MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Mahalle Meclisleri arkeolojik kalıntı mı, yerel katılımcılık deneyimi mi?

Ana SayfaKentMahalle Meclisleri arkeolojik kalıntı mı, yerel katılımcılık deneyimi mi?
Mahalle Meclisleri arkeolojik kalıntı mı, yerel katılımcılık deneyimi mi?

Mahalle Meclisleri arkeolojik kalıntı mı, yerel katılımcılık deneyimi mi?

30 Aralık, 2023, Cumartesi 04:55
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
90’larda “İstanbul’un kalburüstü mahallesi” denebilecek sanatçılar ve yazarlar semti Cihangir’den başlayıp dalga dalga Refah Partili belediyelerin yönettiği semtlere yayılan Mahalle Meclisleri acaba yerel bir katılımcılık deneyimi miydi? Yoksa kritik bir konjonktürde rıza gösterilen bir uygulama mıydı? Peki günümüzde “Beyoğlu’nun arka yüzü”nde hala sürüyor olmaları neyin göstergesi? Paternalist bir yönetim anlayışının mı?Tophane semtinden geçerken Beyoğlu Belediyesi’nin her hafta düzenlediği “mahalle meclisi” toplantılarının afişini görünce aklıma hep “yukarı” mahallede, Cihangir’de, semtlilerin sahip çıkarak kurtardıkları parkta düzenlenen toplantılar geliyor. Belediye beyaz örtülü masalar taşıyor, semt halkı da masada oturan başkan ve yardımcılarının karşısında oturuyor. Toplantıyı semt derneği başkanı açıyor, hoş geldiniz konuşması yapıyor ve modere ediyor.Biliyorum, “mahalle meclisleri” gibi bir konudan söz edince elbette ki Cihangir’dekinden öncesi de var. Örneğin 1 Mayıs Mahallesi’nde 80’ler öncesi gerçekleştirilen “halk meclisleri” gibi. Ancak bunlar daha çok sol örgütlerin girişimleriyle gerçekleşen toplantılar.  “Cihangir Mahalle Meclisi” belki de İstanbul’da bir belediye başkanın (ve yardımcılarının) da katıldığı, sivil girişim tarafından organize edilen, bildiğim “çok taraflı” sayılabilecek ilk örnek (*).Bu ilk deneyimin konjonktürle ilgili bir özelliği var. 94 seçimlerinde Refah Partisi bir sol parti gibi “Adil Düzen” sloganlı bir kampanya yürütüyor. Seçimleri kazandıktan sonra özellikle şehrin Beyoğlu tarafında daha çok seçkinlerin, sanatçıların katıldığı platformlar oluşuyor. Onlar yaşam tarzlarının tehdit altında olduğunu düşünerek platformlar oluşturuyorlar, bir araya geliyorlar ve çeşitli etkinlikler düzenliyorlar.  Buna karşılık Refah Partili belediye, bu hassas dönemde, bir tehdit oluşturmadığını adeta ispatlamak istercesine bu platformlarla ilişki kuruyor. Özellikle yazar, sanatçı gibi kendisine muhalif olan insanlarla iletişim kanallarını açık tutmaya çalışıyor. Semt derneklerini ziyaret ediyor, belediye başkanlarının bizzat katıldığı toplantılar düzenliyor. O tarihlerde Refah Partili belediye başkanları için Cihangir gibi semtlerde yaşayan seçkinlerle iletişim kurmasının tahmin edileceği gibi dayanılmaz bir cazibesi var. “Hoşgörü” ve “farklılıklarla birlikte yaşam” gibi kullandıkları sloganları uygulamalı olarak göstermek için. Kimi zaman büyük otellerin salonlarında, kimi zaman semtin açık alanlarında, parklarında halka açık toplantılar düzenleniyor.Ancak bu mahalle meclisi toplantıları ilginç bir şekilde Beyoğlu’ndan dalga dalga İstanbul’un diğer Refah Partili belediyelerine doğru yayılıyor. Kağıthane Belediyesi bu konuda öncülük ediyor. Belediye başkanı mahalle meclislerini toplamak için kendi danışmanlarını görevlendiriyor, Cihangir’e gönderiyor. Fatih, Eminönü, Eyüp, Pendik belediyeleri de onu izliyor. 30 yıl önce bu deneyim şehrin seçkinlerinin yaşadığı bir mahalleden başlayarak nispeten yoksul semtlerine doğru uzanıyor.
Bu toplantılar hala sürdüğüne ve neredeyse üzerinden otuz yıl geçtiğine göre “bu yerel katılımcılık deneyimi tutmuş” diyebilirsiniz  Hatta belki "hayret ediyorum, ülkede merkeziyetçilik bu süreçte bu kadar güçlenirken nasıl olmuş da bu mahalle meclisleri hala varlıklarını koruyorlar” diye düşünebilirsiniz. Ama…
Beyoğlu’nda afişte de gördüğünüz gibi günümüzde haftalık “mahalle meclisleri” toplantıları hala sürüyor.  STK'ların yerel yönetimlerle başlattığı bu toplantılar hala sürdüğüne ve neredeyse üzerinden otuz yıl geçtiğine göre “bu yerel katılımcılık deneyimi tutmuş” diyebilirsiniz.  Hatta belki "hayret ediyorum, ülkede merkeziyetçilik bu süreçte bu kadar güçlenirken nasıl olmuş da bu mahalle meclisleri hala varlıklarını koruyorlar" diye merak içinde olabilirsiniz. Hem de ilk başladıkları yerde, Beyoğlu’nun seçkinler mahallesi Cihangir’de değil. Beyoğlu’nun arka yüzünde, yoksul mahallelerinde. Örneğin Kulaksız'da, Hacımimi'de, Kasımpaşa'da yüzlerce mahallede hala bu uygulama sürüyor. Üstelik de başkanların, ilgili belediye bürokratlarının katılımı ile. Yani göstermelik değil, bayağı işe yarıyorlar, taleplerin iletilmesinde. Ama dediğim gibi, ilk başladıkları yerde, Cihangir'de mahalle meclislerinden eser yok.Olsa belki şaşırtıcı olur.Mahalle meclisleri demokratik bir yerel yönetim fikrinin mi bir sonucuydu? Belki STK’lar için öyle olabilir. Ama kuruldukları 90’lı yıllarda Refah Partisi için hiç öyle olduklarını zannetmiyorum. Zaten Beyoğlu’nda, Fatih’te 2000’li yılların ortalarından itibaren inisiyatif bağımsız kişilerden daha çok belediye ile yakınlık kurmak isteyen Beyoğlu’ndaki turizmcilerin, AVM’cilerin ellerine geçiyor. Böylece imtiyazlar elde etmeyi amaçlayan yatırımcıların arayüzlerine dönüşüyor. Böylece “mahalle meclisleri” de yönetime yakın olan “Beyoğlu’nun arka yüzü” denilen yerlerde sürüyor.Refah Partisi’nin tıpkı bir sol parti gibi kampanya yürüttüğü ve seçimleri kazandığı tarihlerde dediğim gibi mahalle meclislerinin, platformlar aracılığıyla seçkinlerle iletişim kurmanın dayanılmaz bir cazibesi var, bu kritik süreçte. Sivil toplumun, sesi çıkanların basın ile birlikte hareket ettiklerini görüyorlar. Özellikle Taksim’deki projeler, cami tartışmaları, İstiklal’de yapılan gösterilerden, Conta Eylemi, kermesler, sokak partileri, sinema gösterimleri gibi kitlesel hareketlerden çekiniyorlar.  Sonrasında bir ihtiyaç kalmıyor.  O tarihlerde iktidarın kendisine oy veren insanları mobilize etmek için değil, vermeyenleri ikna etmek için kullandığı bir yöntem, Mahalle Meclisleri. Esnafın, emekçilerin, çalışanların zaten meclislere falan ihtiyaçları, katılım toplantıları ile kaybedecekleri zamanları da yok.Ancak STK'ların amaçladıkları gibi olamıyor. Arka planda başka bir kaygı olduğu yönetimin her halinden belli oluyor. Bir taraftan belediye başkanı Cihangir seçkinlerinin yüzüne gülerken arkalarından esnafa, yoksul halka onların “işi gücü olmadığı için sürekli şikayet eden tuzu kurular” olduklarını söylüyor.Şöyle bir geçmişine bakarsanız, tam da 1996 yılında İstanbul’da düzenlenen BM Habitat Konferansı öncesinde, hazırlıklar sürerken STK'lar olarak başlatılan bu "mahalle meclisleri" dönemin Refah Partili belediye başkanları tarafından benimseniyor. Birçoğu bu deneyim ile hatta siyasal kariyer bile yapıyorlar. Beyoğlu'nda, Kağıthane'de, Eyüp'te , Pendik'te mahalle mahalle benimsenerek uygulanıyormuş gibi oluyor. Özellikle sonra bakanlık, büyükşehir falan gibi yüksek mevkilere de gelen bazı belediye başkanları bu toplantılara bizzat katılıyorlar, belediye bürokratları ile.Yerelleşmeci bir yapı oluşturulmak yerine yalnızca talepleri dinleyen, dikey ilişkiler hakim oluyor. “Mahalle meclisleri” de resmi bir işlev kazanıyor, bu gelişen bu yeni paternalist sistemin bir ögesi haline geliyor. Yardımların dağıtılmasında, sorunların çözülmesinde ve sosyal hizmetlerin yerine getirilmesinde kalıcı bir işlev kazanıyor.
“Mahalle meclisleri” günümüzde arkeolojik bir kalıntı mı? Yoksa hala yaşayan bir demokratik yerel katılım deneyimi mi?
Bugün yerel yönetimlerin bu yapıların neden köklü bir siyasal reformun unsurları halini alamadığını anlamak için bu süreci yeniden değerlendirmekte yarar olabilir. Çünkü "nereden buraya geldik" diye kendimize sorduğumuzda inisiyatifin el değiştirdiği görülüyor. Belirleyici olanın görünürdeki siyaset kurumlarının değil, onun dışında yer alan ve merkeziyetçi asimetrik ilişkileri yeniden üreten, yereli askıya alan devlet sınıflarının ve imtiyaz sahibi çıkar gruplarının oluşturduğu koalisyonların oldukları görülüyor.Ancak baştaki soru zannedersem hala geçerli: “Mahalle meclisleri” günümüzde arkeolojik bir kalıntı mı? Yoksa hala yaşayan bir demokratik yerel katılım deneyimi mi? Yoksa bambaşka bir şey mi? Mahalle meclisleri hala var mı?  Evet, var. Yaklaşık otuz yıldır süren bir katılım uygulamasının tutmadığı söylenemez. Ancak çeşitli semtlerde yüzlercesini izlemiş bir kişi olarak hiç şüphem yok ki, ikisi de değil.  Bugün sivil toplumun katılımı için hala varmış gibi gözüken kurumlar, yapılar çoğu zaman paternalist ilişkilerin askıya aldığı bir yerelliğin tipik göstergeleri…
  • Bu işin bir de evveliyatı var: Doktor, yazar, tarihçi Akillas Millas’ı Atina’da ziyaret ettiğimde bana 1870’lerden kalma Büyükada İhtiyar Heyeti karar defterlerini göstermişti. İlk belediye Beyoğlu ile birlikte 1857’de Büyükada’da kuruluyor. Orada hangi kararların alındığı, kimin bütçeye ne kadar katkı yaptığı (vergi diyelim) bu heyetin kayıtlarında hepsi açık olarak yer alıyor. O tarihlerde mahalle meclisi biraz da apartman yönetimi gibi bir şey olmalı. Kararlar, toplanan paralar, harcamalar her şey halkın gözünün önünde. Savaştan sonra belediyeler merkezi yönetimin bir şubesi halini aldığında şeffaflık ortadan kalkıyor.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı