MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Kriz ve Türkiye

ANA SAYFAEKONOMİKriz ve Türkiye
Kriz ve Türkiye
24 Aralık, 2024, Salı 07:00
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Mahfi Eğilmez
Mahfi Eğilmez
yazı içi reklam

Krizin genel tanımı şöyle yapılıyor: Ekonominin temel yapı taşları olarak kabul edilen mal, hizmet, üretim, döviz fiyatları üzerinde kabul edilebilir düzey ve oranların ötesinde yaşanan şiddetli dalgalanmalar.

Benim kriz tanımım biraz daha farklı: Ekonomik kriz; büyüme, işsizlik, enflasyon, faiz, bütçe açığı, cari açık, yerli paranın dış değeri gibi temel göstergelerin yanı sıra geleceğe ilişkin beklentilerin bozulması ve bu bozulmanın belirli bir süre devam etmesi halidir. Bu tanımlardaki kritik soru şudur: Ekonomi, bu sayılan göstergelerin hepsi bozulduğunda mı krizde sayılır yoksa bir veya ikisindeki bozulma ekonominin krizde sayılması için yeterli midir?

Ne kadar fazla sayıda göstergeden söz edersek edelim bir ekonomide kriz durumu olup olmadığını anlamak için daha çok iki temel göstergeye bakılıyor: Büyüme oranı ve enflasyon. Bu oranlar da ülkeden ülkeye farklı değerlendiriliyor. Mesela Türkiye için yüzde 5 oranında büyüme ideal oran olarak kabul edilmekle birlikte bu oran ABD veya Almanya için çok yüksek, Çin ve Hindistan için düşük kabul ediliyor. Ya da çift haneli enflasyon Türkiye’de bir kriz hali olarak görülmemekle birlikte ABD ve Avrupa için felaket olarak nitelendirilebiliyor. Ekonomide kriz algılaması ülkelerin durumuna, geleneklere ve kültüre göre farklılıklar gösteriyor.  

Aşağıdaki grafik Türkiye’nin son yirmi yılda enflasyon ve büyüme oranlarının gelişimini birlikte gösteriyor (grafik; TÜİK sitesinde yayınlanan verilerden yararlanılarak tarafımdan hazırlanmıştır.)

Kasım ayı itibarıyla 12 aylık enflasyon 47,09. Bu orandaki enflasyon gelişmiş ekonomiler açısından kriz hali olarak kabul edilir. Buna karşılık Türkiye’de bir kriz hali olarak görülmüyor.

Grafiğe göre 2004 ile 2017 yılları arasında Türkiye, dünya geneline göre yüksek, kendi algılamalarına göre normal enflasyonlu bir büyüme içinde görünüyor (I numaralı bölge.) 2008 yılında küresel krizin etkisiyle stagflasyona (durgunluk ve enflasyon ya da sıfıra yakın büyümeye enflasyonun eşlik etmesi hali) giren ekonomi (B) ertesi yıl bu kez slumpflasyona girmiş (yüksek enflasyon ile birlikte ekonomide küçülme hali) (A.)

2018 yılından itibaren başkanlık sistemine geçen Türkiye’de (II numaralı bölge) 2019 yılında yeniden stagflasyon yaşadı (B.) Bu dönemde 2021 yılında enflasyondaki yükselmeye karşın önce faiz düşürüldü, enflasyon yüzde 80’lere kadar yükseldi, sonra 2023 yılı ortasından itibaren faiz yeniden artırılınca enflasyon düşüşe geçti.   

Kasım ayı itibarıyla 12 aylık enflasyon 47,09. Bu orandaki enflasyon gelişmiş ekonomiler açısından kriz hali olarak kabul edilir. Buna karşılık Türkiye’de bir kriz hali olarak görülmüyor. Bizde kriz olarak kabul edilen durum büyümenin küçülmeye dönüşmesi halidir. Çünkü o zaman işten çıkarmalar başlar, işsizlik oranı artar.

Bu yazı, yazarın izniyle mahfiegilmez.com adresinden alınmıştır.

  • Enflasyona Karşı Maliye Politikası Enflasyona Karşı Maliye Politikası
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
KrizEkonomiEnflasyon

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Mahfi Eğilmez
    Mahfi Eğilmez

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı