MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Otoriteryanizm ve popülizm: Çözüm değil felaket!

ANA SAYFASİYASETOtoriteryanizm ve popülizm: Çözüm değil felaket!
Otoriteryanizm ve popülizm: Çözüm değil felaket!
08 Kasım, 2024, Cuma 07:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilal Sambur
Bilal Sambur
yazı içi reklam

Putin (Rusya) ve Orban (Macaristan) gibi otoriter ve popülist liderler, Trump’ın zaferini kendi başarılarıymış gibi coşkuyla karşıladılar ve dost olarak gördükleri Trump’a hemen kutlama mesajları yolladılar. Otoriter ve popülist liderlerin hepsinin ortak noktası, barıştan, demokrasiden ve hukuktan nefret etmeleridir.

Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, bütün dünyada büyük bir endişe, kaygı ve korku yarattı. Trump’ın yeni dönem başkanlığıyla birlikte, dünyayı belirsizliklerle ve risklerle dolu bir gelecek beklemektedir. Despotizme karşı güçlü ve katı denge, denetleme ve fren mekanizmları olan Amerika sisteminde, Trump gibi otoriter, popülist ve kural tanımaz birinin tekrar başkan seçilmesi, otoriter liderlerin kolaylıkla en güçlü demokrasileri bile zayıflattıkları ve yıktıkları gerçeğiyle bizi karşı karşıya getirmektedir. Trump’ın Amerikan demokrasisini yıkamayacağını söyleyebiliriz, ancak Trump’ın Amerika demokrasisini çok zayıflatacağını söylemek mümkündür. Dört yılın sonunda Amerika demokrasisi, bugünden çok daha gerilere düşen bir demokrasiye dönüşecektir.

Putin (Rusya) ve Orban (Macaristan) gibi otoriter ve popülist liderler, Trump’ın zaferini kendi başarılarıymış gibi coşkuyla karşıladılar ve dost olarak gördükleri Trump’a hemen kutlama mesajları yolladılar. Otoriter ve popülist liderlerin hepsinin ortak noktası, barıştan, demokrasiden ve hukuktan nefret etmeleridir. Otoriter ve popülist liderler, kendi tek adam rejimlerini ve diktatörlüklerini kurmak için hukuku ve demokrasiyi kolaylıkla rafa kaldırmaktadırlar. Demokrasinin ve hukukun rafa kaldırıldığı ve popülist otoriter liderlerin keyfine göre işleyen bir uluslarası sistem, Putin başta olmak üzere bütün antidemokratik liderlerin ortak hayalidir.

Trump, bugün Cumhuriyetçi Parti üzerinde tam bir kontrole sahiptir. Putin ve Orban başta olmak üzere nerdeyse bütün otoriter liderler, diktatörlüklerini ve tek adam rejimlerini ilk başta partilerinde kurmaktadırlar. Otoriter popülist liderler, ilk önce partilerini demokratik siyasal kurumlar olmaktan çıkarıp kendi kişisel mülkeri haline getirmektedirler. Siyasal partilerin otoriter liderlerin şahsi şirketi gibi çalışması, demokrasiyi, hukuku ve barışı zayıflatmakta ve tahrip etmektedir. Tek adam rejiminin aparatları haline geen siyasal partiler, ülkenin ekonomik, sosyal, siyasal, güvenlik ve hukuki sorunlarını ve krizlerini demokratik, sivil ve barışçıl politikalarla çözme yeteneklerini, imkanlarını ve kapasitelerini kaybetmektedirler. Otoriter popülist liderler, kendi şahsi çıkarları ve iktidarları uğruna, partileri, yargıyı, basını, iş dünyasını, bürokrasiyi, geleneksel değerleri ve kurumları bir bütün olarak çürütmekte ve çökertmektedirler. Otoriter popülist liderlerin işbaşında olduğu yerlerde, tek adam rejiminin dışında anayasa ve yargı başta olmak üzere bütün kurumlar ve kanunlar işlevsizleştirilmiş ve etkisizleştirilmiştir. Hukukun ve kurumların etkisizleştirilmesi demokrasiyi, popülizm ve otoriteryanizm dalgası karşısında çok kırılgan ve zayıf hale getirmektedir. 

Otoriter popülist liderlerin kamplaştırma ve çatıştırma konusunda sonu gelmeyen bir enerjileri bulunmaktadır. Otoriteryanizm ve popülizmin çözüm diye pazarladığı şey, çatışmayı, krizi ve kaosu ileri bir merhaleye taşıma girişiminden başka bir şey değildir.

OTORİTERYANİZM VE POPÜLİZMİN ÇÖZÜM DİYE PAZARLADIĞI ŞEY

Otoriter popülist liderler, dünyanın bütün sorunlarını ancak kendilerinin çözeceğini iddia ederler. Trump, dünyadaki bütün savaşları bitireceğini ve barışı getireceğini vaad etmiştir. Otoriter liderler, kendilerinin abartılmasını çok severler. Şu sorunu ancak şu kişi çözer gibi söylemler, otoriter ve popülist liderler hakkında uydurulmuş en büyük yalandır. Otoriter popülist liderlerin demokratik ve barışçıl yollardan sorun çözme yetenekleri, kapasiteleri ve ufukları bulunmamaktadır. Otoriter popülist liderlerin kamplaştırma ve çatıştırma konusunda sonu gelmeyen bir enerjileri bulunmaktadır. Otoriteryanizm ve popülizmin çözüm diye pazarladığı şey, çatışmayı, krizi ve kaosu daha ileri bir merhaleye taşıma girişiminden başka bir şey değildir. Sürekli bir çatışma ve kamplaşma sarmalının yaratılması, demokrasinin işe yaramaz olduğu ve tek alternatifin tiranlık olduğu şeklinde bir yanılsamanın gerçek olarak algılanması sonucunu doğurabilmektedir.

Otoriter ve popülist liderler, demokrasinin içindeki düşmanlardır. Demokrasi, içindeki düşmanlarla baş etme konusunda çok kırılgan, çaresiz ve yetersiz kalmaktadır. Demokrasi olmadan barışın, hukukun, refahın ve özgürlüğün otoriter ve popülist yollarla gerçekleşebileceğini söylemek, büyük bir yalandır. Otoriteryanizme ve popülizme karşı demokrasinin yokluğunda ortaya çıkacak şeyin barış değil çatışma, refah değil yoksulluk, hukuk değil keyfilik, özgürlük değil baskı, umut değil korku olacağı gerçeğinin yeniden idrak edilmesine dünyanın her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Bilal Sambur
    Bilal Sambur

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı