla yalnızca denizlerde değil, diplomasinin haritasında da sınırları yeniden çiziyor. Bu stratejik genişleme, Akdeniz’le sınırlı kalmıyor — Afrika’nın derinliklerinden Kafkasların zirvesine, Orta Doğu’nun kalbinden Avrupa’nın karar merkezlerine kadar uzanan geniş bir coğrafyada oyunun kurallarını değiştirme iddiası taşıyor

1 Ağustos 2025’te İstanbul’da gerçekleşen Türkiye–İtalya–Libya üçlü zirvesi, yalnızca düzensiz göç gündemiyle sınırlı bir teknik buluşma değil; aynı zamanda Akdeniz havzasında yeniden şekillenen güç dengelerinin bir izdüşümüdür. Göç rotalarının haritasını çizen, enerji koridorlarının yönünü belirleyen ve kriz bölgelerine müdahale stratejilerini masaya yatıran bu zirve, üç ülkenin Akdeniz’in üç saç ayağı olarak jeopolitik bir eksen oluşturduğunu göstermektedir.

Göç Gölgesinde Derinleşen Gündem

Zirvede öncelikli olarak ele alınan konu kuşkusuz göçtü. Afrika’dan Avrupa’ya uzanan kaçak göç yolları, hem Libya kıyılarında hem de İtalya’nın güneyinde ciddi güvenlik ve insani krizlere yol açarken, Türkiye bu sürecin hem transit hem de hedef ülkesi olarak yer almaktadır. Ancak İstanbul zirvesi, göç konusunu yalnızca bir güvenlik sorunu olarak değil, çok boyutlu bir kriz başlığı olarak ele alarak dikkat çekici bir çerçeve sunmuştur.

Zirve sonrası yapılan açıklamalarda sıkça dile getirilen “teknik iş birliği” ifadesi, aslında Akdeniz’de sahada daha görünür hale gelecek operasyonel ortaklıkların habercisidir. Bu bağlamda, Avrupa’nın sınır güvenliği kaygısıyla Akdeniz’in güneyinden başlayan yeni bir iş birliği kuşağı doğmaktadır.

Diplomasinin Orkestra Şefi: Erdoğan’ın Çok Katmanlı Stratejisi

Zirvenin zamanlaması, yalnızca göç dinamikleriyle değil, bölgedeki enerji ve güvenlik krizleriyle de ilişkilidir. Türkiye, kuzeyde Zengezur Koridoru’ndaki kırılgan dengeleri dikkatle takip ederken, güneyde Suriye’deki statü belirsizliğini ve Gazze’de İsrail’in sürdürdüğü yıkımı diplomatik düzlemde canlı tutmaya çalışıyor.

İşte tam bu noktada, dış politikada yılların birikmiş tecrübesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir orkestra şefi edasıyla bölge ülkelerine adeta piyanonun tuşlarına dokunur gibi dokunarak yol alıyor. Her bir teması bir nota, her diplomatik temas bir melodi gibi. Bu yaklaşım, Türkiye’nin yalnızca krizlere tepki veren değil, yeni düzen kuran bir aktöre dönüştüğünü gösteriyor.

Bu noktada, Libya ile 2019’da imzalanan deniz yetki alanları anlaşmasının uzantısı niteliğinde olan bu buluşma, Mavi Vatan doktrininin diplomatik zemin kazanması açısından da önemlidir. Türkiye, Akdeniz’de yalnızlaştırılmaya çalışıldığı dönemleri aşarak, şimdi İtalya gibi AB içinden bir aktörle “dengeleyici ortaklıklar” kurmaktadır.

Rahatsız Komşular: Yunanistan ve Mısır’ın Dışarıda Bırakılması

İstanbul zirvesi, özellikle Yunanistan ve Mısır’da endişeyle karşılandı. Yunan medyası bu üçlü yapıyı “stratejik dışlanma” olarak yorumlarken, Mısır’da ise Türkiye’nin Libya üzerindeki etkisini artırması ve İtalya’nın bu politikaya örtülü destek vermesi sorgulandı.

Zirvenin “gündemi belirsiz, ama hedefi net” bir yapı arz etmesi, Atina ve Kahire açısından Akdeniz’de yeni bir denklemin kurulmakta olduğuna işaret ediyor. Türkiye, Doğu Akdeniz’de yalnızca hak iddia eden değil, hak inşa eden bir diplomatik performans sergiliyor.

Akdeniz’de Yeni Oyun Kurucu Dengeler

İstanbul’da gerçekleşen üçlü zirve, Türkiye’nin yalnızca doğuda değil, batı ve güney eksenlerinde de stratejik ortaklıklar kurma kapasitesini ortaya koymuştur. Göç, enerji, deniz yetki alanları ve güvenlik gibi çok katmanlı dosyalar etrafında şekillenen bu diplomasi trafiği, klasik ittifak sistemlerinin ötesine geçen yeni bir bölgesel oyun kuruculuk hamlesidir.

İtalya, Avrupa Birliği’nin katı bürokratik yapısından sıyrılarak Türkiye ile pragmatik bir iş birliğine yönelirken, Libya bu denklemde hem istikrarın anahtarı hem de Akdeniz’in güney kapısı konumundadır.

Türkiye, içeride “terörsüz bir gelecek” için kararlı adımlar atarken; dışarıda “Mavi Vatan” vizyonuyla yalnızca denizlerde değil, diplomasinin haritasında da sınırları yeniden çiziyor. Bu stratejik genişleme, Akdeniz’le sınırlı kalmıyor — Afrika’nın derinliklerinden Kafkasların zirvesine, Orta Doğu’nun kalbinden Avrupa’nın karar merkezlerine kadar uzanan geniş bir coğrafyada oyunun kurallarını değiştirme iddiası taşıyor. Türkiye artık yalnızca bir aktör değil, küresel dengeleri şekillendiren bir strateji mimarıdır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Ali Kılıç
Ali Kılıç

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Ekrem İmamoğlu
Ekrem İmamoğlu Türkiye’de iç barış ve dış itibar nasıl sağlanır?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş İstanbul’da ilk rasathane nasıl kuruldu?
Bahar Akpınar
Bahar Akpınar Homo Criminalis: Suçun Kurduğu Düzen
Bilal Sambur
Bilal Sambur Sahte diploma, sahte insandır
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Jane Austen hayatımı mahvetti: Aşkın ve anlamın yolculuğu
Emir Berke Yaşar
Emir Berke Yaşar Hayat Hanım’ı yeniden okumak
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Yeni çözüm sürecinde Meclis’te ilk güçlü adım
Ahmet Öztopkara
Ahmet Öztopkara Arendt ve fikri mülkiyet: Yaratıcı eylemin sınırları
Gönen Orhan
Gönen Orhan Tüketiyorum, o halde VARIM!
Bora Şahin
Bora Şahin Makyajla yazılan manifesto
Bilgehan Uçak
Bilgehan Uçak Simi’den
Yavuz Saltık
Yavuz Saltık Diploma var, gelecek yok
Mustafa Akın Özerdem
Mustafa Akın Özerdem Otorite yerel demokrasiye karşı
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Silah teknolojisinden “Siyaset teknolojisine” geçiş: SİHA’sal Hareket
Erdem Bağcı
Erdem Bağcı Türkiye'de 2025 yazı itibariyle dezenflasyon süreci ve uygulanması gereken politikalar
Ali Kılıç
Ali Kılıç Akdeniz’in yeni parametreleri: İstanbul Zirvesi ve çok katmanlı strateji
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Üniversite tercihi yaparken sadece bugünü değil, geleceği de düşünün
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı