MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Çöp poşetinden taşan sorular

Ana SayfaSi̇yasetÇöp poşetinden taşan sorular
Çöp poşetinden taşan sorular
25 Eylül, 2024, Çarşamba 07:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilgehan Uçak
Bilgehan Uçak

Yakalandıktan sonra, öfkeden gözleri dönmüş meslektaşları bu suç makinesine cezayı bizzat vermek istemişler.Onu soymuş, giydirdikleri çöp poşetiyle hayvan nakil aracına tıkmışlar.Bunu yapmakta haksızlar çünkü onların görevi suçluyu yakalamak, cezayı verecek olansa hukuk.

Gencecik yaşında çocuk istismarcılığından mala zarar vermeye kadar bilumum suçtan mahkum olan biri, bigünah bir polisi öldürdüğünde bunun infial yaratması kaçınılmazdır.

Katilin yirmi altı suç kaydı varmış, eh, her seferinde yakalanıp mahkum edilmiş olmayacağına göre demek onlarca suç işlemiş.

Karşımızda böyle biri varsa, ilk sormamız gereken, herhalde, bu adamın neden ve nasıl karşımızda olabildiğidir.

Bu ne menem bir hukuk sistemidir ki kayda geçmiş yirmi altı suç işlemiş biri elini kolunu sallaya sallaya dolaşır sokaklarda…

Cinayet haberini alınca, son senelerde, özellikle de Halep’in düşmesinden ve Taliban’ın göreve gelmesinden sonra Türkiye’yi boğan sığınmacı akınını düşündüm.

Kaydından haberdar olduğumuza bir şey yapamıyorken varlıklarından haberdar dahi olmadıklarımıza ne yapabiliriz?

Kim bilir kaç suçlu burada yeni bir hayata başladı?

Kaç katil geldi ülkeye, kaç hırsız, kaç profesyonel suç makinesi?

Bunlardan 700 bininin kaybolduğunu okumuştuk geçenlerde, derken 400 bininin Avrupa’ya gittiği açıklandı.

Nasıl öğrenilmiş acaba bu 400 bin kişinin Avrupa’ya gittiği, hâlâ merak ediyorum.

Kaydı mı var?

Varsa, neden var ve nasıl engel olunmadı?

Yoksa, bu bilginin kaynağı ne?

Sığındıkları yeni ülkede konsolosluğa giderek “taşındıklarını” mı beyan ettiler?

Sorulmadı bu sorular.

Endişem, bir kaos esnasında bu uyuyan kişilerin başka bir görev alabileceklerine dair…

Öte yandan, bu dünya hepimizin, sınırların da hiçbir anlamı yok.

Afrika’dan Avrupa’ya uçan bir kartalın muhayyilesinde sınırlar yok ama bizim için hayat böylesine özgürlükler bütünü değil maalesef, zira, denetleyememeniz daha büyük sorunlara gebe kaldığınız anlamına geliyor.

Sığınmacı düşmanlığına, Zafer Partisi’nin ne kadar karşıysam, sığınmacıların hayatın anlamı görülmesine, onlar giderse tarım biter, inşaat sektörü yıkılır, nakliyeciler çöker vahvahlanmasına da karşıyım.

Sömürünün daniskası yapılıyor çünkü gözümüzün önünde, resmi rakamlara göre günde altı işçinin iş cinayetinden öldüğü ülkede kayıtsız işçilerin kaçının öldüğünü bilmiyoruz.

Bildiğimiz ne var?

Ölen kimsesiz bir işçinin suyu bulandırmamak için meslektaşları tarafından yakıldığı gerçeği.

Kaybolan çocuklar, suç örgütlerinin yenilenen insan kaynağı, organ mafyası, köle emeği, insan ticareti, kaçakçılık, uyuşturucu…

“Sığınmacılar, hayatımızın anlamıdır” dediğinizde sahte bir hümanizmin yanısıra bunlara da destek vermiş oluyorsunuz.

Cinayete dönelim.

Annesinin söylediğine göre, bu katil de uyuşturucu bağımlısıymış, kadın ne kadar yalvardıysa da devlet çocuğa sahip çıkmamış.

Kaç çocuğu daha uyuşturucu batağında yitireceğiz?

Kaç genç daha uyuşturucu için her şeyi yapar hale gelecek?

Uyuşturucu dediğiniz illet, birçok suçun kaynağı.

Bağımlısı, ona ulaşmak için her şeyi göze alıyor.

Gencecik bir kadın, mesleğinin başında, uyuşturucunun suç makinesini dönüştürdüğü bir katil tarafından öldürüldü.

Adam bir şekilde yolunu bulup kaçıyor, kaçarken bir polisin silahını alıp ateşliyor ve bir kadın polisi öldürüyor.

Peki, bir polisin silahını kaybetmesi nasıl bir şeydir?

Mesela bu hayati sonuçlara yol açacak disiplinsizlik örneğiyle polislerin bozkurt marşlarıyla talim edilmesi arasında bir ilişki yok mudur?

Mesleğin gerekliliklerini yapmak, yeni teknolojilerle uyumlu bir mesleki bilgi sahibi olmak yerine bozkurt marşlarını söyleyen bir polis teşkilatını sorgulamamız gerekmiyor mu?

Polis nasıl ve neden yalnız kalır, silah doğrultan bir adam nasıl bir başka polis tarafından derhal etkisiz hale getirilmez, bunu anlamakta zorlanıyorum.

Yakalandıktan sonra, öfkeden gözleri dönmüş meslektaşları bu suç makinesine cezayı bizzat vermek istemişler.

Onu soymuş, giydirdikleri çöp poşetiyle hayvan nakil aracına tıkmışlar.

Bunu yapmakta haksızlar çünkü onların görevi suçluyu yakalamak, cezayı verecek olansa hukuk.

Öte yandan, onlar da biliyorlar ki, bu ülkede hukuk yok ve pek çokları gibi katilin yaptığı da yanına kâr kalacak.

Adil yargılama sonucunda en ağır cezanın verileceğinden emin olsalar, o adama gene de çöp poşeti giydirirler miydi?Hayvan nakil aracına tıkarlar mıydı?Hukuktan şüphe etmediğimiz bir düzeni tesis edinceye kadar hiçbirimizin can güvenliği olmayacak, ekonomi düzelmeyecek, kaygılarımız bitmeyecek.

HUKUKTAN ŞÜPHE ETMEDİĞİMİZ BİR DÜZENİ TESİS EDİNCEYE KADAR…

Karaparacılar, hırsızlar, tecavüzcüler, katiller… sayısız örnek bulabiliriz, hepsi serbest, hepsinin keyfi yerinde, hepsi yeni suçlarını planlamanın meşguliyetinde.

Hukukun tam anlamıyla tesisi edildiği bir ülkede bu adam böyle dolaşamazdı.

Polisler işi hukuka bırakmadan cezayı kendileri kesmek zorunda hissetmezlerdi kendilerini.

Adil yargılama sonucunda en ağır cezanın verileceğinden emin olsalar, o adama gene de çöp poşeti giydirirler miydi?

Hayvan nakil aracına tıkarlar mıydı?

Hukuktan şüphe etmediğimiz bir düzeni tesis edinceye kadar hiçbirimizin can güvenliği olmayacak, ekonomi düzelmeyecek, kaygılarımız bitmeyecek.

Ayrıca, şunu da ifade etmek istiyorum, polisin suçlu hiyerarşisi yapma hakkı yoktur.

Siz bir katili seçip çöp poşetine sokarsanız, diğerlerinin suçunu hafifletmiş olursunuz.

İşkence hiçbir koşulda hoş görülemez.

En aşağılık insanların bile, sadece insan oldukları için doğumla gelen hakları vardır.

Öfkeden gözümüzün döndüğü anlarda bile hukuka sahip çıkmamız şart; aksi takdirde, hukuksuzluk ortamı en çok suçtan nemalanan bu canilere yarıyor.

Şeyda Yılmaz’a rahmet, başta eşi olmak üzere ailesine sabır diliyorum.

Çok zor olduğunu bilerek…

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Bilgehan Uçak
Bilgehan Uçak

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
Burak Can Çelik
Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
Tunay Şendal
Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
Mehmet Hasgüler
Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
Gülseren Aydın
Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
Ali Kılıç
Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
Hakan Şahin
Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
Bahar Akpınar
Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
Buse Ayazma
Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
Mesut Balcan
Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı