MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Liberal demokraside yaşanan sarsıntılar

Ana SayfaYorumLiberal demokraside yaşanan sarsıntılar
Liberal demokraside yaşanan sarsıntılar

Liberal demokraside yaşanan sarsıntılar

20 Şubat, 2024, Salı 21:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Artık siyasi seçkinler demokrasi bekçiliği yapmak yerine kendi konumlarını korumak ve kendi işlerini gördürmeyi tercih eder olmuşlardır. Demokrasi seçkinleri demokrasiye yeterince sahip çıkmayınca, liberal demokrasinin uygulamasında görülen gerilemelere şaşmamak gerekir.Liberal demokrasi bütün dünyada güçlüklerle karşılaşıyor. Demokrasinin uzun bir geçmişi olmayan ya da hiçbir zaman tam bir liberal demokrasi kimliğine kavuşamayan ülkelerde demokrasiyle çelişen uygulamalara başvurulması, otoriter yapılanmaya dönük adımlar atılması, hatta düpedüz demokrasiden vazgeçilmesi dahi belki pek şaşırtıcı olmayabilir ama dünyanın örnek aldığı demokrasilerde de işler pek rast gitmiyor. Sizler de izliyorsunuz, Sovyet diktatörlüğünü yıkılmasında sonra kısa bir süre artık özgür seçimlerin yapılabileceği izlenimi veren Rusya’da artık tam bir diktatörlük hakim.Tek ciddi adayın seçime katılabildiği plebisitlerle sözde seçim kazanmış gibi göreve devam eden Putin, kendisine ciddi rakip olabilecek kimsenin aday olmasına izin vermiyor; kiminin adaylık başvurusu peşinen reddedilirken, diğerleri de yarış ortasında başvurusunda kusurlar bulunarak ya da geçmişte işledikleri iddia edilen bir suçtan mahkum edilerek diskalifiye ediliyor. Aday bile olmayan ama eleştirileri ile kitleleri etkileyen muhaliflere de tahammül yok. Alexander Navalny’yi Kutup bölgesindeki bir hapishaneye sürmek yetmedi, hala kitleler onun söylediklerini merak ediyor, bir kısmını benimsiyor diye adamı öldürdüler. Görünüşe göre, bu işlem Putin’in bilgisi haricinde değil.Avrupa Birliği gibi liberal demokrasilerden oluşması beklenen bir toplulukta da, bu rejimden uzaklaşmalar istisna olmaktan uzak. Polonya’da uzun süreler demokrasi ile barışık olmayan, özellikle kuvvetler dengesinin ayrılmaz parçası olan bağımsız yargıya tahammül edemeyen bir siyasi hareket iktidardaydı. Kısa bir süre önce yapılan seçimler sonucu hükümet değişti ama demokrasiyle pek arası olmayan Hukuk ve Adalet Partisi hem parlamentoda önemli ağırlığa sahip hem de Cumhurbaşkanı Duda o partiden. Henüz Polonya’da liberal demokrasinin düzlüğe çıktığını söyleyemeyiz. Başbakan Tusk geçmiş iktidarın demokrasiyi zedeleyen icraatını ortadan kaldırmağa gayret ediyor ama anlaşıldığı kadar yapılacak çok iş var.Bir de liberal demokrasiden Polonya’ya kıyasla daha da fazla uzaklaşan ve henüz iktidarını korumakta olan Macaristan’daki Urban hükümeti var. Bu hükümet, Avrupa Birliğinden gelen muhtelif baskı ve hatta tehditlere rağmen, gücün tekelde, yani başbakanlıkta toplanmasına dönük, güçler dengesi üzerinde kurulu liberal demokratik düzeni kökünden hırpalayan uygulamalardan vazgeçmiyor.
Hepimizin daha yakından tanıdığı bir ülkenin Cumhurbaşkanı bağımsız yargıyı kamuoyu önünde eleştirip, nasıl karar vermelerini beklediği konusunda uyarıyor, beğenmediği yargı kararlarını ise uygulamayacağını ilan ediyor.

BEĞENMEDİĞİ YARGI KARARINI UYGULAMAYACAĞINI İLAN EDEN CUMHURBAŞKANI

Belki öyle uzak ülkelerle bakmamıza da gerek yok. Hepimizin daha yakından tanıdığı bir ülkenin Cumhurbaşkanı bağımsız yargıyı kamuoyu önünde eleştirip, nasıl karar vermelerini beklediği konusunda uyarıyor, beğenmediği yargı kararlarını ise uygulamayacağını ilan ediyor. Başında bulunduğu hükümet, yerel seçimlerde kamu kaynaklarını, kamunun işlettiği radyo ve televizyonlar dahil, hükümet partisinin desteklediği adaylar lehine kullanmakta tereddüt sergilemiyor. Hükümeti eleştirenler cezalandırılırken, muhalefeti eleştirmek demokrasi kurallarının işlemesinin tabii sonucu olarak değerlendiriliyor. Velhasılıkelam, liberal demokrasiye inanmamak, onun gereklerini yerine getirmemek hiç yaşamadığımız, sadece başka ülkelerde olduğuna dair haberleri okuduğumuz olgular değil. Biz de nasibimizi alıyoruz.Verdiğim örneklerden daha vahimini ise maalesef Birleşik Devletlerde bulmak mümkün. Başkanların seçimle geldiği ve gittiği, seçimlerin nispeten düzgün yapıldığı bir ülke olan Amerika’da bir önceki Başkan Trump sadece aslında kendilerinin kazandığını ileri sürdüğü seçimi muhalefetin çaldığını iddia etmekle kalmadı, yandaş bir takım kuruluşları harekete geçirerek Kongre’yi basma ve görevi Biden’e devretmeme girişiminde bulundu.Halihazırda bazı eyaletler kendisini halkı isyana teşvik ederek iktidar el koyma girişiminden yargılamaya, önümüzde seçimlere de başkan adayı olarak girmesini engellemeye çalışıyorlar. Başlarına böyle şeylerin gelebileceğini hiç akıllarına getirmemiş olan Amerikan federal ve eyalet anayasalarının yazarları, yasalara bu durumları engellemeyi öngören maddeler koymadıkları için de Trump yeniden Cumhuriyetçi Parti’nin en güçlü başkan adayı olarak karşımızda.
Bir toplumda demokrasinin yaşaması için bu konuda yaygın bir toplumsal mutabakat olması gerektiği söylenebilirse de, ayrıntılı demokratik uygulamaların muhtelif kökenlerden gelen toplumsal -siyasi seçkinler tarafından desteklenmesi esastır.

DEMOKRASİ VE SEÇKİNLER

Acaba gerek demokrasi ile yeni tanışan gerek eskiden beri öyle yönetilen ülkeler liberal demokrasiyi terk etmeye neden bu kadar yatkın gözüküyorlar.  İsterseniz bu soruyu yanıtlamadan önce liberal demokrasinin nasıl işlediği üzerinde biraz duralım. Bir toplumda demokrasinin yaşaması için bu konuda yaygın bir toplumsal mutabakat olması gerektiği söylenebilirse de, ayrıntılı demokratik uygulamaların muhtelif kökenlerden gelen toplumsal -siyasi seçkinler tarafından desteklenmesi esastır.Söylediklerimi şöyle bir örnekle açıklamaya çalışayım: Toplumun tümünü temsil eden bir örneğe bir anket uygulasanız ve deneklere “En iyi yönetim şekli siyasi demokrasidir,” onaylıyor musunuz, yoksa karşı fikirde misiniz?” diye soracak olsanız, büyük bir çoğunluk demokrasiden yana tavır alacaktır. Fakat ardından aynı kişilerin “Tuhaf ve makbul olmayan fikirleri savunan bir adamın meydanlarda konuşmasına müsaade edilmemelidir” cümlesine katılma durumlarını merak etseniz, çoğu kişi böyle bir kişinin düşüncelerini açıklamasını yasaklamanın da tabii olduğunu söyleyecektir.Buna karşılık, aynı soruyu toplumda siyasi, iktisadi ve sivil toplum önderi olan, dolayısıyla demokrasinin kurallarını bilen ve onları özel durumlara daha başarıyla uygulayan kişilere, bunlara siyasi seçkinler de diyebiliriz, soracak olsanız, çoğunluk itibariyle ifade özgürlüğünü destekleyen bir tutum ifade edeceklerdir.   Bu örneği uydurduğumu sanmayınız. Daha1950’li yılların ortalarında Amerika’da Samuel Stouffer tarafından yapılan bir araştırma, bir toplumda demokrasinin işlemesinin, siyasi seçkinler diyebileceğimiz bir zümrenin liberal demokrasinin değerlerini iyi bilmeleri, özümsemeleri ve özel durumlara uygulayabilmeyi kitlelere göre daha iyi becerebilmeleri veya başarabilmeleri sayesinde mümkün olduğunu göstermiştir.O zaman şu soruyu sormak gerekiyor: Günümüzde siyasi seçkinler demokrasiye inançlarını mı yitirdiler, yoksa diğer bazı faktörler mi demokrasinin işlemesini zorlaştırıyor, yoksa her iki durum da varit mi? Ne der siniz? Siyasi seçkinler artık demokrasiye inanmıyorlar mı? Çözümlemeye başlayalım. Toplumlar arasında farklar olmakla birlikte sanıyorum üç ayrı olgudan söz etmek mümkün: seçkinlerin farklı kökenden gelmeleri, popülizmin etkisi ve siyasetin meslekleşmesi.İlk olguyu ele alırsak, bazı ülkelerde siyasi seçkinler demokratik deneyimi zayıf bir geçmişten veya toplum kesimlerinden geldiklerinden demokrasiye bağlılıklarının pek güçlü olmadığı görülüyor. Polonya ve Macaristan’ın siyasi seçkinleri başlangıç formasyonlarını demokratik olmayan dönemlerde ve ortamlarda aldıkları için liberal demokrasinin değerlerini yeterince özümsemiş olmayabilirler.  Ya da ülkemiz örneğinde görüldüğü gibi, daha önce siyasi hayatın dışında tutulmuş, bilahare beklenmedik bir hızla siyasette yükselmiş kişiler ve aynı süreçler sonucunda siyasal seçkin sıfatını kazanmış kişilerin liberal demokrasiye bağlılıkları, bu değerleri özümsemeleri güçlü olmayabilir.
Liberal demokrasinin bazı yerlerde tamamen devreden çıkarıldığı, çoğu yerde ise zayıfladığı ve uygulamasının aksadığı bağlamlarda popülist siyasetin gelişmiş olduğu görülecektir.

POPÜLİST SİYASETİN YÜKSELİŞİ

İkinci olgu ise popülizmin yükselişidir. Siyasete girerek yükselmek isteyenler, olağan siyaset sürecinin dışına çıkarak, tüm siyasi yapıları ve kadroları suçlayarak kitleleri etkileyebildiklerini görmüşlerdir. Bildiğiniz gibi, popülist siyasetçiler siyasete sadece kendi menfaatini düşünen, masum ve iyi niyetleri kitleleri aldatarak işlerini yürüten kadroların egemen olduğunu, siyasi sistemin bunlardan temizlenmesi halinde halkın iradesinin egemen olacağını ve siyasetin topluma hizmet eden, onun dertleriyle ilgilenen bir sürece dönüşeceğini, kendilerinin de bu temiz, masum ve iyi niyetli kitlelere hizmeti amaçladıklarını savunuyorlar.Bu çerçevede düşünüldüğünde, popülizmin olağan siyaseti, bu siyaseti yöneten kadroları ve onların yürüttüğü süreçleri, başka türlü ifade edecek olursak yürürlükte olan ve hepimizin bildiği demokrasi tatbikatını reddettikleri anlaşılacaktır.Popülist siyaset genelde kadro, fikir veya parti değil lider odaklıdır. Sorunlara çözüm getirecek olan liderdir. Lider ise kendi siyasi gücüne demokrasi adına getirilecek kısıtlamaları istememekte, bütün gücü kendinde toplayarak toplumun her derdine deva bulacağını ileri sürmektedir. Hatta popülist liderler, bağımsız yargıyı, özerk kurumları ve bireysel özgürlükleri kendilerinin hizmetini aksatan, engelleyen hususlar olarak görmekte, topluma bunları şikayet etmektedir. Liberal demokrasinin bazı yerlerde tamamen devreden çıkarıldığı, çoğu yerde ise zayıfladığı ve uygulamasının aksadığı bağlamlarda popülist siyasetin gelişmiş olduğu görülecektir.Son olgu ise siyasetin meslekleşmiş olmasıdır.  Olağan liberal demokraside kişilerin siyasette hizmet vermeleri ama seçimi kaybedebilecekleri, o zaman başka işler yapacakları düşünülmüştür. Buna karşılık, son yıllarda siyasetten sağlanan imkanlar çok genişlemiş, siyasette kaybedenlerin kendilerine aynı maddi olanakları ve itibarı sağlayan başka işler bulmaları olanaksız olmasa bile bir hayli zorlaşmıştır. Siyasi görevlere gelenler veya seçilenler, göreve devam etmek istemekte, bu amaçla da liderlere biat etmeyi benimsemektedirler. Siyasi partilerde liderden farklı düşünseniz bile, parti anlayışı ile zaten ortak hareket etmeniz beklenmektedir. Ancak, günümüz siyasetçileri en ciddi demokrasi ihlallerinde dahi ya sessiz kalmakta ya da yerlerinden olmamak için demokrasiye aykırı uygulamalar söz konusu olduğunda liderin arkasında yer almaktadırlar. Bu tür davranışlar, işlerini yürütmenin önemli olduğunu düşünen sivil toplum liderleri için de geçerlidir. Özetleyecek olursak, artık siyasi seçkinler demokrasi bekçiliği yapmak yerine kendi konumlarını korumak ve kendi işlerini gördürmeyi tercih eder olmuşlardır. Demokrasi seçkinleri demokrasiye yeterince sahip çıkmayınca, liberal demokrasinin uygulamasında görülen gerilemelere şaşmamak gerekir.Liberal demokrasinin gerilemesinin başka nedenleri de bulunuyor. Ancak siyasi seçkinlerin artık demokrasiye sahip çıkmaması bu demokratik gerileme paketinin belirleyici bir parçasıdır.İlter Turan, Prof. Dr., Bilgi Üniversitesi Öğreti Üyesi
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı