MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Tanpınar'a Huzur Yok 35. Bölüm: “Yavaş yavaş kendim oluyorum”

Ana SayfaEdebi̇yatTanpınar'a Huzur Yok 35. Bölüm: “Yavaş yavaş kendim oluyorum”
Tanpınar'a Huzur Yok 35. Bölüm: “Yavaş yavaş kendim oluyorum”
15 Eylül, 2024, Pazar 13:56
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Murat Menteş
Murat Menteş

Muayyen [belli] miktarda şüphe, mantığı destekler; fazlası, yok eder. Lakin bu hikayeyi mantık cetveline oturtmak muhal. Karanlıkta şeytanın ıslığını ve toynak seslerini işitiyorum.

Neyim ben makamlı, vezinli meleyen bir günah keçisi mi? Mahzun bir kobay? Köpekbalıklarından kaçan bir köstebek?..

Rüyamda, evimin penceresinin önünden bir hidrojen bombası, zeplin misali süzülerek geçiyordu. Üzerinde, “Hayal ile / Hakikat arasında / Yalnız sen varsın!” yazılı. Nastasya Filippovna, ata biner gibi bombaya oturmuş, bana gülerek el sallarken haykırıyor: “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nden sevgilerle!” Arkamı dönüyorum, Bahtiyar Kont. Kucağındaki Haydut’u okşarken “Kıyametin kopmaması, 15 senedir her saniye şahitlik ettiğimiz bir mucize!” diyor. Haydut da konuşuyor: “Miyav, yani demek istiyorum ki, başarı, sıradanlığı yok etmez, pekiştirir.” O esnada salona bir mumya giriyor. Soruyorum: “Kimsiniz?” “Benim, Fatin Fantom” diyor “Amerika ziyaretinde Adnan Menderes’e hediye edilen kovboy şapkası bize uğur getirdi.” Şahmat Bey koltuğa yayılmış: “Şikago daktilosunu kullanmanın vaktidir üstat!” Lami Alem istavroz çıkarıyor. Mutfaktan bir adam [Viktor, muhtemelen] sesleniyor: “Çocuğun yaşamasını istiyorsanız, şu yazarın icabına bakın!”

Sabah emniyet merkezine gitmedim. Şikago daktilosunu yanıma aldım, Chrysler’e atladım ve Bahtiyar Kont’un yalısının yolunu tuttum. Sahil bulvarından ışık hızıyla geçtim. Tamburalı Thompson’ı pardösümün altına sakladım. Yalının kapısını Uşak Siyavuş Yavaş açtı: “Buyurunuz, Ahmet Hamdi Bey?”

Neyim ben makamlı, vezinli meleyen bir günah keçisi mi? Mahzun bir kobay? Köpekbalıklarından kaçan bir köstebek?..

“Viktor Shishkin’i görmek istiyorum” dedim.

“Kim?”

“Viktor Shishkin. Onu derhal çağırın lütfen.”

“Fakat efendim, burada öyle biri_”

“Bırak gelsin, Siyavuş Efendi!” Rus mühendis, antrede peyda olmuştu.

Tüfeği çektim ve Viktor’a doğrulttum: “Şimdi bana herşeyi tafsilatlı [ayrıntılı açıklama] şekilde anlatacaksınız” diyerek gülümsedim. Kapının yanındaki boy aynasında, Humphrey Bogart’ın silueti. Başımda şapka, sırtımda pardösü ve elimde makinalı tüfekle, meşhur jöne hakikaten benzemiştim.

“Rica ederim sakin olunuz Bay Tanpınar. Problem her ne ise konuşarak halledebileceğimizden eminim” dedi. Teröristin telaffuzu kusursuz.

İkimiz salona geçtik. Uşak toz oldu. Burada merhum Bahtiyar Kont’la Çarşamba günleri daldığımız derin sohbetleri hatırladım. Maziden geriye yalnızca latif hatıralar değil, bir o kadar meşum vesveseler de kalıyor: Bahtiyar Bey’in cesedini bulduğumda başım dönmüş, polis baskın verince ödüm kopmuştu. Ve hâlâ üstüme atılan cinayetin kanlı düğümlerini çözmeye çabalıyorum.

Kıyametin kopmaması, 15 senedir her saniye şahitlik ettiğimiz bir mucize

Viktor ile karşılıklı koltuklara oturmuştuk. Yekten sordum: “Bahtiyar Kont’u kim öldürdü?”

“Siz, Bay Tanpınar. Dostumu öldüren silahı siz ateşlediniz.”

“Kaçırdığınız şu küçük çocuk… Kimin çocuğu?”

“Olay göründüğü gibi değil. Tümüyle bir yanlış anlama mevzubahis. Ben bir elektrik mühendisiyim. Seneler evvel bir kadına sevdalanmıştım. Çocuğumuz olduğunu benden gizlemiş. Zengin bir adamla evlenmiş…”

Tüfeği oynatarak “O halde çocuk neden annesine değil de anneannesine teslim edildi? Yalan söylüyorsunuz!” diye gürledim.

“Evime, elinizde silahla dalıp beni sorgulayamazsınız.”

Yalının sahibi Kont Ailesi değil miydi? “Eviniz mi?”

“Evet. Bahtiyarcığım bu mülkü bana miras bıraktı.”

“Çünkü…” diye fikir yürüttüm “onun sevgilisiydiniz?”

Ilımlı bir küstahlıkla sırıtıyordu: “Hususi hayatım sizi alakadar etmez.”

Maziden geriye yalnızca latif hatıralar değil, bir o kadar meşum vesveseler de kalıyor.

Sabrım taşmıştı: “Tuzağa düşürüldüm. Tam da bu odada hayatım karartıldı. Ve bu dalga-dubarada sizin parmağınız var. Eğer neler olup bittiğini açıklamazsanız, ağzınızı mermiyle doldururum!” Şaşkındım. Parmağım tetikte, bir insanı vurmak üzereyim!

Gayet serinkanlıydı: “Beni ille de öldürecekseniz, bu işi gece, karanlıkta halletmenizi salık veririm.” Silah benim elimde değil de onunkinde sanki.

“Nastasya Filippovna, dedeniz Ivan Shishkin’in vefatından seneler sonra doğduğu halde… Yani ölmüş bir ressam, hiç görmediği bir kadının portresini nasıl yapabilir?”

“Neden bahsettiğinizi anlamadım.”

“Dedenizin şaheserini Bahtiyar Kont’a siz vermediniz mi?”

“Evet. Bahtiyar’ı sevindirecek türde bir hediyeydi… Dedem, Budala romanındaki Nastasya Filippovna’yı öyle tasavvur etmiş… Lakin portreye benzeyen ve Nastasya Filippovna adlı bir kadının varlığından haberim yok.”

Sizin Rus milletine mensup olmanızı dilerdim. Cemiyetine ruh üfleyen, hayat veren bir müellifsiniz

“Polis, sizin burada yaşadığınızı bilmiyor besbelli?”

“Siz ihbar ederseniz, öğreneceklerdir.”

“Ben muhbir değilim. Fakat bahse girerim kaçacaksınız.”

“Sanmam. Polis beni bu evde asla bulamaz.

“İyi de ben_”

“Sizi ben karşıladım üstat. Değersiz hayatımın belki en harika tesadüfü bu. Dünya gözüyle zât-ı âlinizi görmek, sohbetinizden istifade etmek…”

“Neler zırvalıyorsunuz Viktor Bey?”

“Sahi, burada olduğumu nasıl anladınız?”

“Sezgi kuvvetiyle.”

“Çok zekisiniz. Hatta bir dâhisiniz. Ne yalan söyleyeyim, sizin namınıza üzülüyorum.”

“Nedenmiş o?”

“Sizin Rus milletine mensup olmanızı dilerdim. Cemiyetine ruh üfleyen, hayat veren bir müellifsiniz.”

“İltifatlarınızı tehdit addediyorum Baş Shishkin.”

“Teessüf ederim. O Şikago daktilosuyla vücuduma imza atacak mısınız?”

Boş bulunup “Hayır, ben kimseyi öldüremem” dedim.

“O halde birer kahve içelim, ne dersiniz?”

Tüfeği indirdim. Uşağın getirdiği kahvelerin höpürdettik. Bu höpürtüler mütareke ilanıydı.

Humphrey Bogart suretinden sıyrılıyor, yavaş yavaş kendim oluyordum.

Tefrikanın tüm bölümlerini okumak için yukarıdaki görsele tıkla ☝️

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Tanpınar'a Huzur Yok

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Murat Menteş
Murat Menteş

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
Burak Can Çelik
Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
Tunay Şendal
Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
Mehmet Hasgüler
Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
Gülseren Aydın
Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
Ali Kılıç
Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
Hakan Şahin
Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
Bahar Akpınar
Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
Buse Ayazma
Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
Mesut Balcan
Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı