MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Lübnan'da patlamaların ardından cenazelerde öfke hakim

ANA SAYFAGÜNDEMLübnan'da patlamaların ardından cenazelerde öfke hakim
Lübnan'da patlamaların ardından cenazelerde öfke hakim

Lübnan Sağlık Bakanlığı telsizlerin patladığı ikinci gün en az 20 kişinin öldüğünü ve 450 kişinin yaralandığını açıkladı.

19 Eylül, 2024, Perşembe 11:24
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış

Lübnan çağrı cihazlarının patlamasıyla hayatını kaybedenleri toprağa vermeye hazırlanırken, ülke ikinci dalga patlamalarla sarsıldı. 

Lübnan Sağlık Bakanlığı telsizlerin patladığı ikinci gün en az 20 kişinin öldüğünü ve 450 kişinin yaralandığını açıkladı. Saldırıda öldürülenler için düzenlenen cenaze törenlerinden birine katılanlar BBC'ye konuşurken öfke ve isyanla doluydular. Diğer yandan doktorlar tedavi ettikleri korkunç yaralanmaları anlattı.

Beyrut'tan olayları izleyen BBC Arapça muhabirleri izlenimlerini aktarıyor.

'Bu bizi daha da güçlendirecek'

Çağrı cihazlarının patlatıldığı büyük saldırı ve ikinci dalganın ardından herkes telefonlara veya diğer cihazlara şüpheyle yaklaşıyor.

Bir çocuk dahil hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreni sırasında bir patlama sesi duyduk, insanlar paniğe kapıldı. Kalabalık farklı yönlere doğru koşmaya başladı. Cenazeden ayrılıp, güvenli bir yer bulmamız gerekiyordu. Ancak cenazedeki insanlarla konuşmayı ve neler olup bittiğini anlamayı başardım.

Salı günkü çağrı cihazı saldırılarında öldürülen 11 yaşındaki bir erkek çocuğu ve üç Hizbullah üyesinin cenazesine katılmak için çok sayıda insan toplanmıştı. Erkekler, kadınlar ve hatta öğrenciler sokaklardaydı; ellerinde öldürülen çocuğun resmini gösteren pankartlar ve posterler tutuyorlardı. Bazıları Hizbullah'ın sarı bayraklarını, bazılarıysa Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın resminin bulunduğu büyük siyah bayraklar taşıyorlardı.

Kadınlar, saldırı kurbanlarının tabutlarına gül yaprakları attı. Bu görüntüler benim gibi geçmişte Hizbullah üyelerinin cenazelerine katılmış olan kişiler için oldukça tanıdıktı. Bazı anne babalar çocuklarını getirmişti. İnsanlar bana yaşananların insanlığa karşı büyük bir suç olduğuna inandıklarını fakat bunun direnişi ve kararlılığı güçlendireceğini söylediler. Ses tonlarında direniş vardı. Büyük hoparlörler dualar yayınlanırken, bazı çocuklar izci kıyafetleriyle 11 yaşındaki çocuğa veda ediyordu.

Genç bir adama yaralılardan tanıdığı olup olmadığını sordum. "Herkes birini tanıyor. Hem fiziki hem de kalbi acımız büyük. Ama buna alışığız ve direnişimizi sürdüreceğiz" dedi. Cenazede yanımda duran 45 yaşındaki bir kadın, yüzünde cüretkâr bir gülümsemeyle, "Bu bizi daha da güçlendirecek, bir gözünü kaybeden diğer gözüyle savaşacak, hepimiz yan yanayız" dedi.

'25 yıllık doktorluk kariyerim boyunca yaptığımdan daha fazla ameliyat yapmak zorunda kaldım'

Bu sabah hastanenin önü kalabalık ama nispeten sakindi; yaralıların yakınları, sevdikleriyle ilgili son gelişmeleri almak için hastanenin önünde bekliyordu. Patlamaların hemen ardından yaralılar getirilirken, hastane ağlama ve çığlık sesleriyle yankılanıyordu. 

Mount Lebanon Üniversitesi Hastanesi Tıp Merkezi'nde Göz Doktoru Profesör Elias Warrak ile konuşmayı başardım. Salı günü öğleden sonra gördüklerini kabus olarak nitelendirdi ve "Hayatımın en kötü günüydü" dedi. Muayenehanesinde otururken bana, "Maalesef dün gece 25 yıllık doktorluk kariyerim boyunca yaptığımdan daha fazla ameliyat yapmak zorunda kaldım. "Kurbanların en azından bir gözünü kurtarmak istedim ve bazı durumlarda bunu başaramadım; mühimmat doğrudan gözlerin derinliklerine saplandığı için her iki gözü de almak zorunda kaldım," dedi.

Doktor Warak benimle konuşurken sakin görünüyordu ama çok üzgündü, olanları ve gördüklerini düşünüyordu. "Çok zordu. Hastaların çoğu yirmili yaşlarındaki genç erkeklerdi ve bazı durumlarda her iki gözü de almak zorunda kaldım. Hayatım boyunca dün gördüklerime benzer sahneler görmemiştim." Kısa bir ara dışında yaklaşık 24 saattir hastanede yaralıları tedavi ediyordu.

Diğer yandan Dr. Warak, kurbanların yakınlarının sevdiklerinin başına gelenler karşısında gösterdiği büyük bir sabırdan övgüyle bahsetti. İlk gün 200'ü kritik olmak üzere yaklaşık 3000 kişi yaralandı. Lübnan Sağlık Bakanlığı, ikinci patlama dalgasında en az 20 kişinin öldüğünü ve 450'den fazla kişinin de yaralandığını açıkladı. İran destekli Hizbullah, çağrı cihazlarının "çeşitli Hizbullah birim ve kurumlarının çalışanlarına" ait olduğunu söyledi ve savaşçılarının öldüğünü doğruladı. Grup, Lübnan Başbakanı gibi İsrail'i suçladı. İsrail Ordusu yorum yapmadı.

Patlamaların hemen ardından bazı sağlık görevlileri "Çok hassas ve bazı sahneler korkunç" dedi. Yaralanmaların çoğunun bel, yüz, göz ve el seviyesinde olduğunu ekledi. "Çok sayıda yaralının parmakları kesildi, hatta bazı durumlarda hepsi" diye ekledi.

Bütün ülke, ne olduğunu algılayamadıkları bir şaşkınlık ve şok içinde. Büyüklüğü ve niteliği itibariyle benzeri görülmemiş bu durum, akıl almaz olaylara alışık bir ülke için bile anlaşılması son derece zor görünüyor.

  • Lübnan'da çağrı cihazlarının ardından el telsizleri patlatıldı Lübnan'da çağrı cihazlarının ardından el telsizleri patlatıldı
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

İlgili Makale

İslam Özkan
İslam Özkan

İsrail’in çağrı cihazı saldırıları ya da sinyallerle gelen katliam

LübnanİsrailHizbullahÇağrı CihazıTelsizPatlamaCenaze

Yorum Yazın

Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı “Yeter söz milletindir” sloganı üzerine (1)
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Tarikatlar ve İktidar
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu De te fabula narratur!
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Atı alan bir kez daha Üsküdar’ı geçer mi?
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Ahlaki ve yapısal krizlerin aşındırdığı toplumsal güven
    Ekrem İmamoğlu
    Ekrem İmamoğlu Türkiye’de iç barış ve dış itibar nasıl sağlanır?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş İstanbul’da ilk rasathane nasıl kuruldu?
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Homo Criminalis: Suçun Kurduğu Düzen
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Sahte diploma, sahte insandır
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Jane Austen hayatımı mahvetti: Aşkın ve anlamın yolculuğu
    Emir Berke Yaşar
    Emir Berke Yaşar Hayat Hanım’ı yeniden okumak
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yeni çözüm sürecinde Meclis’te ilk güçlü adım
    Ahmet Öztopkara
    Ahmet Öztopkara Arendt ve fikri mülkiyet: Yaratıcı eylemin sınırları
    Gönen Orhan
    Gönen Orhan Tüketiyorum, o halde VARIM!
    Bora Şahin
    Bora Şahin Makyajla yazılan manifesto
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Simi’den
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı