MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Bilişsel bir faaliyet olarak mesaj okuma

ANA SAYFAMEDYABilişsel bir faaliyet olarak mesaj okuma
Bilişsel bir faaliyet olarak mesaj okuma

Bilişsel bir faaliyet olarak mesaj okuma

24 Aralık, 2023, Pazar 04:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Eda Çağlayan Ertok
Eda Çağlayan Ertok

Son zamanlarda yaygın anlayışla, anlam, mesaj okunduğu/alımlandığı anda oluşuyorsa söz konusu bireysel, psikolojik ve sosyal süreçler anlamın oluşumunda etkindir. Bilişsel süreçlerimiz, mevcut mesaj konusuna dair önceki tecrübe ve tutumlarımızın da etkisi altındadır. Tutum ve davranışlarımız, bağlı olduğumuz sosyal grup dinamiklerinin, mesajı alımladığımız bağlamın da etkisiyle harekete geçer.

Yetkin bir medya okur yazarı olabilmek, özetle, maruz kaldığımız mesajları, kodlayanın gayelerinin, kodlanma bağlamının ve aracının farkında olarak ve içerik hakkında önceki bilgilerimizle ilişkilendirerek alımlayabilme becerisidir. Bunun için olası tüm medya içerikleri hakkında önceden bilgi sahibi olmak tek başına yeterli değildir; mümkün olan en üst düzeyde medya okuryazarı olabilmek, eleştirel düşünme becerisini gerektirir. Eleştirel düşünmenin ilk ve belki de en önemli kaidesi, analitik düşünme pratiğidir. Analitik olmak karşımıza çıkan metin ve/veya metin grubunu, olaylar ve/veya fenomenleri, unsurlarına ayırarak, her biri üzerine düşünmek ve değerlendirmede bulunabilmektir. Her bir unsura ilişkin verileri ilişkilendirme, çıkarsamalarda bulunma da analizin özelliklerinden biridir. Önceki yazıda da bahsettiğim üzere, mesajları alımlama yorumlama süreçlerimiz bilişsel süreçlerdir. Bu süreçlere ilişkin bilgimizi sosyal psikoloji ve bilişsel psikolojinin bulgularına borçluyuz.

Bloom, bilişsel alan basamakları düşünce silsilemizi en basitten en karmaşığa doğru giden bir süreç olarak resmeder. Bu basamaklar sırasıyla bilgi basamağı, kavrama basamağı, uygulama basamağı, analiz basamağı, sentez basamağı, değerlendirme basamağı olarak adlandırılır. Bilgi basamağında, daha önce duyduğumuz konuları, yargıları hatırlar bir araya getiririz, kavrama basamağında ise kendi cümlelerimizle ifade edebilecek, örnekleyip söz konusu argümanlarla savunma yapabilecek kadar bir bilişsel çaba söz konusudur. Uygulama basamağı, söz konusu bilgileri kullanıp problem çözebilmeyi, bilgileri kullanabilmeyi nitelemektedir. Analiz, sentez ve değerlendirme basamakları ise, daha karmaşık bilişsel faaliyetlerdir. Analiz basamağı, fenomeni temel unsurlarına ayırarak üzerinde düşünüp, çıkarım yapabilmeyi kapsarken; sentez yeni, özgün bir eser yaratmak için bilgileri kullanmayı; değerlendirme basamağı ise, tüm bilişsel basamak işlemlerini içerecek görevleri yerine getirmeyi kapsar. Bir grup yazılı eseri belirlenmiş kriterlere göre değerlendirmek, bu bilişsel faaliyete örnek olabilir.

Her medya içeriğini, mesaj konularına karşı mevcut tutumlarımız ve önceki davranışlarımız kılavuzluğunda alımlarız. Söz konusu mesaj içeriğinin belli bir sosyal gruba dair haber olduğunu var sayalım, bu durumda o sosyal gruba dair önceden oluşan tutumumuz ve bilgilerimiz mevcut haberi yorumlamamıza etki edecektir.

Bilişsel basamakların ilk basamağı olan bilgi basamağı, önceki bilgileri hatırlamak en az efor sarf ettiren bilişsel faaliyetken; analiz basamağı, biraz daha fazla bilişsel efor gerektirmektedir. Ancak insan bilişsel olarak en az düzeyde efor sarfetmeye meyillidir ve bu bizim ortak özelliğimizdir. Yüksek düzeyde bilişsel faaliyet gösterebilmek, bu pratiği özellikle tercih etmemizi gerektirmektedir. Öte yandan, tutum ve ihtiyaçlarımızın mesajları alımlamamız üzerinde etkisini anlamak, izleyici alımlayıcı tepkilerini anlamamızda ve hatta etkili medya içeriği hazırlamamızda yardımcı olacaktır. Tutum (attitude); herhangi bir nesne, insan, niteliğe karşı sahip olduğumuz olumlu ya da olumsuz hisleri niteleyen bir kavramdır.

Medya dolayımıyla olsun ya da olmasın, zihnimize ulaşan mesajların bilişsel ve duygusal etkileri olur. Daha anlaşılır bir ifadeyle, mesajların, zihnimizle işlediğimiz bilgisel içerik ve his uyandıran kısımları vardır ve kanılar fikirler ve hisler bu kısımlara verilebilecek diğer isimlerdir. Tutumlarımız davranışlarımıza etki eder. Önceki mesajlarla oluşan tutum ve davranışlarımız da bir sonra karşılaştığımız mesajları alımlama ve o mesajlardan etkilenme biçimlerimize etki eder. Dolayısıyla şunu söylemek mümkündür ki her medya içeriğini, mesaj konularına karşı mevcut tutumlarımız ve önceki davranışlarımız kılavuzluğunda alımlarız. Söz konusu mesaj içeriğinin belli bir sosyal gruba dair haber olduğunu var sayalım, bu durumda o sosyal gruba dair önceden oluşan tutumumuz ve bilgilerimiz mevcut haberi yorumlamamıza etki edecektir. Tutumlarımızın niteliğini, olumlu veya olumsuz hislerimizi, davranışlarımızı da sosyal, biyolojik ihtiyaçlarımız etkilemektedir. Son zamanlarda yaygın anlayışla, anlam, mesaj okunduğu/alımlandığı anda oluşuyorsa söz konusu bireysel, psikolojik ve sosyal süreçler anlamın oluşumunda etkindir. Bilişsel süreçlerimiz, mevcut mesaj konusuna dair önceki tecrübe ve tutumlarımızın da etkisi altındadır.

Tutum ve davranışlarımız, bağlı olduğumuz sosyal grup dinamiklerinin, mesajı alımladığımız bağlamın da etkisiyle harekete geçer. Mesajı alımlayanların hangi medya etkilerine maruz kaldığı da diğer bir yazının konusu olacaktır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Eda Çağlayan Ertok
    Eda Çağlayan Ertok

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Seda Aktaş
    Seda Aktaş Hegemonik söylem altında kadın emeği: Ekonomik gerçeklikten ideolojik kurguya
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik Kızıldeniz’de perde arkası güç kayması: Çin ve Rusya Batı’ya meydan okuyor
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur İnsanlığın güruhlaşması ve küresel ahmaklık
    Deniz Nas
    Deniz Nas Liberal demokrasinin sonu mu: İttifakların gölgesinde liberaller
    Aydan Bakan
    Aydan Bakan Yazının şeytanı
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Provokasyonların sigortası sürecin toplumsallaşması
    Gönen Orhan
    Gönen Orhan CHP'li Belediyelere operasyon neden kaçınılmaz?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Farklı bir kamusal alan deneyimi açısından Yetimhane eşi benzeri olmayan bir fırsat
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Sovyetler’den AKP’ye: Çöküş mü, kontrol mü?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Konut hayalleri borsada: 25 santimetre karelik umutlar
    Tuğba Muslu
    Tuğba Muslu Tahakkümün iki yüzü: Doğa ve Kadın
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Çocuklar ne zaman yalan söylemeli?
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP nasıl kurtulur?
    Onur Tuğrul Karabıçak
    Onur Tuğrul Karabıçak Toplumun disiplinsizleşmesi ve Reklam Devleti
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Çanlar kimin için çalıyor?
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı