MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Güzel ve Çirkin

Ana SayfaEkonomi̇Güzel ve Çirkin
Güzel ve Çirkin

Türkiye'nin, Almanya gibi geleneksel pazarlara olan bağımlılığını azaltmak için yeni pazarlara açılması gerekiyor. Özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi hızla büyüyen pazarlarda daha etkin bir rol oynaması, ihracatın çeşitlendirilmesi açısından kritik öneme sahip. Aksi takdirde, Almanya gibi büyük bir pazarın daralması, Türkiye'nin ihracatında ciddi bir darboğaz yaratabilir.

02 Şubat, 2025, Pazar 09:07
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu

Güzel ve Çirkin’in sonunda, Çirkin aslında bir prens olduğunu kanıtlar ve mutlu son yaşanır. Peki, Türkiye’nin dış ticaret hikâyesinde de böyle bir dönüşüm mümkün mü? Eğer yapısal reformlar yapılırsa, evet. Ama günü kurtaran politikalarla devam edersek, bu hikâye mutlu son yerine trajediye dönüşebilir.

Güzel ve Çirkin filminin konusu, klasik bir Fransız masalına dayanır ve birçok kez farklı versiyonlarda sinemaya uyarlanmıştı. Hikâye, genç ve güzel bir kadın olan Belle’in, lanetli bir şatoda yaşayan korkunç bir yaratık olan Çirkin’in tutsaklığına razı olmasıyla başlar. Bizim dış ticaret rakamları da Güzel ve Çirkin’in birlikteliği gibi. Türkiye’nin dış ticaret rakamları, bu klasik masala benziyor. Bir yanda büyüyen ihracat, diğer yanda azalan ancak hâlâ büyük bir yük olan dış ticaret açığı…

TÜİK ve Ticaret Bakanlığı’nın Aralık 2024 verileri, ekonomimizin yüzeyde umut veren ama derinlerde sancılar barındıran yapısını ortaya koyuyor. Verilere göre, Aralık ayında ihracat %2,1 artarak 23,4 milyar dolara, ithalat ise %10,9 artarak 32,2 milyar dolara ulaştı. Yılın tamamında ise ihracat 261,9 milyar dolar, ithalat 344 milyar dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret açığı ise yıllık bazda %22,7 azalarak 82,2 milyar dolara geriledi. Ancak bu rakamlar, Türkiye'nin dış ticaret dengesindeki kırılganlıkları ve yapısal sorunları da gözler önüne seriyor.

İthalatın yıl genelinde %5 azalması olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Ancak, bu düşüşün ardında yatan detaylar, durumun o kadar da iç açıcı olmadığını gösteriyor. Özellikle tüketim malları ithalatı, hem Aralık ayında hem de yılın tamamında artış gösterdi. Aralık ayında tüketim malları ithalatı %16,8'lik bir paya sahipken, yılın tamamında bu oran %15,8 oldu.

İthalat Düşüşünde Tüketim Mallarındaki Artış: Çelişkili Bir Tablo

Aralık ayında ithalattaki %10,9’luk artış, enflasyonist baskıları artırırken, sanayimizin ithal girdilere ne denli bağımlı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye, enerji ve ara mal ithalatına mahkûm durumda. Üstelik ithalat sadece üretime değil, tüketim mallarına da kayıyor.

İthalatın yıl genelinde %5 azalması olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Ancak, bu düşüşün ardında yatan detaylar, durumun o kadar da iç açıcı olmadığını gösteriyor. Özellikle tüketim malları ithalatı, hem Aralık ayında hem de yılın tamamında artış gösterdi. Aralık ayında tüketim malları ithalatı %16,8'lik bir paya sahipken, yılın tamamında bu oran %15,8 oldu. Bu artış, Türkiye'deki iç talebin canlı olduğunu gösteriyor ancak aynı zamanda yerli üretimin tüketim malları ihtiyacını karşılamakta yetersiz kaldığını da ortaya koyuyor. Bir başka önemli sonuçta, gelir dağılımının bozulması sonucu servetin elinde biriktiği kesimin lüks tüketim ihtiyacının artması.

Enerji bağımlılığı ve ara mal ithalatı sorununun çözümü, yerli üretim kapasitesinin artırılmasından geçiyor. Ama bu, sadece teşvik paketleriyle değil, uzun vadeli sanayi politikalarıyla sağlanabilir.

 Almanya'nın Resesyon Riski: İhracat için Tehlike Çanları

Türkiye'nin ihracatında en büyük pazar olan Almanya, teknik olarak resesyona girme riskiyle karşı karşıya. Almanya'nın ekonomik daralma yaşaması, Türkiye'nin bu ülkeye yaptığı ihracatı olumsuz etkileyebilir. Aralık ayında Almanya'ya yapılan ihracat 1,6 milyar dolar olurken, yılın tamamında bu rakam 20,4 milyar dolara ulaştı. Almanya, Türkiye'nin toplam ihracatının yaklaşık %7,8'ini oluşturuyor. Bu nedenle, Almanya'daki ekonomik daralma, Türkiye'nin ihracat performansını ciddi şekilde etkileyebilir.

Türkiye'nin, Almanya gibi geleneksel pazarlara olan bağımlılığını azaltmak için yeni pazarlara açılması gerekiyor. Özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi hızla büyüyen pazarlarda daha etkin bir rol oynaması, ihracatın çeşitlendirilmesi açısından kritik öneme sahip. Aksi takdirde, Almanya gibi büyük bir pazarın daralması, Türkiye'nin ihracatında ciddi bir darboğaz yaratabilir.

Yüksek Teknolojili Üretimde Yetersizlik: Yapısal Bir Sorun

Türkiye’nin ihracatında gözlemlenen artış kulağa hoş gelse de, altını kazıdığımızda karşımıza aynı yapısal sorunlar çıkıyor. İhracatın %93,7’si imalat sanayine ait; ancak yüksek teknolojili ürünlerin payı sadece %4,7. Yılın tamamında bu oranın %3,6'ya gerilemesi ise daha da endişe verici bir tablo ortaya koyuyor. Yani, katma değeri düşük mallar ihraç ediyor, ileri teknolojiye dayalı üretimde ise yetersiz kalıyoruz. Bu durum, küresel rekabette bizi geriye düşürüyor.

Yüksek teknolojili ürünlerdeki bu yetersizlik, Türkiye'nin dış ticaret dengesini olumsuz etkiliyor. İthalatta ise yüksek teknolojili ürünlerin payının %11,1 olması, Türkiye'nin bu tür ürünlere olan bağımlılığını gösteriyor. Bu da, yerli teknoloji ve Ar-Ge yatırımlarının artırılması gerektiğine işaret ediyor. Türkiye'nin, yüksek teknolojili ürünlerde ithalat bağımlılığını azaltmak için daha fazla yatırım yapması ve bu alanda yerli üretimi teşvik etmesi gerekiyor.

Dış Ticaret Dengesi için Yapısal Reformlar Şart

Aralık ayında dış ticaret açığının %43,9 artarak 8,7 milyar dolara ulaşması, sürdürülebilir bir büyüme modelimiz olmadığını gösteriyor. Yıl genelinde dış ticaret açığında %22,7’lik bir azalma görülse de, bunun büyük kısmı ithalatın düşmesiyle ilgili. Eğer Türkiye, ithalatı azaltarak değil, ihracatı yüksek katma değerli ürünlerle artırarak dengeyi sağlarsa, işte o zaman gerçek başarıdan söz edebiliriz.

Türkiye'nin dış ticaret performansı, büyüme potansiyeli olduğunu gösteriyor ancak bu büyümenin sürdürülebilir olması için yapısal reformlara ihtiyaç var. İhracatta yüksek teknolojili ürünlerin payının artırılması, enerji ithalatındaki bağımlılığın azaltılması ve yeni pazarlara açılma çabalarının hızlandırılması gerekiyor. Ayrıca, dış ticaret açığının kontrol altına alınması için ithalatın daha rasyonel bir şekilde yönetilmesi ve yerli üretimin desteklenmesi şart.

Türkiye, dış ticaret dengesini sağlamak ve küresel rekabette daha güçlü bir konuma gelmek için bu adımları atmalı. Aksi takdirde, dış ticaret açığındaki artış, enerji bağımlılığı ve yüksek teknolojili üretimdeki yetersizlik, ülkenin ekonomik istikrarını tehdit etmeye devam edecek.

Sonuç: Güzel Bir Son Olur mu?

Güzel ve Çirkin’in sonunda, Çirkin aslında bir prens olduğunu kanıtlar ve mutlu son yaşanır. Peki, Türkiye’nin dış ticaret hikâyesinde de böyle bir dönüşüm mümkün mü? Eğer yapısal reformlar yapılırsa, evet. Ama günü kurtaran politikalarla devam edersek, bu hikâye mutlu son yerine trajediye dönüşebilir. Seçim bizim: Gerçekçi adımlarla ekonomiyi dönüştürmek mi, yoksa illüzyonlarla günü kurtarmak mı?

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorumlar

yorum avatar

Değerli Hocam,Yazınızdaki sözcüklerin gücü, etkisi çok farklı, düşündürücü. Öyle yumuşak geçişlerle kültürel, ekonomik birikimlerinizi, iletişim kalitesini yansıtıyorsunuz ki, çok etkilendim.Son sözünüzde;Seçim bizim: Gerçekçi adımlarla ekonomiyi dönüştürmek mi, yoksa illüzyonlarla günü kurtarmak mı?Eğitimci olarak bizler “eğitimi inşa eden pedagoji değil hükümet politikalarıdır, eğitim üretim içindir” düşüncesine inanırız. Yandaşlık, yolsuzluk, yoksullukla boğuşan halkımızı dinle, öbür dünya cennet düşleriyle, uyutulduğu için, bizim yöneticiler sizin dilinizle, bence. 
“illüzyonlarla günü kurtarmak” için çalışıyorlar.Emeğinize sağlık, düşündüren bilgiler için…

gülseren alçı

02-02-2025 12:12

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı