MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Şimdi bize ne gerekli; daha fazla itaat mi, itaatsizlik mi?

Ana SayfaGenelŞimdi bize ne gerekli; daha fazla itaat mi, itaatsizlik mi?
Şimdi bize ne gerekli; daha fazla itaat mi, itaatsizlik mi?
21 Mayıs, 2024, Salı 16:12
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Tuğba Muslu
Tuğba Muslu

Haksızlık karşısında yapılan itirazlar, eşitlik ve adalet için gösterilen mücadeleler, kendi başına gelmese bile bir başkasının yaşadığı olumsuzluğa karşı gösterilen tepkiler, insan hakları temelindeki arayışlar, tüm bunlar, vatanını ve insanını seven, gelişmeyi arzu eden, sorumluluk alan ve bunun karşılığında bedel ödemeyi göze alan erdemli insanların yapacakları eylemlerdir. Yani sanılanın aksine, itaatsizlik, bir hainlik ya da düzen bozuculuk değil, bilakis vatanseverliğin ta kendisidir.

"Barış ancak insanlar adil olduğunda mümkündür."

Halil Cibran

Yazının başlığını ve konusunu seçerken, kendimi iflah olmaz bir isyankar olarak hissetmem, gerçekten öyle olmamdan dolayı değil, itaatsizlik kavramına yüklenen olumsuz algının, benden habersiz, bana bile sirayet etmesinden kaynaklandığını düşünmekteyim.

Toplumsal davranışlarımıza baktığımızda, düşündüğümüz, hissettiğimiz ya da eyleme geçirdiğimiz birçok şeyin, sinsice içimize işlediğini ve biz farkında olmasak bile, bizi ele geçirdiğini, yüksek bir bilinç ile fark edebiliriz ancak. Algılarımız, duygularımız ve değerlerimiz sistemli bir şekilde maruz bırakılan manipülasyon tuzakları ile değişebilmekte, bazen, kişiliğimizle hiç alakalı olmayan davranış biçimlerine dönüşebilmektedir.

Özellikle, toplumsal hassasiyetin yüksek olduğu değerler ile ilgili konularda, istenenden ya da beklenenden farklı düşünebilmek büyük bir cesaret gerektirebilmektedir. Bundan sebep olsa gerek, itaatsizlik kelimesinin geçtiği her yerde, durup düşünmeniz, bu kelimeyle ifade etmek istediğiniz amacı doğru bir şekilde ortaya koymanız elzemdir.Çünkü itaatsizlik, ister bireysel isterse toplumsal konularda olsun, kültürümüzde olumlu karşılanan bir kavram değildir. Ailede itaat, dinde itaat, devlette itaat, vatandaş olarak itaat, beklenilen bir davranış biçimi olarak yüzyıllardır tüm hücrelerimize ilmek ilmek işlenmektedir.

Sadece bizim kültürümüzde değil üstelik. Tüm dünyada organizasyonların beklentisi, yasalara ve hiyerarşik yapılarda üstlere itaat edilmesidir. İtaat, bir erdem olarak değer kazandırılan bir kavram olmuş ve tüm örgütlü yapıların devamlılığı itaat esasına bağlanmıştır.

Yahudilerin toplama kamplarında canice yakıldığı, işkence görerek öldürüldüğü, topyekün imhalarının istenildiği antisemitist politikaların başlangıç noktası, toplum içindeki Yahudilerin ötekileştirilmesi hatta düşmanlaştırılması ve kimsenin buna itiraz etmemiş olmasıdır. Yıllarca yan yana yaşayan, dost, arkadaş olan insanlar, bu ayrıştırma sonucunda bir anda diğerini yok edilmesi gereken bir canavar olarak görebilmiş ve o şekilde muamele edebilmişti

İTAATİN BEDELİ

Hannah Arendt, bir nazi subayı olan Eichmann’ın soykırım suçu ile yargılandığı davayı yakından takip ederken, itaat kavramı üzerine yoğunlaşmıştır. Çünkü Eichmann, yaptığı bütün canice eylemleri "sadece emirlere itaat ettim" diyerek savunmuş ve bunun dışında davranma olanağının mümkün olmadığını ifade etmiştir. İnsanların düşünme yetilerini kaybettirecek ve bir caniye dönüşmelerini sağlayacak kadar ileriye gidebilen bir kavram olarak itaat, Hitler döneminin ve Yahudi soykırımının en tartışılan konusu olmuştur. Elbette, felakete dönüşen bu nihai sona bir anda varılmamıştır.

İtaat kavramı etrafında kurulan totaliter bir yönetim ve bu yönetimi itaat ile destekleyen geniş kitle desteği, olayların artık geriye dönülemez bir noktaya ulaşmasına katkı sunmuştur. Başlangıçta, sadece politik sorumluluk almak istemeyen, sessizce izlemeyi tercih eden kişiler bile zorunlu olarak kendilerini bir kötülük çemberinin içinde bulmuşlar ve belki de kötülüğün kendisi haline dönüşmüşlerdir. Çünkü düşünme yetisinin kaybı ile sonuçlanan itaat, daha fazla itaati gerektirmiştir. Artık vicdanlar susmuş, gözler kararmış ve işlemekte olan sistemin çarklarından biri haline gelinmiştir. 

Yahudilerin toplama kamplarında canice yakıldığı, işkence görerek öldürüldüğü, topyekün imhalarının istenildiği antisemitist politikaların başlangıç noktası, toplum içindeki Yahudilerin ötekileştirilmesi hatta düşmanlaştırılması ve kimsenin buna itiraz etmemiş olmasıdır. Yıllarca yan yana yaşayan, dost, arkadaş olan insanlar, bu ayrıştırma sonucunda bir anda diğerini yok edilmesi gereken bir canavar olarak görebilmiş ve o şekilde muamele edebilmiştir.  O gün Yahudi olmadığı için itiraz etmeyen, sessiz kalan ve rahatsızlık dahi duymayan uyuşturulmuş vicdanlar, olayların bir felakete vardığını gördüklerinde artık yapılabilecek hiçbir şey kalmamıştır. Vahşet varabileceği en nihai noktaya varmış, kötülük tüm sınırları aşarak, artık durdurulamaz bir hale gelmiştirTarihin yalnızca küçük bir kesitinden ele aldığımız bu örnekte, milyonlarca Yahudi, itaat ile başlayan bir sürecin içerisinde canice yok edilmiştir. Yani her şey, olan bitene kayıtsız kalmakla, politik sorumluluk almamakla ve itiraz edebilecekken etmemekle başlamıştır.

Oysaki tüm bunların yapılabileceği bir noktada, itaat edilmemiş olunsaydı hem Almanya’nın hem de tüm dünyanın yaşayacağı büyük bir felaket hiç yaşanmamış olabilirdi. İtaatsizliğin, hainlik ile eşdeğer görüldüğü daha doğrusu gösterilmek istendiği dikkate alınacak olursa, belki de en büyük ihanet, itaat etmenin kendisiydi. 

Haksızlık karşısında yapılan itirazlar, eşitlik ve adalet için gösterilen mücadeleler, kendi başına gelmese bile bir başkasının yaşadığı olumsuzluğa karşı gösterilen tepkiler, insan hakları temelindeki arayışlar, tüm bunlar, vatanını ve insanını seven, gelişmeyi arzu eden, sorumluluk alan ve bunun karşılığında bedel ödemeyi göze alan erdemli insanların yapacakları eylemlerdir.

NE DEĞİŞTİ?

Aradan geçen yıllara ve yaşanmış onca kötü tecrübeye rağmen değişen hiçbir şey yok dünyada. İnsanların yaşananlardan ders almak gibi bir derdi ve tasası yok çünkü. Geçmişin mağdurları bugünün zalimleri olabilmekte, kendi menfaatleri ve iktidarları için gözlerini bile kırpmadan binlerce masumun acı çekmesine, ölmesine sebep olabilmektedirler. Çünkü itaat hala bizimledir ve hala yöneten ile yönetilen arasındaki en güçlü silahtır. 

İtaat etmenin değil itaatsizliğin bir erdem olduğunu fark edinceye kadar, dünya kötülerin elinde bir oyuncak olmaya devam edecektir.  Bugün Gazze’de yaşananlar tüm dünyanın gözü önünde yaşanmaktadır ve sebebi, olayların bu noktaya gelmesinden çok önce gösterilen itaat çemberlerinin içinde aranmalıdır. Filistin meselesi sadece son zamanların konusu değildir. Yıllardır, bir halkın haksız bir saldırıya maruz kalışını, topraklarından ve canlarından edilişini, kendi vatanlarından kovuluşlarını sessizce seyretmedik mi? Olaylar şiddetlendiğinde hatırlayıp, tepki amaçlı bir kaç gösteri düzenleyip, sonra kendi konfor alanlarımıza geri dönmedik mi?

Bugün tüm dünyada gösterilen tepkiler elbette mühimdir. Fakat insanlar sadece savaşlarda, soykırımlarda değil hayatın tüm evrelerinde politik sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlüdür. Gazze’de bugün yaşanılan savaş, yıllardır süren sessizliğin ve haksızlığa gösterilen itaatin sonucudur.Politik sorumluluğunun farkında olan insanlar, yalnızca büyük kitlesel kıyımlar olduğunda değil, en ufak bir haksızlık karşısında bile seslerini çıkarabildiklerinde, itiraz edebildiklerinde, yani İTAAT ETMEDİKLERİNDE her şeyin değişebileceğini ümit edebiliriz ancak.

Haksızlık karşısında yapılan itirazlar, eşitlik ve adalet için gösterilen mücadeleler, kendi başına gelmese bile bir başkasının yaşadığı olumsuzluğa karşı gösterilen tepkiler, insan hakları temelindeki arayışlar, tüm bunlar, vatanını ve insanını seven, gelişmeyi arzu eden, sorumluluk alan ve bunun karşılığında bedel ödemeyi göze alan erdemli insanların yapacakları eylemlerdir.

Yani sanılanın aksine, itaatsizlik, bir hainlik ya da düzen bozuculuk değil, bilakis vatanseverliğin ta kendisidir. Demokrasi ve insan hakları temelinde yaşayabilmenin gerekliliğidir. Toplumsal barışın, huzurun ve tüm dünyanın ihtiyacı olan değerlerin yeniden kazanılmasının umududur.

Yeter ki, itaatsizlik içeren tüm eylemler, bu niyet ve düşüncelerle meydana gelmiş olsun. İtaatsizlik, bir gelecek arzusudur ve insanlığa duyulan sevginin işaretidir.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Tuğba Muslu
    Tuğba Muslu

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı