MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Yahudi faşizmi

ANA SAYFADIŞ POLİTİKAYahudi faşizmi
Yahudi faşizmi
02 Ekim, 2024, Çarşamba 07:50
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk
yazı içi reklam

Geçenlerde Frankfurt Okulu’nun son dönem temsilcilerinden Seyla Benhabib’in Zeit’ten Peter Neumann’a verdiği bir röportaj yayınlandı. Bilindiği üzere Benhabib İstanbul doğumlu bir Yahudi. Yaşadığımız çağın Hannah Arendt’i. İsrail devletinin meşru müdafaa sınırını aştığı ve sivillere yönelik yoğun bir devlet terörünün uygulayıcısı haline geldiğinden şikayet eden Benhabib yaşanan gelişmeleri Yahudi Faşizmi üst başlığıyla kavramlaştırıyor.  

Önce Hamas lideri, şimdi ise Hizbullah. Ortadoğu’daki kağıttan kaplanlar bir bir düşüyor. Ayrıca Gazze büyük bir mezarlığa dönüştü. Lübnan’ın güneyi ise benzeri bir kaderi yaşamak üzere. İran korkudan sinmiş durumda. Mısır, Suriye, Ürdün, S. Arabistan gibi belli başlı bölge ülkeleri İsrail ne yaparsa yapsın ağzını açamıyor. İsrail’in saldırganlığının nasıl algılandığına dair tartışmayı ise Ortadoğu coğrafyasıyla sınırlamak yanlış. Batılı devletlerin resmi politikası İsrail’in meşru savunma hakkını kullandığı ve terörle mücadele ettiği şeklinde. Ama halklar ve entelektüel kamuoyu bu argümanlara ikna olmuş değil. Geçenlerde Frankfurt Okulu’nun son dönem temsilcilerinden Seyla Benhabib’in Zeit’ten Peter Neumann’a verdiği bir röportaj yayınlandı. Söyleşi Türkçeye de çevrildi. Bilindiği üzere Benhabib İstanbul doğumlu bir Yahudi. Yaşadığımız çağın Hannah Arendt’i. 

​İsrail devletinin meşru müdafaa sınırını aştığı ve sivillere yönelik yoğun bir devlet terörünün uygulayıcısı haline geldiğinden şikayet eden Benhabib yaşanan gelişmeleri Yahudi Faşizmi üst başlığıyla kavramlaştırıyor. Bu ifade aslında İsrailli yazar Amos Oz’un Im Lande Israel kitabında geçmekte. Ancak Benhabib çapında bir düşünürün meseleyi ele almadaki ısrarı ve cesareti sayesinde Yahudi Faşizminin giderek yaygınlaşıp uluslararası düzeyde kabul göreceğini tahmin etmek şaşırtıcı olmayacaktır. Yazara göre Yahudi Faşizmin iki yönü var: İçerde, yani İsrail toplum ve siyasetinde ırkçı yanı ağır basan homojenlik tutkusu yükseliyor. İsrail’de artık giderek daha fazla insan ülkedeki Arap azınlığın varlığına dayanamıyor. Arapların ülkeden atılması ve etnik temizlik siyaseten destek görmekte. 

​ Peki, Yahudi Faşizmi konusunda ne yapacağız? Kör bir Batı eleştirisi yanlış elbette. İnsanlık vicdanına dünyanın her yerinde sahip çıkan grup ve kişiler var. Ancak uluslararası dayanışmayı arttırmanın bir zorunluluk olduğu gerçeği de açıkça ortada. 

ULUSLARARASI DAYANIŞMAYI ARTTIRMAK BİR ZORUNLULUK

​İsrail dışındaki medeni dünyada ise ciddi bir sansür var. İsrail’in soykırım siyasetini desteklemeyenler antisemitizmle suçlanıyor. İsrail’e karşı çıkmak terörizmi desteklemek veya ırkçılıkla eş anlama gelmekte. Bu noktada Batı medeniyetinin aydınlık yüzüyle karanlık yüzü arasında sert bir çatışma var. Irkçı, sömürgeci, soykırımcı Batı kendi geçmişini İsrail’e verdiği sınırsız destekle aklamaya çalışmakta. Tabii bu eğilimin uç noktasının düşünceyi suç haline getiren bir faşizm olduğu söylenebilir. Almanya’nın göçmen politikasında İsrail’i bir koşul haline getirmesi, ABD’nin Filistin’le dayanışma içinde olan üniversite öğrencileri ve akademisyenlere sert bir şekilde müdahale etmesi Batı müesses nizaminin bu konuda fazlasıyla hassas olduğunu gösteriyor. Ancak yine de Yahudi Faşizmine karşı çıkan kesimler var.

İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılandığı, soykırımcı politikalar nedeniyle liberal ve sol çizgide siyaset yapan kesimlerden eleştiri aldığı görülüyor. Yine de şiddetin büyüklüğü karşısında ortaya konan tepkiler yetersiz. Neden böyle bir sonuçla karşı karşıya kaldık diye sorduğumuzda birkaç ayrıntı ön plana çıkıyor: Her şeyden önce Batılı demokrasilerde ciddi bir motivasyon eksikliği sorunu var. Sağ popülizm toplumları içe kapatıp pasifleştirmiş durumda. İnsanlar kendi toplumları dışındaki meselelerle ilgilenmek istemiyor. Sadece Filistin değil, hiçbir önemli insan hakları ihlali kamuoyunda yeterince gündem olmuyor.

Bir diğer mesele ise Hamas ve Hizbullah. Batılı kamuoyu 11 Eylül sonrası dünyanın dezenformasyon ikliminde bu iki örgütü terör örgütü olarak tanıdı. Bu nedenle pek çok Amerikalı veya Avrupalı İsrail’in yaptıklarını onaylamasa da Hamas’ın veya Hizbullah’ın yanında yer almak istemiyor. Bu sürekli ilgisizlik İsrail’in rakiplerine duyulan güvensizlikle yakından ilgili. 

Peki, Yahudi Faşizmi konusunda ne yapacağız? Kör bir Batı eleştirisi yanlış elbette. İnsanlık vicdanına dünyanın her yerinde sahip çıkan grup ve kişiler var. Ancak uluslararası dayanışmayı arttırmanın bir zorunluluk olduğu gerçeği de açıkça ortada. Aksi takdirde İsrail’in her bir insan hakları ihlali, hatta katliam girişimi birkaç dakika sonra unutacağımız bir televizyon haberi kadar değerli olacak hepimiz için.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy İhtiyaç olan tek şey: Samimi bir görüşme
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    Herkül Millas
    Herkül Millas Milli açıklamaların yetersizliği
    Deniz Nas
    Deniz Nas Dönüşen CHP, sol popülizm ve Özgür Özel
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Hakimiyet saplantısı, hassasiyet değildir
    Semih Çoban
    Semih Çoban Bir öğle arası: Stephansplatz’da 20 dakika
    Aydan Bakan
    Aydan Bakan Pijamalı balon
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı