MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Soma’dan Ankara’ya yürüyen Fernas işçilerine Ankara girişinde polis engeli

ANA SAYFAGÜNDEMSoma’dan Ankara’ya yürüyen Fernas işçilerine Ankara girişinde polis engeli
Soma’dan Ankara’ya yürüyen Fernas işçilerine Ankara girişinde polis engeli
02 Ekim, 2024, Çarşamba 13:42
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış

Fernas Madencilik'ten, iş güvenliği eksikleri ve düşük ücretlere tepki gösterdikleri için atıldıkları gerekçesiyle Manisa'nın Soma ilçesinden Ankara'ya yürüme eylemi gerçekleştiren işçileri polis, Ankara girişinde engelledi.

Maden işçisi Özay Karakuş, “50 tane arkadaşımız 38 günden beri yoldayız. Hiçbir Bakan, sağır olmuş ki bizi duymuyor. Hiçbir vekil, hepsi sağır olmuş, kör olmuş ki bizi görmüyor. Biz dilenmeye gelmedik. O pislik madende ölmek istemiyoruz. İş sağlığı güvenliği istiyoruz” dedi.

Manisa Soma’da bulunan, AK Parti Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu'nun sahibi olduğu Fernas Madencilik’te iş güvenliği eksikleri ve düşük ücretlere karşı mücadele başlatan ve bu süreçte sendikaya üye oldukları için işten atılan işçilerin, 25 Eylül’de Soma'dan başlayan çıplak ayakla yürüyüşlerinin bugün Ankara'da sona ermesi planlanıyordu. İşçiler Ankara'da, Kurtuluş Parkı’ndan TBMM’ye yürümeyi planlamıştı. Ancak maden işçilerinin Ankara’ya girişi, polis tarafından Sincan ilçesinin Temelli girişinde engellendi.

"301 kişinin şehit olduğu ocaktan ben sağ çıktım"

Eylemdeki maden işçisi Özay Karakuş, yürüyüşlerinin engellendiği yerde yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Bir maden işçisiyim, ne sendika başkanıyım ne örgütleme uzmanıyım ne de temsilciyim. Burada 50 tane arkadaşız. Hiçbiri yer altında ölmek istemiyor. 301 kişinin şehit olduğu ocaktan ben sağ çıktım. Burada kolluk kuvvetiyle bizi halk olarak karşı karşıya getiriyorlar, soyutluyorlar. Hiçbir bakan sesimizi duymak istemiyor. Ben buradan eşime sesleniyorum, şayet ben ölürsem benim arkamdan gelecek sadakayı kabul etme. çünkü ben ölmek istemiyorum. 301 kişi öldüğünde herkes ev verdi, araba verdi, maaş verdi. Sen o sadakayı kabul edersen sana eşin olarak hakkımı helal etmeyeceğim.

"Gerekirse biz de öleceğiz. Çünkü o pislik madende ölmek istemiyoruz”

50 tane arkadaşımız 38 günden beri yoldayız. Hiçbir bakan, sağır olmuş ki bizi duymuyor. Hiçbir vekil, hepsi sağır olmuş, kör olmuş ki bizi görmüyor. Biz dilenmeye gelmedik. Biz bu yolda iki tane şehit verdik. Ali Faik ile Tahir Başkan'ı. Gerekirse biz de öleceğiz çünkü o pislik madende ölmek istemiyoruz. İş sağlığı güvenliği istiyoruz. Nasıl sen askerinin iş sağlığını, güvenliğini alıyorsan, tesisatını veriyorsan, polisinkini veriyorsan madencininkini de vereceksin. Biz küçük bir meze değiliz, biz işçiyiz. Üretiyoruz, en zor işi yapıyoruz. Depremde bizi hep üst düzeylerde, bütün kanallar gösteriyor. Bir gün olsun bu madenciler görevden kaçmadı. Marşa’ta da Hatay’da da Gölcük’te de hiçbirimiz işten kaçmadık. Karşılık beklemedik.

"Kolluk kuvvetini bize düşman ediyorsunuz. Biz vatandaş değil miyiz”

Demek istediğim şu ki şu kadar vicdanınız kalmamış ki kör olmuşsunuz. Bu işçilerin hakkını vermeyecek kadar sağır olmuşsunuz. Ben 38 günden beri ailemi, iki tane evladımı görmedim. Bu arkadaşlarımın hiçbiri görmedi. Belki beni vatan haini ilan edeceksiniz. Ben bir maden işçisiyim. Hiçbir partiye üyeliğim yok. Sadece sendikal haklarımı istedim. İş sağlığı güvenliği istedim. Beş arkadaşıma çıkış verdiniz. Biz iş sağlığı güvenliği olmadığı için, iki evladımızı yetim bırakmamak için yollara düştük. Lakin kolluk kuvvetini getiriyorsunuz, bize düşman ediyorsunuz. Amaç nedir? Biz vatandaş değil miyiz? Depremde polisle, askerle beraber cenaze çıkarmadık mı, insanları kurtarmadık mı? O zaman bizi dünya starı yaptınız. Bu kadar zor mu bizim haklarımızı savunmak? Bu kadar insanı neden zebil ediyorsunuz, neden yoksullaştırıyorsunuz?

"O zaman sendikaları kaldırın, boynumuza da tasma takın, köle olalım”

Bunlar dilenmeye gelmedi, ailelerine ekmek götürmeye geldiler. Aramızda çocuklarına kıyafet alamayan insanlar var. Biz aptal değiliz. Yollara neden düşelim? Hakkımız olmayan bir şeyi neden isteyelim? Siz o zaman sendikaları kaldırın, bakanlıkları kaldırın, biz köle olalım. Tarlada çalışalım, takın birer de tasma bize. Ben kendimi artık öyle görüyorum. Bu işçiler kendilerini tasma takılmış hayvan gibi görüyor artık. Nedir bu çektiğimiz çile? Neden durduruyorsunuz? İnsanların özgürlüklerini neden kısıtlıyorsunuz? Bir tane bakanı durduruyor mu kolluk kuvveti, bir tane vekili durduruyor mu? Durduramıyor. Ama kanunda durdurması gerekiyor. O da bir vatandaş. Eğer yüreği olan bir kişi çıkarsa ona da sonsuz teşekkürler ediyorum ve Allah razı olsun diyorum."

  • Fernas işçileri Ankara'ya yürüyüş başlattı Fernas işçileri Ankara'ya yürüyüş başlattı
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

İlgili Makale

Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Brigitte Jones’un günlüğü vs Merkez’in Güncesi ya da Türk’ün kredi kartıyla imtihanı

Fernas MadencilikFerhat NasırlıoğluSomaAnkaraİş Güvenliği

Yorum Yazın

Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Büyük Dil Modellerinin Ateşi Çıkarsa
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı “Yeter söz milletindir” sloganı üzerine (2)
    Murat Paker
    Murat Paker Psikoterapi nedir?
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Kamuoyu desteğinin süresi var mıdır?
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy İnan Güney ya da nöbetleşe mağduriyet
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Dezenflasyon masalı, yoksulluk gerçeği
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Sistemin enkazı altında kalan hafızayı kurtarmak
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Siyasette etik omurga
    Deniz Nas
    Deniz Nas Machiavelli'ye göre bir ‘Prens’ hangi özelliklere sahip olmalıdır?
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Üniversite bina değildir, üniversite hümanizimdir!
    Herkül Millas
    Herkül Millas Batı ile Doğu’nun farkları
    Gülşah Eker
    Gülşah Eker Şehirleri dinlemek: Yerel karar alma süreçlerinde veri neden önemli?
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Alaska satranç tahtası
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Simi’nin plajları
    Aydan Bakan
    Aydan Bakan Sevgili küçüğüm
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ne kadar iyi olabilirsin ki!
    Beril Esra Atahan
    Beril Esra Atahan Hiçbir yer evin değilse, her yer evin oluyor
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yargının siyaset kıskacı ve Yeni Çözüm Süreci dengeleri
    Yavuz Saltık
    Yavuz Saltık Kültür ve sanat yoksunluğu: Görünmeyen uçurum
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Görünüşün gücü ve hakikatin çürüme ile imtihanı
    Ahmet Ziya Gökalp
    Ahmet Ziya Gökalp Gerçek, Anlatının Gölgesinde Kayboluyor
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Finans Alla Turca
    Fatih Öztürk
    Fatih Öztürk Türkiye Cumhuriyeti Demokrasisi’ni kurtarmak (3): Temsilcilerin azli
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı