MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Hatırlamak ve unutmak üzerine: Sinema ve toplumsal hafıza (mız)

Ana SayfaKültür SanatHatırlamak ve unutmak üzerine: Sinema ve toplumsal hafıza (mız)
Hatırlamak ve unutmak üzerine: Sinema ve toplumsal hafıza (mız)

Hollywood ve benzeri ülke sinemalarında egemen ideolojiye uyumlu anlatılar aracılığı ile, filmler tarihsel ve kültürel inşa süreçlerinde kullanılırlar. Ancak filmleri birer direniş ögesi olarak kullanmak ve bu amaçla farklı biçimsel ve tematik özelliklere sahip filmler üretmek mümkündür.

07 Şubat, 2025, Cuma 08:31
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Seda Aktaş
Seda Aktaş

Sinema, resmi tarihin inşasında bir köprü görevi görürken tam tersine alternatif tarih yazımında farklı tanıklıklara dayanan bir araç olarak etkili olabilir. Belleğin şekillenmesinde sokakların sesine yer veren belgeseller günümüzde yeni medya ve iletişim araçlarının etkili kullanımı sayesinde, olayın öznelerinin de bizzat katılabildiği alanlar haline gelmiştir.

Hatırlama biçimlerimiz, anılar, kişisel ve toplumsal hafızamız… Hatırlamak ve unutmak toplumsal hafıza bağlamında düşünüldüğünde oldukça politik süreçlerdir ve bu süreçte hatırladıklarımız kadar unuttuklarımız da önemlidir.  

Ne kadar basit gibi görünse de karmaşık süreçler sonucunda hatırlarız. Bireyler kadar toplumlarında hafızası farklı süreçlerden etkilenir. Nasıl ki kişisel hafızamız travmalarımız ile yakından ilişkili ise, toplumsal hafıza da bir anlamda toplumsal travmalardan etkilenir. Bazen unutmayı tercih ederiz. Bazen ise hatırlamak bize güç verir. Direnç öğelerini kırmak için unutturulmaya çalışan anılarımız olduğu kadar, sürekli tekrar edilerek hatırlatılan, toplumu bir arada tutmaya yarayan ve başka bir deyişle çimento görevi gören unsurlar da bulunmaktadır.  Toplumsal bellek, yani bir toplumun hatırladıkları ve unutturulanlar iktidarların ideolojik aygıtları sayesinde gerçekleşir ve bu yolla hegemonik rızaya dayalı bir kolektif bellek oluşturulur.

Tüm bu süreçler kültürel hafıza dediğimiz kavram ile ilişkilidir. Kültürel hafıza anlatılar yolu ile de inşa edilebilen bir unsur olarak, ideolojik işlevi nedeni ile iktidarların kontrolünde tutmaya çalıştığı bir alandır. Tarih yazımında da etkili bir unsur olarak kültürel araçlar kullanılır. Dolayısı ile tarihi değişmez ve mutlak bir gerçeklik olarak ele alamayız. Tarih iktidarlar tarafından yazılır ve sürekli inşa süreçleri ile toplumsal hafızada yer edinen olaylar toplumlara hatırlatılır.  

Maurice Halbwachs, “The Collective Memory” adlı eserinde kültürel bellek ve bireylerin hatırlama biçimlerine odaklanır ve belleği sosyal bir olgu olarak tanımlar (Halbwachs, M,1950).  Konuya dair çalışan diğer bir kuramcı olan Jan Assmann “Cultural Memory and Early Civilization: Writing, Remembrance and Political Imagination” (Eski Yüksek Kültürlerde Yazı, Hatırlama ve Politik Kimlik) adlı eserinde iletişimsel bellek ve kültürel bellek olarak ikili bir sınıflandırma yaparken, geçmişin sürekli yeniden yapılandırılan ve aktarılan bir form olduğunu belirtir. (Assmann, 2001).

Pierre Nora, “Realms of Memory: Rethinking The French Past” adlı eserinde tarihin hızlanması ile birlikte, hafızanın kendisinin yok olduğunu ve bu nedenle, insanların süreklilik duygusunu artık mekanlar üzerinden kurduklarını söyler. Bu bağlamda sinema salonları da birer “hafıza mekânı” olarak tanımlanabilir.

SİNEMA SALONLARI DA ‘HAFIZA MEKÂNI’ OLARAK TANIMLANABİLİR

Sinema bu inşa sürecinde nasıl bir rol oynar? Hollywood ve benzeri ülke sinemalarında egemen ideolojiye uyumlu anlatılar aracılığı ile, filmler tarihsel ve kültürel inşa süreçlerinde kullanılırlar. Ancak filmleri birer direniş ögesi olarak kullanmak ve bu amaçla farklı biçimsel ve tematik özelliklere sahip filmler üretmek mümkündür. Gerçekliği temsil bağlamında tartışılan bir tür olarak belgeseller unutturulan gerçeklerin sığınağı ya da hatırlatılmak istenenlerin aktarıcısı olabilirler mi?

Pierre Nora, “Realms of Memory: Rethinking The French Past” adlı eserinde tarihin hızlanması ile birlikte, hafızanın kendisinin yok olduğunu ve bu nedenle, insanların süreklilik duygusunu artık mekanlar üzerinden kurduklarını söyler. Bu bağlamda sinema salonları da birer “hafıza mekânı” olarak tanımlanabilir. Kültürel ve ekonomik hegemonya her filmin gösterimine fırsat vermez. Dolayısı ile filmlerin kendilerine gösterim alanı bulmaları da birer direnişe dönüşmektedir. Filmlerin olduğu kadar birer hafıza mekânı olan sinema salonlarının korunması önem kazanmaktadır. Kimliksiz AVM içi sinemaları hafızası olmayan mekanlar olarak tanımlamak mümkündür.

Günümüzde sanat üretim, tıpkı diğer üretim biçimlerinde olduğu gibi, yeni bir evreye girmiş ve üretici-tüketici ayrımı silikleşmiştir. Sanatsal üretime kitlelerin dahil olması, çeşitliliği arttırdığı gibi, ağlarla birbirine bağlı topluluklar yani bir nevi sanal cemaatlerin oluşumuna da yol açmaktadır. Sanatsal ifadenin önündeki bariyerleri kaldırmada da etkili olan “katılım kültürü”, seyircinin pasif rolü ön kabulünü de kırar (Jenkins vd., 2009).  Sanat dallarının hibritleşerek kendi alanları dışında da kolektif üretim yapmasına olanak sağlayan gelişmeler, kullanılan mecralarında farklarının silikleşmesine neden olur. Dolayısı ile bu tarz üretimlerde yalnızca seyre dalan bir izleyici değil, bazen üretime bizatihi katılan bazen üretilen eserin dolaşıma sokulmasında rol oynayan, bazen ise üretilen eser üzerinden yaptığı yorum ve bunun gibi süreçler ile eser ile ilişki kuran ve kurduran izleyiciler vardır. Bu tarz üretimlerin üretildiği modellerden biri kitle kaynak olarak tanımlanan üretim biçimidir. Kitle kaynak “bir şirket ya da kurumun, belirli bir işin tamamlanması için, bir ağ üzerinden, bireylere açık çağrı yapması (Howe: 2006) olarak tanımlanır. Kitle kaynak uygulamalarında genellikle gönüllü bir katılım söz konusudur. Bunun dışında yine izleyici katılımı ile gerçekleşen farklı modeller bulunmaktadır. İnteraktif anlatılar da izleyicinin anlatıya dahil olmasını ve biçimlendirmesini sağlayan modellerdir.

Sinema, resmi tarihin inşasında bir köprü görevi görürken tam tersine alternatif tarih yazımında farklı tanıklıklara dayanan bir araç olarak etkili olabilir. Belleğin şekillenmesinde sokakların sesine yer veren belgeseller günümüzde yeni medya ve iletişim araçlarının etkili kullanımı sayesinde, olayın öznelerinin de bizzat katılabildiği alanlar haline gelmiştir. Katılımcı kültürün üyeleri olarak izleyicilerin bizzat çektiği videoların kullanıldığı, ana tanıklık eden görüntü kayıtları, web kamerası görüntüleri gibi ögeler belgesel oluşumunda yer alabilirler. Ana tanıklık eden herkes birer aktarıcıdır.

Toplumsal hafızayı oluşturan ögelerden biri olarak anlatılar ve kültürel kimlik inşasında önemli bir araç olarak filmler, bizlere hatırlatılmak istenenler kadar unutturulmak istenenleri de hatırlatmaya yarayan direniş ögeleri olarak hayatımızda yer alırlar. Bu nedenle özellikle olaylarının özneleri tarafından direkt aktarıldığı, özneye söz hakkı verilen anlatılar, çoğunlukla belgesel türünde etkin biçimde kullanılırlar. Bir nevi günce olarak kullanılabilen belgeseller aracılığı ile, temsil edilmeyenlerin sesine şahit olabiliriz. Ana akım medya ve üretimlerin tek tipleşmiş anlatıları karşısında alternatif bir tarih aktarımına katkıda bulunan bu ve bunun gibi örnekler izlemek isteyenler için:  Batı Şeria'nın Masafer Yatta'sının İsrailli askerler tarafından imha edilmesini Filistinli aktivist Basel ile İsrailli gazeteci Yuval’ın gözünden aktaran adeta bir işgal güncesi olan “No Other Land” ), Şirin Bahar Demirel’in kişisel gibi görünse de toplumsal karşılığı olan, bir aile içi şiddet ve kadın öyküsünü, özellikle patriyarkanın kadınlar ile ilişkilendirdiği ve çoğu zaman önemsemediği  ruhsal sorunların toplumsal sebeplerine de işaret ederek aktaran “Zarafet ve Şiddet Arasında” 2023) ve Fırat Yücel ile Aylin Kuryel’in Feminist Gece Yürüyüşü sırasında Taksim Meydanı’na bakan “Turistik Kameralar” ile arka planda yaşananları aktardıkları masaüstü belgesel “8 Mart 2020: Bir Günce” adlı belgeseller bunlardan sadece bir kaçı olarak izlenebilir.

----

Assmann, J. (2001). Kültürel Bellek: Eski Yüksek Kültürlerde Yazı, Hatırlama ve Politik Kimlik. Ayrıntı Yayınları

Halbwachs, M. (1950). La mémoire collective. Presses Universitaires de France.

Howe, J. (2006). “The Rise of Crowdsourcing”. Wired. C. 14, S. 6, (s. 1-5).

Jenkins, H. (2009). Confronting The Challenges of a Participatory Culture: Media Education For The 21st Century. The MIT Press.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Sinema

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Seda Aktaş
Seda Aktaş

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
Burak Can Çelik
Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
Tunay Şendal
Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
Mehmet Hasgüler
Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
Gülseren Aydın
Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
Ali Kılıç
Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
Hakan Şahin
Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
Bahar Akpınar
Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
Buse Ayazma
Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
Mesut Balcan
Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı