MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Şakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye

ANA SAYFASİYASETŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye
Şakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye

Yerelin kaynak kullanımında bir koordinasyon çerçevesinde özgür olabilmesi, kararların “merkezden” değil “yerelden” alınacağı mekanizmalarla donanmış demokratik bir toplum hayali, en azından benim kuşağım açısından hiç de boş hayal değil.

12 Ağustos, 2025, Salı 03:19
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu

Bizde başından beri bu şakülsüzlük hali mevcut. Bir türlü bir “demokrasi” kuramamış olmak zaten bu durumun en açık göstergesi. Sınırlarımız içinde yaşayan bütün farklı kimlikleri bir “bütün” olarak göremediğimizden onlarla aramıza duvarlar koyarak yönetmek bizim en çok bildiğimiz bir konu.

Sıcaklardan ve yangınlardan bunalmış bir halk olarak başka şeylerin yanı sıra siyasette de neler olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Zaten dünyanın başka bir evreye girmiş olduğu bir dönemi yaşadığımız çok açık. Bildiğimiz ve bütün dünyayla da paylaştığımızı düşündüğümüz “evrensel değerler” maalesef çöpe gitmiş. Kimsenin taktığı yok. Kanıt mı istiyorsunuz? Alın size Gazze olayını! İsrail’in ki bir zamanlar kendisi soykırıma uğramış bir halkın kurduğu bir devlet, milletin gözü önünde, açık açık insanları çoluk çocuk demeden öldürdüğü gibi onları açlığa da mahkum ediyor. Hepimizin gözleri önünde!

Bu kadar “şakülünden çıkmış” bir dünya nereye gider dersiniz? Doğrusu nereye gittiğini tam olarak bilemeyiz ama kötüye gittiğini söyleyebiliriz. Bu denli neyin “doğru” neyin “yanlış”, neyin “güzel” neyin “çirkin”, neyin “ahlaklı” neyin “ahlaksız” olduğunu ayıramadığımız bir dünya nasıl iyiye gidebilir ki?

Böyle bir dünya içinde bizim yerimiz ise “özel”. Çünkü bizde başından beri bu şakülsüzlük hali mevcut. Bir türlü bir “demokrasi” kuramamış olmak zaten bu durumun en açık göstergesi. Sınırlarımız içinde yaşayan bütün farklı kimlikleri bir “bütün” olarak göremediğimizden onlarla aramıza duvarlar koyarak yönetmek bizim en çok bildiğimiz bir konu.

Düşünsenize adam (ya da kadın) sahte diploma almış.  Olmadığı bir şeyin uzmanı gibi dolaşıyor aramızda. Dolaşmak bir yana aynı konuda emek verip de diploma sahibi olmuş birinin yerini alarak yaşıyor. Ya da e-imza sahtekarlığını alın! Hakkı olmadan eline geçirene inanılmaz bir güç veren bir imkan! Bunlar bugünlerde giderek artan bir biçimde tartışılmaya başladı başlamasına ama, kamudan bir “tık” yok. Sanki siyasetçiler de biraz bezmiş herhalde. Öyle ya “söylüyor ediyoruz ama bir şey de olmuyor!” der gibiler.

Ama burada iddialı bir laf edeceğim! Bir kıymet-i harbiyesi var mıdır bilemem. Daha bunlar iyi günlerimiz diye düşünüyorum. AKP iktidarının bir yerinde (2012-2013) AKP “kayış kopardı”. Devletin bütün kurumları baş aşağıya gitti ve sonunda da yere çakıldılar. Bu arada “tarafsız davranması şart olan” devlet kurumları hükümete bağlı kurumlar haline gelince yolsuzluklar da, hırsızlıklar da aldı başını gitti. Bugün konuştuğumuz sahte diplomalar, çalınan e-imzalar ve üstüne çökülen topraklar o kadar çok ki eğer AKP’den sonra gelecek olan parti CHP olacaksa işinin zor olduğunu buradan da söylemeliyiz.

Nereden mi varıyorum bu sonuca? Bütün “merkezi yönetimler” bu sonuçları üretir de oradan. Bakın tarihe görürsünüz. Nerede kararlar merkezileşmiş ise orada rüşvet, hırsızlık, irtikap artmış. Bu Osmanlı’da da böyleydi, Sovyetler Birliği’nde de böyleydi, AKP yönetiminde de böyle. Hatta rahmetli Doktor Hikmet bu konuyu insanlığın daha erken zamanlarına kadar götürerek medeniyetler kurulduğundan başlamak üzere ilk devlet yapılanmaları çerçevesinde kararlar merkezileşirken nasıl bütün topluma ait olması gereken birikimlere az sayıda insanın el koyduğunu anlatmıştı.

Bunu hatırlatmamın nedeni ise gelecek iktidarların çok ciddi temizlik yapmaları gerekir önermemim daha derininde ne kadar böyle temizlik de yapılsa, topluma ait olması gerekenlere birilerinin el koyma eğilimi öyle kolayına bitecek gibi değil. Onun için de Öcalan’ın “demokratik konfedaralizm” olarak tanımladığı yeni bir insanlığın tohumları olabilecek fikirleri tartışmamız gerek. Yerelin kaynak kullanımında bir koordinasyon çerçevesinde özgür olabilmesi, kararların “merkezden” değil “yerelden” alınacağı mekanizmalarla donanmış demokratik bir toplum hayali, en azından benim kuşağım açısından hiç de boş hayal değil.

Şakülünden çıkmış toplumların daha çok düşünmeye, daha çok tartışmaya ihtiyacı var. Bazıları hoşlanmasa da…

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yeni çözüm süreci komisyonuna dair
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Şakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye
    Seda Aktaş
    Seda Aktaş Kapitalizmin “Gaslighting” Stratejisi: Yapısal eşitsizliklerin görünmez kılınması
    Zeynep Gizem Özpınar
    Zeynep Gizem Özpınar Batı Trakya Türk Azınlık Okulları neden kapatılıyor?
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Şimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Gerçek diplomalar, sahte akademi
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Sevr’den dersler çıkartmak
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Çok yaşa Kralım!
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı “Yeter söz milletindir” sloganı üzerine (1)
    Mehmet Akif Koç
    Mehmet Akif Koç Zengezur Koridoru ya da “Turan Yolu”ndan “Trump Yolu”na
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu De te fabula narratur!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Yol haritasını kim belirleyecek?
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Atı alan bir kez daha Üsküdar’ı geçer mi?
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Tarikatlar ve İktidar
    Deniz Nas
    Deniz Nas Yeni Sol: Bireyin kimliğinin politiğe taşınması
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Ahlaki ve yapısal krizlerin aşındırdığı toplumsal güven
    Ekrem İmamoğlu
    Ekrem İmamoğlu Türkiye’de iç barış ve dış itibar nasıl sağlanır?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş İstanbul’da ilk rasathane nasıl kuruldu?
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Homo Criminalis: Suçun Kurduğu Düzen
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Sahte diploma, sahte insandır
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Jane Austen hayatımı mahvetti: Aşkın ve anlamın yolculuğu
    Emir Berke Yaşar
    Emir Berke Yaşar Hayat Hanım’ı yeniden okumak
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı