MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Bir burjuvazi tartışması TÜSİAD ve MÜSİAD

Ana SayfaSi̇yasetBir burjuvazi tartışması TÜSİAD ve MÜSİAD
Bir burjuvazi tartışması TÜSİAD ve MÜSİAD
18 Mart, 2024, Pazartesi 06:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Tarık Çelenk
Tarık Çelenk

Türk sağının taşra sosyolojisi ve bakışına sahip yeni sınıfın zenginleşmesi ile ters orantılı dönüşememe sorunu tabi ki TÜSİAD’ın demokrasi, kültür ve hukuk anlayışına MÜSİAD vb. kurumların içselleştirememesinin sebebini teşkil edecekti.

7-8 Aralık’ta TÜSİAD’ın Ankara’da önceden iştirak ettiğim “Cumhuriyet ve Demokrasiyi nasıl güçlendirebiliriz” çalıştaylarının sonuçlarının da lansmanının yapıldığı kokteyl ve toplantılarına katılmıştım. Dikkatimi birkaç husus çekmişti. TÜSİAD gerçek bir sivil-bağımsız STK olarak Cumhuriyet’in yüzüncü yılında bir söz veya öneri söyleme kararlılığını böyle bir ortamda gösterebiliyordu. İkinci husus olarak da çağırılanlar arasında iktidarınki kadar ayırım yapmaksızın muhalif siyasilerin de olabilmesiydi. Bu hususlar hakkında daha derin perspektifli MÜSİAD veya Mahalleli iş adamları ile TÜSİAD mukayeseli bir yazıyı amaçlıyordum.  Ancak bu yazıya fırsat bulamamıştım. Bu hafta T 24’de Cansu Çamlıbel’in TÜSİAD başkanlığını yapmış iş kadını Ümit Boyner ile söyleşisini okuduktan sonra bu yazıyı yazmanın zamanı olduğuna karar verebildim. Yazıyı nasıl yazarım sorusu kafamdayken son katıldığım toplantı için gittiğim İstiklal caddesindeki kültür ve sanat merkezleri bana bir başka ilham verdi. Aslında ne zaman Levantenlerin-Tatlısu Frenklerinin kültür mirası İstiklal caddesinde bir düşünce etkinliğine katılsam, etkinliğin niteliği kadar bu estetik mekanların sponsorlarının alicenaplığı da hep dikkatimi çekmiştir. Koç, Şahenk, Sabancı ve Eczacıbaşı ailelerinin desteklediği ANAMED, SALT, Meşher, Minoa kitap, İstanbul Modern müzesi veya Eczacıbaşı Kültür-Sanat vakfı bunlardan sadece birkaçı. Bunların arasına adeta sıkıştırılmış Taksim cami güzelleştirme derneğinin seçkin nitelikteki kültür merkezi ise adeta mahallelinin biz de buradayız hatırlatmasının mütevazi bir işareti. Tasvir ettiğim manzarada sanki bize adeta Boyner’in iddia ettiği TÜSİAD’ın köklerini temsil ettiği Cumhuriyet burjuvazisi ile yeni inşaat veya tüccar ağırlıklı dindar burjuvazinin bakış açılarındaki farkı da sergiliyordu.

Muhafazakâr kalem tutan mahalleliler, Cumhuriyet burjuvazisinin devlet destekli, rekabetçi olmayan, dışarı ile işbirlikçi-komprador yanını vurgulamaktalar. Bunların 28 Şubat sicillerinin de pek parlak olmadığı hatırlatılmakta.

CUMHURİYET BURJUVAZİSİNİN SİCİLİ

Muhafazakâr kalem tutan mahalleliler, Cumhuriyet burjuvazisinin devlet destekli, rekabetçi olmayan, dışarı ile işbirlikçi-komprador yanını vurgulamaktalar. Bunların 28 Şubat sicillerinin de pek parlak olmadığı hatırlatılmakta. Bugün bu burjuvazinin işyerlerinin, eğitim kurumları ve vakıflarında, hala nitelikli eleman kadroları ve yöneticilerinde başörtüsü ve mescit gibi dini sembol ve mekanlara olan yarı açık veya gizli katı rezervleri de herkesin malumu. Yeni Muhafazakâr iş adamlarını temsil eden İ.T.O veya MÜSİAD gibi kurumlara baktığınızda çok dikkati çeken inşaatçılar yanında çoğunlukla Anadolu kaplanları dediğimiz KOBİ ve OBİ nispeten küçük üretim gurupları yer almakta. Aslında ihracat dinamizmini de temsil eden bu yapının hiçbir zaman Cumhuriyet burjuvazisi gibi entelektüeli olmaması kendi tercihleri bir handikap. Bu handikap 28 Şubat’ta Durmuş Hocaoğlu’nun tabiriyle kendilerine bir kaza yaptırdı. Bugün de mahalleli yeni girişimci zenginlerin STK’ları, iktidar ve muhalefet ile kuramadığı dengeli ilişkiler yüzünden üyelerine bir Ak parti sonrası tedirginliğini yaşatmakta. Burada kaynak transferi ile kamu kaynaklarından ciddi para akışlarını yurt dışına taşıdıkları ifade edilenler malum inşaatçıları konuşmuyoruz bile. Mahallelinin dikkatini çektiği ve eleştirdiği Cumhuriyet burjuvazisinin bugünkü ve dünkü sorunlarına ekseriyetle katılmamak mümkün değildir. Bu eleştirilerde ciddi gerçek payları da vardır. Ülkemizde Cumhuriyet kurulurken bir görgü ideolojisi ile kentli tanınmış gayri Müslümler ve batıya açık ailelere devlet desteği ile bir seküler Cumhuriyet burjuvazisi inşa ettirilmiştir. Katı dışlayıcı baskın karakteri olan bu burjuvazi zamanla oldukça liberalleşmiş AB değerleri ile rekabetçi iç ve dış ekonomiyi özgürlükler ve hukukla doğru orantılı olarak savunur hale gelmiştir. Bu noktaya gelinmesinde alternatif düşünce üretim merkezlerine, üniversite, kültür ve sanat gibi kurumsal yapılara, yatırım yapmaları sonucunda buralarda üretilenlerin katma değer geri dönüşleri önemli rol oynamıştır.  Kültür, sanat ve estetik yönünden batılı standartlara yaklaşan ancak mütedeyyinlere sınıfsal nitelikli gözüken mesafeyi koyan bu burjuvanın hikayesini Boyner röportajında güzel özetlemiştir.

Muhafazakâr dindar girişimciler ise 28 Şubat sonrası Ak parti iktidarı ile büyümüşlerdir. Cumhuriyetin kendi görgü ideolojisiyle süreç içinde yarattığı burjuvazinin karakteri ile doğal olarak Ak parti dönemi yaratılan tepkisel ve köylü alışkanlıklarıyla yeni zengin sınıfın farkı olacaktı.

DİNDAR GİRİŞİMCİLER İSE AK PARTİ İLE BÜYÜDÜ

Muhafazakâr dindar girişimciler ise 28 Şubat sonrası Ak parti iktidarı ile büyümüşlerdir. Cumhuriyetin kendi görgü ideolojisiyle süreç içinde yarattığı burjuvazinin karakteri ile doğal olarak Ak parti dönemi yaratılan tepkisel ve köylü alışkanlıklarıyla yeni zengin sınıfın farkı olacaktı. Türk sağının taşra sosyolojisi ve bakışına sahip yeni sınıfın zenginleşmesi ile ters orantılı dönüşememe sorunu tabi ki TÜSİAD’ın demokrasi, kültür ve hukuk anlayışına MÜSİAD vb. kurumların içselleştirememesinin sebebini teşkil edecekti. Gerçek bir kent kültürlü aileden yetişebilmek imparatorluk sonrası Anadolu toplumu için bir imkansızlıktı. Bu ayrıcalık ancak gayri Müslimler, Selanikliler, Abdülhamit’in geliştirdiği orta sınıf az sayıda Anadolu eşrafı, saray ve çevresi kırıntılarına ait olabiliyordu. Her yerde olduğu gibi Cumhuriyetimizde de sanayi devrimi ve sonrası üretim toplumu için sanayici olmak bir bakıma kentli olabilmeyi zorunlu kılıyordu. Erbakan ve arkadaşları bu anlamda ayrıcalıklıydılar. Yegâne kentli Sağ milli görüşçüydüler. İdeolojilerine teknolojik uyumu savunuyorlardı. Tarihsel bir uyumu yakalayabilirlerdi. Ülkenin en ciddi bürokratları ve müteahhitleri bu jenerasyondan çıkabilmişti. Bu durumu bugünkü inşaatçılardan oluşmuş devlet taşeronlarıyla mukayese etmek kabili kıyas bile değildir. Özde kültür, sanat ve demokrasi anlayışının görgüyü temsil ettiğini var sayarsak, yeni muhafazakâr zenginlerimizin milli bir burjuva niteliğine erişmeleri için daha çok zamana gereksinimleri var gibi gözükmekte. TÜSİAD, topluma sıkça Ortadoğu’yu mu yoksa AB’yi mi tercih edersiniz sorusunu sorup ikazını yapmakta. Bunun ikazın sorumluluğunu gerçekten bir STK gibi hissedebilmekte. Yeni zengin dindar girişimci sınıfın “gönüllü kuruluşlarının” bu soruya vereceği yanıt “izlenebilir bir üçüncü yol” dahil, açık ve net hala merakla beklenmekte.  

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Tarık Çelenk
Tarık Çelenk

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy Fatih Altaylı’dan bağımsız medyaya 
Özgür Çoban
Özgür Çoban İsrail–Almanya ilişkileri: Pragmatik ya da duygusal 
Ali Kılıç
Ali Kılıç Astana Zirvesi ve Çin’in Sessiz Yürüyüşü
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Çöl Gezegeni’nden Ortadoğu’ya: Dune’un zamansız mesajı
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Günde sadece iki saat eğitim
Erdem Bağcı
Erdem Bağcı TCMB Temmuz itibariyle faizleri düşürmeli mi?
Eda Çağlayan Ertok
Eda Çağlayan Ertok Toplumsala bakışta görünenle dijitalin savaşı 
Fahri Bakırcı
Fahri Bakırcı Güçlendirilmiş iç cephe üzerine
Onur Tuğrul Karabıçak
Onur Tuğrul Karabıçak İç cepheyi sıkı tutmak: Siyasal iktidarın yeni bir sahne yaratması için yıllardır kullandığı söylem
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk Muharrem İnce ve Baba Ocağı
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Eşekler ve eşitlikçi bir dünya hayali
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu Taç ve gövde
Beril Esra Atahan
Beril Esra Atahan Sevgi yetmiyor: İnsanların asıl savaşı sürdürmekle
Sema Erder
Sema Erder Yeni iletişim çağında otoriter popülizm 
Akın Özçer
Akın Özçer Özgür Özel CHP’de neyi değiştirdi?
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Soyadlarımız farklı ama adımız Türkiye!
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz “Barış için savaşın kahramanlarına ihtiyaç duymadan toplum olmak”
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar CHP: Baba evi
M. Coşkun Cangöz
M. Coşkun Cangöz Mutluluk Endeksinin Gör Dediği ile Görmedikleri: Küresel Oyun Parkındaki Salıncak Kavgası
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı