MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

28 Şubat’ın Cumhuriyet kadını tayyöründen Erdoğan’ın 1+1 evlerine

Ana SayfaSi̇yaset28 Şubat’ın Cumhuriyet kadını tayyöründen Erdoğan’ın 1+1 evlerine
28 Şubat’ın Cumhuriyet kadını tayyöründen Erdoğan’ın 1+1 evlerine

Tayyör tercihi ya da türban yasağı bir kamu hizmeti değildir, devletin bu alanlarda aktif olması gayrimeşru aksiyonlardır.

21 Nisan, 2025, Pazartesi 02:08
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Eser Karakaş
Eser Karakaş

28 Şubat günlerinde türban baskısı hiçbir işe yaramadı, belki de tek bir sonucu oldu o da AKP’nin 23 yıllık iktidarı. Bugün de gençlerin 1+1 evlerde oturma tercihlerine çirkin müdahale bir işe yaramayacak, herkes bildiğini okuyacak ya da bu ekonomik koşullarda mecbur oldukları evlerde oturacaklar.

T24’de 19 Nisan günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı bir konuşmayı haberleştiren “Nüfusumuz için esas tehlike 1+1 evlerdir” başlıklı bir yazı yayınlandı.

Yazıyı büyük bir dikkatle okudum, Erdoğan’ın söylemi ve üslubu tam bir anti-demokrasi, anti-hukuk söylem ve üslup örneği.

Aşağıda bu mezkur yazıdan kes-kopyala yöntemiyle örnekler de sunacağım* ve böylece de yazının hukuk ve demokrasi vahametini okurlarla da paylaşmak isteyeceğim.

Erdoğan’ın bu “insanların yaşamak için tercih ettikleri evlerin-1+1” yapısını geleceğimiz için büyük bir tehlike olarak gösteren konuşması nedense, muhtemelen serbest çağrışım diyorlar buna, beni 28 Şubat’ın o çok kötü günlerine götürdü.

O dönemde bazı dernekler, bazı siyasetçiler Türkiye yurttaşı kadınlar için giyilecek elbise modelleri belirlemişlerdi, cumhuriyetçi kadın diye nitelendirdikleri kadına bir tayyör tipi saptamışlardı, hatta tercih edilecek etek boyu konusunda da fikirleri ve önerileri vardı.

Bir kere bu Cumhuriyet kadını kavramı nedir, hiç belli değildi, bu önerilerin dışında giyim tercihi olan kadınlar Osmanlı kadınları mı idi yoksa yozlaşmış batı taklitçileri mi idiler hiç belli değildi ve bu saçmalıklar sonucunda üniversiteli kızlara dahi türban yasağı getirildi, toplum çok gerildi, bu gerilimin ve baskıların sonucunda da AKP 2002’de tek başına iki partili TBMM’de büyük bir çoğunluk elde etti, Erdoğan da 2003’de başbakan oldu.

Türkiye bugün şahsi görüşüme göre Lübnan ve Venezuela’dan sonra toplumsal kaynakları ve beşeri sermayelerine oranla dünyada en kötü yönetilen üçüncü ülke, faiz ve enflasyonda dünya şampiyonluğuna yaklaşıyoruz ama bu manzaraya ve 23 senelik iktidara rağmen Erdoğan’ın oyu yüzde otuzun altına inmiyor, yine kanımca bunun da en büyük sorumlusu paradoksal olarak işte 28 Şubat döneminde tayyör ve etek boyu saptamak isteyen zihniyet.

İnsanların özel alanlarına, mesela nasıl giyineceklerine  müdahale ederek bir yerlere varmak, en azından güzel yerlere varmak hiç ama hiç mümkün değil.

***

Ancak, bu zihniyet sadece 28 Şubatçılara özgü bir zihniyet değil, takkeli 28 Şubatçılar da sonuçta çok farklı yerlere gelseler bile düşünme yöntemi olarak, siyaset tarzı olarak 28 Şubatçıların ayna imajı.

Erdoğan’ın o mezkur konuşması da, 1+1 stüdyo tipi evlerde oturma tercihini Türkiye ve nüfus yapımız için büyük bir tehlike olarak görmek insanların özel hayat tercihlerine türban müdahalesi, tayyörlere etek boyu önermek kadar müdahale demek ve özünde bir demokratik hukuk devletinde kabul edilebilecek bir şey değil.

Tayyör tercihi ya da türban yasağı bir kamu hizmeti değildir, devletin bu alanlarda aktif olması gayrimeşru aksiyonlardır.

Keza, doğumların hangi yöntemle yapılacağına karar vermek de, 1+1 evlerin mesela TOKİ’nin üreteceği evlerde tercih edilmemesi de kamu hizmeti değildir, gayrimeşru aksiyonlardır.

28 Şubat günlerinde türban baskısı hiçbir işe yaramadı, belki de tek bir sonucu oldu o da AKP’nin 23 yıllık iktidarıdır, tayyör önerileri de boş çıktı, o tür tayyör giyen kadın sayısında artış olmadı, o tür tayyör giyenler zaten eskilerden beri o tür giyinenlerdi, benim ailemde de kadınlar öyle giyinirlerdi.

Bugün de gençlerin 1+1 evlerde oturma tercihlerine çirkin müdahale bir işe yaramayacak, herkes bildiğini okuyacak ya da bu ekonomik koşullarda mecbur oldukları evlerde oturacaklar.

Benzer bir müdahale de doğumlarda yaşanıyor, geçen hafta Sivassporlu erkek futbolculara çok komik bir manzara sundurarak normal doğum önerisi içeren bir pankart taşıttılar.

Hiç kimsenin kadınlara tayyör dayatması, türban yasağı yaşatması, kadınların doğum tarzlarına müdahale, insanların, gençlerin hangi, ne tür evlerde oturmak istemelerini söylemek haddi değildir.

Devletin tek bir nihai amacı vardır, kamu hizmeti üretmek ve bu kamu hizmetleri ile vatandaşların refahını yükseltmek; devletin kamu hizmeti üretimi dışında her faaliyeti gayrimeşrudur.

Devlet de bir ölçüde soyut bir kavramdır, bu kamu hizmetini devlet siyasetçiler marifetiyle üretir.

Tayyör tercihi ya da türban yasağı bir kamu hizmeti değildir, devletin bu alanlarda aktif olması gayrimeşru aksiyonlardır.

Keza, doğumların hangi yöntemle yapılacağına karar vermek de, 1+1 evlerin mesela TOKİ’nin üreteceği evlerde tercih edilmemesi de kamu hizmeti değildir, gayrimeşru aksiyonlardır.

Doğum yöntemine sadece anne adayı kadın ve doktoru karar verir, başkalarına bir söz söylemek düşmez.

*Erdoğan’ın konuşmasından kes-kopyala alıntılar:

Yanlış eğitim ve nüfus politikası ile Türkiye'nin güç kaybettiğini söyleyen Erdoğan, muhalefeti hedef aldı. Erdoğan'ın konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Çocuklarımızın zihinleri ve gönülleri kontrolü tamamen bizim dışımızda olan sanal dünyanın tesiri altındadır. Batılı devletler dahil herkes, insanın ortaya çıkardığı Frenkeştayn ile mücadele içindedir.

Demografik yapımızdaki dramatik değişimi bundan ayrı göremeyiz. Birileri tehditlere karşı gözlerini kapatmış durumda. En iyimser projeksiyonlar bile Türkiye nüfusunun azalışa döneceğine işaret ediyor. İçinde bulunduğumuz asrın sonunda nüfusumuzun 10 milyon gerilemesi bekleniyor. Ülkemizi ve milletimizi nüfus konusunda endişe verici gelecek bekliyor.

İnşaat sektörünün artık “4+1” veya “3+1” değil, daha ziyade stüdyo tarzı “1+1” konutlar yapmaya yöneldiğinin altını çizen Erdoğan “Asıl tehlike budur çünkü gençler tek başlarına yaşıyor ve ‘1+1’ ev onlara yetiyor. Avrupa devletleri, kendi nüfusları ülkenin çarklarını çevirmeye yeterli olmadığı için sürekli dışarıdan göçmen alıyor. Bunun için sosyal medya mecraları dahil her türlü propaganda aracını kullanıyorlar. Türkiye’yi sürekli karalayan, ülkemizi kötüleyen paylaşımların önemli kısmı, bu kara propagandanın ürünüdür. Muhalefet de bu algı operasyonuna taşeronluk yapıyor. Eş zamanlı olarak yabancı düşmanlığı körüklenerek ülkemiz ekonomisine ve insani diplomasiye zarar verilmek isteniyor” dedi.” 

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Eser Karakaş
    Eser Karakaş

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı