MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

AK Parti'nin Türkiyelileşme sorunu*

ANA SAYFASİYASETAK Parti'nin Türkiyelileşme sorunu*
AK Parti'nin Türkiyelileşme sorunu*
12 Kasım, 2024, Salı 07:10
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Murat Aksoy
Murat Aksoy
yazı içi reklam

Murat Aksoy 3 Ocak 2013’te Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata’nın İmralı’ya gitmesi ile fiili olarak başlayan “Çözüm Süreci” boyunca 28 Şubat 2015 yılında Dolmabahçe Mutabakatı’na kadar olan dönemde sırasıyla Yeni Şafak, T24 Gazeteleri’de yazdığı kimi yazıları, dönemleri kıyaslamak, neler yaşandığını paylaşmak ve dönemin ruhunu görmek açısından anlamlı olacağını düşündüğü için "Çözüm Süreci Yazıları" başlığıyla yeniden yayımlıyor.

* Bu yazı 29 Mayıs 2013'te Yeni Şafak’ta yayımlandı.

 

AK Parti’nin 3 Kasım 2002’de iktidar olması ile başlayan süreç Türkiye’de devlet-toplum ilişkisindeki asimetrik halin normalleşme sürecini başlattı. Askeri vesayetin kırılması, bürokratik vesayetin gerilemesi ve siyasal alanının genişlemesi bu sürecin en önemli ayakları oldu. AK Parti ile birlikte Türkiye ‘siyaset’le tanışmaya başladı ve bu tarihe kadar ‘devlet politikası’ olan pek çok sorun, ‘sivil siyaset’in alanına girdi. Kısaca siyasi meşruiyet alanı devletten topluma geçti.

Siyasal olarak makro düzeyde yaşanan bu değişimde AK Parti neredeyse yalnız kaldı. AK Parti’nin durduğu alanda, ona en yakın duran tek kitle partisi BDP görünmektedir. Ne yazık ki, CHP ve MHP, AK Parti karşısında siyasi meşruiyetlerini devletten alan partiler olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Bu durum siyasetin, alternatif çözüm üretmek, siyasal rekabet yerine ‘AK Parti ve Erdoğan karşıtlığı’ üzerine yapılmasına yol açtı.

Makro düzeyde, değişimi, normalleşmeyi temsil eden AK Parti, ne yazık ki değer eksenli siyasal tercihlerde yani mikro alanlarda özellikle son 3 yıl içinde giderek muhafazakâr tonu ağır basan bir partiye dönüşüyor. Bunun en belirgin işaretini 2011 seçimlerindeki milletvekili listesinde gördük. 2007’de toplumun farklı kesimlerinden liberal, solcu isimleri alarak bir tür ‘demokrasi koalisyonu’ kuran AK Parti, 2011 seçimlerinde tercihini kendi siyasal kimliğinin tahkim etme üzerine kurdu.

Siyasal kimlik düzleminde yaşanan bu değişim bugün de devam etmektedir. Başbakan Erdoğan sık sık ifade ettiği ve çoğunlukla ‘özel alana’ ait değer temelli siyasal tercihler bu değişimin en gözle görünür hali oldu. Gençlik, kadın, beden, ahlak gibi değer eksenli mikro politik konularda muhafazakâr bir tutum giderek belirginleşmeye başladı.

Bunun son örneğini geçen hafta yaşadık. Son dakikada torba kanuna eklenen ve alkol satışı konusunda düzenlemeyi içeren yasa değişikliği pek çok açıdan sorunludur. Son dakika ‘oldu bittisinin’ ötesinde gerek tüketim oranlarının düşüklüğü gerekse toplumsal semptomlarının sorun olmadığı ülkemizde bu alanda anayasal referans gösterilecek yapılan her kısıtlayıcı düzenleme sınırların daraltılması ve devletin yasal gücünü kullanılarak topluma siyasal bir tercih dayatmasıdır. Bu, nereden bakarsanız devlet eliyle bir ahlak dayatmasıdır. Devleti yönetenlerin kendi ‘doğru’ ve ‘inançları’nı tüm toplumu kuşatacak ‘norm’ haline getirmeleri başlı başına ‘doğru’ yaşam tarzını, diğerlerine empoze etmektir.

Alkol konusunda yapılan düzenleme bir kez daha göstermiştir ki AK Parti makro siyasi konularda gösterdiği Türkiye partisi olma hedefini değer eksenli mikro siyasal tercihlerde gösteremediğidir. Bu açıdan AK Parti’nin mikro siyasal tercihlerde Türkiyelileşmesi ve toplumun tüm farklılıklarını kucaklaması gerekiyor. AK Parti siyaseten kendi siyasal kimliğini tahkim eden tercihlerde bulunabilir. Bu en doğal hakkı. Ama unutmaması gereken nokta; Başbakan tüm Türkiye’nin başbakanıdır. Ve Türkiye dilinden kültürüne, dininden yaşam biçimine kadar farklı alanlarda heterojen bir toplumdur. Kemalizm toplumu homojenleştirme projesiydi başarısız oldu. Türkiye’nin ‘Yeni Kemalizm’lere ihtiyacı yok. Bu açıdan bu düzenleme AK Parti’ye yıllardır kuşku ile bakan toplumsal kesimlerin bu kuşkularını haklı çıkarmak için malzeme üretmekten başka bir şey değildir.

Her şeyden önce Türkiye’de toplumsal barış, toplumsal farklılıklara, kimliklere ve değerlere hakem olacak bir devleti zorunlu kılar. Yönetenlerin kültürel ve dinsel tercihlerinin tüm topluma giydirilmesi demokrat bir tutum olmadığı gibi devletin ‘laik’lik nosyonu ile de bağdaşmaz. Bu ataerkillik üzerinde yaşanan otoriterleşmedir. İslamcılığın sekülerleştiği bir süreçte devlet eliyle ahlak dayatması sürecin devlet eliyle terse çevrilmesidir.

Bir toplumda güçlü ve çoğunluk olanın azınlığa karşı sorumluluğu daha fazladır. Toplumsal olarak az ve azınlık olanların haklarının anayasal güvenceye alınması gerekirken; tersine siyasal çoğunluğun bu gücü ile ‘az ve azınlık’ olanları kendine benzetme girişimi muhafazakârları seküler yaşam tarzına sahip olanların hak ve özgürlüklerini koruma konusunda bir sınavın önüne bırakmaktadır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Murat Aksoy
Murat Aksoy

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
Murat Paker
Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
Murat Aksoy
Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
Hasan Çetin
Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
Sema Erder
Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
Eser Karakaş
Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
Akın Özçer
Akın Özçer Yanlışta ısrar
Yüksel Işık
Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı