MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Bir zamanlar Foto-romanlar vardı...

ANA SAYFASİYASETBir zamanlar Foto-romanlar vardı...
Bir zamanlar Foto-romanlar vardı...

Cumhurbaşkanını sevecen bakışlarla izlerlerken, aklıma geçmişin “foto romanlarını” anımsadım. Fotoğraflar; 12 Eylül 1980 günü zamanın ABD Başkanı Carter’a “bizim çocuklar” olarak sunulan, Amerikancı generallerin Türkiye’de demokrasiye son vermeleriyle başlatılan, bize göre demokrasi sürecinin, son aşamasına gelindiğini gösteriyordu.

04 Ekim, 2025, Cumartesi 00:18
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel
yazı içi reklam

Geçmişi ellili yıllara kadar uzanır. Türkiye’nin ekonomik darboğaza girdiği ,1980-1983 kanlı darbe döneminde altın çağını yaşadı. 1961 Anayasasının geride kalan, demokrasiyi sınırlı da olsa soluklandıran son birkaç maddesinin ortadan kaldırılması, bu üç yıla rastlar.

Yerli film pazarı daralmıştı. Dönemin ünlü film yıldızları büyük olasılıkla, alternatifsizlikten bu alana yönelmek zorunda kalmışlardı. Konular son günlerde sık kullanılan, “kopyala ve yapıştır” yöntemleriyle devşirilmişlerdi.

Bir zamanların “foto romanlarından” söz ediyorum.

Aradan geçen bunca yıl sonra, 1 Ekim günü TBMM’de yeni yasama yılının başlaması nedeniyle verilen, resepsiyonda çekilen fotoğrafları izlerken aklıma geldi. Çevresine dizilen, CHP dışındaki muhalefet partilerinin liderleri dahil milletvekilleri, Cumhurbaşkanını sevecen bakışlarla izlerlerken, aklıma geçmişin “foto romanlarını” anımsadım.

Fotoğraflar; 12 Eylül 1980 günü zamanın ABD Başkanı Carter’a “bizim çocuklar” olarak sunulan, Amerikancı generallerin Türkiye’de demokrasiye son vermeleriyle başlatılan, bize göre demokrasi sürecinin, son aşamasına gelindiğini gösteriyordu.

CHP dışında konumlarını muhalefet olarak belirleyen, bazı siyasal partilerin önde gelenleri arasında, bu partinin listelerinden seçilerek, TBMM’ne girenler de vardı. Önümüzdeki seçimlerde belli ki, siyasette kendilerine yer bulamayacaklarını sezinlemişlerdi.

CHP bu süreçte Cumhurbaşkanının genel kurulda  konuşma yapacağı oturuma katılmayacaklarını açıkladı. Siyasal tarihimizde daha önce de rastlanan, protesto hakkını kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı; CHP’nin iktidarı değil, TBMM’nin protesto edildiğini öne sürerek, oturum sonrası Cumhurbaşkanının davetine katılmasını gerekçelendirdi.

Eleştiriler ve bir araya gelme konusu, eskinin foto roman kurgusu ile sulandırılırken,  gerçek neden ustalıkla göz ardı edilmeye çalışılıyor.

AKP  muhalefet çizgisini güçlendiren ve oy oranı artan CHP’ni yalnızlaştırma amacıyla, büyük ölçüde CHP seçmenlerinin oyları ile TBMM’ne giren partileri yanında konumlandırmaya çalışıyor. Bu partilerin önümüzdeki seçimlerde; aidiyet kaygısı ile bu kez CHP’nin karşısında yer almaları şaşırtıcı değil.

Ancak içlerinde kameralara yansıdığı haliyle, Cumhurbaşkanına yakınlaşma çabasında oldukları için eleştirilen, bir parti daha var; DEM.

Gündemin önde gelen konuları arasında, TBMM’de kurulan  komisyonun çalışmalarının, PKK’nın tasfiyesi ile Kürt siyasal hareketinin önümüzdeki süreçte nasıl konumlanacağını belirlemek olduğuna hiç kuşku yok.

Kürt seçmenlerin Türkiye’nin demokrasi ile otoriter rejim arasında yapacağı seçimi, ağırlıklı olarak belirleyecekleri bir dönemin başlama olasılığı giderek artıyor. Özellikle son dönemde gündemleştirilen; “Türk, Kürt ve Arap” üçlemesi dikkate alındığında, AKP’nin Kürt siyasal hareketinin desteğine ihtiyaç duyacağı çok açık.

TBMM içinde gerçekleştirilecek bir anayasa değişikliğinin, geçmişte 2,5 milyon mühürsüz oy pusulasının geçerli sayılmalarıyla başlatılan, tartışmaları unutturacağı varsayılabilir. Atlantik ötesinden gelen meşruiyet desteği de unutulmamalı.

Geçtiğimiz hafta TBMM’de ayağa kalkmayı reddeden, CHP’nin otoriter bir rejim değişikliğine karşı sivil siyaset kuralları içinde ayağa kalkmasının tam zamanıdır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Bir zamanlar Foto-romanlar vardı...
    Herkül Millas
    Herkül Millas Doğu’da kültürel miras
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Kitlesel afyon olarak kin ve nefret
    Evrim Rızvanoğlu
    Evrim Rızvanoğlu AKP'nin siyasi sinizm tuzağı
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Vahşi kapitalizm ve demokrasinin reklam çekimleri
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Süreç neden ağırdan ilerliyor?
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Güce duyulan saygı mı, onun karşısında ezilip ona öykünme mi?
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak OAKA bir çılgınlıktır
    Alican Uludağ
    Alican Uludağ Son bir yılda yaşananlar: Saray rejimini tahkim etmek
    Erdem Bağcı
    Erdem Bağcı Türkiye'nin önünde duran ekonomik fırsatlar
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Çocuklardan çok mu şey istiyoruz?
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Taşkent: Tarihle modernitenin avlusu
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı