MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

İktidara güvenmek!

ANA SAYFASİYASETİktidara güvenmek!
İktidara güvenmek!
05 Kasım, 2024, Salı 07:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu
yazı içi reklam

İktidardaki akıl şimdi de (Kayyum politikasıyla CHP ve DEM partisi arasındaki ilişkiyi güçlendirmeyi amaç edinmeyeceğine göre) bu atamalarla her ikisini de seçimlerde etkisiz kılacak başka tezgahlar hazırlıyor olabilir. Çünkü olay DEM’in desteğiyle seçilen ve fakat bir CHP’li olan Ahmet Özer’in üzerinden yürüdü. Bu da bence düşündürücü!

Devlet Bahçeli’nin çıkışından sonra Kürt sorunun çözümüne ilişkin umutların birden bire boy attığı günlerde, yine birden bire ülkede tatsız şeyler olmaya başladı. TUSAŞ saldırısının hemen ertesinde Esenyurt, Mardin, Batman ve Halfeti’ye kayyum atanması herkesin kafasını karıştırdı. Ne oluyor da bir yandan Öcalan’ı Mecliste konuşmaya çağıran akıl aynı anda bu atamaları yapabiliyordu? İktidarın niyeti ne olabilirdi? Ne yapmak istiyordu? Bir oyun planı olmadan bu kadar sert dönüşler yapmak mümkün müydü? Mümkünse bundan sonraki hamle ne olabilirdi? Bu türden sorular tabii ki cevap bekliyor.

Geçen hafta sonu DİTAM’ın davetiyle Diyarbakır’da bir toplantı vardı. Bu toplantıda hem konuşmacı olarak ve hem de katılımcı olarak davet edilmiş kişiler Kürt sorunun çözümünde umutlu olmaya çalışan insanlardan oluşuyordu. Benim de henüz bitmemiş ama konuyla ilgili zaman zaman bu sütunlarda değindiğim çalışmamı orada sunma fırsatı buldum. Daha önce de yazmıştım ama tekrar edecek olursam Türkiye ekonomisinde ekonomik daralma ile “çözüm süreci” aynı tarihte, yani 2013 yılında başlamış. Her ne kadar ekonomi 2013’de dolar bazında yüzde 4.7 civarında büyümüşse de özellikle enflasyon ve cari açık alarm vermeye başlamıştı. (Nitekim 2014 ve 2015’de büyüme dolar bazında sırasıyla yüzde eksi 2.9 ve yüzde eksi 10 civarında gerçekleşti). 2013 yılının Newruz’unda ise Diyarbakır’da Öcalan’ın mektubu okunmuş sonrasında da Tayyip Erdoğan Öcalan’ın çağrısını olumlu bulduğunu açıklamıştı. Çözüm süreci de böylece başlamıştı.

Benim Hazine’nin bütçe verilerinden giderek oluşturduğum verilerde ise tuhaf bir durumla karşılaştım. Çalışmamın örneğinde 11 tane “Kürtlerin yoğun yaşadığı il” ile 11 tane “Türk ili” vardı. 2013 yılından başlamak üzere Kamu Yatırımları, Genel Kamu hizmetleri, Ekonomik hizmetler, Çevre, İskan ve Sağlık gibi konularda Kürt illerine ayrılan kaynaklar “Türk” illerine göre çok daha düşük gerçekleşmiş görünüyor. Buna karşılık, Savunma ve Kamu Düzeni gibi güvenlik hizmetleri, Din ve Kültür, Eğitim ve sosyal yardımlar gibi hizmetler görece artmış olmalarına rağmen düzeyleri Türk illerinin altında kalmış.

Yani 2013’de bir yandan barışa doğru adımlar atılırken aynı iktidar diğer yandan da ayrımcı bir bütçe politikası yürürlüğe sokmuş, özellikle bütçenin ekonomi başta olmak üzere önemli kalemlerinde gelmekte olan ekonomik krizin faturasını Kürtlere çıkarmış görünüyor.

Bir hükümet, neden ve hangi gerekçelerle bir yandan barış görüşmeleri yaparken diğer yandan Kürt illerinin ekonomik musluklarını kapatır ki?  Böyle bir yaklaşımın iyi niyetli ve samimi bir yaklaşım olmadığı çok açıktır.

SAMİMİ BİR YAKLAŞIM OLMADIĞI ÇOK AÇIK

Çalışmamın çıkarımları ne ölçüde gerçekçidir, (çalışmam henüz bitmediği için) söylemek zor. Ama bu yazının başında sorduğum sorulara cevap vermek noktasında diyebilirim ki eğer bu bulgum doğruysa Dolmabahçe Mutabakatı’nın neden ortadan kaldırıldığı sorusu da cevaplanmış olabilir. Çünkü, bir hükümet, neden ve hangi gerekçelerle bir yandan barış görüşmeleri yaparken diğer yandan Kürt illerinin ekonomik musluklarını kapatır ki?  Böyle bir yaklaşımın iyi niyetli ve samimi bir yaklaşım olmadığı çok açıktır.

Bir başka ifadeyle iktidardaki akıl şimdi de (Kayyum politikasıyla CHP ve DEM partisi arasındaki ilişkiyi güçlendirmeyi amaç edinmeyeceğine göre) bu atamalarla her ikisini de seçimlerde etkisiz kılacak başka tezgahlar hazırlıyor olabilir. Çünkü olay DEM’in desteğiyle seçilen ve fakat bir CHP’li olan Ahmet Özer’in üzerinden yürüdü.

Bu da bence düşündürücü!

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Erol KatırcıoğluAhmet ÖzerKayyum

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı