MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

İdam! İdam! İdam!

Ana SayfaGenelİdam! İdam! İdam!
İdam! İdam! İdam!
13 Eylül, 2024, Cuma 07:10
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilgehan Uçak
Bilgehan Uçak

İdam, hiçbir koşulda bir çözüm olarak görülmemeli, idamın caydırıcılığından söz edilmemeli, hatta bu zehirli kelime telaffuz dahi edilmemelidir.

Bir kız çocuğunun kolektif bir vahşet sonucu öldürülmesinden sonra ortalığı yine idam severler doldurdu.

Varsa yoksa “İdam! İdam!” diye bağırıyorlar.

Sanıyorlar ki, idam cezası gelse sadece bu çocuk istismarcılarına karşı kullanılacak.

Oysa, hukukun yerlerde süründüğü bir toplumda işlerin böyle yürümeyeceğini söylemek için alim olmaya gerek yok.

Hepsi ayrı birer hukuk garabeti olan Ergenekon, Balyoz ya da 15 Temmuz yargılamalarını düşünün.

Adnan Menderes ve arkadaşlarını, Deniz Gezmiş’i, Erdal Eren’i düşünün.

Kaç müebbet hapis cezası verildi ve eğer idam olsa, kaç insan yok yere asılacaktı?

Sonra ne oldu?

Bu kararların hukuka uygun olmadığı ortaya çıktı, pek çoğu bozuldu, hukuk siyasetin dümen suyuna girdikçe işler iyice işinden çıkılmaz bir hal aldı ve ortada hukuk diye bir şey neredeyse kalmadı.

Bir yerde idam cezası var diye suç oranının azaldığına dair bir istatistik olmadığı gibi Amerika’nın bazı eyaletlerine bakarsanız, bunun tersini gösteren verilere ulaşırsınız.

Devleti diğer organizasyonlardan ayıran şeylerin başında silah kullanma tekeline sahip olması gelir.

Ama o silahların pervasızca kullanılmaması için denetim şart olduğundan bu yetkinin çerçevesi hukukla belirlenmiştir.

Yetki aşımı, hukuki müeyyideleri beraberinde getirecektir -tabii ki bir “hukuk devleti”nde.

İdam cezası da silah kullanma hakkına benzer çünkü toplum devlete “can alma yetkisi” vermiş oluyor.

Bırakın bütün verileri bir kenara, esas sorun da bu zaten.

Devlet can alamaz.

Benim adıma, benim rızamla bir suçluyu da öldüremez, sokaktaki köpekleri de öldüremez, kafasına estiği gibi ormanı da katledemez…

Daha önce verdiğim bir örneği yineleyeyim; birinin bir çocuğa musallat olduğunu, istismar etmeye yeltendiğini görürsem o adamın hayatına son vermeyi düşünebilirim ve belki de veririm.

Ama o adam kolluk kuvvetince yakalanırsa kendi adıma o suçlunun canının alınma yetkisini devlete vermem.

Yetmez, hapishanede o adamın can güvenliğinin sağlanması için de mücadele ederim.

Öte yandan, iyi hal gibi tuhaf kararlarla birkaç sene içinde hapisten salıverilmemesi için de gerekli bütün değişikliklerin yapılması için destek veririm.

Bu ikisinin arasındaki ayrımı çok açık şekilde ortaya koymak gerekir.

Ben kendim olarak istismara yeltenene karşı tavrımı gösteririm, bu yaptığımın da bir suç olduğunu bilirim ve bilerek bu suçu işlerim.

Bu ayrı; devletin benim adıma can alması ayrı.

Bir başka örnek daha vereyim: Bir kadın, kendisine tecavüze yelteneni öldürürse ne yapacağız?

İkinci soru: Tecavüzden hüküm giyenleri asmalı mıyız?

Benim cevabım yine benzer: Muhtemelen ilkinde bir suç unsuru bulamam ama ikincisine asla evet dememek gerektiğinden hiçbir şüphe duymuyorum.

İdamın önünü açarsanız evvela -ve birkaç göstermelik haricinde sadece- muhalifler ve siyasi suçlular asılır.

Tecavüz ve istismara karşı, idamın görece yumuşak versiyonu olan “hadım etme” de tartışılan konulardan biri. Mümtaz’er Türköne de aynı öneriyi savununca bu konuya da değinmek istedim. Devletin başkasının bedeninde geri dönüşü mümkün olmayan kalıcı arazlar bırakması ne kadar doğrudur?

DEVLETİN KALICI ARAZLAR BIRAKMASI NE KADAR DOĞRUDUR?

Bu da ne muasır medeniyettir ne evrensel hukuktur ne de dünyanın geleceğine dairdir.

Çağdışı, ilkel ve vahşi yöntemleri “çözüm” diye sunmak, ancak ilkel ve çaresiz toplumların yapacağı bir iştir.

İdam, hiçbir koşulda bir çözüm olarak görülmemeli, idamın caydırıcılığından söz edilmemeli, hatta bu zehirli kelime telaffuz dahi edilmemelidir.

Tecavüz ve istismara karşı, idamın görece yumuşak versiyonu olan “hadım etme” de tartışılan konulardan biri.

Geçen gün, katıldığım bir televizyon programında, Mümtaz’er Türköne de aynı öneriyi savununca bu konuya da değinmek istedim.

Devletin başkasının bedeninde geri dönüşü mümkün olmayan kalıcı arazlar bırakması ne kadar doğrudur?

Varsayalım ki, hadım etme caydırıcı oldu; hırsızlar için de misal kol kesmeyi mi gündeme alacağız?

Ya da bu önerilerin sonu nereye varacak?

Tabii ki hırsızlık ile tecavüzü aynı yere koymuyorum, tecavüzcünün geride bıraktığı hasar belki bir ömür geçmeyecek, belki nesilden nesile aktarılacaktır ve hiçbir ceza bu hasarı karşılayamaz.

Gene de, devlete, bizim adımıza, bu yetkilere vermekten imtina etmemiz gerektiği kanısındayım.

Hukuk sistemi doğru işletilse bu ilkel yöntemleri hepsinden çok daha caydırıcı olacaktır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Bilgehan Uçak
Bilgehan Uçak

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu Doların saltanatı sarsılıyor: Yeni para düzeninde taht kimin olacak?
Tunay Şendal
Tunay Şendal CHP’nin Komisyon Çıkmazı
Fatih Öztürk
Fatih Öztürk Türkiye Cumhuriyeti demokrasisini kurtarmak -  2
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Belle’nin ölümünü Türkiye’den izlemek 
Murat Aksoy
Murat Aksoy Yargının sil baştan yenilenmesi gerekiyor 
Cengiz Kapmaz
Cengiz Kapmaz ‘Çözüm sürecinde’ CHP neden kolay hedef?
Bilgehan Uçak
Bilgehan Uçak Kos’un öteki yüzü
Herkül Millas
Herkül Millas Türkiye gelişmedi mi, yoksa geri mi kaldı?
Onur Tuğrul Karabıçak
Onur Tuğrul Karabıçak 5 Soruda AKP iktidarına karşı nasıl direneceğiz: Toplumsal müzakere, yurtdışından örnekler ve iktidar pratikleri
Bora Şahin
Bora Şahin Kadıköy’de üç milyarder
Gülşah Eker
Gülşah Eker Kent, Mekân, Geçicilik (2)
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy The Piano: Yönetmeni kadın olan en iyi film
Bilal Sambur
Bilal Sambur Kadın ve aile tartışmasının arkaplanı
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz CHP’siz yeni sürecin imkansızlığı  
Hakan Şahin
Hakan Şahin Disiplin, ölüm ve sessizlik
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Yıkımın adı Jarhanpur, acının adı Filistin
Deniz Nas
Deniz Nas Sosyal Demokrasi ve Sol Liberalizm: Modern siyaset felsefesinde özgürlük ve eşitlik açıklaması
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Tersine dönen modernleşme
Gönen Orhan
Gönen Orhan Belediyeler “rayiç” yerine taş mı yesinler? 
Akın Özçer
Akın Özçer Süreç ya da Çözüm Komisyonu
Yavuz Saltık
Yavuz Saltık Üretimin ve emeğin sessiz tanıkları: Türkiye’de emeklilik, yaşlılık ve toplumsal adalet
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı