MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Vergi ahlakında ipin ucu nerede koptu?

ANA SAYFAKÖŞE YAZILARIVergi ahlakında ipin ucu nerede koptu?
Vergi ahlakında ipin ucu nerede koptu?

Vergi ahlakında ipin ucu nerede koptu?

29 Temmuz, 2024, Pazartesi 04:52
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
yazı içi reklam
Evrensel geçtiğimiz günlerde yayınladığı haberinde devletten ihale alan yüklenicilerin aldıkları ihaleler ile ödediği vergiler arasındaki farka dikkat çekmişti. Bunun üzerine sosyal medyada bir itiraz çığ gibi büyüdü. Bu tartışmalara konu verginin ekseriyetle kurumlar vergisi olduğu, ve kurumlar vergisi tahakkukunun 0 Türk Lirası olmasının özellikle büyük şirketler için çok da büyük bir sürpriz olmadığını düşünmek kulağa rasyonel geliyor.Vergi bilincinin en büyük düşmanı enflasyon ve hayat pahalılığıdır. Özellikle dolaylı vergiler özelinde, satış fiyatı artan bir ürünün fiyatının enflasyon dolayısıyla mı yoksa vergi artışı dolayısıyla mı arttığını tespit etmek çoğu zaman güç olabilir. Özel tüketim vergisi kalemleri, bu tartışmanın elbette olağan şüphelileridir.Özellikle muhalif kamuoyunda yerleşik duruma gelmiş bazı kabuller, vergi bilinci konusunda biraz yol alındığının göstergesi. Bir şişe alkollü içki alırken bir şişe de devlete ısmarlamak, kendine araba alırken bir de devlete almak; gibi ifadeler, özel tüketim vergisi yükünün ölçüsüz artmasından dolayı gündeme gelen adaletsizliklere karşı trajikomik bazı reaksiyonlar olarak değerlendirilebilir.Bu tip vergi kalemlerinin ortak özelliği ise, amiyane tabirle “kesilebilir” kalemler olması. Dolaylı vergi yükünün artması ve buna bağlı itirazlar, genellikle “içilmeyebilir, “tüketilmeyebilir”, “arabaya binilmeyebilir” gibi itirazlarla ekarte edilebilir. Nitekim özel tüketim niteliği zaten bu vergi yükünün logaritmik biçimde artmasının önemli bir sebebi; fiyat esnekliği olmayan ürünlerdeki fiyat artışı, talebi olması gerektiği gibi etkilemediğinden ortaya “sonsuz para hilesi” gibi bir vergi politikası çıkıyor.Dolayısıyla ÖTV politikasının, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “vergiyi tabana yayma” anlayışıyla son derece çeliştiğini söyleyebiliriz.Ancak vergi politikasını düşündüğümüzde, vergilendirmemeyi de politika kapsamına almamız gerekir. Son yıllarda, Türkiye’de böyle bir fenomen ortaya çıktı.Vergi afları, borçların silinmesi, özellikle iktidar ile yakın siyasal ilişkiler içerisinde olan ortaklıkların adını kamuoyuna taşıyan anahtar kelimeler.Evrensel geçtiğimiz günlerde yayınladığı haberinde devletten ihale alan yüklenicilerin aldıkları ihaleler ile ödediği vergiler arasındaki farka dikkat çekmişti.Bunun üzerine sosyal medyada bir itiraz çığ gibi büyüdü. Trendyol’dan Martı’ya, Amazon’ndan Taksiciler Odası Başkanı Eyüp Aksu’ya pek çok kişi ve şirketin vergi karnesi mercek altına alınmaya başlandı.Bu tartışmalara konu verginin ekseriyetle kurumlar vergisi olduğu, ve kurumlar vergisi tahakkukunun 0 Türk Lirası olmasının özellikle büyük şirketler için çok da büyük bir sürpriz olmadığını düşünmek kulağa rasyonel geliyor.Diğer taraftan, bu şirketlerin hiç kâr etmediğini düşünmek ise kulağa pek rasyonel gelmiyor.
Türkiye’de vergiden “kaçınmanın” artık olağan bir pratik olduğu üst düzey bürokrasinin de defaatle kabul ettiği bir gerçek. Küçük esnaftan uluslararası şirketlere kadar bu pratik büyüyerek sürdürülüyor. Vergiden “kaçınamayan” önemli gruplar ise, maaşlı çalışanlar, emekliler, öğrenciler; yani ticari faaliyette bulunmayan tüm vatandaşlar.

VERGİDEN ‘KAÇINAMAYANLAR’: MAAŞLI ÇALIŞANLAR, EMEKLİLER…

Türkiye’de vergiden “kaçınmanın” artık olağan bir pratik olduğu üst düzey bürokrasinin de defaatle kabul ettiği bir gerçek. Küçük esnaftan uluslararası şirketlere kadar bu pratik büyüyerek sürdürülüyor.Vergiden “kaçınamayan” önemli gruplar ise, maaşlı çalışanlar, emekliler, öğrenciler; yani ticari faaliyette bulunmayan tüm vatandaşlar.Tacirlerin vergi mücadelesi ile maaşlı çalışan vatandaşın vergi bilinci arasındaki uçurum fark, bugünkü vergi politikasının trajikliğine bir ışık tutmalı.Maaşlı bir çalışan, ne maaşındaki vergi kesintisinin, ne de marketten satın aldığı ürünlerdeki vergi yükünün bilincinde olmadığı müddetçe, vergi ödeme piramidinin en aşağıdaki ve en geniş bölümünde yer almaya devam edecektir.Beyana dayalı vergilerdeki bu istisnalar ise, maaşlı çalışan vatandaşa “zaten enflasyon var” düşüncesne yansımaya devam edecektir.Maaşlı çalışan vatandaş, dışarıya bir restorana gittiğinde ödediği KDV ve ÖTV’nin bilincinde olmadan önüne gelen adisyonu enflasyon ile açıklamaya çalışacak, o sırada işletme KDV’yi düşük gösterebilmek adına türlü oyunlar oynayacaktır.İşte vergi politikası, dürüstlüğün karşısında, kurnazlığın ise yanında olduğu müddetçe, bu fark açılmaya devam edecektir.Bu sorunun temelinde ise, Türkiye’de vergi politikasının dolaylı vergilere büyük oranda bel bağlamış olması yatmaktadır. Dolaylı vergi yükü, maaşlı çalışanların sırtında bir kambur, vergiden “kaçınan” tacirler için ise bir oyuncak haline gelmiştir. 
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Gönen Orhan
    Gönen Orhan Su krizi, belediyeler ve otonom çözüm
    Erdem Bağcı
    Erdem Bağcı FED kararları ve resesyon beklentisi
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Ekonomi kötü, geçinemiyorum diyor Cumhur İttifakı’na oy veriyor…
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Ergenlikte mantık nereye gider?  
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Kadın, yaşam, özgürlük: Mahsa’nın yankısı
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
    Murat Paker
    Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı