MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Ölüm ve tekinsiz hazları

ANA SAYFAFELSEFEÖlüm ve tekinsiz hazları
Ölüm ve tekinsiz hazları

Ölüm ve tekinsiz hazları

04 Haziran, 2024, Salı 04:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Ölüm bize bütün absürtlüğüyle gelir, ona bir anlam biçemeyiz. Kendimizi, geride kalanları avutmak için yalanlara sığınırız.… Ve hazır yalanlara başlamışken, kendi türümüzün tekinsizliklerini de kapatacak birkaç yalanı ölüme sıkıştırırız. Kendimizi ölümsüz, öleni yitirmiş sayarız…Kayıplarımızın ardından haykırdığımız “seni hiç unutmayacağız” feryadındaki gizli yanılgı, yitirileni bir an dahi aklımızdan çıkarmayacağımıza ilişkin naif sanımız değil, kendimizin de bir ölümlü olduğumuzu bilincimizden sürmüş olmamızdır. Yaşamını yitirenin dünyada kalan sevenleri olarak, örtük şekilde, kendimize sonsuz bir yaşam sunulmuş, ölenin ise bir sıradışılık, nadiren görülen bir şanssızlık kurbanı olarak yaşamdan ayrılmış gibi davranırız.Yitirilen kişinin bize olan yakınlık seviyesi, kayıpla birlikte bedenimizde meydana gelen duygularımızda ve zihnimizde oluşan hislerimizde (duygu ve his farklı deneyimlerdir) çeşitlilik üretir. Onun ölmemesi için kendi canımızı düşünmeksizin vereceğimiz kişiler, kaybımız sonunda ani ve derin bir üzüntü duyduğumuz ancak yaşamımıza kaldığımız yerden devam edeceğimiz tanıdıklar, yitirdiğimizde pek az sancı duyacağımız uzak tanışıklıklar. Ölmemesi için canımızı düşünmeksizin vereceğimiz kişileri yazı dışında bırakarak devam edeceğim.
Tabuların kırılmasından alınan bu acı dolu memnuniyet, bazen kadere, bazen Tanrı’nın arzusuna, bazen de yaşamın saçmalığına ve anlamsızlığına gizlenir. Bizleri iyi giden her şeyi sabote etmeye çağıran o tekinsiz güdü, ölümde de yanı başımızda pusuda bekler.
İnsanı çaresiz bırakan ölüm karşısında, belli bir yaşın altındaki kişiler kendilerini dünyada yarışa devam eden dokunulmazlar, yaşamını yitirenleri ise yarışı kaybetmiş kişiler olarak da algılarlar. Ölümü kendisine böylesine uzak gören, yanılgı içerisindeki ruhlar, çok yakın çevrelerinden olmadıkları sürece ölen karşısında bir zafer de elde etmiş gibi hissederler. Yaşamın ağırlığını, zorluğunu, güçlüğünü kaldıramamış olan ötekisinin elenmesine karşın, kendisi tüm başarısızlıklarına rağmen yaşamdadır, kaybetmemiştir. Ölen herkes onun gerisinde kalmıştır. İnsan toplumsal ahlakın yasakladığı pek çok şeyi içten içe arzuladığı gibi, tıpkı kendi başına gelen felaketlerden aldığı gibi, kendisini üzüntülere savuran ölümlerden ince ve bilince sorulduğunda hastalıklı görünen bir haz da alır. Yapmanın, inşa etmenin, yaratmanın verdiği haz gibi, yıkmanın, yıkılmanın, ölmenin de verdiği reddedilmiş bir haz vardır. Mahvolmanın hazzında, başka acıları ertelemenin, ötelemenin, küçültmenin, başkalarını hiç değilse mahvolma konusunda geçmenin irrasyonel bir taşkınlığı vardır. Tabuların kırılmasından alınan bu acı dolu memnuniyet, bazen kadere, bazen Tanrı’nın arzusuna, bazen de yaşamın saçmalığına ve anlamsızlığına gizlenir. Bizleri iyi giden her şeyi sabote etmeye çağıran o tekinsiz güdü, ölümde de yanı başımızda pusuda bekler.Başkasının yıkılışında, “o yıkıldı, ben yıkılmadım”dan, “o yıkılınca ben de yıkıldım” skalasına değin açılan bir ahlak(sız/lı)lık çemberinde her yer mutsuzlukla sıvanır görünürken, bu tekinsiz haz tanecikleri o sıvanın içerisine gömülürler. Salt başkalarını üzmek için kendi yaşamımıza darbe vurduğumuz ve bundan bilinç için hastalıklı görünen minik hazlar aldığımız anlarda olduğu gibi, tanıdığımız birinin ölümü karşısında da, o ölümü başkasıyla paylaştığımız anlarda da hem biz sanki ölümsüzmüşüz hem de ölen yüzünden başka hiç kimsenin çekmediği acılarla karşılaşmamızın bizi özel kıldığı yanılgılarıyla karmakarışık, tekinsiz, bilinç için tiksinç, ahlaksız, aşağılık birisi olup çıkarız.Ölüm bize bütün absürtlüğüyle gelir, ona bir anlam biçemeyiz. Kendimizi, geride kalanları avutmak için yalanlara sığınırız. Güçsüz ruhlar ve bedenler olarak, bunu yapmak zorundayız, yoksa yaşayamayız. Ve hazır yalanlara başlamışken, kendi türümüzün tekinsizliklerini de kapatacak birkaç yalanı ölüme sıkıştırırız. Kendimizi ölümsüz, öleni yitirmiş sayarız…
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Tuhaf yasa maddeleri
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Bir tuhaf vergi rekortmenliği
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Yenilmez sanılanları yenmek…
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan 23 Ağustos: Şapka İnkılabı ve KKM’den kurtuluş bayramı
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Babanın ölümü, kızkardeşliğin doğumu: Kıyıda  
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Kriz yok: Yeni Türkiye bu!
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Yoksulluk tırmanıyor
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Meydan siyaseti, promter/mesaj siyasetine karşı
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Türkiye’nin sosyo-kültürel sınıf çizgileri
    Deniz Tarım
    Deniz Tarım Öğretme ve öğrenme üzerine...
    Osman Erden
    Osman Erden Almanya-İsrail ilişkileri ve kültür sanat alanında ifade özgürlüğü (2)
    Seda Aktaş
    Seda Aktaş Hegemonik söylem altında kadın emeği: Ekonomik gerçeklikten ideolojik kurguya
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur İnsanlığın güruhlaşması ve küresel ahmaklık
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik Kızıldeniz’de perde arkası güç kayması: Çin ve Rusya Batı’ya meydan okuyor
    Deniz Nas
    Deniz Nas Liberal demokrasinin sonu mu: İttifakların gölgesinde liberaller
    Aydan Bakan
    Aydan Bakan Yazının şeytanı
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı