MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Kimlikler ve sol siyaset

Ana SayfaKöşe YazilariKimlikler ve sol siyaset
Kimlikler ve sol siyaset

Kimlikler ve sol siyaset

06 Mayıs, 2024, Pazartesi 21:35
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Bakın Türkiye’nin “çağdaş” toplumuna! 20 küsur tane, geniş kitleleri kapsayan ve bu nedenle de para ve güç sahibi dini tarikatlara! Ya da kendini solda tanımlayan sayılarını bilmediğim sol örgütlere! Ya da en büyüğü sağ siyasetlerin yönlendirdiği sarı sendikalara”! Bunlarla bu toplum nasıl “çağdaş” bir toplum olacaktır? Doğrusu bence bu tartışmayı “sol” yapmalı. Çünkü solun buna ihtiyacı var.Anlaşılan bu topraklar, üzerinde yaşayan insanların “kendi içlerine kapanarak” yaşamalarını besleyen topraklar. Bu toprakların insanları, öyle ya da böyle, şu ya da bu nedenle paylaştıkları şeylerden ötürü bir araya gelip bir “kimlik” içine kapanmayı seviyorlar. Ancak öyle, mutlu, güçlü ve korunaklı hissediyorlar kendilerini. Kimlikleri kendi evleri gibi. Kapıyı açıp içeriye girdiklerinde içeridekilerin kendi insanları olduklarını biliyorlar. Belki anne babaları, belki yoldaşları belki de tariktaşları içerdekiler.Ama doğrusu kimliğin içi rahatlatıcı olmasına rahatlatıcıdır ama aynı zamanda rahatsızlık da üretir. Örneğin, anne-babanın isteklerinden tutun, yoldaşların ya da tarikat şeflerinin yönlendirişlerine kadar birçok konu seni kimliğin içinde boğabilir de. Onun için de her zaman dışarıya kaçışı mümkün kılan bir mekanizma olmalı. Aksi durumda insan, kimliğin içinde sıkışıp kalır ve mutsuz olur.Dolayısıyla kimliklerimizi tanımlayan değerler üzerinden oluşturduğumuz ilişkiler önemlidir ama aynı ölçüde önemli olan kimliklerin dışına çıkmayı da mümkün kılan bir anlayışın toplumda geçerli olması. Aksi durumda, yani “kimliklerden” oluşmuş bir dünyada “kimlikçilik” taslamak, yani kendi kimliğini toplumun tümüne şamil kılmaya kalkmak ve bu amaçla diğer kimlikleri “ötekileştirmeye” çalışmak toplumu faşizme ve despotizme götüren bir yol olur.
Bir başka ifadeyle “kimlikçi” bir dünyadan daha demokratik bir dünyaya evrilebilmek için öncelikli olarak kendi özel kimliklerimizin yanı sıra diğer bütün başka kimliklerin de özgürlüğünü savunarak bir yol almamız lazım ve bu da ancak farklılıkları meşru görmekle mümkün.

‘KİMLİKÇİ’ BİR DÜNYADAN DAHA DEMOKRATİK BİR DÜNYAYA EVRİLEBİLMEK İÇİN…

Ben “biz olmak” lafını sıklıkla kullananlardan biri olarak aslında bu bölük pörçüklüğe ve tehlikeye işaret etmeye çalışıyorum. Bir başka ifadeyle “kimlikçi” bir dünyadan daha demokratik bir dünyaya evrilebilmek için öncelikli olarak kendi özel kimliklerimizin yanı sıra diğer bütün başka kimliklerin de özgürlüğünü savunarak bir yol almamız lazım ve bu da ancak farklılıkları meşru görmekle mümkün. Bunu başaramadan, yani bir toplum olamadan, bir toplummuş gibi davranmak sorunlarımızın çözümüne hiçbir katkısı olmayan bir tutumdur.Buradan kimisi “İyi de böyle olunca toplumdaki çelişkiler bitecek mi, örneğin işçi-işveren çelişkisi gibi?” diye bir soru sorabilir. Ama bu sorudaki problem mevcut Türkiye’nin daha henüz bir toplum olmadığı noktasını atlamış olmasındadır. Tarihin beslediği, çağımız kapitalizmiyle amorflaştırılmış kimlikler dünyası, işçi-işveren çelişkisinin yaşanabildiği sahici bir kapitalist toplum değildir ki!Bakın Türkiye’nin “çağdaş” toplumuna! 20 küsur tane, geniş kitleleri kapsayan ve bu nedenle de para ve güç sahibi dini tarikatlara! Ya da kendini solda tanımlayan sayılarını bilmediğim sol örgütlere! Ya da en büyüğü sağ siyasetlerin yönlendirdiği sarı sendikalara”! Bunlarla bu toplum nasıl “çağdaş” bir toplum olacaktır?Doğrusu bence bu tartışmayı “sol” yapmalı. Çünkü solun buna ihtiyacı var. Çünkü sol potansiyel olarak “değişimden” yana olan bir siyasettir. Kapitalizmin yarattığı sömürü çarklarının insan hayatlarını nasıl öğüttüğünü en iyi anlayacak ve alternatif fikirler üreterek kapitalizme meydan okuyacak olan siyaset sol siyasettir.Ama ne var ki bizde bu “kimlikler dünyasının” içinde oluşmuş “sol siyasetler” daha aralarında bir araya gelebilecek bir anlayışa dahi evrilebilmiş değiller. Onun için var olanlar da zaman geçmiyor ki ikiye üçe bölünmüş olmasınlar! İşin ilginç yanı bundan da çok rahatsız değiller.Aralarından bazıları ise DEM Parti'nin bileşeni olarak varlıklarını sürdürüp mecliste de temsil edilme imkanı buluyorlar ama doğrusu benim hala anlamakta zorlandığım hangi nedenlerle DEM partinin içinde ayrı örgüt yapılarıyla var olmaya devam ediyorlar. Neden DEM Parti'nin diğer üyeleri gibi olamıyorlar? Eğer sorun farklı fikirlerse neden bu fikirleri bu zeminde tartışmayı amaçlamıyorlar?Yeni bir siyasi dönemin başlangıcında siyasi partilerimizin birbirlerini “rakip” değil de “düşman”mış gibi görmelerinin önlenebilmesi ancak toplumdaki farklılıkların farklılıklarını savunarak “biz” olabilecekleri yeni bir anlayışa ulaşmalarını gerektiriyor. Özellikle muhalefet partilerinin kuşatıcı bir siyaset oluşturabilmeleri için böyle bir anlayışa ihtiyaçları var.Görünen köy böyle bir köy! Kılavuza da ihtiyaç yok!
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hasan Bülent Kahraman
    Hasan Bülent Kahraman 27 Mayıs 1960 Darbesine Yeni Bakışlar (1)
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Erdoğan’ın uğradığı en büyük hezimet
    Adnan Ekinci
    Adnan Ekinci Anayasa Günlüğü - İlk Gün
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Ey CHP: Titre ve Kendine Dön
    Tuğba Muslu
    Tuğba Muslu Düşünmeyen nesiller projesi
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beyaz Saray’da aşk başkadır!
    Osman Erden
    Osman Erden “Führer’e İtaat”
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı