MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Türkiye’de devletin dönüşümü: Kriz dinamikleri ve AKP’li yıllar

Ana SayfaGenelTürkiye’de devletin dönüşümü: Kriz dinamikleri ve AKP’li yıllar
Türkiye’de devletin dönüşümü: Kriz dinamikleri ve AKP’li yıllar
28 Ağustos, 2024, Çarşamba 07:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk

Rahatlıkla söylenebilir ki, Türk devleti hem iç politik gelişmeler hem uzun erimli tarihsel sosyolojik dinamikler hem de küresel sistemin bu coğrafyaya etkisi nedeniyle çok yönlü ve çok katmanlı bir şekilde değişmektedir. 

Türkiye’deki devlet tartışmaları bir dizi eksende somut bir içeriğe kavuşur: Bahsi geçen sorunsal alanlarından ilki ve yakın döneme kadar akademik kamuoyu bakımından en itibarlısı güçlü devlet-zayıf sivil toplum ikiliğinde kendi özgün iddiasını somutlaştıran merkez-çevre yaklaşımıydı. Tartışmayı ele alan yazarın öznel tercihleri ve konjonktürün etkisiyle yoğunluğu seyrelip güçlense de bu eksendeki ortak nokta Türkiye siyasi ve toplumsal tarihinin Batıdan farkı üzerine odaklanmıştı. Sınıflar ve (veya) sivil toplum üzerinden toplumsal gelişmeleri okumak tam anlamıyla mümkün değildi. Çünkü siyasal çatışmanın temeli merkez-çevre paradigmasında ortaya konduğu üzere kültürdü. Ayrıca devlet aygıtının devasa gücü her hangi bir ekonomik veya toplumsal aktörü birincil konuma ulaşmaktan alıkoyuyordu.

Merkez-çevrenin Kemalizm’i eleştiren tüm kesimler için ortak bir düşünsel iklim olarak iş gördüğünü de kayıt altına almak yerinde olacaktır. Ancak son çeyrek asırda AKP’nin pasif devrimi karşısında Kemalist yapı hemen tümüyle tasfiye oldu. Devletin zor ve ikna aygıtları daha İslami-muhafazakar bir içeriğe büründü.

AKP’NİN PASİF DEVRİMİ KARŞISINDA KEMALİST YAPI TASFİYE EDİLDİ

Merkez-çevre uzun bir süre bir tür büyük anlatı olarak iş gördü. Ülkedeki demokrasi eksikliği güçlü devlet ve bürokratik vesayetle ilişkilendirildi. Tarih sosyolojisini Weberci bir perspektifte kuran her türlü okuma, Şerif Mardin ve izleyicileri ve aynı anda hem Weber-Frankfurt Okulu çizgisinden hem de Gramsci’den etkileyen Post-Marksist perspektif merkez-çevre paradigmasını popülerleştirdi. Merkez-çevrenin Kemalizm’i eleştiren tüm kesimler için ortak bir düşünsel iklim olarak iş gördüğünü de kayıt altına almak yerinde olacaktır. Ancak son çeyrek asırda AKP’nin pasif devrimi karşısında Kemalist yapı hemen tümüyle tasfiye oldu. Devletin zor ve ikna aygıtları daha İslami-muhafazakar bir içeriğe büründü. Bu dönüşüme rağmen sivilleşme ve demokratikleşme yönünde ciddi bir ivme kaydedilemedi. Hatta bürokratik ve demokratik birikimin hızla aşındığı, ülkenin sivil vesayet yanı ağır basan otoriter rekabetçi bir reel politiğe sürüklendiğine yönelik yakınmalar arttı.

Toprak ve mülkiyet düzeni, feodalite tartışmaları, ATÜT sisteminin Osmanlı-Türkiye sosyal-ekonomik tarihi bakımından önemi üzerinde durulan temel meselelere karşılık gelmektedir. Tabii 1980 öncesi gelişmeler bakımından sınıf analizlerinin devrim momentine yöneldiği söylenebilir. Yani toplumsal sınıfların iktisat ve siyaset tarihindeki yeri tartışılırken bu kolektif öznelerin Türkiye siyasetinde oynayacağı değişim rolü de temel bir parametre olarak ele alınmıştır.

ATÜT SİSTEMİ VE OSMANLI-TÜRKİYE SOSYAL-EKONOMİK TARİHİ

Türkiye’de devlet tartışmalarının ikinci önemli dayanağı daha çok sosyal demokrat ve Marksist yorumcularının gelişimine katkı sunduğu sınıf analizleridir. Toprak ve mülkiyet düzeni, feodalite tartışmaları, ATÜT sisteminin Osmanlı-Türkiye sosyal-ekonomik tarihi bakımından önemi üzerinde durulan temel meselelere karşılık gelmektedir. Tabii 1980 öncesi gelişmeler bakımından sınıf analizlerinin devrim momentine yöneldiği söylenebilir. Yani toplumsal sınıfların iktisat ve siyaset tarihindeki yeri tartışılırken bu kolektif öznelerin Türkiye siyasetinde oynayacağı değişim rolü de temel bir parametre olarak ele alınmıştır.

1980 sonrası süreç bakımından ise neo-liberal iktisat politikalarının devlet ve toplum hayatında yarattığı büyük yıkım ayrıntılı bir şekilde tartışmaya açılmıştır. Bu hususta genel kanı, dünyadaki gelişmelere paralel bir şekilde Keynesyen devletin Schumpeterci bir model lehine güç kaybettiği şeklindedir. Sosyal devletin tasfiyesi, sendikasız ve güvencesiz çalışma koşullarını dayatan mevzuat değişiklikleri, devletin zor aygıtının toplumsal mücadeleler karşısında takındığı engelleyici tutum tartışmada öne çıkan temel izleklere karşılık gelmektedir. Kamu yönetimi reformları ve idarenin değişen kurumsal mimarisi, hatta görev tanımları Türkiye’de neo-liberal dönüşümün alt başlıkları olarak okunabilir. 

Tabii neo-liberal devlet inşa sürecinin bazı siyasal sosyolojik sınırlılıklar içinde sonuç doğurduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Önce Özal’lı yıllar, ardından da AKP iktidarında gerçekleşen neo-liberal hamlenin popülist ve patronajcı bir yerel gündemle uzlaşı halinde hayata geçirildiği rahatlıkla iddia edilebilir. Bu bağlamda Türkiye’deki neo-liberalizm tam rekabet koşulları ve küçük devlet idealiyle kısmen uyumlu bir içeriğe karşılık gelmektedir. Devletin sermaye yanlısı ve emek karşıtı iktisat (maliye) politikalarında ısrar etmesi bakımından neo-liberal gündem güçlüdür. Ancak siyaseten zenginleşme, parti aracılığıyla yandaş iş insanlara imtiyaz ve kolaylık tanıma, devletin kullandığı kaynak ve personel sayısında artış gibi başlıklarda neo-liberal çizginin sağ siyasetin patronajcı geleneksel devlet reflekslerine uyum içinde olduğu söylenebilir.        

Devletin laik karakterini kaybetmesi ve başkanlık sisteminde somut bir içeriğe bürünen şahsiyetçi siyaset tarzı ülkenin modernleşme sürecinde elde ettiği tüm birikimi yok etmenin eşiğine getirmiştir. Türk Devletinin kazandığı bu yeni ideolojik kerte onun yönetsel performansını da olumsuz etkilemiş, demokratik cumhuriyet dünyadaki medeni ülkeler liginden uzaklaşmaya başlamıştır.    

MODERNLEŞME SÜRECİNDE ELDE EDİLEN TÜM BİRİKİMİ YOK ETMEK

Devlet-ideoloji ilişkisi üçüncü başlığımıza karşılık gelmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kendini meşrulaştırmada kullandığı ideolojik kodlar Atatürk milliyetçiliğinden İslami bir milliyetçiliğe doğru biçim ve içerik değiştirmiştir. Bu dönüşümün ordu, üniversiteler ve yargı gibi kurumlardaki etkisi oldukça belirgindir. Ayrıca süreç içerisinde bürokrasinin siyaset kurumu karşısında daha araçsal bir niteliğe büründüğü ve özerkliğini kaybettiği ileri sürülebilir. Dönüşümün mimarları, yani İslamcı ve milliyetçi siyasetçilere göre yaşanan şey normalleşmedir. Devlet halkına yabancı bir kerte olmaktan çıkmış ve bürokratik vesayet ortadan kalkmıştır. Ancak bu dönüşüme mesafeli olan kesimler devlet aygıtındaki dönüşümün liyakati ve devlet-vatandaş ilişkileri bakımından özgürlüğü ortadan kaldırdığını ileri sürmektedir. Devletin laik karakterini kaybetmesi ve başkanlık sisteminde somut bir içeriğe bürünen şahsiyetçi siyaset tarzı ülkenin modernleşme sürecinde elde ettiği tüm birikimi yok etmenin eşiğine getirmiştir. Türk Devletinin kazandığı bu yeni ideolojik kerte onun yönetsel performansını da olumsuz etkilemiş, demokratik cumhuriyet dünyadaki medeni ülkeler liginden uzaklaşmaya başlamıştır.     

Devlet tartışmasının bir sonraki başlığı kurum ve aktörleri ilgilendiren küreselleşme, merkezileşme ve yerelleşme dinamikleridir. Yerel kamu yönetim birimlerinin devlet-vatandaş ilişkisine etkisi, kentlerin kapitalist sermaye birikim sürecine açılması sonucu oluşan yeni sınıfsal dinamikler ve mülksüzleşme, neo-liberal dünyanın Türk devletinden beklentileri, bu bağlamda maden arama, sanayi, teknoloji ve teşvik politikası, turizme açılan coğrafyalar bakımından yaşanan kalıcı ekolojik tahribat küreselleşme-yerelleşme süreçlerinin devlet aygıtıyla birlikte ele alınmasını zorunlu hale getirmiştir. Yerellik meselesi özellikle iki noktada, 2019’da İstanbul ve Ankara’nın ana muhalefet partisinden gelen siyasetçilerce temsili ve kayyım politikası nedenle Kürt hareketinin yerel yönetimlerden dışlanması gibi olaylar açısından yüksek düzeyde politik tartışma potansiyelini de içerisinde barındırmaktadır. Küreselleşmenin devlet aygıtı bakımından bir diğer ilgi çekici başlığı ise göçmenlerdir. Türkiye’nin açık kapı politikası sonucunda çoğu Suriyeli milyonlarca göçmenin ülkeye gelmesi kamunun yönetsel ve siyasi performansını derinden etkilemiştir.  

AKP iktidarında devlet aygıtının yaşadığı dönüşümüne yönelik tartışmada son önemli başlık Türkiye’nin uluslararası sistem içindeki yerine yönelik olacaktır. Son çeyrek asra yayılan gelişmeler bakımından genel kanı Türk devletinin Ortadoğu siyasetinin dış politika içinde ağırlık kazandığı, Türkiye-AB ilişkilerinin ise gerilediği yönündedir. Derinleşen göçmen krizi ve Batılı demokrasilerde giderek daha etkin bir konuma ulaşan yabancı düşmanı sağ popülist akımlarının olumsuz Türkiye imajını güçlendirdiği doğrudur. Ancak mevcut iktidarın özellikle Arap Baharı ve sonrası gelişmeler bakımından İslamcı bir jeopolitiği hayata geçirmeye çalıştığı da söylenebilir. Bugünün Türkiye’sinde ise hem ortaya konulan hedeflere ulaşma konusunda yaşanan başarısızlık hem de ekonomik krizin devletin agresif dış siyasetini sınırlayan konumu AKP’yi daha itidalli bir dış politikaya doğru vites düşürmeye zorlamıştır.   

Sonuç olarak rahatlıkla söylenebilir ki, Türk devleti hem iç politik gelişmeler hem uzun erimli tarihsel sosyolojik dinamikler hem de küresel sistemin bu coğrafyaya etkisi nedeniyle çok yönlü ve çok katmanlı bir şekilde değişmektedir. 

 

 

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı