MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

David Hume ve Epikuros Türkiye Futbol Ligi’ni izleseydi…

Ana SayfaSporDavid Hume ve Epikuros Türkiye Futbol Ligi’ni izleseydi…
David Hume ve Epikuros Türkiye Futbol Ligi’ni izleseydi…

Epikuros’un Tanrı ve Kötülük Paradoksunu felsefeyle ilgilenen herkes bilecektir. Sonrasında David Hume tarafından sistemleştirilen bu görüşten esinlenerek ben de Futbolda Yapı Paradoksu oluşturdum. 

02 Temmuz, 2025, Çarşamba 06:00
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Gökhan Bozkurt
Gökhan Bozkurt

Epikuros’a göre haz, insan yaşamının temel amacıdır. Ancak burada sözünü ettiği haz, ölçülü ve uzun vadeli bir hazdır. Türk futbolunda da yöneticiler ve taraftarlar, sıklıkla kısa vadeli hazlar (bir galibiyet, bir transfer, bir manşet) uğruna uzun vadeli düşünmezler. Hume’a göre de, insanlar çoğu zaman “neden-sonuç” ilişkilerini akılla değil, alışkanlıkla kurar. Bir olay tekrarlandıkça, onun gelecekte de aynı şekilde gerçekleşeceğine inanırız. Oysa bu, büyük bir yanılsamadır. Bu tür beklentiler, gerçek bir rasyonel temele değil, geçmiş deneyimlere dayalı bir alışkanlığa dayanır.

Acısıyla tatlısıyla bir futbol sezonu daha geride kaldı.

Geçen sezona damga vuran tartışmaların başında “YAPI” meselesi geldi.

Türk futbolunda gerçekten bir ‘‘yapı’’ var mı? Öncelikle bu soruya cevap verelim: Evet, kesinlikle bir yapı var!

Peki nedir, kimdir bu yapı? Hiçbir kulüp başkanının açıkça dile getiremediği bu yapıyı, gelin ben sizin için açıklayayım.
Türk futbolundaki en önemli ‘‘yapı’’; hizipleşme, yolsuzluk, eğitimsizlik, siyasetin yoğun etkisi, kulüplerdeki tek adam rejimleri, yapısal sorunlar ve kurumsal yetersizliklerden oluşan yapıdır. Bir başka deyişle, Türk futbolundaki en büyük yapı sorunu, profesyonellikten ve kurumsallıktan uzak bir yapının bizzat kendisidir.
Hakemlerimiz kötü mü? Evet. Hakemlerimizin kötü performans sergilediğini kimse inkâr edemez. Bunu ben de kabul ediyorum. 

Peki, mesela kulüp başkanlarımız ne kadar iyi? Kulüplerdeki profesyonel yöneticilerimiz ne kadar yetkin? Antrenörlerimiz, futbolcularımız gerçekten çok mu iyi? Kulüplerimiz ne kadar iyi yönetiliyor? Altyapılarımız, futbol eğitim sistemimiz, bu eğitimleri veren eğitmenlerimiz ne kadar yeterli? Federasyonumuz ne kadar işlevsel? Milli takımlarımız ne kadar başarılı? Futbolda bugüne kadar dünya çapında ne kazandık ki, hakemlerimizin dünya standartlarında olmasını bekliyoruz? Hiçbir şeyin tam anlamıyla iyi işlemediği bir futbol ortamında, hakemlerden tam performans beklemek ne kadar gerçekçi?

Dolayısıyla evet, futbolumuzda bir ‘‘yapı’’ var ve bu ‘‘yapı’’ futbolumuzda kolektif kalite artmadan asla düzelmeyecek! Bir başka deyişle; topta toptan değişim olmadan, bu ‘‘yapı’’değişmez.

Yine de gelecek sezonlarda ‘‘yapı’’, ‘‘dış güçler’’, ‘‘bizi engellediler’’ gibi bahanelerin arkasına sığınanlar olursa bu toprakların yetiştirdiği Epikuros’a dönüp kulak vermelerini dilerim…

Epikuros’un Tanrı ve Kötülük Paradoksunu felsefeyle ilgilenen herkes bilecektir. Sonrasında David Hume tarafından sistemleştirilen bu görüşten esinlenerek ben de Futbolda Yapı Paradoksu oluşturdum. 

Hangi kulüp olursa olsun fark etmez, eğer bir başkan “yapı” adı verilen ve yıllardır değişmeyen bir düzenden şikayet ediyorsa şu dört durumdan biri mutlaka geçerlidir ve kendisi paradoksa düşmüştür:

Başkan bu yapıyı kaldırmak istiyor ama gücü yetmiyor mu? O hâlde güçsüz bir başkandır. Değişmelidir. 

Gücü yetiyor ama kaldırmak istemiyor mu? O hâlde kötü bir başkandır. Değişmelidir. 

Hem istemiyor hem gücü yetmiyorsa? O hâlde yanlış seçilmiş bir başkandır. Değişmelidir.

Gücü yetiyor ve kaldırmak istiyor mu? O zaman bu yapı neden hâlâ var?!

David Hume ve Epikuros, Türkiye futbol ligini izleseydi, ligin Hume’un “rasyonel yanılsaması” ile Epikuros’un “hazcılığı” arasında sıkışıp kaldığını fark ederlerdi. 

Epikuros’a göre haz, insan yaşamının temel amacıdır. Ancak burada sözünü ettiği haz, ölçülü ve uzun vadeli bir hazdır. Ne var ki, günümüzde hazcılık kavramı genellikle popüler biçimiyle, anlık mutluluklar peşinde koşmak şeklinde anlaşılır.

Türk futbolunda da yöneticiler ve taraftarlar, sıklıkla kısa vadeli hazlar (bir galibiyet, bir transfer, bir manşet) uğruna uzun vadeli düşünmezler. Altyapı, organizasyon, sürdürülebilir başarı gibi “gecikmeli hazları” göze almazlar. Adeta “hap şeklinde alınabilecek” anlık hazlara ihtiyaç duyulur. Dr. Futbol, Türkiye’nin en iyi psikiyatrıdır. Bir transfer hapıyla veya 90 dakikalık bir seansla bütün dertlerinizi, zihinsel yüklerinizi anında unutturur. 

Hume’a göre insanlar çoğu zaman “neden-sonuç” ilişkilerini akılla değil, alışkanlıkla kurar. Bir olay tekrarlandıkça, onun gelecekte de aynı şekilde gerçekleşeceğine inanırız. Oysa bu, büyük bir yanılsamadır. Bu tür beklentiler, gerçek bir rasyonel temele değil, geçmiş deneyimlere dayalı bir alışkanlığa dayanır. David Hume’un ifadesiyle ‘‘Akıl, tutkuların kölesidir’’ Türk futbolunda olan şey tam olarak budur: En akıllı adamlar bile, tutkuları uğruna en akılsızca işleri yapabilirler.

Türk futbolunda da çoğu kulüp yöneticisi ve taraftar, aynı futbol aklıyla, aynı transfer politikasıyla başarı geleceğine “alıştığı” için, rasyonel görünen ama aslında oldukça irrasyonel kararlar verir. Örneğin, yıllardır her sezon teknik direktör değiştiren bir kulüp, aynı yöntemle hâlâ şampiyonluk bekler. Veya 20 ayrı kulübü gezmiş bir teknik direktörü yine “kurtarıcı” olarak göreve getirir… Yetiştirmek yerine transfer şovlarıyla kalıcı başarı geleceğini düşünürler. Çünkü tüm bunlar bir alışkanlık yanılsamasıdır. Falanca rakibin, falanca yılda öyle yaparak başarı elde ettiğini gördükleri için, başarının tek yolunun bu olduğunu sanırlar. Dolayısıyla, stratejiye, farklılaşmaya, eğitime, yetiştirmeye ve uzun vadeli rekabet avantajı yaratmaya yeterince değer verilmez.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
David HumeEpikurosTürkiye Futbol Ligi

Yorum Yazın

Gökhan Bozkurt
    Gökhan Bozkurt

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Özgür Çoban
    Özgür Çoban Aşırı sağın gölgesinde Alman yargısı 
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Duvarların ardına saklanan siyaset
    Emir Berke Yaşar
    Emir Berke Yaşar İthal bir şey: Homofobi
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Toplumun dışına düşenler, buraya!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Özgürlüğü yeniden düşünmek mümkün mü?
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Geliyor gelmekte olan 
    Onur Saatlı
    Onur Saatlı Aşırı değerli TL, yüksek enflasyon ve Türkiye Turizmi: Ekonomi politikalarının sektörel etkiler
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Görünmez olmak: Hiçleşmek mi, hükmetmek mi?
    Gökhan Bozkurt
    Gökhan Bozkurt David Hume ve Epikuros Türkiye Futbol Ligi’ni izleseydi…
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yeni ‘çözüm süreci’ ve Cumartesi Anneleri 
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Bölünmüş toplumlar ve biz olmak
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Değerli Kemal Bey
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Şehri yaşanabilir kılmak için bisiklet
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı