MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu - İnan değil sana kastım

Ana SayfaSi̇yasetCumhurbaşkanı’na hakaret suçu - İnan değil sana kastım
Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu - İnan değil sana kastım
09 Aralık, 2024, Pazartesi 07:00
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Serkan Kaya
Serkan Kaya

Eleştiri sınırlarını bile zorlamayan böyle bir eylemin demokratik bir ülkede yargılama konusu olması kabul edilebilir bir durum değildir. Filistin gibi bütün toplumun yüreklerini yakan bir konuda insanların Türkiye’nin tavrını sorgulaması ve hatta eleştirmesi çok doğaldır.

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT Word Forumunda konuşma yaptığı sırada “gemiler Gazze’ye bomba taşıyor” dedikleri için kendisini protesto eden 9 kişi hakkında soruşturma açılmıştı. Protestocular hakkında hem “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan hem de 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten başlatılan soruşturma kapsamında önce tutuklanmalarına karar verildi sonra da itiraz üzerine serbest bırakıldılar.

Az çok sağduyu sahibi herkes ise konuya şaşkınlıkla yaklaştı. Gerçekten de protestocuların söyledikleri şeyler arasında hakaret anlamına gelebilecek tek bir kelime bile yoktu. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı da öyle değerlendirmiş olmalı ki protestoculara “yavrum” diye hitap etti ve yumuşak bir dille uyararak cevap vermeye çalıştı. Eleştiri sınırlarını bile zorlamayan böyle bir eylemin demokratik bir ülkede yargılama konusu olması kabul edilebilir bir durum değildir. Filistin gibi bütün toplumun yüreklerini yakan bir konuda insanların Türkiye’nin tavrını sorgulaması ve hatta eleştirmesi çok doğaldır. Türkiye’nin tavrının artık Sayın Cumhurbaşkanı’nın tavrı ile özdeşleştiği bir durumda protestonun yöneleceği, şikâyetin dile getirileceği ve hatta eleştirilerin hedefi olması gereken kişi de Sayın Cumhurbaşkanı’ndan başkası olmayacaktır. Ancak ne yazık ki buna bile tahammül edilmediği görülmektedir. Oysa demokrasi tahammül rejimidir. Eleştiri ve protestonun olmadığı/yapılamadığı bir sistemin demokratik olarak adlandırılması mümkün değildir.

Diğer taraftan bu olayın bize hatırlattığı bir başka konuyu daha ülkemizin tartışması ve hatta gündeme getirmesi gerekiyor. “Cumhurbaşkanına hakaret” şeklinde bir düzenleme kanunlarda yer almalı mıdır? Öncelikle ve kesin bir dille ifade edelim ki, kimsenin kimseye hakaret etmeye hakkı yoktur. Buna Cumhurbaşkanı’ndan en sade vatandaşına kadar herkes dahildir. O yüzden bu yazıya hakaretin serbest bırakılmasını savunmak olarak değil Cumhurbaşkanı için özel bir düzenlemeye ihtiyaç olmadığını savunmak bağlamında bir değerlendirme olarak bakmak gerekmektedir.

Zira kanunlarımızda hakaret zaten suç olarak düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi genel hakaret suçunu düzenlemektedir. Maddenin 2. fıkrasına göre de bu suçun kamu görevlisine karşı işlenmiş olması cezanın ağırlaştırıcı nedenleri arasında sayılmıştır. Böyle bir düzenlemenin varlığına rağmen Ceza Kanunu’muzun 299. maddesinde ayrıca özel olarak Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu da düzenlenmiştir. Bu suçun kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil de Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenmesi Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığını korumak amaçlanmıştır denilebilir. Ancak ortaya çıkan tabloda bu düzenleme uygulamada öyle bir hale getirilmiştir ki neredeyse en basit eleştiriler bile bu suç kapsamında soruşturma konusu edilmeye başlamıştır. Bu da toplumsal muhalefeti susturan ve toplumun nefes almasını engelleyen bir duruma dönüşmüş ve antidemokratik bir uygulamaya dönüşmüştür.

Doğrusu 2017 Anayasa değişikliği ile sistem bozulmuş ve çelişkiler ortaya çıkmıştır. Hülasa Cumhurbaşkanına hakaret suçu da parlamenter sistemle birlikte kaldırılması gereken düzenlemelerden biri olarak bu çelişkilerden birini oluşturmaya devam etmektedir.

CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇU KALDIRILMALI

Nitekim düzenlemenin kaldırılması konusunda AİHM’nin, muhalefetin ve saygın hukukçuların talebi bulunmaktadır. Düzenlemenin gerekliliğini savunanlar ise söz konusu düzenlemeye benzer düzenlemelerin birçok Avrupa ülkesinde olduğuna vurgu yapmaktadır. Nitekim Anadolu Ajansı bu düzenlemenin Avrupa örneklerine ilişkin bir haber de yapmıştı. (Avrupa'da 'devlet başkanına hakaret' suç) Esasen bu haber bile söz konusu düzenlemenin neden artık ülkemizde uygulanmayacağını göstermesi bakımından önemlidir. Çünkü haberde geçen ülkelere baktığımızda hiçbirinin yönetim sisteminin Türkiye ile aynı olmadığı açıkça görülmektedir. Haberde benzer düzenlemelerin mevcut olduğu ifade edilen ülkelerden İtalya, Almanya, Polonya ve Yunanistan parlamenter demokrasi ile Belçika ve İspanya ise parlamenter monarşi ile yönetiliyor. Yani hiçbirinde bizde olduğu gibi “başkanlık” sistemi yok. Düzenleme bizde de parlamenter demokrasi döneminde mevzuata girmiştir ve madde gerekçesinde de Cumhurbaşkanı’nın devlet kuvvetlerini temsil ettiğine vurgu yapılmıştır. Nitekim parlamenter sistemde Cumhurbaşkanı devletin birliğini temsil eden, gündelik siyasi konulara girmeyen, bu yüzden siyasi ve hukuki sorumluluğu olmayan kişidir. Siyasi sorumluluk bütünüyle başbakanın üzerindedir. Yine parlamenter sistem açısından Cumhurbaşkanının tarafsızlığı olmazsa olmazdır. Ülkemizde ise 2017 Anayasa değişikliği ile başkanlık sistemine geçilmiştir. Cumhurbaşkanı bir siyasi partinin de başkanıdır ve yürütme erkini tek başına kullanan kişidir. Tarafsız olmadığı gibi siyasi ve hukuki sorumluluğu da vardır. O yüzden parlamenter demokrasideki Cumhurbaşkanı ile siyasi ve hukuki hiçbir benzerliği yoktur. Bizdeki sorun Anayasa değişikliği yapılırken “Cumhurbaşkanı” ifadesinin değiştirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu sayede iktidar hem parlamenter sistemin “Cumhurbaşkanının” hak ve yetkilerini hem de başkanlık sistemindeki “başkanın” hak ve yetkilerini kullanabilmektedir. Ancak mesela konu Cumhurbaşkanı’nın en fazla iki dönem seçilebileceği konusundaki tartışmalara geldiğinde ise eski sistemdeki Cumhurbaşkanı ile yeni sistemdeki Cumhurbaşkanı’nın farklı olduğu dile getirilerek Cumhurbaşkanı’nın yeniden seçilebileceği savunulmaktadır.

Doğrusu 2017 Anayasa değişikliği ile sistem bozulmuş ve çelişkiler ortaya çıkmıştır. Hülasa Cumhurbaşkanına hakaret suçu da parlamenter sistemle birlikte kaldırılması gereken düzenlemelerden biri olarak bu çelişkilerden birini oluşturmaya devam etmektedir. Oysa her sistem bir bütündür. Hak ve yetkiler o bütünlük içinde düzenlenir ve değerlendirilir. Türkiye’nin de bir an önce bu tutarlılığa kavuşmasını ve daha demokratik bir ülke olmasını istemek hepimizin hakkı değil mi?

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Recep Tayyip ErdoğanCumhurbaşkanına Hakaret

Yorum Yazın

Serkan Kaya
    Serkan Kaya

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Paker
    Murat Paker Matematiğin kümeler teorisinden psikolojinin kimlik teorisine: Türkler, Kürtler, Türkiyeliler
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Demokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Terörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Çözüm komisyonu: Barış makyajı mı, siyasi tuzak mı?
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar İktidarın oyunu, CHP’nin açmazı
    Bumin Yağız Avcı
    Bumin Yağız Avcı Zamanın Ruhu: Neoliberalizmin tahakkümü, ideolojik boşluk ve sınıf bilincinin çözülmesi 
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Meslek liseleri tartışmaları (1)
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Sahte diplomalar ve Koçi Bey
    Mehmet Fatih Ceylan
    Mehmet Fatih Ceylan Bitmeyen veya bitirilmeyen çile: Ortadoğu
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Türkiye’de Yargı sorunu geçmişten günümüze süregelen bir kriz
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Vedat Dalokay’dan Ders Almak
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Trump da Trump!
    Mehmet Şafak Sarı
    Mehmet Şafak Sarı Yapay zeka "silahlanma yarışı"
    M. Coşkun Cangöz
    M. Coşkun Cangöz Aslında vergiyi kim ödüyor?
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Doların saltanatı sarsılıyor: Yeni para düzeninde taht kimin olacak?
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal CHP’nin Komisyon Çıkmazı
    Fatih Öztürk
    Fatih Öztürk Türkiye Cumhuriyeti demokrasisini kurtarmak (2)
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Belle’nin ölümünü Türkiye’den izlemek 
    Cengiz Kapmaz
    Cengiz Kapmaz 'Çözüm Süreci'nde CHP neden kolay hedef?
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Kos’un öteki yüzü
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı