MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Duygularına sahip çıkmayanlar

Ana SayfaKöşe YazilariDuygularına sahip çıkmayanlar
Duygularına sahip çıkmayanlar

Duygularına sahip çıkmayanlar

16 Mart, 2024, Cumartesi 21:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Güçlü duygular eşittir yoğun enerjiler demek. Yüklü duyguları bastırıp akmasına izin vermediğimizde duygular tahliye edilmediğinden pis bir su gibi olduğu yerde çamurlaşıyor. O yüzden en akıllıca iş duyguları hissetmeye açık olup onların akmasına izin vermek.Nasıl hissediyorsunuz? Üzgün, sakin, neşeli, yorgun, kaygılı, canlı...? Duygusal repertuvarımız dolu olsa da bu duygularla bağlantı kurma seviyemiz oldukça düşük. Duygusuz tek bir insan yok ama ifade etmeyi becerenlerimiz az. Aydınlanma çağıyla birlikte aklın ve bilimin öne çıkmasıyla duygular istenmeyen kutusuna atıldı. Her ne kadar bu silahın barutunu ateşleyen ‘Düşünüyorum öyleyse varım.’ diyen Descartes olduğu düşünülse de “Düşünmek sadece anlamak, istemek, hayal kurmak değil, aynı zamanda hissetmektir” diyerek düşünceye duygusal bir bağlantı ekleyen de o olmuştur.Rasyonel olmak kapitalist sistemin kurgusunda paha biçilmez bir özellik. Ama sorun şu ki insan rasyonel değil irrrasyonel bir varlık. Fakat yine de tarafımızı akıl ve mantıktan yana kullanıyoruz ve teknoloji çağında duyguları sere serpe yaşamanın bir çocuk için daha uygun olduğunu düşünüyoruz. Aslında tüm kararlarımızı duygusal nedenlerden verirken duyguları mantıkdışı görüyoruz. Batı tarihinin mottosu ‘Düşün!’.  Ve Mantık fetişleri bu sloganı çoktan satın aldı.
Descartes altı çeşit duygu olduğundan bahseder: Merak, sevgi, nefret, arzu, sevinç ve üzüntü. Ona göre diğer tüm duygular bu duyguların bileşimidir. Duygulanımlarımızı adlandırabilmek, ne hissettiğimiz konusunda önce kendimize ve sonra karşımızdakine dürüst olmayı gerektirir.

DESCARTES 6 ÇEŞİT DUYGUDAN BAHSEDER

Descartes altı çeşit duygu olduğundan bahseder: Merak, sevgi, nefret, arzu, sevinç ve üzüntü. Ona göre diğer tüm duygular bu duyguların bileşimidir. Öfke mesela nefretin bir türüdür. Duygulanımlarımızı adlandırabilmek, ne hissettiğimiz konusunda önce kendimize ve sonra karşımızdakine dürüst olmayı gerektirir. Genellikle çocukluk yaşantımızda bu hisleri nasıl yöneteceğimizi öğrenmiş oluruz. Farzımisal çocukluğunuzda utanç hissettiğiniz anda bu duygunuz özellikle ebevenyler tarafından tanınmadıysa, bastırmayı seçersiniz. Yetişkinlikte bir hata yapıp yine utanç hissettiğinizde benzer ezberi yaşar ve bu duygu yokmuş gibi davranırsınız. Otomatiğe bağladığınız hallerde artık duyguları sözüm ona disipline edip, kontrol altına alırsınız. Bazen soğuk bir tutumla güç gösterisi yaparken, incinmemiş, kırılmamış gibi davranır bazen ağırbaşlı davranıp tüm olan biteni sindirmiş gibi yaşarken kızgınlığınızı öfkenizi saklarsınız. Özetle davranışlarımızın altındaki duygudan çoğu kez bihaber var oluruz.Tabii akıl da boş durmaz, ağız bir kulp uydurarak yalanlar söyler. Böylelikle kişi kendinle olan samimi ilişkisini iyice kaybeder. Kişi önce korkmamış gibi, öfkelenmemiş gibi, kızgın değilmiş gibi, kırılmamış gibi hareket eder sonra bu duygusal yaraları bantla iyice sarar. Yüzeyde herşey yolunda gibi gözükürken içeride kol kangren olma yolunda ilerler. Neyseki bedenimiz bu büyük oyuna gelmiyor.  Egzama oluyoruz durduk yere, fibromiyaj başlıyor, başımız ağrıyor, sırtımızda tonla yük varmış gibi kıpırdayamıyoruz. Veya bazılarımız bu acı duygulardan kaçınmak için bedenini uyuşturmanın bir yolunu buluyor: Mavi ışıklı ekranlar karşısında geçirilen saatler, bir oyuna dalıp kendini unutmak, izole olmak, alkol şişelerinde yüzmeye başlamak, ben güçlüyüm acımadı ki diyen çocuğun cırtlak sesi hepsi.
Asıl üzücü olan insanın kendi duygularıyla bağlantıyı kesmesi. Böyle biri yaralarını görünmesin diye özenle saklarken onu iyileştirmek isteyeni de kendisinden uzak tutuyor.

ASIL ÜZÜCÜ OLAN DUYGULARIMIZLA BAĞLANTIYI KESMEK

Asıl üzücü olan insanın kendi duygularıyla bağlantıyı kesmesi. Böyle biri yaralarını görünmesin diye özenle saklarken onu iyileştirmek isteyeni de kendisinden uzak tutuyor. Veya tehlikeli sularda bu analizleri yapamayanlar, duygusal yoksunluklarıyla birbirilerine oyun arkadaşı oluyorlar. Duygu gemisinde dümeni nereye kıracaklarını bilemeyenler bunlar, uykuda olanlar...Güçlü duygular eşittir yoğun enerjiler demek. Yüklü duyguları bastırıp akmasına izin vermediğimizde duygular tahliye edilmediğinden pis bir su gibi olduğu yerde çamurlaşıyor. O yüzden en akıllıca iş duyguları hissetmeye açık olup onların akmasına izin vermek. Duygular düşüncelere karşı değil, tam tersine düşünceler ve duygular birbirini tamamlayan fonksiyonlar. Haydi şimdi açın o sımsıkı bağladınız yarayı, hava alması lazım geçmesi için. İrini akacak önce sonra yavaş yavaş iyileşecek duygular.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Yeni milliyetçilik ve Öcalan
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Irak işgalinden sonra benzer oyun
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Dış Güçler: Sert adamlar, yumuşak hafızalar
    Sinem Arslan
    Sinem Arslan Barış süreçlerinde taraflar arası mutabakatlarda “Yapıcı Muğlaklık”: Neden tercih edilir? Gerçekten yapıcı mı, yıkıcı mı?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Demir Perde’nin çöküşü, İran’ın Ateşi: 1983’ün Mirası
    Hasan Bülent Kahraman
    Hasan Bülent Kahraman 27 Mayıs 1960 Darbesine Yeni Bakışlar (1)
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Erdoğan’ın uğradığı en büyük hezimet
    Adnan Ekinci
    Adnan Ekinci Anayasa Günlüğü - İlk Gün
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Ey CHP: Titre ve Kendine Dön
    Tuğba Muslu
    Tuğba Muslu Düşünmeyen nesiller projesi
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beyaz Saray’da aşk başkadır!
    Osman Erden
    Osman Erden “Führer’e İtaat”
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı