MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

AYM, Kılıçdaroğlu’nun Davutoğlu’na söylediği ‘çapsız’ ve ‘ileri derecede geri zekalı’ sözlerini ifade özgürlüğü saydı

Ana SayfaGündemAYM, Kılıçdaroğlu’nun Davutoğlu’na söylediği ‘çapsız’ ve ‘ileri derecede geri zekalı’ sözlerini ifade özgürlüğü saydı
AYM, Kılıçdaroğlu’nun Davutoğlu’na söylediği ‘çapsız’ ve ‘ileri derecede geri zekalı’ sözlerini ifade özgürlüğü saydı
09 Eylül, 2024, Pazartesi 16:05
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış

Anayasa Mahkemesi (AYM), CHP’nin Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı döneminde söylediği ‘çapsız’ ve ‘ileri derecede gerizekalı’ sözlerini ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında değerlendirerek Kılıçdaroğlu’na 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Kılıçdaroğlu, 9 Ekim 2012 tarihindeki grup toplantısında, “Türkiye’nin yanında kim var? Hamas var, Barzani var, Katar var, Suudi Arabistan var. Denklemin diğer tarafına dönüyorum. Suriye’nin yanında, İran, Rusya, Çin, Brezilya var. Dünya nüfusunun yarısı var. Bu stratejik derinlik midir, yoksa stratejik körlük müdür? Böyle bir anlamsız dengenin içine Türkiye’yi sokan bir süreci bizim başımıza bela eden, çapsızlığı dünyada bilinen, bir Dışişleri Bakanı’yla yola çıkılırsa Türkiye’nin geldiği nokta budur. Bunun için engin bilgiye gerek yok. Bunu yapmak için ileri derecede geri zekalı olmak lazım” ifadesini kullanmıştı.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamasının ardından dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, kişilik haklarının hedef alındığını ve kendisine yönelik hakaret içerdiği iddiasıyla Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 50 bin TL manevi tazminat davası açmıştı.

YARGITAY ‘SERT ELEŞTİRİ’ DEMİŞTİ

İlk derece mahkemesi Kılıçdaroğlu’nun 4 bin TL manevi tazminat ödemesine karar vermişti. İlgili kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştu. Yargıtay’a göre, tarafların siyasi kimlikleri ve ihtilaflı ifadelerin sarf edildiği bağlam dikkate alındığında Kılıçdaroğlu’nun sözleri sert eleştiri niteliğinde olduğu belirtilmişti.

Bozma sonrasında ilk derece mahkemesi ilk kararında direnmişti. Direnme kararına ilişkin gerekçesinde mahkeme, ihtilafın odağındaki konuşmada geçen ‘çapsız’ kelimesinin Türk Dil Kurumu’nun sözlüğündeki anlamını açıklamış, yine ‘ileri derecede geri zekalı’ ifadesinin de tanımını yapmıştı. Mahkemeye göre; Kılıçdaroğlu’nun hükümetin sergilediği politik tutumu eleştirdiği esnada, Dışişleri Bakanı olan Davutoğlu’na karşı kullandığı ‘çapsız’ ve ‘ileri derecede geri zekalı’ şeklindeki ifadelerinin ifade özgürlüğü kapsamında ağır eleştiri olarak kabul edilmesinin, ”siyasilerin birbirlerine her türlü sözü söyleme özgürlüğünü doğurarak Türk toplumunda olumsuz tavır ve davranışların oluşmasına sebebiyet vereceği” belirtilmişti. Direnme kararı üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gönderildi. Hukuk Genel Kurulu da direnme kararı yerinde gördü ve ilk derece mahkemesinin manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kararı oy çokluğuyla onamıştı. Onama kararında, Kılıçdaroğlu’nun Davutoğlu hakkında sarf ettiği “çapsızlığı dünyaca bilinen” şeklindeki ifadenin sert eleştiri mahiyetinde olduğu ve direnme kararının bu yönüyle yerinde olmadığı değerlendirilmişti. ”İleri derecede geri zekalı olmak lazım” ifadesinin aşağılayıcı ve küçük düşürücü olduğu, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği kanaatine varıldığı belirtilmişti.

AYM ‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN İHLAL EDİLDİĞİNE’ KARAR VERDİ

Bunun üzerin Kılıçdaroğlu, 11 Mart 2022 tarihinde AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştu. Dosyayı inceleyen Anayasa Mahkemesi, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğin ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ”ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine” karar verdi. Yüksek Mahkeme, Kılıçdaroğlu’na 30 bin TL manevi tazminat ödenmesini de hükmetti.

Yüksek Mahkeme’nin gerekçeli kararı şöyle:

“Başvuruya konu ifadeler 2012 yılında başvurucunun genel başkanı olduğu ana muhalefet partisinin Meclis grup toplantısında sarf edilmiştir. Grup toplantıları Mecliste grubu olan siyasi partilerce her hafta basına açık halde düzenlenmekte olup kamuyu meşgul eden ya da edecek nitelikte olan ülke gündemine ilişkin meselelerin konuşulduğu buluşmalardır. Bu bağlamda başvurucunun somut olayda, genel olarak dış politika ile ilgili gözlem ve eleştirilerini paylaştığı görülmektedir. Davacı ise konuşmaların yapıldığı tarihte dışişleri bakanıdır. Mezkur konuşmasında başvurucu, 2011 yılında Suriye’de başlayan savaş karşısında Türkiye’nin, hükumetin yanlış bir dış politika izlemesi sonucunda dünya nüfusunun yarısından çoğunu karşısına aldığını ifade etmiştir. Başvurucuya göre, dış politikadan sorumlu bakan üstlendiği görev için yeterli nitelikleri taşımamaktadır. Bu fikri ifade etmek amacıyla başvurucunun davacı hakkında ‘çapsız’ ifadesini kullandığı söylenebilir. Yine hükümetin bakanlık görevini yürütmesi amacıyla yanlış kişiye yetki ve sorumluluk verdiğini vurgulamak isteyen başvurucu, böylesi yanlış bir tercihin ancak ‘zeka geriliğinden’ ileri gelebileceğini belirtmiştir.

”SÖZ KONUSU İFADELER DEĞER YARGISI NİTELİĞİNDEDİR”

Söz konusu ifadeler değer yargısı niteliğindedir. Ancak unutulmamalıdır ki bir açıklamanın tamamen değer yargısından oluşması durumunda bile müdahalenin orantılılığı ihtilaflı açıklamanın somut unsurlarla yeterince desteklenip desteklenmemesine göre tespit edilmelidir. Çünkü somut unsurlarla desteklenmiyorsa değer yargısı ölçüsüz olabilir. O halde tespiti gereken hususlar, başvurucunun ifadeleriyle keyfi biçimde davacıyı hedef alıp almadığı, kullandığı söz ve ifadelerin sebepsiz bir kişisel saldırı oluşturup oluşturmadığıdır. Anayasa Mahkemesi’nin kanaatine göre başvurucu, ana muhalefet partisi genel başkanı sıfatıyla, konuşmanın yapıldığı tarihte henüz çok yeni olan Suriye savaşının Türkiye’nin jeopolitiği ve dış politikadaki konumu üzerinde yarattığı ve ilerleyen süreçte yaratması kuvvetle muhtemel olumsuzluklarla ilgili, ülke gündeminin ilk sıralarında yer alan güncel bir tartışma hakkında görüşlerini ifade etmektedir. Şu halde, başvurucunun konuşmasının keyfi ve somut dayanaklardan yoksun olduğu söylenemez.

Üstelik başvurucunun ifadeleri, davacının yürüttüğü kamu görevine ilişkin olup bu anlamda hiç şüphesiz ki kamuoyunu ilgilendiren bir konuda yapılan tartışmanın bir parçasıdır. Zira başvuruya konu ifadeler davacının mahrem hayatı hakkında değil, aksine siyasi faaliyetlerine ilişkindir. Toplumun tamamını ilgilendiren ve kamusal bir tartışmaya katkı sunduğuna dair kuşku bulunmayan konularda oluşan rahatsızlıkların yüksek sesle dillendirilmesinin ancak düşüncelerin herhangi bir engelle karşılaşmadan açıklanabildiği demokratik rejimlerde mümkün olduğu unutulmamalıdır.

Başvurucunun ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak grup toplantısında yaptığı konuşmasında genel olarak yanı başında savaşın yaşanmakta olduğu bir ülkenin dış politikasını ve böylelikle hükumeti eleştirerek siyasi arenada avantaj elde etme ve aynı zamanda parti teşkilatındaki kişileri motive etme gayesinde olduğu görülmektedir. Gerçekten de siyasetçilerin birbirlerine karşı kullandıkları sözlerin açıkça polemik çıkarmaya, şiddetli tepkiler yaratmaya ve taraftarlarını konsolide etmeye yönelik siyaset üsluplarının bir parçası olduğu kabul edilmelidir.

Siyasi tartışmaların serbestliği demokratik toplum idealinin merkezinde yer alan bir ilkedir. İhtilafın odağındaki ifadeler hükumetin dış politikalarına sert bir eleştiri niteliğindedir. Ağır eleştiriler dahi siyasetçiler için oyunun kurallarının bir parçasıdır. Tarafların siyasi kimlikleri dikkate alındığında davacının hakkındaki söylemlere sıradan insanlara göre daha fazla hoşgörü göstermesi gerekir. Bu bağlamda ilave edilmelidir ki Anayasa Mahkemesi’nin daha önce birçok kez ifade ettiği üzere siyasetçiler arasında geçen tartışmalarda ifade özgürlüğünün kapsamı çok daha geniştir. Zira seçmenlerini temsil eden, onların taleplerini, endişelerini ve düşüncelerini politik alana aktaran ve çıkarlarını savunan, seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğü özellikle değerlidir. Bu sebeple müdahale, eğer bir siyasetçinin üstelik muhalefet partisi genel başkanının ifade özgürlüğüne yönelik ise başvuruların çok daha sıkı bir denetimden geçmesi gerekmektedir.

Buna ilaveten davacı, farklı düzeydeki iletişim araçları ile hakkındaki sert ve ağır eleştirilere cevap verebilecek imkanlara da fazlasıyla sahiptir. Siyasetçi yönü olan kimselerin siyasi konumları gereği yazılı ve görsel basına ulaşması, bu konumda bulunmayan insanlara nazaran çok daha kolaydır ve bu kimselerin itibarını zedelediğini düşündüğü ifadelere karşı kendisini savunma imkanı fazlasıyla mevcuttur.

“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ RAHATSIZ EDİCİ FİKİRLER İÇİN DE GEÇERLİDİR”

Bütün bu açıklananlara rağmen başvurucunun kullandığı dil ve üslubun davacı açısından rahatsız edici olduğu iddia edilebilir. Ancak bu noktada Anayasa Mahkemesi’nin kararlarında istikrarlı bir şekilde benimsediği gibi, demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olan ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade özgürlüğünün, sadece kabul gören veya zararsız yahut kayıtsızlık içeren bilgiler ya da fikirler için değil, aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğu unutulmamalıdır. Anayasa Mahkemesi yine pek çok kararında ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya ve hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini kabul etmiştir.

Yukarıdaki tespitlere karşın mahkeme ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, başvuruya konu ifadelerin kullanıldığı dönemdeki koşulları, ifadelerin bağlamını, başvurucunun konuşmasının tamamını ve başvurucu ile davacının toplumsal konumunu tartışmadan, başvurucunun davacı hakkındaki konuşmasının bütününden kopartılmış bazı ifadelerinin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği sonucuna varmış ve başvurucunun manevi tazminat ödemesine karar vermiştir. Bu bağlamda ileri sürülen gerekçeler, başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez. Sonuç olarak mahkemelerin başvurucunun ifade özgürlüğü ile davacının şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurduklarından bahsedilemeyeceği değerlendirilmiştir.

Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Anayasa MahkemesiKemal KılıçdaroğluAhmet Davutoğlu

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hasan Bülent Kahraman
    Hasan Bülent Kahraman 27 Mayıs 1960 Darbesine Yeni Bakışlar (1)
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Erdoğan’ın uğradığı en büyük hezimet
    Adnan Ekinci
    Adnan Ekinci Anayasa Günlüğü - İlk Gün
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Ey CHP: Titre ve Kendine Dön
    Tuğba Muslu
    Tuğba Muslu Düşünmeyen nesiller projesi
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beyaz Saray’da aşk başkadır!
    Osman Erden
    Osman Erden “Führer’e İtaat”
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı